![]() |
Hande Ataizi bana hep Sarah Jessica Parker’ı, daha doğrusu “Sex and the City”nin Carrie Bradshaw’ını anımsatmıştır. Her kıyafeti, her ortamda daima rahat taşıyan, iddialı şehir kadını...
Ataizi, stilinin gelişimini şöyle özetliyor: “Konservatuvar dönemindeyken bile kendime göre bir stilim vardı. Ya da ben olması için uğraşıyordum diyeyim. Paris’te Bastille’de bir pansiyonda kalır, paramı ikinci el giysi satan dükkanlarda harcardım. 70’lerin modası geri dönmemişti ama ben kırmızı şifon pantolonlar, grafik desenli rengarenk kıyafetler alırdım. Garip garip ayakkabılar bulurdum. Bir arkadaşımın ‘Neden normal insanlar gibi giyinmiyorsun?’ dediğini hatırlıyorum. Ben de ‘Git o zaman normal insanlarla arkadaşlık et’ demiştim. Sıra dışı olmaya çalışırdım. Dar siyah deri pantolonlarım vardı. Üzerine yine vintage gömlekler giyiyordum. Annem, ‘Kızım başkalarının eşyalarını giyiyorsun’ diye söyleniyordu. Zaman geçtikçe karakterin değişiyor, olgunlaşıyorsun. Dönem dönem farklı hayatlar yaşıyorsun. Stilin de bununla birlikte gelişiyor. Evin bile değişiyor. Eskiden daha aykırı görünmek istiyordum. şimdi avangard detayları klasikle birleştiriyorum