|
|
Odatv yazarı Müyesser Yıldız, “Şu an görevde olan 1509 hakim ve savcı FETÖ şüphelisi” başlıklı yazısında, arşivden ‘Kripto FETÖ’ sorunuyla ilgili notlara yer vererek, “Yargıdaki “Kripto FETÖ” sorununun çok daha derinlerde olduğu, bir başka ifadeyle ilk düğmenin yanlış iliklendiği sonucu çıkmıyor mu?” dedi. Yıldız’ın yazısını sosyal medyadan paylaşan Levent Mazılıgüney ise, “İtirafçı olup hakimliğe devam ediyorlar. İtiraf edecek hiçbir şeyim yok diye mi, takipsizlik aldığım halde görevime iade etmiyor ve avukatlık dahi yaptırılmıyorum?” ifadesini kullandı. Yazısında, “Elbette, peşinen bunların ‘FETÖ’cü, suçlu’ olduğu söylenemez” diyen Müyesser Yıldız, şöyle devam etti: “Ama neredeyse Bank Asya’nın kapısından geçenin işine son verilirken, hakkında en ufak ihbar olan açığa alınırken, dahası hakkında beraat, kovuşturmaya yer yok veya takipsizlik kararı bulunanların avukatlık yapması bile engellenirken, 1 yıldır soruşturulan bin 509 “şüpheli” kürsülerde oturuyor demektir! Yıldız yazısının devamında şu ifadeleri kullandı: 15 Temmuz darbe teşebbüsünün şaşkınlık ve sıcaklığı geçtikten yıllar sonra bile soruşturma ve yargılamalarda öyle bariz hatalar yapıldı ki, birçok kimse “Yargıda hala kripto FETÖ’cüler mi var? İşleri içinden çıkılmaz hale getirip, mağduriyet çuvalını büyütmek mi istiyorlar?” diye sordu. Öyle ki, Erdoğan bile, “At izinin, it izine karıştığını” söyledi. Nitekim iktidarın gazetesi Sabah’ın yazarı Dilek Güngör bugün de “Yargıda tehlikenin farkında mısınız” başlığı altında, “FETÖ”yle mücadele eden hakim ve savcılar kızağa çekilirken, onların yerine telefonunda ByLock çıkanlar, ByLock listelerinden isimlerini sildirenler, darbeci akrabaları olanlar ve benzerlerinin getirildiğini” öne sürdü. Güngör, şu anda yargıyı dizayn eden “O’cular, bu’cuların” kripto “FETÖ’cü” olduğu imasında da bulundu. Yargı üzerinde yeni hesaplaşmalar mı var, kimlere ne mesaj veriliyor, şu anda bilmek mümkün değil, ama iktidar medyasının bu gidişatı dillendirmesi, özellikle davaların akıbeti açısından hem önemli, hem de çok anlamlı!..
Nedir bunun izahı?!. Hem yargılamaların selameti, hem “Şüphe” altında görev yapan hakim ve savcılar açısından büyük bir handikap değil mi?!. Acaba neden soruşturmalar hızlandırılmaz veya idari herhangi bir tedbir alınmaz?!”
Bir sonraki adımda ise yargının “FETÖ”den sonra hangi grupların eline geçtiği konuşulmaya başlandı.