![]() |
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Alt komisyon, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Kenan Bilgin’in kardeşi İrfan Bilgin, toplantıda yaptığı konuşmada, Kardeşinin gözaltına alındığından 1 hafta sonra haberleri olduğunu "Devletin kendilerine sürekli olumsuz cevap verdiğini" öne süren "AİHM’de açtığımız davada tanık olarak dinlenen olayın savcısı da CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün de o dönemin bakanlarından ve İrfan Bilgin, "Ülkeye ve devlete olan inançlarını yeniden -"Beyaz Toros marka arabaya binen geri dönmedi"- Namık Erdoğan’ın kardeşi Naif Erdoğan, olay hakkında bilgi vererek, "Bu durumu kabullenmek mümkün değil" diyen Naif Erdoğan, sözlerini "Dava dosyasına ulaştık. İlginç bir durum var. Cinayet 1994’te Faili meçhul cinayetler sistematik olarak 1993-1994 yılları arasında Namık Erdoğan’ın kızı Begüm Erdoğan da Mehmet Ağar ve Tansu Çiller Namık Erdoğan’ın diğer kardeşi Necdet Erdoğan da "Öyle bir dönemden -"Dedektif misin?"- AK Parti Diyarbakır Milletvekili Oya Eronat ise "Kürtler şansız BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder araya girerek, "Acılı bir BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt ise söz alarak, Eronat’a hitaben, Eronat’ın, "Gelin hepsini araştıralım, yüreğiniz yeterse" sözlerine MHP Kayseri Milletvekili Yusuf Halaçoğlu da Namık Erdoğan’ın ailesine BDP’li Önder, Halaçoğlu’nun, "Balistik için başvuruda bulundunuz mu? Yumruğuyla masaya vuran Önder, Halaçoğlu’na hitaben, "Sen dedektif Naif Erdoğan ise olayın bireysel olmadığını, o dönemde temasta Ayhan Sefer Üstün, tartışmanın devam etmesi üzerine toplantıya ara Aranın ardından söz alan Üstün, konuların yumuşak bir üslupla VATAN
bünyesinde kurulan Terör ve Şiddet Olayları Kapsamında Yaşam Hakkı İhlallerinin
İncelenmesine Yönelik Olarak kurulan Alt Komisyon, 1994’te kaybolan Kenan Bilgin
ve Namık Erdoğan’ın ailelerini dinledi.
Sefer Üstün’ün başkanlığında toplandı.
kardeşinin 9 Mayıs 1994’te Ankara Dikmen Caddesinde gözaltına alındığını
anlattı.
belirten Bilgin, "Dönemin insan haklarından sorumlu Bakanı Azimet Köylüoğlu ile
de görüştük. Bize ’kardeşiniz kuyuda bile olsa çeker, çıkarırım’ dedi. Bir
sonraki görüşmemizde ise bize ’yapacak bir şey olmadığını, başımızın çaresine
bakmamız gerektiğini’ söyledi. Kardeşimin ağır işkence gördüğünü, o anda orada
bulunan tutuklulardan öğrendik" diye konuştu.
Bilgin, şöyle konuştu:
Kenan’ın kaybolduğunu söyledi. Bu kadar ciddi tanıklar olmasına rağmen devlet
bunun üzerini kapattı. Ayhan Çarkın, o sıralar Ankara’da görev yapıyordu. Kenan
Bilgin davasına ilişkin de üzerine gidilsin. Belki sorgulamalarda bulunmuştur.
Hiç olmazsa mezarı bulunsun kardeşimizin. Bu savcı emekli olduktan ona
ulaşamadım, lütfen onu bulmama yardımcı olun."
komisyonda adı geçen Azimet Köylüoğlu’nun çağrılıp dinlenebileceğini ifade
etti.
kazanabilmeleri için faili meçhul cinayetlerin aydınlatılması gerektiğini"
belirtti.
