''SİZ NASIL BİR ÜNİVERSİTESİNİZ''

21 Aralık 2012 Cuma  21:15

Erdoğan konuşmasında isim vermeden Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın "Bir BDP’li kadın vekile çok kızıyordum. Ama artık kızmıyorum. Onun yerinde olsam ben de dağa çıkardım" sözleriyle ilgili olarak da "Hayır bizim yolumuz bu değil. Bir kere dağdaki dağdan kaçanı infaz ediyor. Bizim değerlerimiz içinde bu yol yok. Bizim değerlerimizde anlatmak konuşmak ikna etmek var." diye konuştu.

İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:

KUVVETLER AYRILIĞI TARTIŞMASI

"Yasama yürütme ve yargının yetki ihlaline karşıyız. Biz bir kere kuvvetler ayrılığını en kuvvetli şekilde savunan ülkeyiz. Çünkü biz bunu ağır bedelini ödedik İktidar partisinin kapatıldığı bir ülkeyiz.
Bir defa yargının, yürütmenin yasalara aykırı almış olduğu bir karar varsa tabi ki bunu denetleme hakkı vardır. Denetme hakkına söyleyecek bir şeyimiz yok. Benim Bakanım şube müdürünü alıyor tayini yapacak. Ve bu tayini siz 11 kez 12 kez atama durduruluyor. Bir bakan şube müdürünü atayamazsa siz bunda ne ararsınız. Bir hukuk oluşturuluyor ve birileri bu hukuku koruyor.

ARINÇ'A YANIT

Bana da işkence yapılma ben dağa çıkarım. Hayır bizim yolumuz bu değil. Bir kere dağdaki dağdan kaçanı infaz ediyor. Bizim değerlerimiz içinde bu yol yok. Bizim değerlerimizde anlatmak konuşmak ikna etmek var.
Terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. İçeriğiyle ilgili çok çalışma yaptık. Bir yere geldik. Ancak bakın bir yanlış başka bir yanlışla temizlenemez. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz. Bu adamı iyi atmamız lazım. Diyarbakır cezaevi hakkında görüşlerimiz çok önceden açıklanmıştır. O işkenceleri ben de gördüm. Biz bunu meydanlara taşımadık oralarda söylemedik.
Ama dikkat edilirse bazı partilerin ilk işleri hemen meydanlara inmek. Bunlar çıkış yolu değil. Demokrasiyi benimsemiş parlamentoya girmişseniz bütün çözümü burada aramanız lazım.
Biz teröristlerle müzakere etmeyiz ancak parlamentodaki uzantısıyla konuşuruz dedim. Üstelik bazı şeylere rağmen. İspanya, İngiltere, İrlanda ve Uzak Doğu'da bu müzakereleri görürsünüz. İlgili bakanlarımız gitti konuşmalar ve araştırmalar yaptı. Derdimiz terörle mücadelede ülkemizi nasıl huzura kavuştururuz.

ULUDERE OLAYI

Biz Ak Parti iktidarı olarak hep yaşatma gayreti içinde olduk. Ama birileri hep öldürme gayreti içinde. Bakın dün Meclis'te biri Uludere için bağırıyor. Bu bir soykırımdır. Bunu söyleyen kişi Bingöl'ü konuşmuyor. Bizim askerlerimiz toplu halde şehit oldu. Bunları kimse gündemde tutmuyor. Ama herkes Uludere'yi gündemde tutuyor. Medyanın sorumluluğu vaR bu konuda. Askeri ve sivil yargı konuyu inceliyor.
Uludere'deki görüntüleri izlediğimde insan ve katırların hareketleri izleyebiliyorsunuz. Ancak katırların üstleri örtülü. Altında ne olduğu bilmiyorsunuz. Bunlara uyarı yapıldığı halde yürüyüşün devam etmesi hali var. Bunları terörist mi kaçakçı mı olduğunu ilgili birimlerin tespit etmesi mümkün değil. Orası terör bölgesi. Burada iki şey var. Bir kaçakçılığı meşrulaştıralım. İki terör olayı ise bunu kaçakçılık ile yapalım. Hata olmaz mı böyle işlerde her zaman olur.
'34 sivil vatandaş hayatını yitirdi' sözünü kesen Erdoğan, 'Bakın bu kadar basitleştirmeyelim, Terör örgütü üyesi de sivildir. Bakalım askeri ve sivil yargı ne karar verecek. Bunların kaçının sivil olduğunu bilmiyoruz. Buna rağmen biz bir adım attık. Dersim yanlışına düşmek istemedik. Dersim adına ben o gün özür diledim."

