TBMM Genel Kurulunda, DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili yaptığı gündemdışı konuşmasında, Dink'in öldürülmeden önceki yazısında, 'Kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde hissedebilirim ama biliyorum ki, bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz' dediğini ifade etti.
'Ama ne yazık ki Hrant yanıldı ve güvercin ürkekliğinde katledildi' diyen Birdal, 100 binlerce insanın Hrant'ın cenazesine katıldığını anımsattı.
Milletvekillerine, 'Siz, hiç güvercin tedirginliğini duydunuz mu?, empati kurup Ermeni, Rum, Yahudi, Çerkes, Laz, Kürt ya da ötekilerden oldunuz mu?' diye soran Birdal, Hrant'ın barış savunucusu bir Türkiye'li olduğunu söyledi.
'Pusu kurularak yapılan siyasi suikastlerin hep Türkiye tarihinde yaşandığını' iddia eden Birdal, önceki bu suikastler açığa çıkarılmadığı için Hrant cinayetinin de bu cinayetlere eklendiğini savundu.
Akın Birdal, 'TCK'nin 301. maddesi benim umurumda, derdimde değil' denildiğini ileri sürerek, '301. madde bizim umurumuzda, çünkü 301. madde ırkçı, ayırımcı bir maddedir. Türkiye'de barış içinde bir arada yaşamayı sürekli provoke eden bir maddedir' dedi.
'UYKULARIMIZI KAÇIRACAK KADAR BİZİ RAHATSIZ EDİYOR'
Birdal'a, Hükümet adına yanıt veren Bakan Atalay, Hrant Dink'in 19 Ocak 2007'de öldürülmesinin bütün milleti üzdüğünü söyledi.
Bu saldırının, Türkiye'nin huzur ve istikrarını hedef alan hain bir saldırı olduğundan kuşku olmadığını belirten Atalay, 'Bu saldırı hiç bir şekilde kabul edilemez ve maruz görülemez. Bu saldırıyı yapanlar ya da yaptıranlar, ülkemizin başta AB olmak üzere dünyaya yaptığı açılımlardan rahatsız olmuş, bunu engellemeye çalışan, toplumsal barışı bozmak isteyen, hastalıklı kafalardır. Dini, dili, siyasi görüşü, felsefi anlayışı ne olursa olsun, bir vatandaşımızın, hatta ülkemizde bulunan herhangi bir kişinin burnunun kanaması bile uykularımızı kaçıracak kadar bizi rahatsız eder ve etmektedir' diye konuştu.
Atalay, demokrasiyi evrensel düzeye taşıyacak, insan haklarına dayanan devlet anlayışının yerleşmesiyle yaşanılan sıkıntıların giderileceğini inandığını ifade ederek, 'Bizim yönetim politikamızın temel unsuru; insanımızın korkusuz yaşadığı, canından ve malından emin olduğu, inancını, hak ve özgürlüklerini hiç bir endişeye kapılmadan yaşayan bir ortamın oluşturulmasına dayanmaktadır. Bu yolda çok mesafeler aldık, gayretlerimizi sürdürüyoruz' dedi.
'BU HAİN SALDIRILARLA
BİR YERE VARILAMAZ'
Geçmişte de Dink cinayetine benzer cinayetler yaşandığını belirten Atalay, bu hain saldırılarla bir yere varılması ve amaca ulaşılmasının mümkün olmadığının herkesçe bilindiğini söyledi.
Bakan Atalay, bu saldırıları tüm boyutlarıyla ele aldıklarını, gerekli tedbirleri geliştirerek hayata geçirdiklerini bildirdi.
Cinayetin ardından failin kimliğinin 24 saatte tespit edildiğini ve 32 saat sonra yakalandığını anımsatan Atalay, adli mercilerce talep edilen tüm hususların güvenlik güçlerince hemen yerine getirildiğini belirtti.
Beşir Atalay, 'Şu ana kadar konunun yargıya intikal etmemiş hiç bir boyutu kalmamıştır. Adli mercilere intikal etmediğine ilişkin herhangi bir konu varsa, lütfen bize söylesin. Gereğini yapmak boynumuzun borcudur ve yaparız. İçişleri Bakanı olarak bu konuyla ilgili çok özel araştırmalar yaptım. Gazetelerde yer alan veya bu konuyla ilgili birilerinin konuştuğu ne varsa inceledim' dedi.
Bakanlık olarak olayı idari boyutuyla da ele aldıklarını belirten Atalay, olayda sorumluluğu bulunan kamu görevleri hakkında işlem yapması ve medyada yer alan iddiaları araştırması için mülkiye ve jandarma müfettişleri görevlendirdiklerini söyledi.
Bakan Atalay, bazı kamu görevlileri hakkında görevden alma gibi idari işlemler uygulandığını, bazılarının yargıya sevk edildiğini belirterek, 'Ayırım yapılmaksızın ortaya atılan tüm iddialar için müfettiş görevlendirilmesi yapılmıştır' dedi.
'HERKES BİZİM İÇİN 1. SINIF İNSANDIR'
İçişleri Bakanı Atalay, şunları kaydetti:
'Hrant Dink cinayeti hakkında yazı yazanlar ve düşüncelerini ifade edenler şunu bilsinler ki; en az kendileri kadar hassasiyet duyuyoruz. Ben de İçişleri Bakanı bu hassasiyeti duyuyorum. Bu konuda ne yapılacaksa yapılacak, karanlık hiç bir nokta kalmaması için çalışıyoruz ve kalmayacak. Yargı şu anda sağlıklı yürüyor. Türkiye sınırları içerisinde yaşayan herkes bizim için 1. sınıf insandır, can ve mal güvenliğinin sağlanması bizim namusumuzdur.'