Beyazcamın Feriha’sı Hazal Kaya, sinema seyircisinin karşısına ‘Hülya’ rolüyle çıkıyor. Genç oyuncunun Ayça Bingöl, Selin Şekerci ve Fırat Çelik’le başrolü paylaştığı, usta yönetmen Şerif Gören’in imzasını taşıyan “Ay Büyürken Uyuyamam”, bugün vizyonda.9 Aralık’ta “Ay Büyürken Uyuyamam” ile beyazperdedesiniz. Nasıl bir film oldu, kısaca anlatır mısınız? Siz nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz? “ÇOK KÖTÜ” DESİNLER Kİ KENDİMİ GELİŞTİREYİM Filmi izlediğinizde performansınızı beğendiniz mi? Çekimler nerede yapıldı? Şerif Gören’le çalışmak nasıldı? Peki ya Ayça Bingöl? ANNEM MAHALLE BASKISINA ASLA İZİN VERMEDİ Filmin uyarlandığı kitabı okudunuz mu? Peki kitaptaki hikâyeyle filmin senaryosu birebir örtüşüyor mu, yoksa değiştirilen tarafları var mı? Filmde şiddetin her türlüsünün olduğunu söylediniz. Hülya karakteri de şiddet görüyor mu? Peki siz hiç Hülya gibi mahalle baskısı yaşadınız mı? KISA OLMAKTAN GAYET MEMNUNUM Gelelim “Adını Feriha Koydum”a... En son Çağatay Ulusoy’la öpüşme sahnenizde ayaklarınızın altına takoz konulduğu haberiyle basında yer aldınız. Rahatsızlık verdi mi bu haber size? Okul hayatınızda da faydası oldu yani... VAHİDE GÖRDÜM’ÜN ELİ ÜZERİMİZDE Vahide Gördüm, kanser tedavisi nedeniyle diziye ara verdi. Onun yokluğu sizi nasıl etkiliyor? Vahide Hanım saçlarını sette kestirdi, neler hissettiniz o an? ŞİDDETİ PORNOGRAFİYE DÖNÜŞTÜRMEDİK Kadına şiddeti pornografiye dönüştürmeden, çok sert olmadan “Bakın böyle şeyler de oluyor” diyen bir film çektik. Bazı sahneler erotik bulunur bulunmaz, beğenilir beğenilmez o ayrı konu. Ben bu filmde oynadığım için gurur duyuyorum. SETTE TELEFON KRİZİ YAŞANMADI Dizi setinde telefon krizi yaşandığı iddiasına ne diyorsunuz? Çıkan haberlere göre siz sette telefonda çok konuşuyormuşsunuz, bu yüzden yönetmenden azar işitmişsiniz... (HÜRRİYET)
- Şiddetin her türlüsünü gösteren bir film oldu. Sadece fiziksel değil, psikolojik şiddeti de içeriyor. Kadına şiddetin arttığı bir dönemde yaşıyoruz, o yüzden bu filmin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Aslında filmde çok fazla konu var; toplumda kadın olmak, kadının cinselliği nasıl yaşadığı gibi... Ahlâk anlayışı, mahalle baskısı konularına da parmak basıyor.
- Ayça Bingöl’ün canlandırdığı Melek’in iki kızından birini oynuyorum. Karakterin ismi Hülya. Üniversiteyi yeni kazanmış bir kız ve otellerde dans ederek para kazanıyor. Ailenin ayakları yere basan tek bireyi. “Ben üniversiteye giderim, kendi paramı kendim kazanırım” diyor. Zarar görmekten korktuğu için de etrafındakilerle ilişki kurmaktan çekiniyor.
- Açıkçası ben birileri çıkar da “Çok kötü oynamış” der diye korkmuyorum. Desinler ki ben de kendimi geliştireyim diye düşünüyorum.
- Ayvalık, Cunda ve Çeşme’de. Yaklaşık bir ayda tamamladık çekimleri.
- Benim için ilk andan itibaren heyecan vericiydi. Çekimler de çok keyifli geçti. Şerif Hoca çok sakindi, setteki bütün kontrol ondaydı, o yüzden çok rahattık.
