Değişim ve yenilik hayatın temel dinamiğidir. Dünyada sabit kalan unsur değişimin ta kendisidir. Basın yayın sektörümüzü yakından ilgilendiren iletişim teknolojilerinde başdöndürücü bir ilerlemenin yaşandığını görüyoruz. Yepyeni medya araçları ortaya çıkıyor. 10-15 sene önce hayal bile edilemeyen birçok yenilik hayatımızın bir parçası haline geldi. Matbu gazetelerle beraber internet gazeteciliğinin yaygınlaştığını gördük. Her meslek dalı gibi gazetecilik de bu süreçte büyük bir dönüşüm yaşadı. Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir hadiseyi cep telefonundan takip edebiliyoruz. Sanal ortamda insanlar mekan sınırı olmaksızın iletişim kurabiliyor. Yeni medya araçları çok büyük faydalarla beraber riskleri de taşıyor. Hayatımızın hiçbir yerinde olmadığı kadar dezenformasyona maruz kalıyoruz.

Siber saldırılar şirketlerden devlet kurumlarına hatta seçimlere kadar herşeyi tehdit eder duruma geldi. Terör örgütleri propaganda yapmak yeni militanlar devşirmek için internete başvuruyor. Linç kültürü ve itibar suikastı sosyal medya ortamında çok büyük yaygınlık kazanıyor.

Yalan haber sadece insanı değil günümüz demokrasilerini de tehdit eden unsurlardan biridir. Türk demokrasisi de bu tehditten azade değildir. Son 6 yılda meydana gelen hadiseler bize bunu pek çok kez göstermiştir. Son yıllarda yaşadıklarımızı şöyle bir gözünüzün önünden geçirmenizi istiyorum. Türkiye'nin ekonomide rekorlar kırdığı, faizlerin en düşük seviyelere ulaştığı, IMF'ye borcumuzun sıfırlandığı bir dönemde önce ağaç bahanesi ile Gezi olaylarının fitili ateşlendi. Kimi sözce sanatçılarında merkezinde olduğu bu olaylarla ülkemizin sokakları karıştırılmak istendi. Bilhassa sosyal medya Gezi olaylarında bir provokasyon üssü olarak kullanıldı. Ülkemizle alakası olmayan nice yalan haberlerle özellikle de gençlerimiz galayana getirilmeye çalışıldı. Esnafımızın malı yağmalandı, belediye otobüsleri yakıldı. Bundan başarı elde edemeyince 17-25 Aralık'ta bu sefer farklı bir yol denediler yargı ve emniyet içindeki FETÖ'cüler eliyle hükümete darbe girişiminde bulundular.

Biz basını daha özgür çoğulcu Türkiye arzu ediyoruz. Türkiye ne basın özgürlüğünden ne de milli güvenliğinden ödün verebilir.