GÜNGÖREN'İ NEREYE KOYACAĞIZ?

Terör örgütü geldi orada onlarca insanımızı malesef şehit etti. Bunların arasında çocuk ve yaşlılar vardı. Ama dönüp bakıyoruz varsa yoksa Uludere. Genelkurmay Bakanlığımız askeri yargıyı devreye soktu, gereğini yaptı. Savcılık çalışıyor. Kan üzerinden, ölüm üzerinden kimse beslenemez.

SİLİVRİ'DEKİ YARGILAMA

Ben Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim,  Anayasayı çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Partimin hukukçuları bizimle ilgili olan boyutuyla değerlendirmektedir. Bizim gündemimizde af diye bir şey yok.

Benim silahlı kuvvetler mensupları için tutuksuz yargılanma isteğimi söylemişimdir. Ama bunun ötesine geçmem.

TUTUKLU MİLLETVEKİLLERİ

Siz dışarıda hiç mi milletvekili adayı bulamadınız da tutuklu olan insanları milletvekili adayı olarak gösterdiniz. Bundan sonrası Anayasa'da bir değişiklik yapmak suretiyle aday olabilmek şartlarında tutuklular milletvekili olamaz.

Suçun nevi ağır olduğu halde cezaevinden çıkarılmış olanlar var. Eğer bunu kullanırsanız yarın başkaları da bu yoldan girer.

DEVLETTEKİ DERİN YAPI

Devletteki derin yapı temizlendi iddiası içinde değiliz. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke olamaz. Bu tür yapılar geçmişte bize zarar verdi. Mafya çete bunlarla olan mücadelemiz toplumu rahatlatmıştır. Diyelim ki siyasette belli yerlere geçmişte atama yapan bir yapı şimdi bunu yapamaz. Bizim çete ve mafyalarla olan mücadelemiz çok önemlidir.

"ADALET SİSTEMİ HIZ KAZANDI"

’Tutuklama sayısı artmaya başladığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, "Şu anda cezaevlerine giriş tutuklama sayısı artmaya başladı. Bunun nedeni, adalet sisteminin hız kazanmasıdır" dedi.

"CUMHURBAŞKANI İLE AYNI DÜŞÜNÜYORUZ"

"Meclisi fesih yetkisi kuvvetler ayrılığına aykırı" denmesinin üzerine Erdoğan, "Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı kalkmıyor. ABD’ye baktığınızda inceleme sistemi çok güçlü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde yetkiyi Meclis’e bağlanmıştı. Gazi o zaman kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Gazi kuvvetler birliğinden bahsediyordu. Burası çok minidardır. Belki bunu savaş şartları nedeniyle yaptı ama uzun süre kullanıldı" şeklinde konuştu. Benim arzum parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazım" şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kuvvetler ayrılığı konusunad yaptığı açıklama hakkında ise Başbakan Erdoğan, "Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz" dedi.

 

ERDOĞAN: BİZİM YOLUMUZ ’BANA DA İŞKENCE YAPILSAYDI DAĞA ÇIKARIM’ DEĞİL


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bizim değerlerimizde anlatmak konuşlamak ikna etmek var. Ama Meclis’te etkinliği olmayan uzantılarla görüşmeyiz, teröristleri kucaklayanlarla görüşmeyiz. Yani bizim yolumuz ’bana da işkence yapılsaydı dağa çıkarım’ değil. Dağa çıkışı engelleyebilirsek ne mutlu bize" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2012 yılının gelişmelerini değerlendirerek ve soruları yanıtladı. Kış dolayısıyla terör olaylarının azalması, Bülent Arınç ve İdris Naim Şahin’in açıklamalarının hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, "Ben herkesin yerli yerinde bazı kanaatlerini sergilerken, eğip bükmeden bunları konuşmamız lazım. Yani terör konusunda, terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: Biz terörle mücadeleye devam edeceğiz, ama meclis içerisindeki uzantılarıyla müzakere de ederiz. Bizim derdimiz terörle mücadelede milletimizi refaha nasıl ulaştırırız. Bizim değerlerimizde anlatmak konuşlamak ikna etmek var. Ama Meclis’te etkinliği olmayan uzantılarla görüşmeyiz, teröristleri kucaklayanlarla görüşmeyiz. Yani bizim yolumuz ’bana da işkence yapılsaydı dağa çıkarım’ değil. Dağa çıkışı engelleyebilirsek ne mutlu bize. Dokunulmazlık denen olay nasıl kalkar? Bu yasalarla belirlenmiştir. Bununla ilgili yargının attığı adımlar var. Bu fezleke olarak Meclis’e geldiğinde bu konularla ilgili olarak biz grup olarak çalışırız. Terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. İçerikle ilgili çok çalışma yaptık. Bir yere geldik. Ancak bakın bir yanlış başka bir yanlışla temizlenemez. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz. Bu adamı iyi atmamız lazım. Diyarbakır cezaevi hakkında görüşlerimiz çok önceden açıklanmıştır. O işkenceleri ben de gördüm. Biz bunu meydanlara taşımadık oralarda söylemedik."

