"Ergenekon" soruşturmasının ikinci iddianamesinde, Danıştay saldırısının "Ergenekon terör örgütü tarafından yürütme organını devirmeye kalkışma eylemi olarak planlandığı" ileri sürüldü.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamenin birinci bölümünde "Ergenekon" soruşturması kapsamında 86 şüpheli hakkında açılan ilk davaya ilişkin bilgilere yer verildi.
İddinamenin "soruşturmanın diğer aşamaları" başlıklı ikinci bölümünde ise, Trabzon İl Jandarma Komutanlığı'nın 156 hattını gizli numaradan arayan, isim ve kimliğini belirtmeyen bir şahsın, "Ümraniye Çakmak Mahallesi Muhtarlığı'nın karşısındaki tek katlı binanın çatısında elektrik direğinin yanında el bombası ve C-4 patlayıcı madde bulunduğu, patlayıcı maddeyi Mehmet Demirtaş isimli şahsın sakladığı, bu patlayıcıları bir astsubayın temin ettiği" şeklinde ihbarda bulunduğu ve bu ihbarın önce İstanbul İl jandarma Komutanlığına, sonrasında da İstanbul Emniyet Müdürlüğüne bildirildiği anlatıldı.
Soruşturmada, Emniyet Genel Müdürlüğünün her yıl güncellenen terör örgütleri listesinde yer almayan, örgütlenme biçimi, amacı ve faaliyetleri açısından bilinen terör örgütlerinden önemli farklılıklar gösteren, daha önce bir ceza davasına konu olmamış "Ergenekon" isimli terör örgütüne ulaşıldığı ifade edilen iddianamede, soruşturma sürecinde elde edilen örgütsel nitelikli doküman, gizli tanık ifadeleri ve adli teknik takip çalışmalarının, hiyerarşik ve farklı toplumsal katmanlara nüfuz etmeye odaklı örgütlenmenin göstergelerini oluşturduğu vurgulandı.
İddianamede, şüpheliler Barbaros Hayrettin Altıntaş, Hasan Atilla Uğur, Birol Başaran, Ali Özoğlu, Kemal Aydın, Osman Gürbüz, İbrahim Özcan, Şener Eruygur, Sinan Aydın Aygün, Ahmet Hurşit Tolon, Levent Ersöz, Tunç Akkoç, Ercüment Ovalı, Hamza Demir, Muhammet Murat Avar, Siyami Yalçın, Ufuk Büyükçelebi, İlker Güven Adnan Türkkan, Erol Mütercimler ve Hatice Bahtiyar'a ait iş yeri ve ikametlerinde yapılan aramalarda, çok sayıda yazılı doküman, elektronik malzeme, 11 tabanca, 2 av tüfeği, 1 baston tüfek, çeşitli çap ve ebatta 1036 fişek, 28 kovan, 18 şarjör 2747 CD/DVD, 300 disket, 95 bilgisayar, 27 flash disk, 22 hafıza kartı, 260 videokaseti, 46 teyp kaseti, 99 ajanda, 27 telefon fihristi ve çok sayıda devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken gizli belgeler ele geçirildiği belirtildi.
Şüpheli şahıslardan "Ayışığı", "Yakamoz", "Eldiven" isimli darbe girişimine yönelik hazırlanan slaytlar ele geçirildiği ve ayrıca "Cumhuriyet Çalışma Grubu" adı altında illegal bir yapılanma kurduklarının anlaşıldığı ifade edilen iddianamede, "Ergenekon terör örgütüne yönelik yürütülen soruşturma devam etmekteyken, yapılan aramada, 2 kalaşnikof marka tüfek, 8 uçaksavar mermisi, 2 tabanca, 3 av tüfeği, bahse konu silahlara ve çeşitli ebatlara haiz 1218 fişek, 1034 kovan, 9 şarjör, 4 el telsizi, 1 dürbün, 1 ses kayıt cihazı, 52 VHS, beta, mikro ve ses kaseti, çok sayıda yazılı doküman ve 1367 gram esrar elde edilmiştir. Elde edilen malzemeler neticesinde iş yeri sahipleri Muzaffer Öztürk ve ihbarda adı geçen Arif Doğan'ın tutuklandıktan sonra, şüpheli Şener Eruygur'un ADD Genel Merkezindeki ofisi ve şüpheli Hurşit Tolon'un Ankara'daki ikametinden elde edilen CD'lerin içeriğinde, 'Cumhuriyet Çalışma Grubu' adıyla faaliyet yürüten bir yapılanmanın kuruluş, teşkilatlanma ve çalışmalarına dair çok sayıda doküman bulunmuştur" deniliyor.
İddianamede, adı geçen grubun, Aralık 2003'te dönemin Jandarma İstihbarat Başkanı emekli Tuğgeneral Levent Ersöz'ün talimatıyla İstihbarat Başkanlığı bünyesinde "İstihbarat Yönetim Şube Müdürlüğü" adıyla kurulduğu belirtilerek, "Cumhuriyet Çalışma Grubu Teşkilat ve Faaliyetleri" adlı sunumda, "Vakit Gazetesinin Saldırılarına Karşı Alınacak Tedbirler" başlığı altında yer alan "İllegal Faaliyetler" bölümünde, "silahlı eylem, sabotaj, adam kaçırma gibi
yollara başvurulması gerektiği" yönündeki ifadelerin bulunduğu kaydedildi.
"Devletin en temel kurumlarından biri olan ve sorumlu olduğu bölgede illegal faaliyetlerle mücadele ile görevli olan Jandarma Teşkilatı içinde yer alan bir grubun, suç teşkil eden illegal eylemleri bir yöntem olarak benimsemesi ve bunu resmi bir sunumda açıkça ifade etmesinin ortaya koyduğu tehdit ve tehlikenin büyüklüğü, kurumlar içerisinde örgütlenmiş illegal yapılarla mücadelenin aciliyet ve önemini kaçınılmaz bir şekilde ortaya koymaktadır" denilen iddianamede, soruşturma kapsamında şüpheliler Mehmet Ali Çelebi, Yaşar Tozkoparan, Noyan Çalıkuşu, Eren Mumcu, Hasan Hüseyin Uçar, Hamza Demir, Rıfat Demir, Rıfat Yıldırım, Mahmut Oğuz, Kurtça Bektaş ve Süleyman Solmaz, Doğukan Yorulmaz, Mahmut Oğuz Kazancı ve Levent Temiz'e ait iş yeri ve ikametlerinde yapılan aramalarda, çok sayıda yazılı doküman ve elektronik malzeme, 4 tabanca, 2 şarjör, 63 fişek, 26 kovan, 5 renkli torba içerisinde kimyasal madde (uyuşturucu), 1839 CD/DVD, 144 disket, 23 bilgisayar, 6 flash disk, 9 hafıza kartı, 156 videokaseti, 40 teyp kaseti, 5 ajanda, 130 dergi (Aydınlık, Köklü
Değişim, Türkeli, Kuvvai Milliye) ele geçirildiği bildirildi.
