Bugün sizlere senelerden beri yaşanan, ancak hepinizin ve hepimizin bildiği gibi bilinçli olarak bir türlü gündeme getirilmek istenmeyen konulardan sadece bir tanesini ele alacağım.
Almanya’da, Devlet destekli bir kuruluştan sülük tedavisi eğitimini alarak sertifikamı aldım. Bunu hem teorik hem de pratik olarak yapılan bir eğitim sonucu veriyorlar.
Türkiye’de, bildiğim kadarı ile Almanya’da sülük eğitimi alarak sertifikalı çalışabilen bir ben ve bir de İtalya’da yaşayan bir Türk hanım var.
Avrupa’dan veya İngiltere ve Amerika gibi ülkelerden sülük tedavi sertifikası olanlar var mı, bilmiyorum ama, bugüne kadar da duymadım.
Ankara’da Sağlık Bakanlığına gidip sordum: Eğitimi olmayanlar nasıl sülük tedavisi yapıyorlar ve sizler bunlara karşı nasıl bir önlem alıyorsunuz?
Aldığım cevap hem çok düşündürücü hem de medeni dünyadan ne kadar uzaklarda olduğumuzun resmini gösterdi.
Sağlık Bakanlığı ve Su Ürünleri Mühendislik Bölümü, sülük tedavisi ile ilgili bir kurslarının veya seminerlerinin olmadığını söylediler. Peki, yapanlar nasıl yapıyorlar, diye sordum. Onlar, merdiven altı tabir edilen kaçak uygulayıcılardır, denildi. Önlem olarak ne yapıyorsunuz, dedim. İhbar gelirse, haklarında yasal işlemler yaparız, dediler.
Güzel, hangi kanun maddesine göre yasal işlem yapacaksınız? Hani, sülük tedavisini şunlar yapabilir, bunlar yapamaz diye çıkarılmış ve Resmi Gazetede yayımlanmış bir kanun var da bizim mi haberimiz olmadı, dedim. Cevap: YOK
İlave olarak bana denildi ki, sülük tedavisini Doktorlar, hemşireler, sağlık personeli yapabilir. Tamam, dedim, bu personel hangi eğitimi aldılar ve nereden? Ellerinde bu konu ile alınmış ve uluslar arası kabul gören bir belgeleri var mı? Cevap: YOK
O zaman ben size merdiven altı bir uygulamacıyı anlatayım size de bu kişiye ödül verin. Bu kişiden bahsettiğim zaman o kişinin siyasi olarak destek gördüğünü, onun için ona bir nevi dokunulmazlık kazandırdıklarını öğrendim. Hele bu kişi Ankara’nın göbeğinde çalışıyor ise?
Sorum şu: Elinde Avrupa, Rusya, İngiltere gibi kendini ispatlamış ve diğer medeni ülkelerden alınmış bir belgesi olmadığı halde, sülük tedavisi uygulayan bazı kişilerin nasıl dokunulmazlık kazandıklarını bir izah edebilen var mı?
Medeni dünyanın 5.000 seneden beri süre gelen sülük tedavisini, “Alternatif Tedavi” olarak kabul ederken, neden Sağlık Bakanlığı, gerilerde kalmayı tercih etmektedir?
Yukarıda saydığım ülkelerden alınmış belgeleri olanlara neden öncelik tanınmaz?
Neden bu konu “TEK- EL” olarak ele alınır?
Sizlere daha direkt bir soru sormama izin verin. Acaba diyorum, Türk Farmakoloji Lobisi, tüm dünyada kabul ve saygınlık gören “Alternatif Tıp – Sülük Tedavisi” yerine, piyasada yüksek fiyatlara sattıkları ve satmaya devam edecekleri belli olan ilaçlara alternatif olan “Sülük Tedavisini” baltalamaya ve kötülemeye çalışmasınlar?
Evet, ise tahminlerim doğru demektir, yok hayır deniliyorsa o zaman bu Farmakoloji Lobisinin “Sülük Tedavisini” Aziz Türk halkının faydasına neden kullandırılmadığını açıklaması gerekmez mi?
Baki sevgi ve selamlarımla.
xxxxx