ULUDERE OLAYI

Uludere olayının yıl dönümünde olayla ilgili açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: "Biz Ak Parti olarak biz yaşatmanın gayreti içerisindeyiz. Uludere’nin soykırım olduğunu söyleyen kişi Başbağları konuşmuyor, Yeditepe’yi, Bingöl’ü konuşmuyor. Buralarda askerlerimiz topluca şehit edildi. Bu ülkede TSK bazı imtihanlardan geçti. Yeditepe’yi yaşayan komutanla dalga geçtiler. Uludere’ye ilişkin görüntülerde sadece hareketler görünüyor. Burada 2 geçek var; bir kaçakçılığı meşrulaştıralım, iki terör adına yapılıyorsa buna göz yumalım. Uludere’yi bu kadar basite indirgemeyelim. Sonuçta terörist de sivildir. Biraz sabredelim ölen 34 kişiyle ilgili yargı kararını bekleyelim. Sürekli sivil denmesini bir beyin yıkama hamlesi olarak görüyorum. Daha netice ortaya çıkmadan terör örgütü ve uzantıları kalkıyorlar bize ’illa özür dileyeceksin’ diyorlar. Gerekirse özür dilerim. Bir Dersim olayını yaşamış olan CHP’nin oralı olan başkanı yaşananları neden konuşamıyor? Dersim olduğu zaman onlar tek partiydi alternatifleri bile yoktu. Uludere olayının olduğu günün sabahında Roj TV’nin bu olayı ağlayarak vermesi kuşku verici şeyler. İstismarın boyutlarını açıkça gösteriyor. Bu istismarlara karşı elele vermemiz gerekiyor. Bir Güngören olayını düşündüğünüz de bu sıradan bir olay değildi. Konutların iş yerlerinin olduğu yerde terör vatandaşlarımızı vurdu. Onlarca kişi şehit oldu. Bunlar hiç konuşulmuyor. Varsa yoksa Uludere. Bizim buradaki yöntemimiz yargıdır. Genelkurmayımız görevinin gereğini yaparak askeri yargıyı devreye soktu. Aynı şekilde savcılık da olayla ilgili devreye girdi."


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Derin devlet denen olay boş durmuyor. Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu" dedi. Sona gelinen Ergenekon Davası konusunda açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: "Ben Sayın Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim, Anayasa’yı çiğneyemem. Anayasanın ilgili maddesini göz göre göre çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri Cezaevi en uygun şartlarda yapılmıştır. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Konuyla ilgili yargı ne karar verirse ona saygı duyarız. Bizim gündemimizde af diye birşey yok. Benim silahlı kuvvetler mensupları için tutuksuz yargılanma isteğimi söylemişimdir. Ama bunun ötesine geçmem. Yüce divan kararının Ergenekon’a emsal teşkil etmesi mümkün değil. Biz tutuklu vekillerin tahliyesi yönünde bir söz vermedik. CHP Genel Başkanı verilmemiş bir sözü verilmiş gibi yaparak bizi zan altında bırakıyor. Bu insanlar seçildiklerinde tutuklu muydu, değil miydi? Siz dışarda hiç mi aday bulamadınız da bunları aday gösterdiniz? Bu CHP ve MHP’nin mantığını ters çalıştığını gösterir. Bundan sonrası Anayasa’da bir değişiklik yapmak suretiyle aday olabilmek şartlarında tutuklular milletvekeli olamaz. Suçun nevi ağır olduğu halde cezaevinden çıkarılmış olanlar var. Eğer bunu kullanırsanız yarın başkaları da bu yoldan girer. Devletteki derin yapı tamamen temizlendi diye bir iddia içinde olmadık. O kadar büyük bir iddiada bulunamam. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke yoktur. Her ülkede bu tür yapılanmalar vardır. Önemli olan bu tür yapılanmaların darbelere neden olup olmadığıdır. Biz bu yapıların zararını en aza indirdik."

