![]() |
MALATYA'da 3 yıl önce Zirve Yayınevi'nde 3 kişini öldürülmesi ile ilgili görülen davada tutuklu sanıklardan Abuzer Yıldırım’ın avukatı Mert Eryılmaz, Ağır Ceza Mahkemeleri görev alanına giren suçlarda tutukluluk sürelerini düzenleyen 102'nci maddesinin yürürlüğe girmesiyle Zirve Yayınevi davasında tutukluluk süresi 3 yılı dolduran sanıkların tahliye edilmeleri gerektisini söyledi. Eryılmaz, Mahkemenin tahliye istemine olumsuz yanıt vermesi halinde konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götüreceklerini söyledi. ZİRVE YAYINEVİ'NDE NE OLDU? Malatya'daki Zirve Yayınevi'nde 18 Nisan 2007 tarihinde Alman uyruklu Tilman Geske, Necati Aydın ve Uğur Yüksel bıçaklanarak öldürülürken, olaydan sonra kaçmak isteyen Abuzer Yıldırım (19), Cuma Özdemir (20), Hamit Çeker(19), Salih Gürler (20) polis tarafından yakalandı. Cinayetlerin işlendiği kattaki pencereden kaçmak isteyen Emre Günaydın yere düşerek yaralanırken hastanede tedavi edildikten sonra tutuklandı. 3 yıldan bu yana süren Zirve Yayınevi Davası'nda tutuksuz yargılanan Varol Bülent Aral tekrar tutuklanmıştı. Tutuklu sanıklar 3 Aralık Cuma günü 30'uncu kez hakim karşısına çıkarılacak.30/11/2010
‘Zirve Yayınevi' davasında Malatya E Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan sanıklardan Abuzer Yıldırım'ın avukatı Mert Eryılmaz yazılı açıklama yaptı. Eryılmaz Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Ağır Ceza Mahkemelerinin görev alanına giren suçlarda tutukluluk sürelerini düzenleyen 102.maddesinin 31 Aralık 2010’da yürürlüğe girmesiyle Zirve Yayınevi davasında yargılanan ve tutukluluk süresi 3 yılı dolduran sanıkların tahliye edilmeleri gerektiğini ifade ederek açıklamasını şöyle sürdürdü:
“102'nci maddeye göre, ‘Ağır ceza mahkemelerinin görevine giren işlerde tutukluluk süresi en çok 2 yıldır. Bu süre zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek uzatılabilir. Uzatma süresi toplam 3 yılı geçemez’ denilerek tutukluluk süresi düzenlenmiştir. Bir hukukçu nasıl olur da kanunun bu sarih ifadesini toplam 5 yıl olarak algılar, yorumlar. Kanun gayet açık. Unutulmamalıdır ki, İstisna-uzatma süresi, asıl süreyi geçemez. Burada kanunun işaret ettiği süre 2+1'dir. En kötü ihtimalle 252'nci maddenin uygulandığı, Zirve Yayınevi davası sanıklarının özel yetkili mahkemede yargılandığı bu nedenle tutukluluk süresinin yukarıda belirtilen sürenin 2 katı şeklinde uygulanacağı düşünüldüğünde dahi bu süre 4 yıl olacaktır. Çünkü, burada asıl süre 2 yıldır. Bu durumda dahi, sanıkların 2011 Nisan ayında tahliyeleri gerekir.”
Avukat Eryılmaz önümüzdeki duruşmada tahliye istemlerinin reddi halinde konuyu AİHM'e götüreceklerini belirterek şöyle devam etti:
“Türkiye'nin de taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, tutuklanan kişinin makul süre içinde yargılanmasını ve serbest bırakılmasını öngörüyor. Buna göre esas olan tutuksuz yargılamadır. Tutuklu olarak yargılanacaksa tutukluluk makul süreyi geçmeyecektir. Ayrıca, AİHM tutukluluğun devamı kararı verilirken kefaletle tahliye ya da yurt dışına çıkma yasağı gibi başka önlemlere neden başvurulmadığını inceliyor. Makul bir kuşku varsa ve tutukluluğun devamı için yazılan gerekçe yeterli ise üçüncü aşama olarak AİHM, ilgili makamların soruşturmanın yürütülmesinde gerekli özeni gösterip göstermediklerini inceliyor. Soruşturma, Zirve Yayınevi davasında bugüne kadar olduğu şekilde gereksiz yere akıl sağlığı dahi tartışmalı şahısların tanıklığı sebebiyle, ilgili makamların ihmal ve kusuru nedeniyle uzamışsa, AİHM ihlale karar veriyor.”