![]() |
kazanmasını istediklerini söyleyen Erdoğan, kalkınma ve demokrasinin önünde terör ve çatışmacı anlayışın kaldığını vurguladı. Terörün varlığı üzerine inşa edilmiş bir anlayışın miadını doldurduğunu vurgulayan Erdoğan, "12 Eylül öncesi sokakta öldürülen gençlerden geriye ne kaldı? Hiçbir suçu günahı olmayan gençler asıldı da birbirlerine düşman edildi de kim kazandı? Çözümsüzlük devam etsin de ben koltuğumda kalayım diyenlere karşı daha ne kadar sessiz kalınacak" diye konuştu. “O İFADEYİ BAHÇELİ’YE AYNEN İADE EDİYORUM”-
Başbakan Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çözüm süreciyle ilgili olarak “bir ihanet süreci” ifadesini aynen kendisine iade ettiğini söyleyerek, “Çünkü onlar bugüne kadar hep bu ihanetlerle bu ülkeyi küçülttüler. Hep bu ihanetlerle bu ülkedeki emperyalist yapılara maalesef alt yapı oluşturdular. Bizden önce 3 buçuk yıl bu ülkede iktidar oldular ve iktidarlarında devlerin bankalarını malum şebekelere peşkeş çektiler. Faizi bir gecede yüzde 7 bin 500’lere çıkaran bu şebekeydi. Onlara yataklık yapan da intihar ve bu ülkenin maalesef adeta ihaneti içersinde olan başta Sayın Bahçeli’ydi” diye konuştu. Çözüm sürecine, barış sürecine, milli birlik sürecine “bir ihanet süreci” denmesini anlamanın mümkün olmadığını belirten Erdoğan, “Eğer bu ülkede bu anlamda bir ihanet varsa, bu ihanetin içerisinde olan Bahçeli’dir, Kılıçdaroğlu’dur. Çünkü hiçbir zaman ‘bu işi nasıl çözelim’ diye bir araya gelmeye asla yanaşmamışlardır. Ve sürekli olarak nasıl karıştırırız ve bakın okullar karışmaya başladı. Üniversiteler karışmaya başladı. Niye, bunlar iki yüzlü. Bunların iki dili var, bir de görünmeyen dilleri üç. Bu iki dil, ‘Biz ülkücüleri sokağa dökmeyeceğiz’. Peki Bursa’da ‘Vur de vuralım öl de ölelim’ dedikleri zaman, ‘Onun da zaman gelecek, zamanı geldiğinde talimatı vereceğim’ diyen kim? Bahçeli’nin kendisi. Bu açıklamadan sonra şimdi Bahçeli’nin gençleri Erciyes Üniversitesi’nde, ellerinde ‘Vur de vuralım, öl de ölelim’ pankartlarıyla, saldırılarıyla… Muğla Üniversite’sinde, orada, karşıt görüşlü gençlerle vuruşmaya başladılar. O karşıt görüşlü gençler de malum, onlar da zaten bugüne kadar böyle bir zemini arayan aşırı sol uçlar” dedi.
Bunların derdinin ilim olmadığını savunan Erdoğan, Bahçeli’ye yönelik, “Gördüğünde, ikili olduğunda melek yüzlü olduğunu zannedersin. Biz seni tanıyoruz Sayın Bahçeli. Sen bizden önceki iktidarın bir defa borçlusu durumdasın. Siz bu ülkeyi adeta çöküşe götürdünüz. Ama milletimiz bunun farkına vardı, dizi parlamentonun dışına attı. Bizi de tek başımıza iktidar yaptı” diye konuştu.