EŞİM BENDEN ÖNCE ÖLMESİN

Özal’ın zehirlenmesi konusunda da değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, "Cumhurbaşkanımız Devlet Denetleme sistemini devreye soktu. Birtakım sonuçlar ortaya çıktı. Ama Adli Tıp Kurumu bile daha net sonuç söyleyemedi. Abdullah Bey’de ben de zehirlenme konusunda hassastır. Eşim benden önce ölmesin, ben eşimden önce öleyim. Önce tedbir, sonra tevekkür" diye konuştu.

EVİMİN ALTINDAKİ OFİSİMDE DİNLEME CİHAZI BULUNDU

Hozat’daki fişlemeler konusunda da açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: "Hozat’taki fişlenme iddiaları üzerine başlattığımız takip devam ediyor. Devletin bazı kurumlarında ’derin devlet’ten kalma kötü alışkanlıklar var. Ben dahil bu dinlemeler bitmemiştir. Derin devlet denen olay boş durmuyor. Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu. Önemli olan bunu kimin koyduğunu bulmak. Deniz Baykal’la ilgili kaseti de kimin yaptığı bulunamadı. Olayı duyduğumda mecliste kulisteydim, Bakan Yıldırım’a talimat verecek yayını kestik. Ama Deniz Baykal bu konuyla ilgili hassasiyetimi anlayamadı."

ERDOĞAN: SİZİN YETİŞTİRDİĞİMİZ ÖĞRENCİLER BUNLARSA TÜRKİYE BATMIŞTIR

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ’de yaşanan olaylar ve sonrasında gözaltına alınan öğrenciler hakkında, "Siz nasıl bir üniversitesiniz. Sizin yetiştirdiğimiz öğrenciler bunlarsa Türkiye batmıştır. Bu öğrenciler uydumuz fırlatılırken gururlanacağı yerde lastik yakıp eylem yapıyor. Sonra neymiş protesto için derse girmiyorlarmış" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ODTÜ’de yaşanan olaylar ve sonrasında gözaltına alınan öğrenciler konusunda da değerlendirmelerde bulunup şunları kaydetti: "Ben bu üniversitenin yönetimini anlayabilmiş değilim. Bunlar samimi değiller. Yine aynı şekilde bir toplantı sırasında, öğrenciler toplantı mahaline gelerek taşlamaya başladılar. Bu son olay ise bunun çok çok ötesinde. Polis oraya neden geldi? Kampüse sırt çantalarında bulunan molotoflarla gelen kişiler, eylem sırasında bunları yaktılar ve bunun üzerine polis destek istedi. Siz nasıl bir üniversitesiniz. Sizin yetiştirdiğimiz öğrenciler bunlarsa Türkiye batmıştır. Bu öğrenciler uydumuz fırlatılırken gururlanacağı yerde lastik yakıp eylem yapıyor. Sonra neymiş protesto için derse girmiyorlarmış. Böyle üniversite öğretim görevlisi olsa ne olur olmasa ne olur."

Medyanın bu insanları sahiplendiğini belirten Başbakan Erdoğan, her olayda faturanın polise kesildiğine dikkat çekerek, "Orada lastik yakılmamış olsa molotof atılmamış olsa polis oraya neden girsin" dedi.

TÜBİTAK KEŞKE DAVET ETMEYİ ATLAMASAYDI

Göktürk-2 uydusunun fırlatılma törenine Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün davet edilmemesi konusunda da açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan, "TÜBİTAK keşke Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü davet etmeyi atlamamış olsaydı. Medya bunun faturasını yine bize kesti, ama organizasyon tamamen TÜBİTAK’a aittir" dedi.

BİZİM CUMHURUN SAHİBİYLE BİR ALIP VEREMEDİĞİMİZ YOK

Ekonomi konusunda da değerlendirmelerde bulunan Başbakan Erdoğan, "Biz son 10 yılın 79 yılla kıyaslamasını yapıyoruz" diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu nedenle Cumhuriyet’le hesaplaşmakla suçlanıyoruz. Biz 79 seneyi bütün olarak alıp son 10 senede nereye geldiğimizi gösteriyoruz. Devletin borçlanması, nerelerden nerelere geldi. Merkez Bankası döviz rezervi 121 milyar doları aştı. IMF’ye borcumuzu da mayıs ayında sıfırlıyoruz. IMF’ye 5 milyar dolar borç verecek duruma geldik. Bankalarımız iflas ediyordu, biz kamu bankalarının borçlarını ödedik. KEY denilen ödemeleri yaptık. Bunları anlatmayalım, anlatınca Cumhuriyet’le hesaplaşıyorlar deniliyor. Bizim cumhurun sahibiyle bir alıp veremediğimiz yok." Muhafazakarlaşma konusu hatırlatılan Başbakan Erdoğan, "Ben hala muhafazakarım, bunda değişen bir şey yok" dedi.