DANIŞTAY SALDIRISI
Şüpheli Levent Temiz'in, 17 Mayıs 2006'da "Ergenekon terör örgütü tarafından yürütme organını devirmeye kalkışma eylemi olarak planlanan" Danıştay saldırısından 3 gün önce 14 Mayıs 2006 gecesi saat 03.45 sıralarında şüpheli Mehmet Zekeriya Öztürk, Veli Küçük, Sevgi Erenerol, Fikri Karadağ ve Kemal Kerinçsiz'e, "Bugün Türk tarihinde görülmediği kadar aşağılanmaktadır.
Avrupa'nın ve ABD'nin saldırganlığı tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. İşbirlikçi komprador sistem görülmedik derecede aşağılıktır. Bu durumda Türkçü-devrimci gençlere ihtiyaç vardır. Ben TC'nin sadece tam bağımsızlığını istedim. Bu nedenle ben ve ülküdaşlarım emperyalizme ve işbirlikçilere karşı savaştık bundan dolayı ölümden korkmuyoruz. Ben genç yaşta ülkemin bağımsızlığına kendimi armağan etmekten onur duyuyorum. Türklüğün tek kurtuluş çaresi kalmıştır, oda silahlı mücadeledir" şeklinde mesaj gönderdiği kaydedildi.
İddianamede, Adil Serdar Saçan, Emcet Olcayto, Hüseyin Nazlıkul, Tanju Güvendiren, Gürbüz Çapan, Mahir Akkar, Tuncay Özkan, Adnan Kılıçaslan, Selim Utku Gümrükçü, Mesut Özcan, Murat Ağırel ve Evrim Baykara'nın ikametinden elde edilen CD içerisinde bulunan ve daha önceki aramalarda da elde edilmeyen "Ergenekon" terör örgütüne ait örgütsel içerikli, "Batı Dünyasından Demokratik Hukuk Örnekleri İstanbul/11 Nisan 2000", "Batı ve İşbirlikçilerinin Kronolojik Söylem ve Amaçlarına Atatürk'ün Yanıtları İstanbul/11 Nisan 2000", "Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanları ve 10. Cumhurbaşkanı Adayları Operasyon İstanbul/30 Nisan 2000", "Birleşik Komün Girişim İstanbul/27 Haziran 2000-06 Operasyon" adlı doküman ele geçirildiği anlatıldı.
İddianamede, aramalar çok sayıda yazılı doküman ve elektronik malzeme, 10 tabanca, 9 şarjör, 730 fişek, 3 el bombası, 2 kelepçe, 4193 CD/DVD, 334 disket, 204 bilgisayar, 22 flash disk, 16 hafıza kartı, 722 videokaseti, 48 teyp kaseti, 56 ajanda, 7 telefon fihristi ve çok sayıda gizli ibareli doküman elde edildiği kaydedildi.
Merdan Yanardağ, Şener Öztürk, Anet Sahakyan, Fuat Karip ve Cengiz Balta isimli şüphelilere ait iş yeri ve ikametlerinde yapılan aramalarda çok sayıda yazılı doküman 3 tabanca, 3 şarjör, 227 fişek, 262 CD/DVD, 56 disket, 15 bilgisayar, 3 flash disk, 5 hafıza kartı, 43 videokaseti, 25 teyp kaseti, 4 ajanda, 8 telefon fihristi elde edildiği dile getirilen iddianamede, şöyle denildi:
"Ergenekon terör örgütünün, kitleler üzerinde sonuç alıcı bir etkiyi gerçekleştirmek üzere hareket etmesinin gerektiği, bu açıdan da örgütlenme modeline özel bir önem verildiği görülmektedir. Bu açıdan, örgütle ilgili yürütülen soruşturmada farklı meslek ve gelir gruplarından kişiler bir araya gelmiştir. Ayrıca örgütün yapılanmasına ilişkin örgüt dokümanlarında ortaya konulan fikri ve ideolojik modeller, örgütlenmenin toplumun değişik katmanlarına yayıldığını göstermektedir. Örgütün, toplumda infial uyandıracak eylemlerin gerçekleştirilmesiyle, ülkede kaos ortamının oluşturularak ülke yönetimini ele geçirmek amacı ile askeri müdahaleye zemin hazırladıkları tespit edilmiştir."
İBRAHİM ŞAHİN VE "S-1" YAPILANMASI
Şüpheli İbrahim Şahin ve çevresindeki şahıslara yönelik yapılan teknik takip çalışmalarda da, "S-1" adı altında bir yapılanmadan bahsettiği, bu yapı içerisinde görevlendireceği emniyet mensubu ve askeri görevliler temin etmeye çalıştığının tespit edildiği anlatılan iddianamede, bu kapsamda dosyaları ayrılan Hasan Ataman Yıldırım, Mustafa Levent Göktaş, Mustafa Koç, Hüdayi Ünlüer, Mehmet Koral, İbrahim Şahin, Engin Aydın, Yalçın Küçük, Fahri Cengiz, Fatma Kepek, Yaşar Oğuz Şahin, Oğuzhan Sağıroğlu, Taylan Özgür Kırmızı, Cengiz Köylü, Muhammed Sarıkaya, Ersin Gönenci, Oğuz Bulut, Mustafa Dönmez Erdal Şenel, Hüseyin Vural, İlyas Çınar, Hüseyin Buzoğlu ve Tuncer Kılınç, Bekir Çelik, Engin Erkılınçoğlu, Erdal Şahin, Kemal Yavuz, Erbay Çolakoğlu, Cihandar Hasanhanoğlu, Kemal Gürüz, Coşkun Umur, Ümit Handan, Özkan Bektaş ve Barış Dalan'a ait iş yeri ve ikametlerinde arama yapıldığı belirtildi.