-GENÇLERE SESLENDİ-
Erdoğan, ‘çözüm süreci’ adını verdikleri bu yeni sürecin, daha güçlü, daha özgür, daha demokratik, daha huzurlu bir Türkiye hedefinin ileri bir adımı olduğunu ifade ederek, “Kimse bunu provoke etmeye gayret etmesin. Bunu ne Kılıçdaroğlu ne de Bahçeli provoke edebilir. Yeter ki milletin şuandaki yüzde 58 desteğini artırarak bu desteğini bizden esirgemesin. Biz artık elinde silah olanın değil, silah tüccarlarının değil, kan tacirlerinin değil milletin kazanmasını istiyoruz. Biz artık çatışma kültüründen beslenenlerin değil, 76 milyonun özellikle gençlerin, çocukların kazanmasını istiyoruz. 780 bin kilometre karenin top yekun kalkınmasının önünde tek bir engel kalmıştır, o da terör belasıdır. İleri bir demokrasinin önünde tek bir engel kalmıştır o da çatışmacı anlayıştır. Erciyes Üniversitesi’nde, Muğla Üniversitesi’nde bu çatışmaların içersinde yer alanlar bilsinler ki kendileri kazanmıyor. Tam aksine onlar bu vatana ihanet etmenin içersindedirler” dedi. Üniversite gençliğine seslenen Erdoğan, “Biz 1980 öncesinde bunun belalarını çok ağır ödedik. Aynı belayı siz de ödemeyin. Aynı faturayı siz de ödemeyin. Bu yanlış yollardan vazgeçin. Bir kardeş olmanın bilinci içersinde okullarınızı zamanında bitirin ve bu ülkeye, bu millete katkınız olsun” diye konuştu.
-“12 EYLÜL ÖNCESİ SOKAKTA VURULAN NİCE GENÇTEN GERİYE NE KALDI?”-
Terörün varlığı üzerine, çatışma kültürü üzerine inşa edilmiş bir anlayışın miadını doldurduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
“Vur de vuralım, öl de ölelim’ sloganları karşısında, ‘bunun da zamanı gelecek’ diyerek kan üzerinden, çatışma üzerinden, gençlerin hayatı üzerinden istismar üretmek artık son bulmalıdır. Ben bu kürsünden 12 Eylül sonrası yaşanan idamları anlattım. Bu gencecik ölümlerden geriye acıdan, hüzünden başka ne kaldı? 12 Eylül öncesi sokakta vurulan nice gençten geriye ne kaldı? Kaç tanesinin hazin öyküsünü hatırlıyoruz? Birileri ‘vurun’ dedi, birileri ‘ölün’ dedi, ‘öldürün’ dedi, birileri ‘bir sağdan bir soldan’ dedi ve gencecik fidanları, gencecik hayatları söndürdüler. Soruyorum, Kim kazandı? Hiçbir suçu olmayan gençler asıldı da kim kazandı? Hiçbir günahı olmayan delikanlılar birbirlerine düşman edildi de kim kazandı? Kimin kazandığını bugün çok net görüyoruz. Çatışma kültüründen beslenenler kazandı. Ayrılıktan, bölünmüşlükten, parçalanmışlıktan, kardeşler arası husumetten çıkar sağlayanlar kazandı.Toplumu korkutmak, dizayn etmek isteyenler kazandı.
Bunların kazanmasına daha ne kadar seyirci kalınır? Gençlerin kaybetmesine ama bunların koltuklarını muhafaza etmesine daha ne kadar müsemma edilebilir? ‘Benim oy oranım yükselsin de kaç tane genç şehit olursa olsun’ diyenlere daha ne kadar tepkisiz kalınabilir? Biz bu meseleyi çözmek zorundayız. Gençleri, çocukları sokağa sürüp onların arkasına saklanan korkaklara rağmen biz bu sorunu çözmek zorundayız.”
Başbakan Erdoğan, “Buradan AK Parti’ye oy versin ya da vermesin her bir kardeşime sesleniyorum” derken, “Herkes ama herkes gönlünü ferah tutsun. Hiç kimse tedirgin olmasın, hiç kimse yersiz endişelere kapılmasın. Çatışma kültüründen beslenen siyasi partilerin yaydığı korkulara hiç kimse aldanmasın, prim vermesin. Öyle bir Türkiye yükseliyor ki bu Türkiye’de inşallah acılar bitecek ve bu Türkiye’de inşallah gözyaşları dinecektir. Öyle bir Türkiye yükseliyor ki bu Türkiye’nin ayağında artık prangalar olmayacaktır” diye konuştu. (ANKA