Başbakan Erdoğan ayrıca, zengin olandan daha fazla vergi alacaklarını belirterek, "Bu gelişmiş ülkelerde de böyle. Çok kazananlar da bundan rahatısız olacaklar ama rahatsız olmasınlar. Sonuçta kazanan bu ülke olacak" dedi.

KREDİ DERECELENDİRME KURULUŞLARIYLA BARIŞMAM MÜMKÜN DEĞİL

Kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’ye verdiği notlar konusu hatırlatıldığında ise Başbakan Erdoğan, "Kredi derecelendirme kuruluşlarıyla barışmam mümkün değil" diyerek, "Bunlar tamamen siyasi. Yunanistan batmış durumda 6 puan birden yükseltiyorlar. Türkiye’nin puanını gıdım gıdım yükseltiyorlar. Bunlar samimi değiller. Adalarını satan ülkenin kredi puanını hala 6 basamak yükseltiyorlar" diye konuştu.

HUKUK DEVREYE GİRER

Kadına şiddet olayları hakkında görüşleri sorulduğunda Başbakan Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: "İnsan olarak alınabilecek tedbirlerin azamisini alıyoruz. Kadına şiddet oran itibarıyla aslında artmıyor. Geçmişte medya bunları takip etmiyordu. Algılamada bir sıkıntı yaşanıyor. Eskiden bunların istatistiki verileri yayınlanmıyordu. Şimdi bunların hepsinin istatistiki değerleri alınıyor. Biz müslümanız bizim dinimizde kadına sen el kaldıramazsın vuramazsın, kadın da erkeğe vuramaz. Şimdi hepsini takip ediyoruz. Bizim dinimizde kadına kalkıp da vuramazsın, kadın da erkeğe vuramaz. Yasada çok ciddi düzenlemeler getirdik. Bunlar yakalandığı zaman gerekeni yaparız. Bunu yapıyorsan burada hukuk devreye girer."

BİRİLERİNE FATURA KESMEK DOĞRU DEĞİL

Askerler arasında intihar olaylarının sayısının fazla olması ile ilgili soruyu Başbakan Erdoğan, konuyu incelediklerini belirterek şunları söyledi: "Kışlada intihar genelde er ve erbaşlar arasında oluyor. Sadece intiharlar içerideki olaylarla ilgili değil. Edindiğim bilgiler genelkurmay başkanımızın bana açıkladığı Türkiye bu olaylarda geri sırada. Sayın genelkurmay başkanımız bizde bu olayları a’dan z’ye incelettiğini söyledi. Bizde bu olaylar azalmakta. Bunların bir çoğu psikolojik şeyler. Ordumuzun toplamını aldığınızda bu ordunun içine geleni gideni düşünelim. Bir üsteğmen intihar etti. Onunla ilgili olarak herşey her yerde rahatlıkla açıklanamaz. Bunlar yargınının içindedir ve bunları doğru bulmuyorum. Askerin içinde intiharlar oluyor da dışarıda olmuyor mu? Bunlar çok çirkin şeyler. Yazılı ve görsel medyadan benim ricam bu konularda daha hassas olması, hele hele sosyal medya. Birilerine fatura kesmek doğru değil. Yazılı ve görsel medayadan ricam bu konuda daha hassas olmasıdır."

OTOYOL ÖZELLEŞTİRMESİNDE FİYAT İYİ

Geçtiğmiiz günlerde gerçekleşen otoyol ve köprülerin özelleştirilme ihalesi ile ilgili Başbakan Erdoğan şunları kaydetti: "Otoyol ve köprü özelleştirmesinde, fiyat tabii daha iyi olabilirdi, ama günümüz şartlarına göre iyi olduğu söyleniyor. Geçiş ücretlerine istenildiği gibi zam yapılamayacak. ’Bunlar özel sektör istenildiği gibi zam yaparlar’ gibi bir anlayış söz konusu değil. Zamlar konsunda enflasyon kriter olacak. Ama bakım onarım işlerinde taviz yok.



Sayfa Adresi: http://www.medyaspot.com/haber/-SİZ-NASIL-BİR-ÜNİVERSİTESİNİZ-/167884