Aramalarda, çok sayıda yazılı doküman, bomba imalatında kullanılan malzemeler, kesici-delici alet, elektronik malzeme, 27 el bombası, 10 el bombası gövdesi, 10 el bombası ateşleme mekanizması, 18 dilim el bombası gövdesi, 12 bubi tuzaklı bomba, 12 bubi tuzaklı bomba ateşleme mekanizması, 10 el bombası fünye grubu, 8 gösteri el bombası, 21 sis bombası, 13 tüfek bombası, 4 hakem bombası, 13 göz yaşartıcı bomba, 2 lav silahı, 3 uzun namlulu silah, 29 tabanca, 1 kalem tabanca, 820 gram plastik patlayıcı, 17.132 mermi, 10 av tüfeği, 7 dürbün, 4 el telsizi, 2259 CD/DVD, 464 disket, 72 bilgisayar, 30 flash disk, 46 hafıza kartı, 398 videokaseti, 53 teyp kaseti, 42 ajanda, 16 telefon fihristi ve çok sayıda gizli ibareli doküman ele geçirildiği kaydedildi.
Şüpheli Muvazzaf Yarbay Mustafa Dönmez'in Sakarya'daki ikametinde 22 el bombası, 6 tabanca, 2100 kaleşnikof mermisi, 8 kaleşnikof şarjörü, 2 av tüfeği, 1 Mısır yapımı makineli tüfek, 3 el dürbünü, bol miktarda çeşitli çaplarda mermi, 1 Somtel marka elektronik kalaylı taşıt tesisat kablosu (bomba imalatında kullanılabilen yaklaşık 15 metre civarında), yaklaşık 30 santimetre çapında bomba imalatında kullanılabilen alüminyum alaşımlı madeni tel, Ankara'daki ikametinden de 2 kaleşnikof marka uzun namlulu silah, 4 tabanca ele geçirildiği belirtildi.
Dönmez'in ajandasında yapılan incelemede tespit edilen krokiye istinaden Ankara Yenikent'te 12 Ocakta yapılan kazıda ise 2 taarruz tipi el bombası, 10 el bombası gövdesi, 10 el bombası ateşleme mekanizması, 12 tüfek bombası, 18 parça dilim el bombası gövdesi, 12 bubi tuzaklı bomba, 12 bubi tuzaklı bombaya ait ateşleme mekanizması, 9 göz yaşartıcı bomba, 6 gösteri bombası, 800 G3 mermisi elde edildiği bildirildi.
İbrahim Şahin'in İstanbul'daki ikametinde 8 ruhsatsız tabanca ve 1 Glock marka ruhsatsız tabanca bulunduğu ifade edilen iddianamede, Şahin'in evinden elde edilen bir krokiye istinaden Ankara Gölbaşı ilçesinde 9 Ocakta yapılan kazılarda ise 2 lav silahı, 10 el bombası fünye grubu, 820 gram plastik patlayıcı, 210 santimetre saniyeli fitil, 8 metre infilaklı fitil, 1 dolu el bombası gövdesi, 4 hakem bombası, 1 antipersonel tüfek bombası, 21 sis bombası ve kutusu, 2 gösteri el bombası elde edildiği kaydedildi.
Şahin'in ikametinde yapılan aramalarında suikast, eylem ve tedhiş planları çıktığı bildirilen iddianamede, şöyle devam edildi:
"Bu bağlamda, Ermeni Patriği Mesrob Mutafyan'a yönelik ayrıntılı fotoğraf, kroki ve açıklamaların yer aldığı 'Tedhiş Planı' adı altında silahlı eylem planı, Alevi-Bektaşi Federasyonu Başkanı Ali Balkız'a yönelik ayrıntılı açıklamaların yer aldığı 'Tedhiş Planı' adı altında silahlı eylem planı, Alevi-Bektaşi Federasyonu Genel Sekreteri Kazım Genç'e yönelik ayrıntılı açıklamaların yer aldığı 'Tedhiş Planı' adı altında silahlı eylem planı, Ankara ili Eryaman Ayaş yolu No:93 adresinde bulunan Optimum Alışveriş Merkezine yönelik hazırlanmış olan ayrıntılı fotoğraf kroki ve açıklamaların yer aldığı bombalı eylem planı ele geçirilmiştir."
"EYLEMLER HAZIRLIK AŞAMASINA GELMİŞTİ"
Şahin'den elde edilen dokümanın, bu şüpheliye bağlı hücre yapılanmasının, eylemler serisi düzenleme hazırlığında olduğunu ve bu eylemlerin hazırlık aşamasının bitip uygulama aşamasına geldiğini gösterdiği belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"Bu çerçevede, Ergenekon Terör Örgütüne yönelik yapılan çalışmalarda, İbrahim Şahin'in liderliğindeki hücre yapılanmasının ülkemizde yaşayan Ermeni asıllı vatandaşlarımıza yönelik eylem hazırlığı içerisinde olduğu ve özellikle Sivas'ta yaşayan ve o bölgedeki Ermeni asıllı vatandaşlarımızın ruhani lideri konumunda bulunan Minas Durmaz Güler'e yönelik suikast hazırlıkları yaptıklarının anlaşılması üzerine olayı gerçekleştirecek şüpheliler, el bombaları ve silahlarla birlikte yakalanmışlardır."
İbrahim Şahin'in Ankara'daki evinde yapılan aramalarda "S-1" başlığı altında 7 emniyet görevlisi ve 8 askeri görevlinin isimlerinin, rütbelerinin, görev yerlerinin, doğum yeri ve doğum tarihlerinin, T.C kimlik numaralarının, sicillerinin ve kan gruplarının yazıldığının görüldüğü anlatılan iddianamede, "Bu çerçevede emniyet görevlilerinden, Emniyet Amiri Servet Kaynak, polis memurları Fahri Süslü, Kemalettin Bakı, Bülent Güngördü, Zenar Atik, Murat Çavdar, Mehmet Dalagan ile askeri görevlilerden Üsteğmen Taylan Özgür Kırmızı, Teğmen Emre Baltacı, Teğmen Melih Yüksel, Teğmen Onur Özdemir, Teğmen Cihan Arık, Üst Çavuş İlhan Bolayır, Üst Çavuş Murat Eke ve Üst Çavuş Ali Oktay Şahbaz ile ilgili bilgilerin mevcut olduğu anlaşılmıştır" denildi.
