Yurt Gazetesi/Göksel Bozkurt-  CHP’nin Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı, İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak, 8 Haziran Sabahı AKP’nin 13 yılık iktidarının son bulacağını belirterek, “Son anketler ışığında yaptırdığımız simülasyonlarda AKP’nin maksimum milletvekili sayısı 233’ü zor buluyor. Bu doğrultuda AKP’nin tek başına iktidar olma şansı yoktur” dedi.

Toprak, CHP’nin kadroları ile iktidara hazır olduğunu, son anketlere göre yüzde 30’ların üzerine çıktığını anlatırken, “Çalmadan çalışacak bir başbakan adayı ile CHP iktidara yürümektedir” diye konuştu. Toprak, kampanyasının yürütüleceği ana üs olan CHP Genel Merkezi’nin 13. katında YURT’un sorularına şu yanıtları verdi:

“Çalmadan çalışacak bir başbakan”

Seçim süreçlerinde genellikle liderler merkezi bir rol oynar. Kampanyanın omurgasını Kılıçdaroğlu mu oluşturacak?

Sayın Kılıçdaroğlu bu toplumun çok büyük bir kitlesi için rol modeldir ve kampanya için çok ciddi imkanlar taşımaktadır. Yoksul bir aileden gelip devlete memur olmuş, yükselmiş, ülkenin en önemli kurumunu yönetmiş ve sonrasında “kimsesizlerin kimsesi olarak” tanımlanan Cumhuriyetimizi kuran partinin genel başkanı olmuş. Müthiş bir başarı öyküsü. Fakat asıl mesele şimdi başlıyor. Yoksulluktan, yoksunluklardan gelen sayın Kılıçdaroğlu, yoksulluğu, fakirliği, işsizliği bitirmek için mücadele ediyor ve bunu başararak tarihe geçecektir. Sevgisi, demokrasiye olan inancı ve hoşgörüsüyle toplumsal barışımızı yeniden inşa edecektir. Kısacası çalmadan çalışacak bir başbakan olacak. Buna inanıyoruz ve kampanya bu çerçevede kurgulanmaktadır.

“AKP’nin maksimum milletvekili sayısı 233”

 CHP olarak seçimlerde hedefiniz nedir?

Tek hedefimiz iktidar olmaktır, Türkiye’de halkın iktidarını kurmaktır. 8 Haziran 2015 günü CHP’nin yönetimde olacağı bir sandık sonucu çıkacağını düşünüyorum. 13 yıllık AKP iktidarının bu seçimde son bulacağına inanıyorum. Son anketler ışığında yaptırdığımız simülasyonlar, AKP’nin tek başına iktidar olacak güçten yoksun olduğunu ortaya koyuyor. Pek çok anketin ortalaması üzerinden yapılan sandalye dağılımı simülasyonunda AKP’nin maksimum elde ettiği milletvekili sayısı 233’tür. Bu doğrultuda AKP’nin tek başına iktidar olma şansı yok.

“8 Haziran sabahı AKP yok”

 AKP 8 Haziran’da olmayacak mı?

AKP bu seçimde iktidarı yitirecektir. Bu konuda inancım tam ve kuşkum yok. AKP’nin 13 yıllık süreci 8 Haziran sabahı son bulacak. Bu konuda iddialıyım. Kamuoyuna baktığımda deneyimlerimle bunu rahatlıkla görebiliyorum. Zaten AKP’nin paniği de bu yüzden. Bir taraftan bize saldırması, kumpaslar peşinde koşması; diğer yandan İç Güvenlik Paketi ile kendini güvenceye alma çabası iktidardan gitme korkusundan kaynaklanmaktadır. Ancak korkunun ecele faydası yoktur.

Bir dönem kapanacak mı diyorsunuz?

Evet. 8 Haziran sabahı bir dönem kapanacak ve yeni bir süreç başlayacak. Ancak bunun için bizlere de çok büyük görev düştüğünün farkındayız. Parti örgütümüz, tabanımız ve seçmen kitlemizle kenetlenmiş durumdayız.

“Kampanyada gönüllüler ordusu”

Kampanya nasıl yürütülecek? Hedefler nedir?

