Zaman akıp gidiyor, geride bıraktığımız her saniye, her dakika, her saat ve hatta her gün kayıp
hanemize “ kötü bir gün daha geride kaldı” diye yazılıyor…
Ne yazık ki böyle.
Ve her adım yeni yanlışlara neden oluyor.
Ülkede sorunlar arab saçı.
Dış politikadaki hatalı stratejiler, çevremizde olup bitenleri algılayamaz halde oluşumuz, dostu
düşmanı ayıramaz hale gelişimiz yönetimin, yani AKP’nin, yani bu ülkeyi tek başına yönetmekte ısrarlı
Cumhurbaşkanı sayın Erdoğan’ın “Doğruyu sadece ben bilirim” direnişinden kaynaklanıyor.
İnadına gidiş, inadına hataları çoğaltıyor.
Neden son beş yıla kadar her şey çok kötü değildi de, bu hale geldik?
Bu ülkeyi “uçurduklarını” sananlar hangi gezegendeydiler.
Bu ülke 65 yıldır parlamenter sistemle bugünlere gelmedi mi?
Uçtuğumuz dönemde başkanlık sistemi mi vardı?
Farkında olmadan 2002’den 2013’lere kadar “yarı başkanlık” sistemiyle mi bu ülke yönetildi?
“Avrupa’nın kapılarını biz açtık” diyen dönemin iktidarı 2004 lerde bu ülkeyi başkanık sistemi ile mi
yönetiyordu?
Duble yollar, ağır aksak yürüyen parlamenter sistem sayesinde gerçekleşmedi mi?
Evet, her dönemde hatalar yapıldı.
Her devirde iktidarlar, ya tek başlarına ya da koalisyonlar la bir şeyler yapmaya çalıştılar.
Büyük yol kazaları da yaşadık.
Ama iyi kötü şu andaki demokrasi sayesinde büyük mesafeler kat ettik.
Demokratik sistem, yani parlamenter yönetimlerde “ arızalar” olabilir.
Bu arızalar yine aynı sistem içinde düzeltilir.
Hangi ülke, hangi komşu, hangi süper güç “Siz bu sistemle çuvallarsınız” diye biz baskıı yaptı da ,
birden başkanlık sistemi gündemin göbeğine oturtuldu.
Anlamak zor.
Sorunların yığılması, hataların ardı arkasının kesilmemesi, terör olaylarının tırmanması,
komşularımızla papaz olmamız; adeta “ bilerek” yapıldı veya yapılıyor gibi geliyor insana.
Tabii ki böyle bir durum yok ama insanın aklının köşesinde bazı kuşkulu haller yer etmiyor değil.
Hani olumsuzlukları, yanlışlıkları ve hataları “ Bu böyle gitmeyecek artık” noktasına taşıyarak
başkanlık sistemine “zemin” hazırlanmak isteniyorsa bu ülkeye günah.
Bu halka yazık edilir.
Bu halk, demokrasiyi hak etmiş, hazmetme kapasitesini test etmiş, parlamenter sistemde önemli
merhaleler kat etmiş durumda.
Bu halk demokrasiyi fazlasıyla hak ediyor.
Parlamenter sistemin nimetlerinin ne olduğunu biliyor artık…
Bu tren batıya doğru gidiyor.
Bu saatten sonra makas değiştirmeye kimsenin hakkı yok.
Hakkı olmadığı gibi “maceracı hayalperestler”e de geçit vermeyecek bu halk.