Gerek mahkemeye intikal eden dosya içeriği, gerekse savcılık nezdinde devam eden soruşturma sürecinin, örgütün yapılanması ve eylemselliğine ilişkin yeni bulgular ortaya çıkardığı vurgulanan iddianamede, şüpheliler Mustafa Özbek, Ayhan Atabek, Servet Kaynak, Fahri Süslü, Bülenk Güngördü, Zerrar Atik, Kenan Temur, Murat Çavdar, Kemalettin Balcı, Mehmet Dalagan, Muhterem Bağcı, Onur Özdemir, Cihan Arık, Emre Baltacı, Melih Yüksel, Murat Eke, İlhan Bolayır, Oktay Şahbaz, Erhan Göksel, Hüseyin Çoban, Fatih Kağan Ulu, Süleyman Erdinç, Muharrem Aslıyüce, Mecit Hazır, Pevrul Kavlak ve Ünal İnanç'a ait iş yeri ve ikametlerindeyapılan aramalarda, çok sayıda yazılı doküman ve elektronik malzeme, 4 tabanca, 3 tüfek, 3 şarjör, 5 av tüfeği, 884 fişek, 12 kovan, 3168 CD/DVD, 173 disket, 172 bilgisayar, 24 flash disk, 35 hafıza kartı, 343 videokaseti, 15 teyp kaseti, 57 ajanda, 5 telefon fihristi ve çok sayıda gizli ibareli doküman elde edildiği anlatıldı. İddianamede, bu şüpheliler hakkındaki soruşturma evrakının ayrıldığıbelirtildi.
ERGENEKON NEDEN BİR TERÖR ÖRGÜTÜ?
"Ergenekon" soruşturmasının ikinci iddianamesinde, Ergenekon terör örgütünün, Terörle Mücadele Kanunu ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) hükümlerine göre "silahlı bir terör örgütü olduğu" ifade edilerek, "Bunun doğal sonucu olarak da bu örgütün mensupları, hem mensubiyetleri bakımından hem de mensubu bulundukları örgütün işlemeyi amaçladığı suçlar bakımından terör suçlusudurlar" denildi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, "Ergenekon yapılanması neden bir terör örgütüdür" sorusuna da yanıt arandı. Bir örgütlenmenin Türk Ceza Hukuku uygulaması bakımından terör örgütü ve bir kimsenin de terör suçlusu sayılabilmesi için, 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu'nda, Türk Ceza Kanunu'nda ve yargısal içtihatlarda gösterilen unsurların bu örgütlenmede ve kişilerde bulunmasının gerekli ve zorunlu olduğu ifade edilen iddianamede, "bir örgütlenmenin terör örgütü olabilmesi için en az 3 kişiden oluşması, cebir ve şiddet kullanarak, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinden birini kullanmayı benimsemesi, hiyerarşik bir yapı, süreklilik arz eden bir sistem bulunması ve örgütlenmenin amaçladığı suçu işlemek için araç gereç bakımından elverişli vasıtalara sahip olması" gerektiği belirtildi.
İddianamede şu ifadelere yer verildi: "Soruşturma kapsamında ele geçirilen temel ve tali örgütsel dokümanlar, tanık beyanları, aramalarda elde edilen ipuçlarından yola çıkılarak ele geçirilen silah, mühimmat, eylem planları, devletin ve uluslararası kuruluşların en iyi korunan mahallerinden çıkarıldığı anlaşılan ve gizli kalması gereken belgeler diğer delillerle birlikte bir bütün olarak incelenip 'Ergenekon Terör Örgütü'nün değerlendirilmesi isabetli olacaktır. Soruşturma kapsamında ortaya çıkarılabilen şekliyle bir örgütlenmenin mevcut olduğu tartışılamaz açıklıkta bir olgudur. Vahamet arz eden eylemleri bir yana bırakılsa görmezden gelinse bile ele geçirilen temel dokümanlarına göre örgüt, hedeflerine ulaşmak için cebir ve şiddet kullanarak, korkutma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerinin sadece birini değil, hepsini benimsemektedir."
"SİLAHLAR EYLEMLER İÇİN YETERLİ"
İddianamade, "Silahlı bir örgüt olduğunda kuşku bulunmayan bu örgüt, çok sayıda, vahim nitelikte, illegal yollardan örgüte sağlanmış bulunan ve tabancadan uzun namlulu tüfeğe, el bombasına kadar her türlü silah ve mühimmatı örgütün amaçları doğrultusunda kullanmakta, gelecekte eylemlerinde kullanılmak üzere saklamaktadır" denildi. Silahların çeşitliliği, miktarları ve arz ettiği vahamet ile sağlanma şekillerinin, örgütün yasama organını ve yürütme organını cebren ortadan kaldırarak veya çalışamaz duruma getirerek Terörle Mücadele Kanununun 1. maddesinde belirtilen "Devlet otoritesini zaafa uğratmayı veya yıkmak veya ele geçirmek" hedefini gerçekleştirmek bakımından ne kadar kararlı ve yeterli olduğunu gösterdiği savunuldu.
Örgütün, oluşturulan hiyerarşik yapı, iş bölümüne ve uzmanlığa dayalı olarak süreklilik gösteren bir sisteme kavuşturulduğu kaydedilen iddianamede, şöyle devam edildi:
"Türkiye Cumhuriyeti, bölünmez ülkesi ve yıkılmaz devleti ile 'bölücü ve yıkıcı terör' diye adlandırılan iki ana terör koluna karşı kararlı ve başarılı bir mücadele vermektedir. Mücadele sürecinde terörün ortaya çıkış şekline göre beliren terör örgütü kalıplarının sınırları belirginleşmiş ve bunlarla mücadelede eşsiz bir uzmanlık sağlanmıştır. Ancak Ergenekon terör örgütü, hem amaçları doğrultusunda doğrudan ya da paravan ve taşeron yapılarla faaliyetlerine devam etmiş hem de bilinen terör örgütü kalıpları içerisine girmekten kaçınmıştır. Böylece devletin terörle mücadeledeki sarsılmaz kararlılığını icra eden güvenlik
görevlileriyle karşılaşmaktan fevkalade sakınarak, varlığının fark edildiği durumlarda da her türlü dezenformasyon yöntemlerini kullanarak gizlenmesini
bilmiştir."
"FARKLI BİR YAPI"
"Ergenekon" terör örgütünün anlaşılıp kavranabilmesi için "bölücü" ve "yıkıcı" diye adlandırılan terör örgütlerinden farklı olarak ele alınması ve değerlendirilmesi gerektiği kaydedilen iddianamede, örgütün bilinen dini motifli veya Marksist Leninist metotları benimseyen terör örgütlerinden ideolojik olarak farklı bir yapı olarak ortaya çıktığı vurgulandı.
İddianamede, bu yapının temelde, Cumhuriyet'in temel niteliklerinin örgütün amaçları doğrultusunda istismarına, örgütün amaçları doğrultusunda netice vermeyen demokratik tercihlerin gayrimeşru sayılmasına ve sonuçlarına karşı açık veya örtülü cebri mücadele verilmesine dayalı olduğu kaydedildi.
Örgütün üye profilinin çeşitliliğinin ancak örgütün amaçları dikkate alındığında anlaşılabildiği ifade edilen iddianamede, şöyle denildi: "Amaç yasama ve yürütme organlarının cebren ortadan kaldırılması veya çalışamaz duruma getirilmesi olduğunda, ihtiyati suçluları, esrar kullanıcılarının, mafya mensuplarının, gazetecilerin, devletin emekli ya da halen görevde olan memurlarının, benzemez, benzetilemez ve normal koşullarda bir araya gelmez kimlikteki başka kişilerin, örgütün amaçları doğrultusunda iş bölümü ve hiyerarşi içerisinde bir örgüt yapısı etrafında bir arada tutulmaları zorunlu olmaktadır.
Bu bağlamda Cumhuriyet gazetesine bomba atılması ya da Danıştay'a yapılan menfur saldırı örnekleri ele alındığında, soruşturma kapsamında ortaya çıkan verilerden hareketle bu eylemlerin yapılması, kamuoyunun örgütün amaçları doğrultusunda yönlendirilmesi, eylemden hemen sonra yapılan ve yaptırılan acil ve olgusal gerçekliğe uygun olmayan açıklamalar ve benzeri tüm faaliyetler örgütün amacına ulaşabilmek için sahip olması gereken üye profilinin bilinen terör
örgütlerinin üye profilinden farklı olması gerektiğini ortaya koymaktadır. Ayrıca bir kısım örgüt mensuplarının kılık ve kıyafetlerini değiştirerek İstanbul'daki bazı dini gruplara örgütün amaçları doğrultusunda sızmaları, bir kısım örgüt mensuplarının da Ankara'da Hizb-ut Tahrir örgütüne sızmaları bilinen terör yöntemleriyle açıklanamayacaktır. Bu nedenlerle Ergenekon terör örgütünü ülkemizde bugüne kadar ortaya çıkarılmış terör örgütlerine bakarak değerlendirmeye çalışmak, sığ ve sonuçsuz bir çabadan öteye geçemeyecektir. Soruşturma sonucunda bir kısmı ortaya çıkarılan Ergenekon terör örgütünün, gerçekleştirdiği bir eylemden sonra ankesörlü telefondan gazeteleri arayıp eylemi üstlenmesi ya da elinde kaleşnikofla kırlardan kentlere yürümek isteyen duygusal devrimcilerden oluşan kadrolara sahip olmasını beklemek, devletimizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi algılayamamış olmakla eş değerdedir."
İddianamede, Ergenekon terör örgütünün, Terörle Mücadele Kanunu ve 5237 sayılı TCK hükümlerine göre silahlı bir terör örgütü olduğu iddia edilerek, "Bunun doğal sonucu olarak da bu örgütün mensupları hem mensubiyetleri bakımından hem de mensubu bulundukları örgütün işlemeyi amaçladığı suçlar bakımından terör suçlusudurlar" denildi.
DARBE
"Ergenekon" soruşturmasının ikinci iddianamesinde, "Şüphelilerden ele geçirilen dokümanlardaki bilgilerden Ergenekon terör örgütünün, 2003-2004 ve sonrasında mevcut hükümeti silahı zoru ile devirip antidemokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planladığının anlaşıldığı" ileri sürüldü.
İddianamenin, "Askeri müdahaleye zemin hazırlama ve gerçekleştirme yönündeki planlar" bölümünde, "Sarıkız", "Ayışığı", "Yakamoz" ve "Eldiven" kod adları ile 4 ayrı darbe planı hazırlığı yapıldığı öne sürüldü.
"Sarıkız" kod adlı darbe planının emekli Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek tarafından kaleme alındığı, plan çerçevesinde basının ele geçirilmesi, üniversite öğrencilerinin sokağa dökülmesi, sendikalarla birlikte hareket edilmesi, sokaklara afiş asılması, derneklerin hükümet aleyhine teşvik edilmesinin hedeflendiği ileri sürülen iddianamede, bu planın Şener Eruygur, Aytaç Yalman, Özden Örnek ve Halil İbrahim Fırtına tarafından hazırlanmış olabileceğinin değerlendirildiği kaydedildi.
"Ayışığı" adlı darbe planının Mehmet Şener Eruygur'dan CD'ler içerisinde sunum olarak ele geçirildiği ifade edilen iddianamede, "Ayışığı" planında, "Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün emekliye ayrılması ya da etkisiz hale getirilmesi, azami sayıda milletvekilinin Başbakan Recep Tayip Erdoğan'ı terk etmesinin sağlanması, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görevini sürdürmesi için yapılması gerekenlerin planlandığı" ileri sürüldü. Bu planının, dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığı iddia edildi.
"Yakamoz" adlı planın ise darbenin ikinci aşamasını oluşturduğu ve bu çerçevede, TSK'nın sivil idarenin ve dış dünyayla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi ile darbenin nasıl ve ne şekilde yapılacağı yönünde ayrıntılı planların yer aldığı belirtilen iddianamede, bu planın da yine Mehmet Şener Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığı öne sürüldü.
İddianamede "Eldiven" kod adlı darbe planının, Mehmet Şener Eruygur'dan CD'ler içerisinde powerpoint sunumu olarak ele geçirildiği, bu planın darbe gerçekleştirildikten sonra yapılacak hususları içerdiği ve yine dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur ve ekibi tarafından hazırlandığı savunuldu.