Bugüne kadar mücadelemizi sonuna kadar verdiğimiz ancak politikalarımızı yeterince anlatamadığımız büyük bir seçmen kitlesi var. Onlara ulaşmak istiyoruz. Bu kampanyanın hedefinde de bu seçmen kitlesine mesajlarımızı daha doğru nasıl verebileceğimizin hassasiyeti var. Kampanyamızda gönüllüler ordusu ile çalışıyoruz. Uluslararası danışmanlarımız var. Düşünce kuruluşlarından, akademisyenlerden, sivil toplum örgütlerinden hemşehri derneklerine kadar çok sayıda gönüllü var ve bu insan kaynağı bizi iktidara taşıyacaktır. Bu seçime biz iki yıldır hazırlanıyoruz. Profesyonellerden aldığımız katkı sadece doğru seçmen kitlesine nasıl ulaştırabiliriz noktasındadır.

“Ali Taran ve Benenson Grup ile çalışıyoruz”

Kampanya için reklam şirketlerinden, Ali Taran ve Obama’nın kampanyasını da yürüten Benenson Grup’tan söz edildi.

Bu arkadaşlarımızla (Ali Taran ve Benenson Grup) çalıştığımız doğru ancak profesyonel ekibin kampanyanın önüne geçmesini doğru bulmuyorum. Kampanyanın mutfağında çok büyük emek var. Parti yönetimimizin, örgütümüzün, milletvekillerimizin, gönüllülerimizin yoğun çabası var. Bu kampanyada isimsiz kahramanlar var ve onların emeğinin öne çıkmasını önemli ve doğru buluyorum.

“Sahaya 24’ünden sonra çıkıyoruz”

Kampanya resmi olarak ne zaman başlayacak?

Sahaya 24’ünde YSK’nın listeleri kesinleştirip ilan etmesinden sonra çıkacağız. Ancak öncesinde belli toplantılar yaparız.

Mitingler planlandı mı? Ne zaman başlayacak? Nerelerde yapılacak?

Toplam kampanya için 42 günlük çalışma takvimimiz olacak. Bu takvimde birçok yere gitmek istiyoruz. Maksimum nerelere gidebilirsek oralara gideceğiz.

Seçim şarkısı, sloganları hazır mı?

Bir ana parçamız olacak, altını da dolduracağız. Görkemli bir tören ile halkımızla da paylaşacağız.

“Adalet, özgürlükler baskı altında”

Kampanyanın ekonomi üzerine oturtulacağı söylendi. Temel argümanlarınız ne olacak?

Bugün artık bütün dünya ekonomiyi ve özgürlükleri aynı önemde ele alıyor. Çağdaş bir ülke, hem demokrasisi hem de ekonomisi güçlü olan ülkedir. Türkiye’de 13 yıllık AKP iktidarında yaşanan özgürlükler ve insan hakları sorunu var. Hukuk ayaklar altına alındı. Toplum baskı altında tutularak yönetilmeye çalışılıyor. Halkımız işsizlik ve yoksullukla mücadele ediyor. Türkiye uluslararası alanda itibar kaybı yaşadı, komşuları ile çatışması var. Bu kampanya tek bir kesime hitap etmiyor. Temel hedefimiz ve öncelikli meselemiz; toplumun, ülkenin tüm sorunlarıdır. CHP iktidarında ezilen, yoksullukla mücadele eden kesimlerin, emeklinin, işsizin hayatını kolaylaştırmak istiyoruz. Aynı zamanda iş imkanları yaratmak istiyoruz. Ekonomide komşularımızla iyi ilişkiler kurarak KOBİ’lerimizi, ihracatımızı canlandırmak istiyoruz.

Ülkenin en can yakıcı sorunu demokrasi ve kısıtlanan özgürlükler. Bu konularda neler vaat ediyorsunuz?

Adalet; özgür, bağımsız ve tarafsız olmalıdır. Adalet baskı altında, parti adaleti noktasında tutulmamalıdır. Siyasetin adalet üzerindeki baskısını ortadan kaldırmak istiyoruz. Yeniden güçler ayrılığı ilkesini getirmek istiyoruz. Güçler ayrılığını getirdiğiniz zaman, parlamenter sistemi güçlendirdiğimiz zaman, herkes adalete ve hukuka güvendiği zaman Türkiye’de özgürlüklerden söz edebiliriz. Ne yazık ki artık özgürlüklerden söz edemiyoruz. Düşünün ki; İçişleri Bakanı, savcıya siz baskın yapın biz arkasından kanun çıkartırız diyebiliyor. İktidarın emrindeki kişiler için yasaların çıkartıldığı bir süreçten geçiyoruz. Bu siyasi anlayıştan kurtulmamız lazım.

Kurtulabilecek mi?

