Kendisinin halk tarafından seçildiğinin altını ısrarla çizen ve buna defalarca
vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan Rize’de, diyor ki:
“İster kabul edilsin ister edilmesin, Türkiye'nin yönetim sistemi bu
anlamda değişmiştir. Şimdi yapılması gereken bu fiili durumun hukuki
çerçevesinin yeni bir Anayasa ile netleştirilmesi, kesinleştirilmesidir. Hem
buna engel olup hem de 'Cumhurbaşkanı her şeye karışıyor' demek,
yağmur altında yürürken ıslanmaktan şikayet etmekten farksızdır”
Yani “ Ben yaptım, oldu”
Ya da “İstim sonradan gelsin”
Demek istiyor sayın Erdoğan.
Mealen değil, doğrudan söylüyor.
Dünyanın en ilk kabilelerinde dahi böylesine bir mantık yürütülmesine
rastlanmaz.
Neden rastlanmaz?
Çünkü, yasal ve anayasal dayanağı olmayan bir sistem hayata
geçirilemez.
Nasıl olur?
“Ben yaptım, oldu” derseniz Erdoğan gibi, bu sistem hayata geçmiş (!)
olur.
Aylar değil, iki yıla yakın süredir bu başkanlık sistemi tartışılıyor
ülkemizde. Kitapları bile yazıldı.
Bu tartışma sadece Erdoğan ile ilgili de değil.
Son 30 yıldır bu yeni sistem araştırıldı.
Özal’dan Demirel’e kadar.
Her iki Cumhurbaşkanı, yaptırdıkları araştırmalarda, görüşlerine
başvurdukları yerli ve yabancı anayasa profesörlerinden aldıkları
raporlarda, Türkiye’nin gerek coğrafi yapısının, gerekse siyasi parti
geleneklerinin ve de halkın siyaseti algılama halinin, başkanlık, ya da
yarı başkanlık sistemine uygun olmadığını gördüşler.
Ve bu konuyu kapattılar.
Peki yeniden ele alınamaz mı?
Alınır tabii ki.
Ama önce cumhurbaşkanlarının halk tarafından seçilmesiyle işe
başlanmaz.
Anayasa ele alınır.
Ve şu anda yürürlükte olan anayasa derhal yere atılır.
Bununla da kalınmaz.
Bu faşist anayasa ayaklar altına alınır ve bir güzel çiğnenir.
Sonra yeni, yepyeni ve turfanda bir anayasa hazırlanıp TBMM tarafından
çıkarılıp yürürlüğe konur.
Bu anayasanın içine de başkanlık veya yarı başkanlık sistemi ile
başkanın yetki ve sorumlulukları tek tek yazılır.
Bundan sonra sayın Erdoğan, sarayına çekilir ve ülkeyi tek başına
yönetir.
Peki bu mevcut faşist askeri anayasa bugüne kadar değiştirilemez
miydi?
Bunu AKP’lilere sormak gerekir.
Bu ülkeyi tek başlarına 13 yıl idare ettiler.
İsteselerdi bal gibi bir yeni anayasa yaparlardı.
Askerlerin yaptığı faşist-antidemokratik, 1982 yılı üretimi pespaye
metinleri çöpe atabilirlerdi.
İşlerine gelmedi.
Uygun olanları, iktidarlarının devamı için kullandılar.
Uygun olmayanlar ise ayaklarına takıldı.
Açık ve net bir tablo var ortada:
Mevcut anayasa Erdoğan’ın tek başına bu ülkeyi yönetmesine izin
vermiyor.
Ama o çıkmış, baba memleketi Rize’den efeleniyor:
“Bu ülkede yönetim sistemi değişmiştir.
Devamını biz getirelim:
“ Çünkü ben yaptım oldu…”
Olan bir şey yok oysa.
Üstelik AKP tek başına iktidarda değil.
Hatta koalisyon kuracak gücü ve kabiliyeti dahi yok.
“Ben yaptım” demekle bazı şeyler olabilseydi, ülke sokaklarında huniyle gezen
vatandaş sayısı milyonları bulur, bunlar da kendilerine işareti HUNİ olan bir
parti kurup seçimlere girerlerdi…
Neden olmasın?
Ne fark eder ki?