DAVUTOĞLU BİR ADIM ÖNDE!

19 Ağustos 2014 Salı  09:11

YURT GAZETESİ/GÖKSEL BOZKURT/ ANKARA NOTLARI-

12. Cumhurbaşkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, perşembe günü AKP MYK’yı toplayarak yeni genel başkan ve başbakanı belirleyecek. Erdoğan, 27 Ağustos’taki AKP Kongresi’nde seçilmesi beklenen isme 29 Ağustos’ta hükümeti kurma görevini verecek. Erdoğan aynı isimle kabinenin yapısını da ele alacak ve Türkiye’yi 2015 seçimlerine götürecek yeni hükümeti oluşturacak.
AKP kulislerine gör; genel başkanlık ve başbakanlık koltuğuna en yakın isim, üç dönem sınırına takılmayan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu. Erdoğan’ın MKYK, teşkilat başkanları ve milletvekilleriyle yaptığı anketlerden Davutoğlu öne çıktı. Erdoğan büyük sürpriz yapmazsa perşembe günü MYK’dan Davutoğlu adının çıkması bekleniyor. Buna karşın AKP’deki “kıdemli-genç” kavgasından rahatsız olduğu bilinen Erdoğan’ın kavganın derinleşmemesi adına bir “ağabey” görevlendirme olasılığı düşük de olsa var. O koşulda en güvendiği isim Binali Yıldırım ya da Mehmet Ali Şahin, Emrullah İşler, Beşir Atalay, Bülent Arınç’ın adları öne çıkabilir.

Akademi̇den başbakanlığa
Davutoğlu gerek akademik gerekse siyasi hayatında çizdiği portre ile “sıradışı” bir kişilik. 2001 yılında Erdoğan ve Gül ikilisi AKP’yi kurarken, Ahmet Davutoğlu, akademik çalışmalarını gerekçe gösterip kurucu üye olmamıştı. İstanbul Erkek Lisesi ve Boğaziçi Siyaset Bilimi ve Ekonomi eğitiminden sonra, Malezya International Islamic University’de görev yaptı, bir ara Yeni Şafak Gazetesi’nde fikirlerini kaleme aldı. Davutoğlu, Beykent Üniversitesi ile Silahlı Kuvvetler Akademisi ve Harp Akademilerinde misafir öğretim üyesi olarak ders verirken Nisan 2001’de “Stratejik Derinlik”adlı sonradan çok tartışılacak ve eleştiri alacak kitabını yayınladı.

Gül getirdi̇, Erdoğan’la devam
2001’de AKP kurulmuş 2002’de iktidara gelmiş, Abdullah Gül Başbakanlık koltuğuna oturmuştu. Gül’ün çağrısı üzerine “dış politika danışmanı olarak başbakanlık müşavirliğine getirildi. Dışişleri Bakanlığı’na kadar yükselen siyasi kariyeri de böylece başladı. Davutoğlu, resmi müzakerelere katılabilmesi için 2003’te Gül’ün önerisi, dönemin Cumhurbaşkanı Sezer’in onayı ile büyükelçi yapıldı. . 2007’de bir ara yeniden akademik hayata dönmek istedi ama 27 Nisan bildirisi krizi, ardından AKP’ye açılan kapatma davası nedeniyle vazgeçti.
Gül’den sonra başbakan olan Erdoğan ile de uyumlu çalıştı. Erdoğan da ona “Ahmet Hoca” diye sesleniyordu. Bu uyum Erdoğan’a dış politika konusunda önemli adımlar attırırken; kendisini de Mayıs 2009’da dışarıdan Dışişleri Bakanlığı koltuğuna taşıyacaktı. 2011’de ise memleketi Konya’dan milletvekili seçildi. (MYK’dan Davutoğlu adı çıkarsa Erbakan’ın ardından Konya’dan çıkan ikinci Başbakan unvanını da almış olacak)

“Derinlik”, “sorun” başına iş açtı
Davutoğlu basamakları hızla çıkıyor, 61. Hükümet'te de Dışişleri Bakanlığı koltuğunu korumayı başarıyordu. Görev süresince dış politika vizyonunu “komşularla sıfır sorun”, “aktif diplomasi” üzerine oturtarak yeni ve iddialı hedefler koydu. Ancak tezleri başına iş aşacak ve muhalefetin “sorunsuz komşu, kavgasız ülke kalmadı” diyerek en çok eleştirdiği isim olacaktı.
İlk dönemde ABD Dışişleri Bakanı Clinton ile yakın çalışması dikkat çekici bulunurken, 2013 yılında gerilen ilişkiler sonucu Obama’nın “beyzbol sopalı görüntü” vermesi de yine Davutoğlu’nun hanesine eksi puan olarak yazıldı.

Ermenistan’la çıkışsızlık
Özellikle de Ermenistan ile komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi, ardından iki ülke cumhurbaşkanlarını bir araya getiren “futbol diplomasisi” uluslararası çevreler tarafından olumlu bulunmuş; ancak devamının getirilememesi nedeniyle de eleştirilmişti.
Davutoğlu, icraatı ve söylemi ile Türkiye’nin en çok tartışılan Dışişleri Bakanı oldu. Türk diplomasisini oturtmak istediği çerçeve iç ve dış kamuoyunda dirençle karşılaştı. Hem bölgesel hem dünyada aktif dış politikayı savunan Davutoğlu, bu arada “AB hedefinden vazgeçmek, geri plana itmekle” eleştirildi. AB noktasında sonradan ortaya koyduğu çabalar da yetersiz bulundu.