Komisyon, Ankara’da 1994’te kaybolan ve Kırıkkale’de cenazesi bulunan
Namık Erdoğan’ın ailesini de dinledi.
"Kardeşim, Sağlık Bakanlığında Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısıydı. Bize
kaçırılacağına dair bir ihbar geldi. Bir süre sonra da kaçırıldı" dedi.
şöyle sürdürdü:
işlenmesine rağmen, otopside bulunan kurşun parçaları 2010 yılında balistik
incelemeye kabul edilmiş. Yani cinayetten 16 yıl sonra. Delil kaybı. Delil
karatma var. Yani birileri, ’bırakın bunları korozyona uğrasın’ demiş. Sonra da
zaten, ’ek kovuşturmaya gerek yok’ diyerek dosya kapatıldı ama Ayhan Çarkın’ın
ifadelerinden sonra tekrar açıldı.
işlendi. Özel harekatçı polisler ’yaptık’ diyor. Emiri verenin, Mehmet Ağar,
planlayıcının Tansu Çiller olduğunu söylüyorlar. Aslında bu kişileri sorgulamanız
gerekir ama işiniz çok zor."
hakkında suç duyurusunda bulunduklarını belirterek, "Bizim davamıza bakan Savcı
Hakan Yüksel, geçen günlerde davadan el çektirildi. Kendisi konuyla çok ilgili,
bizimle de irtibatlıydı. 50 klasör, yeni bir savcıya devredildi. Bu çok manidar"
diye konuştu.
geçtik ki beyaz Toros marka arabaya binen geri dönmedi" ifadesini kullandı.
gerçekten. Bir zamanlar Ergenekon’un yaptığını şimdi PKK, KCK yapıyor. KCK, Kürt
çocuklarını öldürüyor, onların onurlarıyla oynuyor" dedi.
aile ile böyle konuşamazsınız" şeklinde tepki göstermesi üzerine Eronat, "Ben
de acılı bir anneyim. Onlarla birbirimizi anlıyoruz. Güneydoğu’da insanlar artık
konuşamıyor, pandomim sanatçısı gibi oldular. Kaşlarıyla, gözleriyle
konuşuyorlar. Başka bir partiden olduklarını bile söylemiyorlar" diye konuştu.
"Her söz aldığınızda rencide ediyorsunuz" dedi. Eronat ise "Neden rencide
oluyorsunuz? Ben size bir şey söylemedim. PKK ve KCK’ya söyledim. Siz PKK’lı mı
BDP’li misiniz?" diye sordu. Kurt da "Sizi böyle bir soru sormaktan men ederim.
Kendinizi bilin" şeklinde tepki gösterdi.
Kurt, "Siz bizimle yürek yarıştıramazsınız" diye yanıt verdi.
bazı sorular yöneltti.
Neden bu kadar geç kaldı? Kardeşinizin cenazesi bulunmuş. Oysa ki devlet
tarafından işlendiği iddia edilen cinayetlerde cenazelere ulaşılamıyor.
Uyuşturucu mafyasına karşı mücadele ettiğini söylemiştiniz. Mafya işi olmasın"
sorusuna da tepki gösterdi.
misin? Bu bir kamu davası. Bunların görevi mi balistik için başvurmak? Aileye,
’siz gereğini yapmadınız’ diyemezsiniz. Burada aile adeta ölümden sorumlu
tutuluyor" diye bağırdı.
bulundukları bazı milletvekillerinin de doğruladığını öne sürdü.
verdi.
tartışılması gerektiğini belirterek, "Biz aslında bu komisyonun bir faili
meçhulleri araştırma komisyonuna çevrilmesini istemiyoruz. İnsan hakkı ihlalleri
üzerinde çalışmak istiyoruz. Ancak parti gruplarının anlaşması halinde bu misyon
üstlenilebilir. Burada at iziyle it izinin birbirine karıştığı durumlar var.
Komplike işler yani. Bunların birbirinden ayrılıp, faili meçhullerin çözülmesi
gerekiyor" diye konuştu.