İddianamede, emekli Oramiral Özden Örnek'in medya patronlarından Aydın Doğan ile görüştüğü, diğer taraftan o dönemde Karamehmet grubundan ayrılan Tuncay Özkan'a İstanbul TV'yi alması konusunda gerekli desteği verdiği, bunların yanı sıra Rahmi Koç ile görüştüğü ileri sürüldü.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hilmi Özkök'ün emekliye ayrılması, etkisiz ve yetkisiz hale getirilmesi için 1. Ordu Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt ve 2. Ordu Komutanı Orgeneral Fevzi Türker'in altında sağlam adamlar bulunması, kuvvet komutanlarının arka arkaya sert açıklamalar yapması, emekli generaller, diğer subaylar ve darbe ile koordineli hareket eden sivillerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Hilmi Özkök'ün hedef alan açıklamalar
yapmalarının planlandığı ileri sürülen iddianamede, medyanın TSK'nın birliğinin bozulduğu şeklinde spekülatif yorumlar yaparak kamuoyunu tahrik etmesinin de planlar arasında yer aldığı bildirildi.
İddianamede, "Darbe planlarını hazırlayan ve uygulayacak olan kadronun deşifre olması durumunda planın aynen devam ettirilmesi için ikinci bir yapılanmanın oluşturulması ve bu yapının çok gizli tutulmaya çalışılması, şüphelilerin darbe teşebbüsü konusunda ne kadar ciddi ve kararlı olduklarını göstermektedir" ifadelerine yer verildi.
ÖRNEK'İN GÜNLÜĞÜNDEKİ NOTLAR
Dönemin Jandarma Genel Komutanı Mehmet Şener Eruygur'un darbeyi daha sağlıklı gerçekleştirebilmek amacıyla Kara Kuvvetleri Komutanı olmak için normal hiyerarşi içerisinde Kara Kuvvetleri Komutanlığına gelecek olan Mehmet Yaşar Büyükanıt'ın önünü kesmek için yıpratmaya ve sindirmeye yönelik ciddi çalışmalar yaptırdığının belirlendiği ileri sürülen iddianamede, Özden Örnek'e ait günlüklerde "10 Ekim 2004" tarihli yazıda "Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Şener Eruygur'un bir şeyler karıştırıp durduğunu anlatan Aytaç Paşanın neler söylemek istediğini şimdi daha iyi anladım. Yaşar'ı zehirlemeye kadar varan planlar hazırlanmış" ifadelerinin bulunduğu bildirildi.
İddianamade, yine Örnek'in günlüklerinden kuvvet komutanlarının sık sık açıklamalar yapmaları ve özellikle harp Okullarının açılış törenlerinde mesajlar verilmesinin planladığının görüldüğü kaydedildi.
Özden Örnek'in günlüklerinde 22 Eylül 2003 tarihinde yazılmış "1 Ekim Meclis açılışında eğer TBMM Başkanı kapıda bizleri türbanlı ve eşli olarak karşılarsa gitmeme kararı aldık. Sonra bizler (komutanlar) Jandarma Genel Komutanlığına geçip çok özel olarak konuştuk" şeklinde notlar bulunduğu, aynca yine bu günlüklerde yer aldığı gibi 2003 yılında harp okullarının açılış törenlerinde kuvvet komutanlarının sert açıklamalar yaptığı hatırlatılan iddianamede, soruşturma kapsamında dönemin Kültür ve Turizmi Bakanı Atilla Koç ile Cüneyd Zapsu, Egemen Bağış, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik ile pek çok milletvekiline dair içinde kimlik bilgileri, dini ve siyasi görüşlerinin yüklendiği dosyalar ele geçirildiği vurgulandı.
İddianamade, "AKP tarikatçı milletvekilleri" isimli dosyada milletvekillerinin kimlik bilgilerinin yanı sıra kişisel bilgilerinin de yer aldığı belirtildi.
365'in üzerinde milletvekili ile dönemin bakanlarına ait kişisel bilgilerin yer aldığı dosyaların da bulunduğu, ayrıca şüpheli Eruygur'dan "İrticai Faaliyette Bulunan Kamu Görevlileri" isimli klasörde "Süleymancı kamu personeli çizelgesi" başlıklı bir dosyanın daha ele geçirildiği kaydedilen iddianamede, şüpheli Ahmet Hurşit Tolon'dan ele geçirilen dijital verilerde, "006 YÖK ve Üniversiteler" isimli klasörde, bazı rektör ve öğretim görevlileri hakkında bilgilerin bulunduğu, "İRTBLR"" adlı klasörde Dışişleri Bakanlığı'nda çalışan 105 kişi ile ilgili bilgilerin not edildiği, bu klasörde ayrıca "emekli sandığı ve maliye" isimli bir dosya daha bulunduğu kaydedildi.
İddianamede, "Şüphelilerden ele geçirilen dokümanlardaki bilgilerden Ergenekon terör örgütünün, 2003-2004 ve sonrasında mevcut hükümeti silahı zoru ile devirip antidemokratik yollarla devlet idaresini ele geçirmeyi planladığının anlaşıldığı" öne sürüldü.
Cumhuriyet Çalışma Grubu
"Ergenekon" soruşturması kapsamında hazırlanan ikinci iddianamede, sanıkların, Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda kurulan 'Cumhuriyet Çalışma Grubu' adı altında illegal örgütlenmeye gittikleri ileri sürüldü.
İddianamede, "Ergenekon Silahlı Terör Örgütü"nün hem askeri hem sivil alanda faaliyetlerde bulunduğu, Şener Eruygur'un örgüt içerisinde başlangıçta askeri görevi döneminde ve akabinde emekli olduktan sonraki dönemde yer aldığı, süren nitelikteki bu suçu askerlikle ilişiğinin kesildiği tarihten sonra da işlemeye devam ettiğinin anlaşıldığı savunuldu.
