Sağlık İstatistikleri Yıllığı, sağlık hizmetlerinde yaşanan personel açığının ulaştığı boyutu ortaya koydu. Covid-19 salgını sırasında getirilen istifa yasağının kalkmasının ardından emekliye ayrılan ve istifa eden doktor sayısının yaklaşık 10 bin kişiye ulaştığını açıklayan Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık İş) Genel Başkanı Dr. Derya Uğur, istifa eden ya da emekliliğini isteyen doktorların önemli bölümünü uzman doktorların oluşturduğunu söyledi. AYRILAN AYRILANA Sözcü'den Saygı Öztürk'ün haberine 2002 yılında yurt dışına gitmek için belge isteyen doktor sayısı 59 iken; 2022 yılının Ocak ayında 197, Şubat'ta 157, Mart'ta 213, Nisan'da 214, Mayıs'ta 161, Haziran'da 229, Temmuz'da 231 olmak üzere bin 402'ye ulaştı. Yurt dışına çıkmak için belge isteyenler arasında akademik personelin de önemli yer tuttuğunu anlatan Uğur, SÖZCÜ'ye şunları söyledi: “Acil tıp, beyin ve sinir cerrahisi, anesteziyoloji ve reanimasyon, genel cerrahi, çocuk sağlığı ve hastalıkları, kadın hastalıkları ve doğum gibi kritik branşlardan yurtdışına gidenlerin sayısında dikkat çeken artış gözleniyor. Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) tercihlerinde beyin ve sinir cerrahisi, kadın hastalıkları ve doğum, kalp-damar cerrahisi gibi branşlarda tercih sayısının son derece azaldığı göz önüne alınırsa durumun ciddiyeti daha iyi anlaşılır. Yurt dışına gitmek için başvurular bu şekilde devam ederse bu yıl sayının 3 bini bulacağını tahmin ediyoruz. Yaşanan durum, bizim için büyük bir üzüntü kaynağıdır.” ŞİDDETSİZ GÜN GEÇMİYOR Böyle giderse sağlık sisteminin tıkanacağına dikkat çeken Sendika Genel Başkanı Derya Uğur, sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olayları, yoğun çalışma saatleri, kötü çalışma koşulları, liyakatsiz yöneticiler, maaş alım gücünün giderek azalması gibi sorunların sağlık çalışanlarını tükettiğini belirtti. Uğur, açıklamasını şöyle sürdürdü: “Aslında sorun yeni değil. Sorun toplumdaki herkesi etkilemeye başlayınca, hastanelerde randevu alamama durumu ortaya çıkınca sorun algılanmaya başlandı. Hastalar birçok branşta ve yan dalda Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu alamadıkları için kamu sağlık hizmetine ulaşamıyor.” “MAAŞ” GİBİ YANSITILDI Sağlık çalışanlarının “Tükeniyoruz” dedikçe bunun duygu sömürüsü gibi algılandığını, dertlerinin “maaşmış” gibi yansıtıldığını, “Giderlerse gitsinler” denildiğini hatırlatan Uğur, “Ancak görüldü ki durum o kadar basit değil” dedi ve şunları söyledi: “2003 yılında uygulamaya konulan sağlıkta dönüşüm programı ile birlikte sağlık sisteminde sorunlar katlanarak büyüdü. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları da sistem içinde daha da kötüleşti. Sağlık sisteminde bu kadar ciddi sorunlar varken, nitelikli hizmeti almak da mümkün olmadı. Mevcut koşullarda değişiklik olmazsa, şiddetin önü alınamazsa yurttaşımızın nitelikli sağlık hizmetine ulaşamaması kaçınılmaz olacaktır. Güvenli çalışma ortamı, nitelikli sağlık hizmeti vermenin ön koşuludur. Yurttaşımızın nitelikli sağlık hizmeti alması da buna bağlıdır. O yüzden toplumun duyarlılık göstermesi gerekiyor. Bunun için emek meslek örgütlerinin sesine kulak verilmeli, sağlıkta şiddetin önüne geçecek yasal önlemler için tüm siyasi partilerin duyarlılık göstermeli.” Asker hastanelerin açılması geciktirilmesin Dr. Derya Uğur, “Eğitimiyle, harp cerrahisi ve psikolojisi gibi özellikli alanlarda uzman kadrolarıyla, rehabilitasyonuyla, lojistiğiyle, tedavisiyle bir bütün olan askeri sağlık sistemi sona erdirilirken kuşaktan kuşağa aktarılan tecrübe ve arşivde yok edilmiş oldu. GATA başta olmak üzere İstanbul, Diyarbakır, Erzurum, Şırnak, Muğla'daki hastanelerin Milli Savunma Bakanlığı’na yeniden devredilmesi geç kalınmış bir karardır” dedi. ÇOK İYİ PLANLANMALI Asker hastanelerinin devrinin ardından geçen 6 yılda emekli olanlar gibi sivil hayatta kendilerine yeni bir düzen kurulduğunu anlatan Uğur, “Alanında uzman kadroların eğitiminin yıllar alacağı düşünüldüğünde; yaşanan kayıpların önemi daha da görünür hale geliyor. Bu çerçevede devir işlemi çok iyi planlanmalı; tüm tecrübe ve deneyim sahibi kişilerin görüş ve önerileri alınmalı, planlamalara dahil edilmeli, dönmek istemeyenlerin mağduriyet yaşamamaları için de gerekli düzenlemeler yapılmalı” ifadelerini kullandı. Sağlık istatistiklerinin ortaya koyduğu tablo – 2020 yılında 100.000 kişiye düşen toplam hekim sayısı 205, Avrupa Birliği ortalaması 389, Ekonomik Kalkınma Örgütü (OECD) ortalaması 356 kişi. – 100.000 kişiye düşen toplam diş hekimi sayısı Türkiye'de 42, Avrupa Birliği ortalaması 79, OECD ortalaması 73 kişi. – 100.000 kişiye düşen hemşire ve ebe sayısı 2020 yılında 342'ye ulaştı. Avrupa Birliği ortalaması 873, OECD ortalaması 919 kişi.
Sağlık hizmeti sunan kurum ve kuruluşlarda sözlü şiddetin olmadığı bir gün bile yaşanmadığını, fiziksel şiddetin de artığını, hatta can aldığını kaydeden Uğur, “Giderek daha da kötüleşmeye başlayan şiddet ve şiddetin can alması, bir hekime ömrünü adadığı mesleğini sorgulatmaya başlattı. Hekimler tüm zorluklarına rağmen onlarca yıl emek verdikleri mesleklerini bir kenara bırakarak, ‘yaşama haklarını' tercih etme zorunda kalıyor” dedi.
15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra 33 asker hastanesi, uzman görüşü alınmadan, sonuçları analiz edilmeden Sağlık Bakanlığı ve Sağlık Bilimleri Üniversitesi'ne devredilmişti Bu hastanelerin bazıları bağımsız hastane olma özelliğini yitirerek bulundukları illerdeki devlet hastanelerine bağlanmış, bazıları da kapatılmıştı.
Sağlık Bakanlığı 2020 yılı sağlık istatistiğine göre ülkemizin, durumu şöyle: