KİM BU ADAM?: Özel bir yasa çıkardık parlamentoda. Dün gece kabul edildi. Efendim neymiş? Bazı maddeler değiştirilmişti, bazı ifadeler. Başbakana çete kurma yetkisi değil de başka bir şey veriliyormuş. Bu özel görevlendirdiğin adam Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı mı, CIA ajanı mı? Kim bu adam? Memur mu esnaf mı? Yoksa bir tinerci mi? Bunu değiştirmişler, kamu görevlisi olacakmış. Elinizi vicdanınıza koyun, şu sorunun yanıtını verin. Geçmişteki faili meçhul cinayetlerin içinde kamu görevlileri var mıydı, yok muydu? Onlarca kamu görevlisi faili meçhul cinayetin faili olarak ortalıkta geziyorlar. Bu ülkede tetik çekenin sırtını sıvazlamadık mı biz? O zaman bu yasal yetki yoktu. Şimdi onun yetkisi de geldi. Bu yasayı savunmak üzere şunu söylüyor; Suça bulaşmadan örgüte sızmak mümkün değildir. Yani devlet illegaldir. Devletin görevlileri illegal olayların içine gireceklerdir. Üstelik o görevliler, devletin en hassas kurumlarında çalışan görevliler. Şimdi ben merak ediyorum, suça bulaşmadan örgüte sızmak mümkün değildir. Peki Hakan Fidan suça mı bulaştı? Örgüte suça bulaşarak mı sızdı? Hayır. Hakan Fidan Başbakanlık Müsteşar Yardımcısıydı, Sayın Başbakan görev verdi, git Oslo’da görüş dedi.

APOLETİ YOK: Savcılar, “elimizde ciddi kanıtlar var” diyor. Siz o kanıtların kamuoyuna yansımaması için elinizden gelen çabayı gösteriyorsunuz. Bazı kamu görevlileri gidip belli suçlara özgürce bulaşabilecekler. Nedir o suçlar? Örgüt kurmak. Başbakan diyecek ki, “çete kurabilirsiniz”... Cumhurbaşkanına suikast ve fiili saldırı olabilir ya Sayın Erdoğan, Sayın Gül’e kızabilir. “Bir saldırın bakalım, bir itibarsızlaştırın bu adamı, şu adamı” diyebilir. 12 Eylül karabasanında doğan çocuklarımızın adını “Özgür” koyduk. Geldiğimiz noktaya bakın. 12 Eylül paşalarının yapamadığını Recep Tayyip Erdoğan yapıyor. Birisinin apoletleri vardı, bunun apoletleri yok. Karanlık açısından, daha karanlık bir döneme giriyoruz.

DİLSİZLEŞEN BAŞBAKAN: Sami Selçuk bir mektup yayınladı. Diyor ki “Yanlış yapıyorsunuz. Bu yanlışı yaparsanız bunun altında kalırsınız. Doğru değildir bu”. Hadi bizi dinlemiyorsunuz. Bari hiç değilse bu ülkede sağduyu sahibi olanların sesini dinleyin. Geldiğimiz noktada insanların kulağı sağır olmuşsa, gözleri görmüyorsa geldiği nokta budur. Düşünebiliyor musunuz, bütün bu olaylar olurken dilsizleşen bir kişi var; Başbakan. Çünkü ne olduğunu çok iyi biliyor.

Bol katılımlı tüzük yapıyoruz

Kılıçdaroğlu tüzük çalışmalarına ilişkin şunları söyledi:

“Tüzüğümüz demokratik olmalıdır. Zamanlama açısından bir sorunumuz oldu erkene alalım dendi. Olur, hay hay, erkene alındı. Parti Meclisi raporlarımız gönderildi. Sizinle daha olgunlaştıracağız yarın milletvekillerimizle görüşeceğiz. Daha sonra son şeklini verip kurultayımıza götüreceğiz. İlk kez, uzun yıllardır ilk kez bir partinin tüzüğü bu kadar çok katılımla tartışılarak olgunlaştırılıyor.”

Konuşmasında Fransa’da tedavisi devam eden Ekrem Kerem Oktay’a da değinen Kılıçdaroğlu, “Durumu iyi. Yakında umarız taburcu olur ve partideki görevine dönmüş olur” dedi.