- Onun kızını oynamak çok eğlenceliydi. Ayça Bingöl, Türkiye’nin en saygın oyuncularından biri. Gerçek hayatta anne olmamasına rağmen sette anne gibiydi. Beni gerçekten o doğup büyütmüş gibi davranıyordu.
- Aslında Necati Cumali lisedeyken takip ettiğim bir yazardı ama bu kitabını okumamıştım. Film projesi geldiğinde hemen alıp okudum.
- Necati Cumalı kitabında öyle olaylara parmak basmış ki, bunlar halen devam eden gerçeklikler... Şerif Hoca’nın bu hikâyeleri günümüze uyarlamakta hiçbir sıkıntı çekmediğini düşünüyorum.
- Evet, görüyor. Buna rağmen bir erkeğin boyunduruğu altına girmiyor ve erkek hegemonyasını asla kabullenmiyor.
- Ben çok özgür büyüdüm. Kimse bana “Aman evladım, bunu da yapma” demedi. Annem, mahalle baskısına asla izin vermedi. Biz Balat’ta oturduk, ben mini etek giymeye çekinirdim, annem ise “Ne münasebet! Giyeceksin, kim ne diyebilir!” derdi. Giydim ve kimse de “Neden bunu giyiyorsun?” demedi. Bu biraz da duruşla alakalı sanırım.
- Ben bu durumdan gayet memnunum ama o haberde beni rahatsız eden bir durummuş gibi yazılmıştı. Halbuki hep söylüyorum; ben kısa boyluyum, bu halimden de çok mutluyum. Benim altıma takozu koyuyorsun oluyorum 1.75, çekiyorsun 1.58’im. Her türlü rolde oynarım yani. Çağatay 1.88 cm, ne yapalım şimdi yani? Kıvanç Tatlıtuğ’la oynarken de takoz konuluyordu ayağımın altına. Yoksa ben Kıvanç’a sarıldığımda beline kadar geliyorum. Ama “Nihal ve Behlül” olunca mecburuz öyle durmaya. Boyumla dalga geçiyorlar ama ben hayatım boyunca bunun müthiş faydasını gördüm. Okul kantininde hep aralardan en öne geçerdim mesela... (Gülüyor)
- Evet ama acısını da çektim. Çünkü en ön sıraya oturtuluyordum. Tembel bir öğrenciydim, ders dinlemekten hiç hoşlanmıyordum ama en öndeydim. Neyse ki lisede en arkaya oturmayı başardım. En arkayı ben kaptım, bu durum bitti! (Gülüyor)
- O hepimizin annesiydi, özellikle de benim... Çok mutluyuz onun adına. Şu an kafasını dinliyor, tedavi oluyor. Hepimiz her gün ona sevgi mesajları gönderiyoruz, o da diziyi izleyip bize yorumlar yazıyor. Elini üzerimizden çekmiş değil. Onun geçtiği sette saygısızlık, terbiyesizlik yapacak birini tanımıyorum. Onun eli değdi bize çünkü.
- Evet, çok duygusal bir andı. Bir de upuzun saçları bir anda kesilince hepimiz çok yadırgarız diye düşünmüştük ama hiç de öyle olmadı. Ben “Ay çok tatlı oldu annem” dedim, kendisi de aynaya bakıp “Vallahi yakıştı mı ne” dedi. Güzel kadın her zaman güzel gerçekten...
- Ben de yönetmenimiz Barış Yöş de bu haberi okuyunca çok üzüldük. Hatta Barış “Basın açıklaması mı yapsam?” diye düşündü. Çünkü sette oyuncusunu tehdit eden bir yönetmen durumuna düştü. İkimizi de karalayan, sette huzursuzluk varmış gibi gösteren bir haber olmuş. Oysa bu, bugüne kadar çalıştığım en huzurlu set diyebilirim. Ayrıca sette birileri havuzda çekimi bekleyecek ve ben de onları bekleteceğim, bu mümkün değil!