Haftalar geçti, eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, sayın Erdoğan tarafından görevden alınma nedenleri hala gün ışığına çıkmadı.

Hayretler içindeyim.

Görevden ayrılma gibi görünen aslında “azil” olayının perde arkasına el atan, ya da Saray’dan bilgi

sızdırıp gerçek nedeni yazan tek gazeteci yok ortalarda…

Gazeteciler ne yapıp yaparlar, gerçek neden ve nedenleri ortaya çıkarırlar.

Bu, onların yani gazetecilerin görevi.

Bana birileri kalkıp “Kapalı kutu, kapağını nasıl açalım ki?” demesin.

Gazetecinin işi de zaten orda başlıyor.

Bazı ipuçları elde etmek için, Davutoğlu takımında yer alanlardan bilgi sızdırmak, ya da AKP

karşıtlarından, kulağı delik olan siyasetçilerle konuşmak sanırım yeteli olur.

Hatta Erdoğan’ın konuşmalarından dahi ip uçları elde edilebilir.

Aktif gazetecilik günlerimi özlüyorum.

İnanın bu yaşta sahaya inip, siyasi alanda çalışmak varmış.

TBMM’de görev yapan arkadaşları tenzih ederim ama “Yazıyoruz ama gazetem yayınlamıyor” gibi bir

mazeretin arkasına sığınmasınlar.

Yaz görelim.

Yaz ki gazeten yazdıklarını görsün, değerlendirsin ve yayınlasın.

Ben küçük bir araştırma yaptım.

Birkaç eski kaynağıma başvurdum, konuştum.

İkinci olarak da Sayın Erdoğan’ın son iki üç yıl içinde üzerinde en çok durduğu konular ve görüşlerinin

izlerini sürdüm.

Bir de, üç dönemlik olup, son seçimlere giremeyen ve hala AKP içinde pasif hale getirilmiş olanların

söyleşilerine, konuşmalarına dikkat ettim.

Misal: Eski Cumhurbaşkanı ve AKP kurucularından Gül’ün, ülkenin gidişi konusundaki endişelerine ve

bu yoldaki sözlerine dikkat ettim…

Eski bakanlardan, AKP’nin kurucularından ve AKP eski genel başkan yardımcılarından Hüseyin

Çelik’in zaman zaman kısa, önemli ve çarpıcı görüşlerine kulak verdim..

Tabii, partinin kurucularının başında gelen Bülent Arınç’ın söyleşi ve Gülen’e karşı açılan savaşta

hangi tarafı tuttuğuna ilişkin görüşlerini okudum. Gülen’i savunan sözleri son derece önemliydi ve bazı

ipuçları veriyordu.

Son olarak da sayın Erdoğan’ın MGK sonrası Gülen Hareketine indirdiği güçlü darbe.

Bu konuşma bazı ipuçlarını açık açık işaret ediyor nedenleri hakkında.

Sayın Erdoğan, son MGK’nın ardından Kırşehir Ahi Evran etkinliklerine katılmıştı.

Orada ne söylemişti sayın Erdoğan?

Hemen hatırlayalım:

“MGK’da yeni bir karar daha aldık. Legal görünüm altındaki illegal terör örgütü, dedik. ‘Fethullahçı

Terör Örgütü’ olarak tavsiye kararını aldık ve hükümete gönderdik. Şimdi hükümetten de Bakanlar

Kurulu kararı bekliyoruz. Bunların terör örgütü olarak tescilini de gerçekleştireceğiz. PYD ne ise YPG

ne ise PKK ne ise bunlar da aynı kategoride yargılanma sürecinin içerisine girecekler. Zira bu millete

çok çektirdiler. Bu milleti böldüler. Ümmeti parçaladılar. Bir kısmı kaçıp gidiyor. Bir kısmı cezaevinde.

Şu anda Avrupa’nın değişik ülkelerinde Türkiye’yi yalan yanlış haberlerle o ülkelerde çevirdikleri

dolaplarla o ülkelerin yetkililerine şikayet edecek kadar bunlar gayri millî. Onun için de bu bedeli

ödeyecekler”

Erdoğan daha önce MGK’da alınan kararlardan hiç söz etmiyor bile.

Söz etmiyor çünkü Davutoğlu, cemaatin üzerine fazla gidilmesine karşı tavır alıyordu ve bu işin

“buzdolabında bekletilmesini” planlıyordu.

Hele iş tanınmış iş adamlarının tutuklanmasına ise son derece karşıydı.

Ama konuşamıyordu. Aksine kendisinin bu konuda yapması gerekenleri ise “ipe seriyor” adeta

Erdoğan’ı iplemiyordu.

Yani ilk MGK toplantısındaki ”Gülen hareketi örgüt işi” tezine ve bu yöndeki kararına Davutoğlu

kayıtsız kaldığı apaçık ortadaydı.

Peki, sadece bu mu Davutoğlu’nun ipinin çekilmesine neden olan olay?

Pek çok neden var.

Bir çok basit teferruatlar da vardır.

Ama en önemlisi, cemaate ait üniversite ve okullarının kapatılması, dershanelerin kapısına kilit

vurulması, yurtların tarumar edilmesi, Gülen’e yakın TV ve medyanın üzerine gidilmesi, hoca efendiyi

destekleyen Anadolu sermayesinin önde gelenlerine ve şirketlerine yönelik yargılama ve tutuklama

süreçleri Davutoğlu’nun önleyemediği olaylardı ama bir anlamda da Erdoğan’ın bu yöndeki

mücadelesine destek vermedi. Destek vermemesi dahi Erdoğan için yeterli bir neden oluşturmuştu..

Oluşturdu da.

Sadece bu bile Erdoğan için yeterli oldu

Davutoğlu’nun başını belki de bile bile giyotine uzattı…

Ve istifa nedenlerinden hiç birine değinmedi.

Ben son söz olarak şunu söyleyeceğim.

“Bugün Türkiye için olmazsa olmaz ve hayati mahiyetteki en önemli üç olayı sayar mısınız “ diye,

sayın Erdoğan’a bir soru sorun.

Sayın Erdoğan’dan bu sorunun yanıtını alamayacağınız için, burada devreye ben gireceğim.

Alacağınız en doğru yanıtı ben açıklıyorum:

1. Hoca efendi hazretleri Türkiye’ye teslim edilmeli.

2. FETO ve yurt dışına kaçanlar Türkiye’de yargılanıp cezaevine tıkılmalı.

3. Üçüncüsü yok…

Bunu nereden çıkardın derseniz, sayın Erdoğan 2013 yılını ve 17-25 Aralık tarihini hiç unutmuş değil

ki…

Daha ne olsun?