Dolardaki değer kazancı ile birlikte gelişmekte olan ülke piyasalarından fon çıkışları yaşanmasıyla tüm gelişmekte olan ülkeler satış baskısı altında kalırken; TL ve ruble dolar karşısında en çok değer kaybı yaşayan iki para birimi konumunda. TL son dönemde S&P’nin kredi notu düşüşü ve enflasyon endişeleri başta olmak üzere gelişmekte olan ülke para birimlerinden negatif ayrışıyor. Bankacılar TL’deki değer kaybına neden olarak dolardaki küresel değer kazancı, S&P’nin not indirimi, 10 yıllık ABD faizinin yüzde 3’e yükselmesi, petrol fiyatlarındaki yükseliş, yaklaşan seçimler öncesi genişlemeci politikalar, son öncü verilerin ekonomideki beklenen bir ivme kaybının başlangıcına işaret etmesini, yüksek enflasyon ve yüksek cari açığı gösteriyorlar.

‘4.30 NORMALLEŞTİ’
GCM Menkul Araştırma Uzmanı Enver Erkan, ABD’nin anlaşmadan çekilmesinin piyasaları olumsuz etkilediğini, dolar/TL’nin 4.30 eşiğini kırmasının önemli olduğunu söyleyerek, “TCMB’nin zorunlu karşılık adımı 4.29 civarında gelmişti dolayısıyla bu seviyelerin hassasiyet noktası olduğunu söyleyebiliriz. Gözler TCMB’de olabilir ama faiz dışı hamleler piyasayı çok yatıştıracak görünmüyor. İran ile yaptırımlar dönemine girilmesiyle bölgesel risklerin artması da tedirginlik unsuru olacaktır. Bütün bu gelişmeler kurda 4.30 seviyelerini normalleştiriyor” dedi.

MERKEZ’DEN YENİ HAMLELER BEKLENİYOR

TL’de yılbaşından bu yana çift haneye ulaşan değer kaybı ve enflasyon beklentilerindeki bozulmanın ardından Merkez Bankası önceki haftaki 75 baz puanlık faiz artışına gitti. Bu artışa rağmen küresel gelişmeler ve Türkiye’ye özgü endişelerle kur ve faiz geçen hafta çok sert yükseldi. Piyasalardaki satış baskısı bu haftaya da yansırken, BIST 100 endeksi bugün 98,904.07 puana kadar gerileyerek 10 ayın en düşük seviyesine indi. Endekste yılbaşından bu yana değer kaybı yaklaşık yüzde 14 oldu. Endekste, yıl içinde gördüğü en yüksek seviye olan 121,531 puana göre değer kaybı ise yüzde 18’i geçti.