![]() |
gazeteciler.com sitesinden Adnan Berk Okan yazdı... KanalTürk ekranlarında dört gazeteci arkadaş Başbakan Erdoğan'ı konuk ediyorlar... Yani... Aklım almıyor... Bu kadar değil... Ayıp yahu... Soru sormak için davetli gazetecilere bakar mısınız?.. Başbakan muhalefetin; üzerine çamur attığını, akçalı konularda suçlamalar yönelterek halkın kafasını karıştırmak istediğini söylüyor, sesine bir "mazlumun ses tonu"nu yükleyerek: Bakınız... Onun yerinde hangi siyasetçi olsa demagoji yapar... Ayıp yahu...
Dördünün de saygı ötesinde korku duydukları her hallerinden belli...
Erdoğan, Kılıçdaroğlu için "belli ki on tane koyun gütmemiş... Biz ülke yönetiyoruz" diyor...
İçlerinden hiç biri "Ama efendim 6 milyon işçi ve emeklisinin pirim ödediği, maaş aldığı, on binlerce kişinin çalıştığı SSK Genel müdürlüğü yapmıştı" diye "itiraz" edemiyor...
Bir diğeri "siz de Başbakan olmadan önce Kasımpaşa'da merdiven altında sucuk üreten bir hemşerinizin yanında muhasiptiniz" diye hatırlatma yapamıyor...
10 koyunun, 6 milyon emekçiden ve emeklisinden daha değersiz olduğunu anlatan Başbakan'a karşı sus pus oturuyorlar...
"Haklısınız efendimiz" dercesine başlarını sallayışlarına bakan biri de Başbakan'ın daha liseyi bitirir bitirmez ülkeyi yönetmeye başladığını sanır...
Daha da öte...
Bu nasıl gazetecilik böyle?..
Bir gazeteci bir ülkenin başbakanından korkar mı?..
Korkarsa niçin korkar?..
Niye kamuoyunun cevabını merak ettiği soruları değil de Başbakan'ın yanıtını vermekten zevk aldığı sualleri tevcih eder?..
Başbakan'dan korkan bir gazeteci nasıl olur da cebinde basın kartı taşımaktan utanmaz?..
Başbakan'dan korkan bir gazeteci; eşine, çocuklarına ne cevap verir?..
Nasıl bakabilir onların gözlerinin içine yüzü kızarmadan?..
Bakabilirse bu ne menem bir pişkinliktir böyle?..
Başbakan, saat 21.00'de başlayacağı duyurulan programa iki saati aşkın bir gecikme ile katılıyor ama programın moderatörü rolüne soyunmuş arkadaş Yiğit Bulut'tan beter...
"Başbakan 40 dakikadır bizimle aynı binada ama bayram için bir ekstrası var da onun için hazırlık yapıyor" diyor...
Sanırsınız ki Erdoğan, başbakan değil de bayramda ekstraya çıkacak Müslüm Baba...
İzleyenleri bu kadar "salak" yerine koymaya ne hakkınız var?..
Yerleşik seyirciniz sizin bu hallerinize alışık olabilir ama benim gibi Başbakan'ın söyleyeceklerini merak edenlerin zekâlarını da onlarla eşitlemek ne haddinize!..
Erhan Başyurt: Bugün, genel yayın müdürü...
Adem Yavuz Aslan: Bugün Ankara Temsilcisi...
Sami Dadağlıoğlu: KanalTürk Ankara temsilcisi...
Yani...
AKP genel merkezinde görevli üç kişi çıksaydı Başbakan'ın karşısına daha "zor" sorular sorabilirlerdi...
"Körler sağırlar birbirini ağırlar"...
Başbakan "höööyt" dese iç çamaşırı değiştirmek zorunda kalacak kişilerdi dördü de...
Aralarında, Başbakan'a "demagoji izni" vermeyecek, soruyu cevaplamak yerine labirentlere kaçtığında "bir dakika sayın Başbakan ben size onu sormadım" diyecek bir "Cesur Yürek" yoktu...
"Bir suçum varsa işte mahkemeler orada; gidip dava açsınlar" diyordu...
Başbakan öyle diyordu ama içlerinden hiçbiri:
"Sayın Başbakan, şu anda hakkınızda savcılık tarafından başlatılmış ve birçoğu kovuşturmaya dönüşmüş onlarca dosya var ancak dokunulmazlığınız olduğu için yargı süreci devam etmiyor; buna rağmen sizin için suç duyurusunda bulunmanın pratikte ne anlamı var?" diye soramıyordu...
Bu kez dördü birden Ahveş'in keçisi rolüne bürünüyorlardı...
Ben Başbakan'ı suçlamıyorum...
Onun yerinde hangi siyasetçi olsa, karşısında sevenlerini ve kendisinden korkan gazetecileri görmek ister...
Onun yerinde hangi siyasetçi olsa "sorulan soruya değil, sorulmayan ama işine gelen soru sorulmuş gibi cevap verir"...
Hem zaten benim eleştirilerimin hedefi de Başbakan değil...
Ben işim gereği; üçü de (hatta moderatörle birlikte dördü de) Başbakan'ın gayrı resmi muhabiri olmaya meraklı meslektaşlarımıza kızıyorum...
Böylesine bir danışıklı dövüşte figüran olmaya utanmadınız mı?..
Utanmadınız mı Başbakan'ın muhalefet partisi liderlerine cevap verebilmesi için hazırlanmış ve elinize tutuşturulmuş o soruları sormaya?..
Tarih sizleri "Gazeteciliğin Yüz karası" olarak geçirecek arşive...
Torunlarınıza bırakacağınız miras da işte o geceki görüntüleriniz olacak...
Yazık...
Çok yazık...
gazeteciler.com