Öncesinde iki dev reklam kampanyasıyla da gündemde olan 30 yaşındaki yıldızla yeni projelerini, aşk hayatını ve tarzını konuştuk: “Burak mesleğim konusunda fazlaca avantaj yaşatıyor bana.”Sizin keşfedilme hikâyeniz Hollywood’vari: Almanya’da yaşarken, tatil için Türkiye’ye geldiniz, Oya Aydoğan’ın programına seyirci olarak katıldınız ve orada keşfedildiniz. Sonra da ‘Yaprak Dökümü’ ile patlama yaptınız. 10 yıldır şöhretsiniz, 20’li yaşlarınızı herkesin gözü önünde geçirdiniz. Bunun üzerinizdeki etkisi nasıl oldu? Muhtelif blog’larda ve sitelerde ‘stil ikonu’ ilan edilmiş vaziyettesiniz. Tarzınızı yakalamak isteyenler neler yapmalı?
-Dediğiniz gibi küçük yaşta ekranda olup fark edilmek müthiş bir duygu. Bir yandan sorumluluklar artarken bir yandan farkındalıklar da artıyor aslında. İlk setlerimde çok fazla gözlem yapma şansı elde ettim işim adına, bu hayatıma da sirayet etti.Ne anlamda?
-Sanırım empati duygum epey gelişti bu yüzden. Hem kendi deneyimlerimi hem de başkalarının hislerini gözlemlemeyi öğrendim.
30 yaşına bastınız... Bu da hayatta bir dönüm noktası. Geriye dönüp baktığınızda, ne düşünüyorsunuz, “ben oldum” diyebiliyor musunuz?
-Bu 30 seneyi olabilecek en verimli şekilde geçirdiğime inanıyorum. Ne zevklerimi göz ardı ettim, ne eğitimimi... Bugüne kadar işimle ilgili de çok özenli hareket ettim ve şimdi bunun ayrıcalığını hissediyorum. Her adımımda güzel işler bırakıyorum ardımda, bu önemli benim için. Ve her şeyin yanında hayatımda varlığıyla beni mutlu eden bir insan var, buna paha biçilemez.Hazır konusu gelmişken... Erkek arkadaşınız Burak Özçivit de hayli şöhretli. Hakkınızda günaşırı “Evleniyorlar” haberi çıkıyor. Aynı sektörde olmak ilişkiyi besleyen bir şey mi, yoksa dezavantaj mı?
-Kesinlikle besleyen bir şey. Hele ki Burak bu konuda fazlaca avantaj yaşatıyor bana. Her konuda fikrini almayı seviyorum. Tespitlerine ve kararlarına çok güveniyorum.Geçen sene karşımızda değildiniz. Kenan İmirzalıoğlu’yla yeni bir dizi projesi imzalandığı söylendi. Sizi ne zaman ekranda görebileceğiz?
-Çok kısa süre içerisinde sürprizlerim olacak sinema ve televizyon için de... Sinema filmi için çekimlere başladık, şimdilik bu kadar bilgi vereyim. Bunun dışında beni zaten görüyorsunuz, şu sıralar çalıştığım her iki marka için çekimlerim devam etmekte.Gerçekten de hem moda hem de kozmetik devleri, kampanyalarında sizinle anlaştı. Modellik yapmayı daha çok mu seviyorsunuz, kampanyaları tercih etmenizin sebebi ne?
-Bir oyuncu olarak bu tarz projelerin beni ayrıca besleyeceğine de inancım sonsuz. Çünkü her kampanyada ayrı bir kadın oluyorum. Bu kendini keşfetmek gibi bir şey.Özgün olmayı hep esas aldım
-Genelde doğru kesimde bir jean ve beyaz bir tişört veya bir gömlek ile tamam hissedebiliyorum aslında. Ayakkabı tercihim günlük sneaker veya deri bootie’ler oluyor genelde. Şu sıralar mevsimin değişmesiyle kısa montlar edinmeye başladım. Yok denilebilecek kadar ince takılar kullanmayı seviyorum. Ve tabii ki sağlıklı ve parlayan bir cilt, hafif bir makyaj ve bakımlı görünen saçlar da tarzımı bütünleyen unsurlar...Sizin için ‘Yeni Türkan Şoray’ da dendi bir dönem... Fiziksel görünümle değil de, tarz olarak kendinize örnek aldığınız bir isim var mı?
-Yok aslında... Özgün olmayı, hissettiğim gibi giyinmeyi esas aldım hep..Peki nedir bu ‘özgün’ tarz? Günlük hayattaki Fahriye nasıl görünüyor?
- Rahat bir tarzım var. Dolabımın olmazsa olmazları zamansız tasarımlar. Bu tarz parçalarla kendi stilimi daha kolay yaratabiliyorum. Günlük trendleri uygulamaktansa beni yansıtan parçalar seçmek daha güçlü geliyor.Peki vamp ve kadınsı hissetmek istediğiniz zaman?
-Her kadının olmazsa olmazı siyah benim de favorim. Siyah mini elbise, deri ceket ve siyah bir bootie olmazsa olmaz.ARDA BARIŞ/KELEBEK