![]() |
Doğu’dan demokrasi güneşinin doğmasını arzu ettiklerini anlatan Feyzioğlu, Kars’ta gazetecilere yaptığı açıklamada "İnsan hakkı Diyarbakır’da farklı, Silivri’de farklı olmaz" dedi. Kars’ta düzenlenen ’yeni anayasa’ paneline katılan Ankara Baro Başkanı Metin Feyzioğlu, gazetecilerin çeşitli konulara yönelik sorularını yanıtladı. İnsanların, meramlarını en rahat anlatacakları dilde savunma yapabilmelerini son derece önemsediklerini anlatan Feyzioğlu, şunları söyledi: "Biz faili meçhullerin olduğu ve faili meçhullerin üzerine gidilmediği bir ülkede, demokrasinin olmadığını da söylüyoruz. Ama biz aynı zamanda şehitlerin düzinelerle memleketlerine gönderildiği bir ülkede de yine demokrasinin olamayacağını söylüyoruz. Yani şiddetle demokrasinin yan yana gelmeyeceğini ifade ediyoruz. Bizim bu toplantıda Ankara Barosu olarak bir önerimiz oldu. Türkiye’nin 70 bin avukatını temsil eden 78 baronun üzerinde uzlaşacağı bir konu var. Adına ’DGM’ denmese de hala ’DGM’ olan hatta sıkıyönetim mahkemesi gibi çalışan devletin menfaatini korumak üzere örgütlenmiş olduğunu düşündüğümüz özel görevli ağır ceza mahkemelerinin derhal kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye’nin bütün barolarının da katılacağı ’yeni DGM’ler kaldırılsın’ şeklinde bir bildiri yayınlayalım. 70 bin avukatı temsilen buradan imzalayalım. ’Güneş Doğu’dan doğar. Doğu’dan bu demokrasi güneşi de doğsun’ arzu ettik. Bu tartışılacaktır, görüşülecektir, olgunlaşacaktır. Barolar Birliğine buradan yine tek maddelik bir çağrı yapılıp ’78 baroyu bir araya getir’ ve bir maddelik bir değişikliği siyasi iktidarın önüne birlikte koyalım. Türkiye’de demokrasinin bir bağdaşmazı olan, dünyada da emsali olmayan DGM’leri el birliğiyle kaldıralım." Metin Feyzioğlu, Ankara Barosu olarak hem Ergenekon adıyla Silivri’de yürüyen bütün davalara hem de Diyarbakır’da yürüyen KCK davasına gözlemci gönderdiklerini hatırlatarak, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz hepsine katılıyoruz. Çünkü bizim için Silivri’deki usulsüzlükte insan hakkı ihlalidir. Diyarbakır KCK’daki usulsüzlükte insan hakkı ihlalidir. İnsan hakkı Diyarbakır’da farklı, Silivri’de farklı olmaz. O yüzden benim buradan beklentim Ankara Barosu olarak, KCK davasında insanlar elleri önlerinde koli bantlarıyla bağlanmış, toplama kamplarına götürülür gibi sorguya götürülüyorsa bu ’insanlık ayıbıdır’ diyorum. Kendilerini daha rahat anlattıkları düşüncesiyle ana dilleriyle savunma yapmak isteyen insanlara mani olunuyorsa, milyonlarca kişinin konuştuğu bir dile bilinmeyen bir dil deniliyorsa avukatların bu Kürtçedir demelerine rağmen hala o şekilde geçiliyorsa tutanaklarda bu ayıp bence tarihte kara bir leke olarak kaldı." "ELLERİNE SİLAH ALMAMIŞ GAZETECİLER, REKTÖRLER TUTUKLU" Ankara Baro Başkanı Metin Feyzioğlu, "Ben bunu söyleme cesareti içindeyim. Ama bu bölgenin kıymetli barolarından aynı güçte dönüp, ’Tutukluluk bir ceza değildir, kaçmayan insanların tutuklanmasını anlamak mümkün değildir’, toplanmış bir delilin nasıl karartılacağının açıklanmadığı ’yargısız infaz’ ve keyfi uygulamalara dönüşmüş tutuklamalar. Kalemli gazetecilerin, ellerine silah almamış gazetecilerin, rektörlerin, neden yıllarca tutuklu olduklarını anlamamız mümkün değildir’ demesini de bekliyorum" dedi. "Bunları biz barolar söylemeyeceğiz de kim söyleyecek? Bunları siyasetçiler söyleyemez. Bunları biz söyleriz" diyen Feyzioğlu, "İşte bunun ilk adımı olarak Ankara Barosu’nun teklifi masadadır. DGM’ler kaldırılmalıdır. Çünkü devleti koruyan bir mahkeme sistemi olmaz. Mahkemeler hak ve adaletin dağıtıldığı yerlerdir ve birey esaslı çalışmak zorundadır. Bu mantığa aykırıdır. Bakın hukuk ve yargının siyasallaşıp siyasallaşmadığını görüyoruz veya göreceğiz uzun yıllar içerisinde. Ama önemli olan algılamaya bakın. Toplumun bir kesimi ’yargı siyasallaştı’ diyor, önemli bir kesimi de tamamen zıddına ’ne alakası var’ diyor. Demek ki burada siyasi iktidar üzerine düşen bir görevi yerine getirmemiş" dedi. 19/02/2011