![]() |
- Yüzün pırıl pırıl. Işıldıyor. Sanki içinde ampul varmış gibi. Jüri olduğun televizyon programı sırasında da çok güzelleştiğin konuşuluyordu. Ne bu? Aşk mı? Küçük dokunuşlar mı? - Korkmadın mı? - Kök hücreleri yüze nasıl enjekte ediyorlar? - Dolgu? - Başka yeni neler var? - Lazer gibi mi?
- Bana güzellik sırlarımı mı anlattıracaksın?
- Aynen, dökül! Ne yaptırıyorsan aynısından gidip ben de yaptıracağım…
- Şimdi yer çekimi denilen bir şey var, hepimiz eskiyoruz, aşağıya doğru sarkıyoruz ve bunu görüyoruz. Ben işte buna mümkün olduğunca, sonuna kadar direnmeye çalışıyorum. Genetik olsun, başka şeyler olsun bir yığın yeni teknik çıkıyor. Açıkçası, korkusuzca gidip yaptırıyorum…
- Ne yaptırdın mesela?
- Yüzüme kök hücre yaptırdım…
- O ne ya?
- Kulak arkasından doku alıyorlar. Laboratuvarda üç hafta boyunca senin kök hücreni üretiyorlar. 10 milyon yeni kök hücreyle geliyorlar ve onları yüzüne enjekte ediyorlar. Yeni kök hücre demek, yeni bir cilt demek. Bayağı işe yaradı.
- Kime yaptırdın?
- Türklerle işbirliği içinde olan Almanlara. Cildin daha gergin, daha parlak oluyor. Rengi değişiyor. Çünkü içeriden yapılandırıyor, cildin kolajeni artıyor.
- Yoo. Çok ciddi araştırdım. Sağlığa hiçbir zararı yok.
- Gelen yeni hücreler sıvı. Mezoterapide olduğu gibi, o sıvıyı derinin altına zerk ediyorlar. Gözaltının en dibinden itibaren yüze, boyna, gerekli her yere uyguluyorlar.
- Dolgu, doğru kullanıldığı zaman iyi. Ama yine de ben çok sevmiyorum. Çünkü usta biri yapmadığı zaman, herkes aynı yüze sahip oluyor.
- Polaris diye bir alet var. Ölü hücreleri uyandırıyor. Ayda bir de onu yaptırıyorum.
- Radyo frekansıyla cilt altı hücrelerini uyandırıyor.