![]() |
Röportaj: Sibel Baykam Dışarıdan göründüğü gibi değilim ev erkeğiyim ‘DOĞRU KADIN GEÇİMLİ KADINDIR’ Başarı için ruhunu şeytana satmak gerekir mi? Genelde geç kalanlardan mısın erken varanlardan mı? Akademisyen olmaya geç kaldın! Neyi gereğinden erken yapmak kötü olur? Hayalindeki kadını anlatsana... ‘EN MUTLU ANIM KAŞIK POZİSYONU’ Huzur mu demek istiyorsun? Kadın-erkek işleri sondan başlıyor artık. Arıza nedenide bu olabilir mi? En mutlu anın nasıl olur? ‘ÇİÇEKLE DEĞİL TAVRIMLA GÜVEN VERMELİYİM’ Umursamaz gözüken erkek de içten içe sevdiğine çiçek vermek istemiyor mu? O çiçeği şükranla kabul edecek birini bulacaksın belki...
'Keşanlı Ali Destanı’ adlı dizide canlandırdığı ‘Ali’ karakteriyle cumartesi akşamları Kanal D ekranında hayranlarıyla buluşan Nejat İşler, bilinmeyen yönlerini Marie Claire Dergisi’nin şubat sayısına anlattı. Sibel Baykam’a konuşan oyuncu, dışarıdan göründüğü gibi biri olmadığını, dürüstlüğün ve huzurun kendisi için her şeyden önemli olduğunu söyledi. İşte İşler’in gerçek kişiliğini içtenlikle anlattığı röportajdan notlar...
Başarının ne olduğunu bilmiyorum. Üstüne düşünmüyorum. Sadece kafayı açık tutmak ve risk alabilmek lazım. Akademisyen olmak isterken kendimi bu meşhurlar dünyasında buldum. Baksana, ruhumu şeytanasatmışım aslında.
Tam zamanında gidenlerdenim.
Hayır, ona geç kalmadım; kaçırdım.
Seks!
Doğru kadında en büyük özellik geçim.
Bildiğimiz geçim, iyi geçinmek. Aslında bu kadar basit. Dışarıdan göründüğüm gibi değilim, bildiğin ev erkeğiyim. Üstüme konan görüntüden farklıyım, evde kadınımın yanında otururum, hiçbir yere gitmem, dışarı çıkmam. Yeter ki geçimli olsun, beni sevsin, ben onu zaten çok severim. İnan başka bir şey istemiyorum hayatta. Evde huzur olsun, en önemlisi bu. Bu yeni değil, hep böyleydi benim için. Dışarıda zaten savaşıyorum, eve geldiğimde ne olur sessiz olalım, sarılalım, sevelim birbirimizi.
İlişkiler konusunda hepimiz arızalı değil miyiz? Sondan başlıyoruz, devrik ve çirkin. Kimse kimseyi anlamıyor, gayret bile göstermeye tahammül yok. Sevgi doğadır oysa. Onun dışında bir şey yoktur. Nefret gibi duygular sonradan gelir. Önce sevgi var, sevmeye çalışıyoruz birbirimizi, ısrarla her şeye rağmen sevmeye çalışıyoruz. Bu büyük bir test, çok büyük bir test. Sevgiye inanmaktan başka çaremiz yok.
Kaşık pozisyonu! Başka bir şey istemem!
Ben çiçek vermeyi bıraktım.
Belki... Tüketim koşulları değiştiği zaman insanların tavırları da değişiyor. Bunlar değişince, o bir gül hiçbir anlama gelmiyor. Güven duygusunu besleyebilecek olan her şey erkeğe aittir kadın için. Güven duygusunu verdikten sonra çiçeği de versen ne olur ki, ben bunu anlamıyorum. “Al çiçeği, ben seni koruyacağım!” Bunun ne anlamı var ki? O çiçekle değil, tavrımla güven vermeliyim. “Bana güven, senin için hep burada olacağım” diyen biriyim ben.