Arap bahari ve Suri̇ye
2010’da Tunus üzerinden başlayan Arap Baharı ile farklı bir strateji izleyen Davutoğlu, kendini Libya, Mısır üzerinden Suriye’ye kadar yayılan ateşin ortasında buldu. Mısır’da Müslüman Kardeşler'den yana tutum alması eleştiri konusu yapıldı.
Davutoğlu’nun Suriye krizindeki yaklaşım biçimi iç ve dış çevrelerde “başarısız” bulundu. Esad’ın gideceği öngörüsü tutmazken, ABD ve Rusya’nın ortak tutumu, olası askeri müdahale yerine Cenevre 2 sürecinin önünün açılması Davutoğlu’nu boşa düşürdü ve politikalarının iflasına neden oldu. Bölgede oluşan boşluktan ortaya çıkan eli silahlı terörist gruplar, 1 milyonu aşkın sığınmacı da bu iflasın Türkiye’ye ödetilen ağır faturası oldu.
Irak Bölgesel Yönetimi ile Kürt petrolü üzerinden yürütülen ilişkiler, Irak Merkezi Hükümeti ile Türkiye’nin arasını açması da Davutoğlu’nun eleştiri aldığı konular arasındaydı.

Mavi̇ marmara kri̇zi̇ faturası
Sonradan İsrail’in özür dilemesi ile sonuçlanan Mavi Marmara olayıyla Türkiye - İsrail ilişkileri gerilerek kopma noktasına gelirken, fatura yine Davutoğlu’na çıktı. Davutoğlu, İsrail-Filistin sorunu, İran’ın nükleer faaliyetlerinde aktif rol üstlenmeye çalışarak açığı kapatmayı denedi. Suriye politikası, IŞİD ve rehine krizi ise Davutoğlu’nun başını bir hayli ağrıtan son icraatları arasındaydı.
Ortaya koyduğu dış politika vizyonu nedeniyle “Yeni Osmanlıcılık” yapmakla suçlanan Davutoğlu; iş başında olduğu sürece böyle bir fikrinin olmadığını sürekli savunsa da inandırıcı bulunmadı.
Davutoğlu bugün koltuğa oturduğu tarihten bu yana ortaya koyduğu “komşularla sıfır sorun, bölgesel ve küresel güç olmak hedeflerine Türkiye’yi taşıyamamak ve dünyada yalnızlaştırmakla” eleştiriliyor.

Dışişleri koltuğuna üç aday
Davutoğlu’nun Başbakan olması halinde Dışişleri Bakanlığı’nın kime emanet edileceği de tartışma konusu. Kulislerde bu koltuk için dışarıdan MİT Müsteşarı Hakan Fidan, AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Kültür Turizm Bakanı Ömer Çelik’in adı geçiyor. Çözüm sürecinde de etkin rol oynayan Fidan’a Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanlığı koltuğu verilerek her iki alanda çalışmasına olanak tanınabileceği de belirtiliyor. Erdoğan’ın son anda çözüm sürecinin etkili isimleri arasında yer alan Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ı koltuğunda tutabileceği de ifade ediliyor. Erdoğan, başta Suriye ve IŞİD sorunu olmak üzere bölgedeki karışıklığı dikkate alarak ve çözüm sürecini oradan yürütmesi için Fidan’ı MİT ‘te tutmak isterse Dışişleri koltuğuna en yakın duran iki isim
Çavuşoğlu ve Ömer Çelik .

Babacan’in yeri̇ne Kurtulmuş mu?
Kabinenin bir diğer önemli koltuğu da ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcılığı. AKP’nin kurulduğu günden bu yana ekonomiyi emanet ettiği Ali Babacan’ın koltuğunu koruyup koruyamayacağı bilinmiyor. Babacan’ın Gül’e karşı takınılan tavrı eleştirdiği ve Erdoğan’dan “affını” istediği ileri sürülüyor. Erdoğan’ın ekonomi danışmanı Yiğit Bulut ile anlaşamadığı bilinen Babacan giderse yerine Numan Kurtulmuş’un adı geçiyor. Kurtulmuş tıpkı Fidan gibi milletvekili değil . AKP Grubu'nda 312 milletvekili koltuk beklerken Erdoğan, birden çok bakanı dışarıdan atamakta zorlanabilir. Bu durumda Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi’nin de Babacan’ın koltuğuna kaydırılması söz konusu olabilir.

Yalçin akdoğan kabi̇neye gi̇ri̇yor
Erdoğan’ın danışmanı Yalçın Akdoğan’ın da kabineye girmesi bekleniyor. Erdoğan’ın Akdoğan’ı hükümet ile Çankaya arasında köprü görevi yapması için kabineye almak istediği ileri sürülüyor.



Sayfa Adresi: http://www.medyaspot.com/haber/DAVUTOĞLU-BİR-ADIM-ÖNDE/185066