![]() |
ALT RÜTBELİLERDEN MEKTUPLAR GELİYOR
Bana da Başbakan'a da daha alt rütbeli isimlerden gelen mektuplar var. Uzaktan yakından Balyoz planı'yla ilgileri olmadıkları halde dahil edildiklerini söylüyorlar. Peki, bu kulağımızı tıkamamız gereken bir durum mudur? Tabiki hayır. Birileri onunla ilgili delil üretmişse insan hakkına kast etmiştir. Anayasa Mahkemesi bunu ortaya çıkartacaktır.
Sayın Başbakan yeniden yargılamaya sıcak bakıyorum derken, bu konuda engel varsa Adalet Bakanımıza talimat vermiştir, bu konuda bir çalışma yapın demiştir. Barolar Birliği Başkanı'na da bir çalışmanız varsa siz de katkınızı verin demiştir.
BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI ŞOV YAPIYOR
Adalet Sistemi 3 ayaktan oluşur. İddia, muhakeme ve savunma... Keşke Türkiye'nin önündeki her hukuk meselesinde Barolar Birliği yapıcı eleştirilerini sunsalar biz bundan memnuniyet duyarız. Adalet Bakanlığı tarafından henüz yeniden yargılamayla ilgili çalışma yapılmamıştır. Bununla ilgili nihai hüküm verilmeden, barolar birliği başkanı kendini yürütmenin yerine koyarak, kamuoyunda, tutuklu olan insanlar nezdinde büyük bir beklenti oluşturmuştur. Sayın Barolar Birliği bu insanların ümitleri üzerinden adeta şov yapmıştır. 'Ben hiçbir siyasetçiye güvenmem' diyor. Başbakanla görüşüyor, bazı teklifler sunuyor sonra da 'Başbakan'a güvenmem' diyorsunuz.
MERHUM BABASI TURAN FEYZİOĞLU'NUN...
Sayın Feyzioğlu’nun siyasete sıcak bakmaması, merhum babası Turan Feyzioğlu'nun siyaseten hüsrana uğramasının katkısı olabilir. Kendisini dinlerken, genel başkanlık, cumhurbaşkanlığı bile bu arkadaşımızı istemiyor. Kibir profiliyle karşı karşıyayız. Sayın Feyzioğlu'na buradan, ondan daha yaşlı bir abisi olarak, Sayın Feyzioğlu bu üslupla hiç kimseye fayda sağlayamazsınız. İstanbul Barosu'nun tutumunu biliyorsunuz. Balyoz Davası'nın uzamasında Baro'nın etkisi olmuştur.
Madalyonun öbür cephesine bakalım. Ana muhalefet partisi "Bizimle aynı noktaya geldiniz" diye beyanlarda bulunuyor. Sizinle aynı noktaya değiliz. Siz, darbe teşebbüslerinin arkasında olmaya devam edin. Siz yeraltından çıkan mühimmat yapılarını, faili meçhulleri, Cumhuriyete atılan bombaları savunmaya devam edin. Biz milli iradeyi savunmaya devam edeceğiz.
Bitmiş davalar için söylüyorum. Bir insan hakkında haksızlık yapılmışsa, iadei muhakeme yapılır.
Ama sayın Feyzioğlu'nun istediği iade-i muhakeme değil, sıfırdan muhakeme. Hızını alamayıp Silivri'ye gitti, her şekilde sizi buradan çıkaracağız, fakat hangi yolla çıkmak istersiniz diyor. Ne zamandır mahkumlar ve tutuklular, yargılamayla ilgili yöntemleri kendileri belirliyor? Hem kendini yasama ve yürütmenin yerine koyuyor hem Başbakan'a ve siyasete güvenmediğini söylüyor. Ben kaç gündür hayretle izliyorum.
YENİDEN YARGILAMAYA EVET, VESAYETE HAYIR
Yeniden yargılamaya evet, eksikleri tamamlamaya evet. Ama milli iradeye kast eden bir şey varsa biz orada yokuz. Askeri vesayete de yargı vesayete de hayır diyoruz. Bunu böyle bilin.
ULUDERE KARARI
Uludere'deki olayı hatırlamaya çalışalım. Olayın hemen ardından MKYK toplantısı vardı. Toplantı sonrası yaptığım açıklamada bunun operayson kazası olduğunu söylemiştim. Ama burada bir hata, eksik, ihmal, kasıt varsa bunun gereği yapılmalıdır dedim. Kasıt meselesini düşünmek bile istemiyorum. Neticede sivil mahkemeler görevsizlik kararı verdi. Askeri mahkeme de kararını açıkladı. Bir hata var diyorlar, kaçınılmaz bir hata var diyor. Hadisenin ardından biz meseleye legal veya illegal yollardan rıskını kazanmaya çalışan insanların buna hedef olduğunu, ama ailelerinin acısını bir nebze hafifletmek için onlara maddi yardım yapılması için hükümet bütün imkanlarını seferber etti. Normalde 20 bin lira gibi bir tazminat konuşuluyorken, Sayın Başbakanımız her bir aileye 120 bin lira ödenmesine karar verildi.
Bu karar nihai karar değildir. Burada hukuki süreç tamamlanmış değil. Bugün çıkan karar benim vicdanımı tatmin etmedi. Hrant Dink davasında da aynı şeyi söylemiştim.
KILIÇDAROĞLU'NA SERT TEPKİ
Ana muhalefetin genel başkanı bir süreden beri partimize, başbakanımıza yönelik gahlak sınırlarını zorlayan ithamlarda bulunuyor. 'Gel bu 11 maddeyi beraber yapalım' diye çağrıda bulunuyor. Ana muhalefetin iktidarı bir şey yapmaya çağırması güzel. Ama hemen arkasından Suriye konusunda, 'Senin iki elinde Müslümanların kanı var' diyor. İki eli kanda olan bir lideri iş birliğine çağırıyorsun. 'Sayın Başbakan aynaya baksın, çeteyi görür' diyor. Başbakanı çete lideri olarak nitelendiriyor. Bu ne terbiyedir, ahlaktır.