![]() |
Cumhurbaşkanı Gül, devlet ziyareti için bulunduğu İsveç'te Parlamento'ya hitabının ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı. Cumhurbaşkanlığı internet sitesinde yer alan açıklamaya göre, Türk asıllı parlamenter Yılmaz Kerimo'nun, "Azınlıklar bütün haklarını alabilsinler diye bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?" sorusuna Cumhurbaşkanı Gül, "Sizler uzaktasınız, eminim ki Türkiye'ye gelip gidiyorsunuz. Geçmişte çeşitli sıkıntıların olduğunu, bunların Türkiye'nin demokratik standartlarının yeterli derecede yüksek olmadığından kaynaklandığını ifade etmek isterim" yanıtını verdi. -"GERÇEK FARKLI"- Bazen imajlarla gerçekler arasında çok fark olabildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, "Biliyorum ki bir zamanlar Türkiye ile ilgili çok negatif bir imaj oluşturulmuştur, ama Türkiye'ye gidip gelirseniz, gezerseniz herkes doğduğu topraklara giderse o zaman Türkiye'nin gerçeğinin ne olduğunu herkes görecektir. Onun için burada dün bütün buradaki Türk toplumunun temsilcileriyle buluştum. Herkes vardı. Bütün Süryani toplumumuzun temsilcileri, onlar da vardı. Hepsine şunu söyledim: Türkiye'ye gidin, topraklarınızı görün, gezin. Tatillerinizi orada geçirin. Herkes malına, mülküne sahip olsun. Türkiye çok farklı bir ülke" dedi. Türkiye'nin AB üyeliği yolunda İsveç olarak neler yapabileceklerinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Gül, AB'nin, Türkiye'nin stratejik yönelimi olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, Türk-İsveç tarihinin hatırlanması halinde 1700'lü yıllarda iki ülke arasında serbest ticaret anlaşması imzalandığının görüleceğine işaret ederek, "Türkiye'nin ne kadar çok Avrupa'nın parçası olduğunu görürüz. Avrupa'daki birçok üye ülkenin saraylarında çok tarihî binalarında o zamanki Türklerle ilgili resimleri, bunları hep görürüz ki Türkiye'siz bir Avrupa, Türkler olmadan bir Avrupa tarihi yazmak da zaten noksan olur. Bu çerçeve içerisinde ekonomik, sosyal, kültürel ilişkiler ve müttefiklik ilişkileri bütün çerçeve içerisinde AB ile tam üyelik sürecinde güçlü bir şekilde devam ettirme azmindedir" dedi. -"TÜRK EKONOMİSİ VE DEMOKRASİSİ BUGÜN GÜÇLÜYSE BUNDA AB MÜZAKERE SÜRECİNİN DE PAYI VAR"- Türkiye'nin AB standartlarını 32 fasılda geçerli hale getirmesinin AB üyesi ülkelerinin lehine olması gerektiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, şöyle konuştu: "Türk ekonomisi bugün çok güçlü ve Türk demokrasisi bugün çok yükselmiş seviyedeyse, bunda müzakereye başlamış olmamızın da rolü olduğunu ifade etmek isterim. Müzakere sürecinin çok katkıları oldu. Türk ekonomisi bu kadar güçlü olmasaydı, Avrupa ekonomileriyle biz bu kadar işbirliği yapabilir miydik? Veya sizin bir firmanız AB kriterlerini yerine getiren bir ülkede mi daha rahat kendisini hisseder, daha rahat yatırım yapar, daha rahat ticaret yapar, yoksa AB kriterlerinin, hukukun, ticaret kurallarının geçerli olmadığı bir ülkede mi çok daha rahat iş yaparsınız? Her bakımdan Türkiye'nin müzakereleri bitirmesi bütün üye ülkelerin lehine olması gerekir." -"ENERJİ KONUSUNDA AB'YE EN BÜYÜK KATKIYI SAĞLAYACAK ÜLKE TÜRKİYE'DİR"- Enerji konusunda AB'ye en büyük katkıyı sağlayacak ülkenin Türkiye olduğunu vurgulayan ve Kafkas, Orta Asya ve Orta Doğu'daki bütün enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden Avrupa'ya gidebileceğini söyleyen Gül, şöyle konuştu: "Avrupa'nın enerji bağımlılığı malumdur. Bunu değişik yollarla güvence altına alacak bir kaynağız biz. Ama enerji faslını bile açamıyoruz biz AB ile. Bunlara mantıki bir izah getirmek de mümkün değildir. Bu açıdan bu müzakere sürecini tekrar canlandırmamız gerekir. Fransa bir faslı açıyor, ama bu bir faslın müzakere sürecinde ciddi bir etkisi olacağı kanaatinde değilim. Eğer ciddi bir etki istiyorsak, dondurulmuş bütün fasılların serbest bırakılması gerekir. Ne demek fasılları dondurmak? Yani bu çok açık bir şekilde bloke etmektir. Türkiye müzakereleri bitirdikten sonra Türkiye'nin tam üyeliği yine otomatik değil bildiğiniz gibi. Bazı AB üyesi ülkeler referanduma gidecekler, Fransa, Avusturya gibi. Halklarına soracaklar. Belki o gün biz de Türk halkına soracağız. O zaman bizim halkımız ne düşünecek onları bilmiyoruz, ama bunları bugün konuşmamız lazım. Her halükarda müzakere sürecini güçlü bir şekilde bitirmemiz gerekir. Biz bu yönde çok çaba gösteriyoruz. Bir bakanlığımız var AB ile ilgili. Sayın Bakan da burada. Çok büyük bir çaba içindeyiz. Hatta biz resmi olarak açılmayan fasılların içini kendimiz açıp kendimiz yapıyoruz. O fasılların bazılarının gereklerini. Ümit ederim ki AB bugünkü yaşadığı krizden kısa süre içinde çıkar ve daha güçlü olabilmek için, sadece bugününü değil, gelecek nesillerini de, 30-40 yıl sonrayı da düşünerek, Türkiye gibi bir ülke ile beraberliğini kendisine bir değer olarak görür."