![]() |
Parlamentoda ve mahkemede 25 milyon kürdün dilinin yok sayıldığını belirten Bengi Yıldız, “Biz kendi toprağımızda Kürdistan’da bu topraklarımızda yaşıyoruz. Bu dil anlaşılmıyor diyorlar. Bugün mahkemede yargılanan arkadaşlarımızın mahkeme edilmesinin nedeni dille ilgilidir, tarihle ilgilidir. Kürtler bunu iyi bilmeli. Eğer PKK’ya ve BDP’ye yaşam yoksa hiç bir Kürde de olmaz. Ya kendini inkar edecek ya da yaşam bulamaz” diye konuştu. Bengi Yıldız, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Amed’deki bu mahkemede hukuk, vicdan, ahlak, insaf yoktur. Bunu iyi bilmeliyiz. Kürtler dilinin kültürünün mücadelesini veriyor. Arkadaşlarımızdan şimdiye kadar hiç biri bırakılmıyor. Devletin gözünde Kürt ve Kürdistan suçludur. Bu devletin yaklaşımı budur. Eğer burada ne kadar insan toplanırsa AKP ve devlet bunu görür. Bütün Kürdistan’dakiler burada olmalılar, yöneticilerine sahip çıkmaları gerekiyor.”
KIŞANAK: BİZİ HAPSETMEYE GÜCÜNÜZ YETMEYECEK
BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak da demoratik siyaseti geliştirmek isteyen arkadaşlarının tutuklu bulunduğunu belirterek, “Arkadaşlarımızı tutsak etme zihniyeti devam ediyor. Şiddetle kınıyoruz” dedi.
14 Nisan’da başladığını ileri sürdüğü ‘siyasi darbe’ hareketinin devam ettiğini ileri süren Kışanak, “Bu siyasi darbe bu zihniyet özgürlükleri tutsak almak isteyen bu zihniyet bizi tutsak kalmayacak ama bu zihniyet Türkiye’nin geleceğini tutsak alabilir. Buradan Ankara’ya sesleniyorum. Kendinizi Türkiye’yi demokrasiyi demir parmaklıklar arkasına hapsetmeyin. Bizi hapsetmeye gücünüz yetmeyecek” dedi.
Gültan Kışanak, Kürt halkının ayakta ve en güçlü düzeyde olduğunu ileri sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öylesine güçlü bir mücadele yürüteceğiz ki bu siyasi darbenin ömrü çok kısa sürecek. Bunu yazsınlar bir kenara, bu siyasi darbeyi öyle Kenan Evren’in darbesi gibi 30 yıl sürdürme şansını onlara vermeyeceğiz. Tüm halklar, demokratik güçler olarak mücadelemizi en güçlü şekilde vereceğiz. Bugün burada saadce Kürt halkının onuru değil bir bütün olarak demokrasiden, özgürlükten, eşiklikten yana olan herkesin onuru tutsak alınmak isteniyor. Onuruna sahip çıkmak isteyen herkes bu davaya sahip çıkacak. İnsanlığına sahip çıkmak isteyen herkes bu davaya sahip çıkacak. Bu dava Türkiye’nin demokrasi davası olmuştur. Bu dava Türkiye’nin barış, kardeşlik ve özgürlük davası olmuştur. Özgürlük, kardeşlik, barış isteyen herkese Amed’in kapıları açık. 13 Ocak’a kadar direnişimizi devam edecek. Biz sonuna kadar arkadaşlarımızla birlikte bu özgürlük ve onur davasını kazanıncaya kadar meydanlarda, sokaklarda, kürsülerde olacağız. Bizi yargılamak isteyenleri her yerde yargılayacağız.”11/11/2010