![]() |
-Avrupa Yunanistan yardım paketini aştı, ancak bu kez gündeminde yine ve yeniden tartışmalı bir konu var: Özellikle IMF'nin desteklediği, euro bölgesinin ise 16 ülkesinin birden desteklediği Avrupa İstikrar Mekanizması'nın büyüklüğünün artırılması.
Her ne kadar Alman Hükümet sözcüsü dün çıkarak fonun 500 milyar euroluk büyüklüğünün 750 milyar euroya çıkarılmasına gerek olmadığını söylese de konuyla ilgili baskılar bitmek bilmiyor.
Avrupa Birliği yetkililerinden gelen açıklamalar, Almanya'nın bu konunun Mart ayında görüşülmesi yönünde söz verdiği yönünde. Sorunlu ülkelerin kurtarılması amacıyla kurulan ve büyüklüğü 500 milyar euro olan Avrupa Finansal İstikrar Fonu'nda kullanılmamış olan 250 milyar euroluk bir bölüm bulunuyor. Fon, Temmuz ayı itibariyle yürürlükten kalkacak. Yerini ise yine 500 milyar euro büyüklüğündeki bir başka kalıcı fon, Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) alacak.
ÜÇLÜ MEKANİZMANIN İKİNCİ ADIMI
Avrupa ülkeleri ve IMF, işte bu iki mekanizmanın birleştirilmesini ve EFSF'ten arta kalan paranın kalıcı ESM mekanizmasına eklenmesini, böylelikle de büyüklüğünün 750 milyar euroya çıkarılmasını amaçlıyor.
Bu adımın üçlü bir koruma duvarının ikinci adımı olması hedefleniyor. İlk adımda Yunanistan paketinin verilmesi, ikinci adım olarak ESM'in büyüklüğünün artırılması, üçüncü olarak ise IMF'nin kaynaklarının artırılması yönünde bir beklenti sözkonusu.
MERKEL OYLARINI DÜŞÜNÜYOR
Merkel ise uzun bir aradan sonra oy oranında yeniden bir artış sağlamışken, yeni bir yardım paketi ile bu oy potansiyelini tehlikeye atmak istemiyor.
Yine de baskılar nedeniyle burada adım atmak sorunda kalırsa da bunun kendi kontrolü çerçevesinde ve gerekli kamuoyunu oluşturabildikten sonra yapılmasına çalışıyor.
Hükümete yakın kaynaklar, Merkel'in oy potansiyelini düşündüğü kadar, gerçekten böyle bir paraya ihtiyaç olup olmadığı noktasında soru işaretleri taşıdığının da altını çiziyor.
ABD DE DESTEKLİYOR
Konuyla ilgili olarak ABD'nin de Almanya'ya telkinde bulunduğu ifade ediliyor. IMF kaynaklarının Avrupalı ülkelere çok fazla yükümlülük üstlendiğini savunan ABD'nin, bu nedenle Avrupa'nın da kendi fonu üzerindeki miktarı artırmasını desteklediği vurgulanıyor.