1994 yılında Ankara Üniversitesi Kütüphanecilik Ana Bilim Dalı ( Bilgi ve Belge Yönetimi
Bölümü, Bilgi İletişimi)’nde okurken o zaman Doçent olan sevgili Hocam Nazlı Alkan’ın
dersinde çeşitli konularda fikirlerimizi ortaya koyma fırsatı bulurduk. Türkiye’nin ana
sorunları üzerinde konuşurken, ben Türkiye’nin birincil sorununun “birey olma” olduğunu
söylediğimde, soyadını hatırlamadım Ela adındaki kız arkadaşım, “Ekonomi” demişti. Çünkü,
ona göre insanın diğer konular üzerine kafasını çalıştırabilmesi için önce karnının doyması
gerekiyordu. Ela’nın söylediği tabiki doğruydu ama, benim düşüncem bugün de aynı. Çünkü
insanlar geçinmenin türlü yolunu buluyor... Bu Ataerkil olan bizim toplumumuzda daha
kolay... Türkiye’deki gibi birinin üzerinden geçinen, birine yaslanan, çalışmadan 4/4’lük
yaşam süren insanlar başka nerede var? ... İnsanlar kimi zaman bir ideolojiye takılıp bir
partiye yaslanıyor; kimi zaman oğluyum, torunuyum diye mirasa yaslanıyor; kimi zaman
kardeşiyim ya da büyüyüğüm diye abla, kardeş ya da abiye yaslanıyor... Velhasıl hayat
mükemmel işliyor...
Anladık da hani nerede, “birey olma problemi “derseniz?...
Bugün hala önce kendi çekirdek ailemiz içinde sonra da mensubu olduğumuz T.C. içinde,
“ben ne yaptım, katkım ne, sorumluluklarımı yerine getirebiliyor muyum?” sorularını
yöneltmiyoruz kendimize... Bu bir özeleştiridir aynı zamanda ve eğer gereği yapılmıyor ise
insan utanır... Çünkü birey utanmayı bilir.
***
Türkiye’de 10 Ağustos Pazar günü bir ilk yaşandı. 12’nci Cumhurbaşkanı’nı (seçime katılan)
halk seçti. Yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi bir kez daha gösterdi ki, “ ağzı olan sadece
konuşuyor”...
Şimdi bana, “ya Zeliş, onca oy kullanan insan var onları yabana atma” demeyin. Atmıyorum
zira... Türkiye’de kendini oy kullanmaya mecbur hisseden kemikleşmiş bir kesim var. Sabahın
erken saatinde sandık başına gidip oyunu kullanır, vatandaşlık görevini yerine getirir. Bu
vatandaşların oylarının kime gideceği de sabittir. Tebrik ediyorum, saygı duyuyorum onlara...
Benim sözüm oyunu kullanmayıp, bütüne, Türkiye’nin geleceğine zarar veren insanlara...
***
Oy kullanmayanlar güya son 12 yıldır bir korku tünelinde yaşıyor... Kulaklarını kapatıp hiçbir
şey duymuyorlar, gördüklerini geçmiş tecrübeleri ile birleştirip sadece konuşuyorlar. Daha
çok eleştiri... Gaza gelince sokaklara dökülüp demokratik tepkilerini ortaya koyuyorlar...
Biber gazı, jop, tazyikli su yeyince de vatanı kurtarmış gibi hissediyorlar kendilerini. Ve üstelik
bu kesim (güya) eğitimli, elit...
Söz sırası gelince otalıkta yoklar? Neredesiniz sevgili elit kesim? Nerede olacağız tatildeyiz...
Tatilimizi kesemiyoruz. Git-gel uçak parası, yakıt parası... Üstelik referandum tarihi de
önceden biliniyor ama planlar ona göre yapılmamış zaten... Cepten çıkacak ilave masraflar
ay sonunu zorlayacak belki ama kullanmadığın oy ise, ömrünü zorlayacak... Kısa vadeli
düşüncelerin ile verdiğin, uyguladığın karar hep korkuların ile yaşama kararı aldığını
gösteriyor...
Türkiye İran’a dönecek!, Kadınlar bir gecede peçe giyecek ve nicesi... Bu düşünceler kara
basan gibi çullanacak üstüne...
***
Gezi olayları Türkiye’yi değiştirdi diye sevindik. Çükü yaşanan bir teknoloji devinimi idi. Genç
beyinlerin zekasını ortaya koyduğu harka bir ruh oldu. Ve artık Türkiye eski Türkiye değildi...
Ne oldu beyler, bayanlar?... Bu söylem sadece o anki ruh hali ile, “ağzı olan konuşuyor”ların
söylemlerinde mi kaldı? Gerçekten korksalardı karanlıklardan, gelip oyunu kullanırlardı.
Düşünüyorum da samimi değil bunlar. Herkesin konuştuğu bir dönemde deşifre olmamak
için bağırıyorlar sadece. İş bireyselliğe gelince ortalıkta yoklar...
Seçimin çarpıcı sonuçları ortada: Bu samimiyetsiz ortamda sadece söylem değiştirdi, CHP’nin
söyeyemediğini söyledi diye oy arttıran Selehattin Demirtaş gerçeği...
Çatı adaya ve CHP’ye inanmadım diye Demirtaş’a oy atanlar...
Türkiye’de iki büyük partinin muhalefet olamadığı gerçeği...
***
11 Ağustos’a uyandığımızda birieri, “yeni bir dönem” diye sevinirken birileri hala tatildeydi...
Evet bence de “yeni dönem” başladı... Maskeli balo sona erdi, artık maskelerin düşeceği bir
döneme girildi...