Eruygur'un, "görev yaptığı dönemde örgütün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda, kendi mesleki görev ve yetki alanına girmeyen, konusu Anayasa ve yasalarla yasaklanmış ve suç teşkil eden fiilleri, sivil şahıslarla iş birliği içerisinde işleyerek darbe yoluyla halkı Türkiye Cumhuriyeti Hükümetine karşı silahlı isyana tahrik etmek ve cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs fiillerin içinde bulunduğu" savunulan iddianamede, şu ifadelere yer verildi:
"Mehmet Şener Eruygur'un Jandarma Genel Komutanı sıfatıyla görev yaptığı, bu görevi sırasında askeri görev ve amaçların tamamen dışında ve Ergenekon silahlı terör örgütünün amaçları doğrultusunda kurulduğu açıkça anlaşılan 'Cumhuriyet Çalışma Grubu' adı altında illegal örgütlenmeye gittikleri, bu grubun Türk Silahlı Kuvvetlerinin hiyerarşik yapısına uymayacak biçimde ve tamamen Ergenekon silahlı terör örgütünün hiyerarşik yapısına uygun olarak kurulduğu ve yasa dışı istihbarat faaliyetleri, fişlemeler, arşivlemeler, medya yönlendirmeleri gibi yollarla silahlı örgütün amaçları doğrultusunda faaliyetlerde bulundukları anlaşılmıştır."
Bu grubun faaliyetleri sırasında, "dönemin Genelkurmay Başkanını örgütün amaçları doğrultusunda hareket etmemesi nedeniyle istifaya zorlanmasından, yapılacak darbe sonucu tüm kişilerin görevleri ve hapis tutulacakları yerlerden, ABD'nin bu konudaki tepkilerine kadar ayrıntılı planlar yapıldığı, darbe yapılabilmesi için, gerekli toplum desteğinin sağlanması konusunda şüphelinin emrinde çalışan Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli kendisine bağlı alt birimin geniş kapsamlı olarak çalışması yanında, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün sivil unsurlarında görevli bireyler ve üst düzey yönetici kadrosunda bulunan sanıklar İlhan Selçuk, Mustafa Ali Balbay, Sinan Aygün, (Bülent kod) İsmail Yıldız, Ergün Poyraz gibi örgüt üyeleriyle sürekli olarak bizzat görüştüğünün anlaşıldığı" ifade edildi.
Özel istihbarat arşivi
İddianamede, sanık Mustafa Ali Balbay'ın haftada 2-3 defa Eruygur ile görüştüğü ve İlhan Selçuk'un görüşlerini kendisine ilettiğinin Balbay'a ait dijital inceleme raporlarından anlaşıldığı belirtilen iddianamede, şüpheli Mehmet Şener Eruygur'un görev yaptığı dönemde cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs eylemlerinde başarılı olabilmek için Ergenekon emrinde bulunan sivil toplum kuruluşlarının da desteği ile kamuoyu ve halk desteğinin oluşturulması amacıyla Cumhuriyet Çalışma Grubunun, birçok faaliyetlerde bulunduğu, bu faaliyetlerle alakalı yapılan masraflardan eylemlere kadar kendisine sürekli raporlar ve brifingler verildiği, bu raporların bir kısmının Cumhuriyet Çalışma Grubu devre raporu ve yıllık çalışma raporları şeklinde kendisine ve Ergenekon üst düzey yöneticilerine yazılı olarak sunulduğu belirtildi.
İddianamede, "Devre raporlarında önceden Ergenekon Silahlı Terör Örgütünce alınan kararların uygulanması, yapılması planlanan ve yapılabilen konularla alakalı olarak değerlendirme toplantılarının sürdürüldüğü, örgüt tarafından bu konuda özel istihbarat arşivi adı altında illegal arşiv oluşturulduğu, bu konuda yapılan harcamalar ve tutarların, sanık Mehmet Şener Eruygur tarafından onay verilen ödemelere ilişkin belgelerin ele geçirilen belgeler içinde bulunduğu, örgütün amaçları doğrultusunda ve faaliyetleri kapsamında görüşülen birçok kişinin ses ve görüntü kayıtlarının gizlice-illegal olarak kaydedilip örgüt arşivine ulaştırıldığı, örgütün bu özel grubu dışındaki üyelerinin bile haberdar olmadıkları Özel İstihbarat Arşivi oluşturduğu, sanığın tüm bu eylemlerini kendi başına ya da askerlik görevi kapsamında yapmak gibi bir durumunun, yetkisinin, görevinin bulunamayacağı, şüphelinin askerlikle ilişiğinin kesilmesinden sonra da sürdürdüğü tüm eylemlerini Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün amaç ve faaliyetleri doğrultusunda, örgütün diğer birimlerinin yardımları ile sivil unsurlar, medya ayağı, örgütün kontrolünde bulunan kuruluşlar ile birlikte gerçekleştirdikleri" ifadeleri kullanıldı
İddianamada, "Milli Kuvvetler olarak adlandırdıkları Halk Hareketi, Milli Güçbirliği, Meclisteki milli kuvvetler, ulusal medya (Ulusal Kanal vb) Türk Ordusu bileşkesini, cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs etmek şeklindeki eylemlerini gerçekleştirmek için kullandıkları, tamamen örgütsel kontrolde tuttukları kuruluşları, örgütsel organizasyonlarla gerçekleştirdikleri hareketleri, siyasi partilere ve medyaya dönük müdahalelerinin sonuçlarını, örgütsel amaçları doğrultusunda sevk ederek ve kendi konum ve imkanlarını da kullanıp TSK'yı aynı doğrultuda kışkırtarak, bu kadar farklı dinamiği aynı anda ve tek bir merkezden yönetmek suretiyle amaçlarına ulaşmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır" denildi.
Geçmiş dönemde de örnekler görüldü
İddianamede, söz konusu dinamiklerin benzer manipülasyonlarla aynı anda hareket ettirilmesi sonucu Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin daha önce de ortadan kaldırıldığı, görevlerini yapmasının kısmen veya tamamen engellendiği vurgulanarak, şöyle denildi:
"Bu çerçevede yapılan manipülasyonlar kapsamında, terör olaylarının artmasına göz yumulması, toplumsal kaos ve kargaşa ortamının körüklenmesi, halkın farklı kesimlerinin birbirlerine karşı acımasızca kışkırtılması ve bu doğrultuda medyanında kullanılması suretiyle psikolojik harekat uygulanması gibi faaliyetlerin bulunduğu bilinmektedir.