Bu ülkede hükümet, başbakan ve cumhurbaşkanı boşluğu var. Bütün partilere eşit uzaklıkta, toplumun her kesimini kucaklayan bir Cumhurbaşkanı yok. Bu neyi gösteriyor? Cumhurbaşkanlığı koltuğunun boş olduğunu gösteriyor. Başbakanlık koltuğu da boş. Kendi altındaki bürokrata dışarıdan bir güç eleştiride bulunuyor, icraata karışıyor. Başbakan ya da hükümetin herhangi bir yetkilisi kendi altındaki bürokrata sahip çıkamıyor. Saray; başbakanı, bakanları, hükümeti ve elbette Anayasanın kendisine tanıdığı bütün sınırları aşıyor. Yürütmenin başı olan başbakan sadece seyrediyor. Akademik kimliği olan sayın Davutoğlu böyle bir yönetim anlayışının hiçbir ülkede olmadığını çok iyi biliyor. Ama cesaret edip bu yükün altından kalkamıyor. Bugün hem Cumhurbaşkanlığı hem Başbakanlık koltuğu boş.

“Toplum bir kişinin egosuna teslim edilemez”

Bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan meydanları dolaşıp, kampanya yapıyor, muhalefetİ eleştiriyor. Başkanlık için 400 milletvekili istiyor.

Altı ayda tarafsızlığını kaybetmiş, güçler ayrılığı ilkesini terk edip her şeyi kendi yetkisinde toplamaya çalışan bir Cumhurbaşkanı var. Tek amacı başkanlık sistemini getirmek. Cumhurbaşkanı’nın bu isteği ile Türkiye nasıl bir macera ile yüz yüze olduğunu gördü. O nedenle AKP oy kaybediyor. Hiçbir toplum hele bizim toplum gibi sağduyusu yüksek bir toplum bu denli kontrolsüz bir güce imkan tanımaz. Çünkü iş artık bir kişinin egosunu tatmine dönüşmüş durumda. Devlet ve toplum bir kişinin egosuna kurban edilemez. İnsanlık tarihine baktığımızda bir yönetici kendi kaderini ve istikbalini toplumun ve ülkenin önüne koymuşsa o toplum ve ülke felakete sürüklenmiştir.

İktidara yürüyüş şöleni

CHP’ye dönük anket rakamları ne diyor?

CHP yükselişine devam ediyor. Bizim anketlerimizde 30’ların üzerine çıktığımızı görülüyor. Bu da bizi mutlu ediyor ama bu süreci doğru yönetmemiz, daha da yukarı çekmemiz lazım. CHP yoluna oylarını artırarak devam edecektir. Çünkü biz özgürlüklere, kardeşliğe inanan, kimseyi ötekileştirmeyen bir partiyiz. Yeni tüzük çalışması ile parti örgütlerini öne çıkarttık. Adana, Mersin, Bursa, Manisa, İzmir, Ankara, İstanbul’da ön seçim olacak. Tabanımızda güçlü bir hareket var. İktidara yürüyüş şöleni var. Bugün hangi partiye oy verirse versin herkes ülke sorunlarını ancak CHP’nin çözeceğini görüyor.

Sağa kayma tartışmaları

Sağa kayma, merkez sağdan aday gösterme tartışmaları var…

CHP olarak sağdan kurtarıcı aday beklemiyoruz, seçimlerde de böyle aday arayışımız olmayacak. Ama bir tane arkadaşımız aramıza gelmişse bundan sağa kayıyor anlamı çıkmaz. CHP örgütleri ile iktidara hazırdır. Kendi tabanımızdaki sosyal demokrat düşünceyle yetişmiş kadrolarımıza güveniyoruz. Uluslararası deneyimi olan, entelektüel birikimi olan, insan hakları ve özgürlükten yana mücadele veren arkadaşlarımızdan oluşan deneyimli ve güçlü kadrolarımız var. Bu kadrolar bu ülkenin sorunlarını çözecek kadrolardır.

“SYRIZA’nın 40, Kılıçdaroğlu’nun 41 vaadi”

Yunanistan’daki Syriza deneyimini nasıl okudunuz?

Syriza’nın 40 vaadi vardı. 2011’de Kılıçdaroğlu’nun 41 vaadi vardı. İki seçim vaadi arasında örtüşen çok şey var. İkisi de merkezine insanı, emeği, yoksulluğu, işsizliği, gelir dağılımındaki adaletsizliği, çevre sorunlarını alıyor. 2011 seçim bildirgesinde bunları görebilirsiniz. Biz, o politikaları güncelleştirerek ve merkezimize alarak yolumuza devam edeceğiz. İnsanlar bu ülkenin bütçesinden hak ettiği payı almalı. Dünyada çok ciddi eşitsizlikler var ve ancak sol siyasetler bu eşitsizlikleri giderebilir. Solun yükselişinin nedeni de budur.