BAHÇELİ'DEN AĞIR SÖZLER!

19 Kasım 2013 Salı  11:05

İŞTE BAHÇELİ'NİN AÇIKLAMALARI:

Türk Federasyonu demokratik haklarını kullanarak, sağlam bir teşkilatlanma modeli kurarak görevini layıkıyla icra etmektedir. Almanya temaslarımızda bir kez daha görme fırsatı bulmaktan memnuniyet duydum. Bu ülkenin siyasetinden ekonomik alanına kadar bir çok alanda Türklerin başarılarına şahit olmak mümkündür.
Artık her meslek grubunda bir Türk ile karşılaşmak mümkün hale gelmiştir. Gurbet diyarlarında Türk ve Müslüman olmanın eşsiz hasretlerini herkese göstermişlerdir. Avrupa Türklerinin önemli sorunları vardır. Ön plana alınmalıdır. Kabul ediyoruz ki problemler azalmak şöyle dursun artış göstermiştir. Şu anda Avrupa’da 6 milyonluk Türk nüfusu mevcuttur.
Çifte vatandaşlık konusundaki miyop bakış artarak sürmektedir. Değişik ülke vatandaşları Almanya’da oy kullanırken Türk vatandaşlarına bu hak tanınmamaktadır. Başbakan Erdoğan gözünü açmalı ve Avrupa Türklerine kulak vermelidir. 

DENİZ FENERİ'NİN UCUNUN NEREYE DAYANDIĞI SIR DEĞİL
Avrupa Türklüğünün yeterinde birlik olamamasının getirdiği ilave zahmetler her seferinde hissedilmiştir. Ekonomik kriz nedeniyle çekilen maddi sıkıntılar, işsizlik eksenindeki dar boğazlar, soydaşlarımızı ziyadesiyle yorgun düşürmüştür.
Holdingzedelerin sorunlarına açıklık getirmiştir. Başbakan Erdoğan kendi zihniyetiyle yakın olan soygun çeteleriyle ilgili ‘Bana mı sordunuz da verdiniz’  diyerek ört bas etmeye çalışmıştır. Doğrudur, gurbetçilerimiz Başbakan'a sormamışlardır. Ancak soygun çetelerinin kime sorduğu son derece açıktır ve tüm oklar Recep Tayyip Erdoğan’dan başkasını göstermemektedir.
Deniz fenerinin ucunun nereye dayandığı sır değildir. Ayrıca üçüncü ve dördüncü neslin Türkçemizi konuşma ve öğrenmesiyle ilgili kaygı verici bir açık olduğu bellidir.

Bu kürsüden aziz milletime, kalbi bayrak vatan millet sevgisiyle çarpan her kardeşime de sesleniyorum. Bugün büyüğünden bir Türkçe sözlüğünü alıp bakınız. İçinde bulunduğumuz ağır ortamı tarif edecek bir kelime bulamazsınız. Ancak hainlerin tarihine bakarsanız, satılmışların çarşaf çarşaf ifşa edildiği külliyatları gözden geçirirseniz, aradığınıza ulaşırsınız.
Türkiye’nin cumartesiden beri yaşadığı acı verici manzaralar, ben Türk olmaktan onur duyuyorum diyen hiç kimsenin kabul edeceği şeyler değildir. Türkiye 16 Kasım günü, hıyanetin resmi geçidine şahit etmiş, cani ve başbakanın fotoğrafları aynı fotoğrafa iliştirilmiştir.
Soyu sopu karışık, kökeni sorunlu, gelmişi geçmişi siyah yüzlerin meydan okumasına sahne olmuştur. Biz millet olduk olalı içimizden hiç bu kadar hançerlenmemiştik.  Hiç bu kadar köşeye sıkışmamıştık. Düşmanlığın hiç bu kadar övüldüğü iltifat görüldüğü başka bir dönem görülmemiştir.
Neredeyse anzavur dirilmiş, mazideki isyancılar gözlerini açmış, damat ferit hortlamış, haçlılar tekrar ayaklanmış, hükümet ve başındaki şahsiyetle bütünleşmiştir.
Başbakan olmayan kalitesinin gereğini yapmış, Barzani’yi Diyarbakır’a davet etmiş, tıpkı aşığına vurgun maşuk gibi muhattabını bağrına basmıştır.
Peşmerge başı bu ihaneti 19 Ekim 2009 tarihinde, PKK’lıların kullandığı Habur yolunu takip etmiştir. Başbakan’ın vizesiyle ülkeye giriş yapan bölücü ve sözde şarkıcıyla tezahüratlar eşliğinde Diyarbakır’a ulaşmıştır.
37 yıl sonra sanki babasının çiftliğine gelir gibi Türkiye’ye girmiştir. Abdullah Öcalan barış savaşçısıdır, terörist olan Türkiye devletidir sözlerini İsveç’te sarf eden rezil bu kişidir. İmralı’daki kahramanı selamlıyorum, delilli ispatlı hain bu kişidir. Türk dilini başımızdan def edelim hakaretini geçtiğimiz yıl almanya’da söyleyen bu kişidir. Başbakan bu PKK’lıyı dost olarak görmüştür.



Sayfa Adresi: http://www.medyaspot.com/haber/BAHÇELİ-DEN-AĞIR-SÖZLER/177123