Bu çerçevede Ergenekon Silahlı Terör Örgütü üyelerinde ele geçen belgeler, dokümanlar, planlar, dijital veriler ve benzeri belgeler, örgütün istihbarat ağının genişliğini, illegal amaçları doğrultusunda toplumsal kesimleri bölmek, birbirine karşı kışkırtmak, amaçları doğrultusunda özel hayat, hayatın mahrem alanları demeden her şeyi ve herkesi kontrol altına almak yönünde kararlılığını göstermektedir. Yine örgütün bazı üyelerinin bu konularda oldukça deneyimli oldukları, örneğin İlhan Selçuk'un 1970 yılında aynı suçlamalarla tutuklandığı, Doğu Perinçek'in birçok defa aynı tür suçlardan yargılandığı kendi beyanlarından anlaşılmaktadır."
İcra hareketleri
İddianamede, sanık Eruygur'un, suça teşebbüs bakımından hazırlık hareketleri bir yana, icra hareketlerine bile başlamış bulunduğuna dair şüphe bulunmadığı kaydedilerek, şüpheli ve diğer örgüt üyelerinin, örgütün amacı doğrultusunda "milli kuvvetler" diye adlandırdıkları güçleri organize ettikleri ve harekete geçirdikleri, 16 Mart 2004 tarihli günlük notlarında Özden Örnek'in, "Genelkurmay Başkanını ziyarete gittiği, Jandarma Genel Komutanının darbe girişimlerinden haberdar olduğunu, bütün belgelerin elinde olduğunu, tarihi bir görev olarak da bu belgeleri devletin arşivine geçireceğini söylediği, şüphelinin jandarmaya ait tesislerde eski TBMM Başkanı ve rektörlerle toplantılar yaptıklarını ve bazı şahıslar hakkında fişleme çalışmaları yürüttüğünü ve bir derginin okunması için emir vermiş olduğunun belirtildiği, bu fiillerin tamamının icraata dönüştürüldüğünün kanıtlardan anlaşıldığı" vurgulandı.
Ulusal Birlik Platformu
Yapılan çalışmalar sonucunda sanık Mehmet Şener Eruygur'un 2005 yılında Ulusal Birlik Platformunu Ankara'da oluşturduğu, Semih Tufan Gülaltay'la İstanbul'da gizli toplantılar tertiplediği ve Gülaltay'ın kendisine brifing verdiği ifade edildi.
Brifingin amacının bu platformun arkasında emekli orgenerallerin bulunduğunu ve legal bir oluşum niteliği taşıdığını anlatmaya
yönelik olduğunun Gülaltay'ın telefon görüşmelerinden anlaşıldığı kaydedilen iddianamede, şöyle devam edildi:
"Milli İktidar Harekatı (MİH) adı altında oluşturulan yapılanma çerçevesinde toplantılar düzenlendiği ve bu toplantıya katılan kişilerin
mesleklerine göre ayrıldığı, 'Generaller' başlığı altında ise, emekli Orgeneral Tuncer Kılınç, Tümgeneral Armağan Kuloğlu, Orgeneral Hurşit Tolon, Orgeneral Şener Eruygur şeklinde isminin geçtiği, ayrıca örgüt üyelerinden Güler Kömürcü, Doğu Perinçek, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan'ın da isimlerinin geçtiği, Ankara'da Kamran İnan, Ufuk Söylemez ve Mehmet Haberal'ın yönettikleri 1-1,5 aylık sürelerle devam eden yaklaşık 30 civarında kişinin katıldığı, gizli toplantılara şüphelinin de iştirak ettiği, bu toplantılara Yaşar Okuyan, Doğu Perinçek, Yaşar Nuri Öztürk gibi siyasilerin katılmasının, Ergenekon Silahlı Terör Örgütünün ana dokümanında yer alan siyasi partilerin yönlendirilmesi amaçlarına uygun faaliyetlerden olduğu anlaşılmıştır.
Sanık Eruygur'un bir çok defa üniversitelerin üst düzey görevlileriyle görüşmeler yaptığı, üniversitelere seçilecek adaylara kadar çalışmalar yürüttüğü, düzenledikleri toplumsal eylemlere üniversitelerin de katılmasının sağlanması için bazı üniversite rektörleri ve üst düzey görevlileri ile gizli toplantılar yaptıkları görülmektedir.
Eruygur'un emekliliğini müteakip kendi beyanıyla Encümeni Daniş adı altında toplanan kurulun çalışmalarına katıldığı, yine kendi beyanına göre, Encümeni Daniş diye bir oluşumun varlığını, Jandarma Genel Komutanı iken bilmediği, emekli olduktan sonra bu kurulun çalışmalarına davet edildiği anlaşılmaktadır."
"Turhan Çömez Ferda Paksüt'le irtibata geçti"
"Ergenekon" soruşturmasının ikinci iddianamesinde, sanık Turan Çömez'in "Ergenekon"un siyasi partileri bölüp, parçalama veya farklı partilerin tek merkezden yönetilmesi amacı kapsamında, özellikle kapatma davası sürecinde sanık Ferda Paksüt ile irtibata geçtiği, Paksüt'ten aldığı gizli ve stratejik bilgileri örgütün yöneticilerine ulaştırdığı öne sürüldü.
İddianamede, ordu ve kuvvet komutanlığı yapmış şüpheli Şener Eruygur'un emekli olduktan sonra geçmişte önemli suçlar işleyip mahkum olan hükümlü Semih Tufan Gülaltay ile toplantı yapmasının, "Ergenekon" gizli yapılanmasının nasıl yönetildiğini, toplumsal olaylarda infiale neden olan basit gibi görünen fiillerin hangi makamlardaki görevliler tarafından yönlendirildiğini çok açık ortaya koyduğu vurgulandı.
Örgütün ülkede kaos ortamı yaratmak için eylemler düzenlediği ifade edilen iddianamede, Mersin ve diğer illerde meydana gelen "bayrak yakma olayları" sonucu oluşan atmosfer ortamında İşçi Partisi tarafından organize edilen "Bayrak Mitingi" yürüyüşlerinin Diyarbakır'da tertiplenmesinin de örgütün kaos ortamı oluşturmak için her yöntemi denediğini ortaya koyduğu kaydedildi.
Sanık Hurşit Tolon'un ifadesinde, hiçbir siyasi oluşum içinde olmadığını beyan etmesine rağmen birçok siyasi oluşumu doğrudan yönlendirip koordine ettiğinin belirlendiği ileri sürülen iddianamede, aynı konuda bu dosyada mevcut askeri şahısların örgütsel irtibatlarına bakıldığında hem görevli askeri şahısların hem de emekli olan askeri şahısların irtibatlarının hayatın olağan akışına uygun olmadığına dikkat çekildi.