Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş Rusyadaki bir dizi temaslarından sonra Türkiye dönüşü gündeme ilişkin açıklamalarada bulundu ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. Suriye ile normallleşme, yeni anayasa, anayasa’nın ilk dört maddesi ve İsail ile ilgili konuları değerlendiren TBBM Başkanı Numan Kurtulmuş özetle şunları belirtti: "Suriye'nin açık bir şekilde Türkiye'ye ihtiyacı vardır" "Anayasa süreci iç politikadaki tartışmalara heba edilmesin" "Eğer kasıt varsa külliyen yalan, kimse bu süreci zehirlemesin!" "İlk dört madde tartışması, lüzumsuz yere vakit kaybetmektir" "Yeni Anayasa süreciyle ilgili birkaç tur daha olacak"
"Asıl olan, Suriye'de istikrar ve toprak bütünlüğünü sağlayacak adımların atılmasıdır. Bunun için Suriye'nin açık bir şekilde Türkiye'ye ihtiyacı vardır.Türkiye ile Suriye arasındaki sorunların süratle çözülmesi ve normalleşmenin ötesinde çok yakın diyalogların ortaya konulması lazım.Türkiye, Suriye'deki iç savaşın çıktığı ilk andan itibaren, Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunan bir ülkedir. Çünkü Suriye'nin dağılması, parçalanması Orta Doğu'nun istikrarsızlığını arttıracak bir faktördür. Suriye'nin açık bir şekilde Türkiye'ye ihtiyacı vardır. Türkiye ile Suriye arasındaki sorunların süratle çözülmesi ve normalleşmenin ötesinde çok yakın diyalogların ortaya konulması lazım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin böyle bir sorumluluğu var. Aslında başından itibaren fevkalade açık, şeffaf bir süreci yürütmeye gayret ettik. Bütün partilerle görüştük. Son görüşmelerimizde hiçbir parti kategorik olarak kapıyı kapatmadı, “biz müzakereye kapalıyız” demedi. Tabii anayasa yapım sürecinin sağlıklı işleyebilmesi için siyasetteki diyalog zemininin de sağlıklı işlemesi lazım… Anayasa süreci iç politikadaki tartışmalara heba edilmesin. İç politika, partilerin tutumları farklı olabilir ama sonuçta anayasa ortak bir sorun, ulusal bir sorunumuz.
Bazı siyasetçilerimiz maalesef yanlış cümleler kuruyorlar, yanlış şeyler söylüyorlar; “Meclis Başkanı’nın elinde hazır bir anayasa var, dolaşıyor, partileri ikna etmeye çalışıyor” diye. Külliyen yanlış! Eğer kasıt varsa külliyen yalandır. Bir madde dahi hazır bir şey yok. Aksine diyoruz ki, bütün partiler, kendi politik kimlikleri çerçevesinde görüşlerini dile getirsin. Türkiye Büyük Millet Meclisi anayasa yapma yetkisine de gücüne de sahiptir. Bu meclis anayasa yapamaz” diyenler demokrasiyi özümsememiş olanlardır. Eğer meclisteki partiler ortak bir metinde buluşabilirse anayasayı yaparlar. Israrla söylediğimiz şey, kimse bu süreci zehirlemesin!
İlk dört madde tartışması, lüzumsuz yere vakit kaybetmektir. Mecliste temsil edilen partilerin çoğunluğu hatta tamamına yakını ilk dört maddeyle ilgili en ufak bir problemleri olmadığını ısrarla söylüyor. Dolayısıyla ilk dört madde konusu gündeme gelmeyecektir. Nihayetinde anayasa yapmak bir aritmetik meselesi. Meclisin kahir ekseriyeti ilk dört maddeyi tartışmayı uygun görmüyorsa bunu ısrarla gündeme getirmek lüzumsuz bir zaman kaybıdır. Sanki böyle bir tartışma varmış gibi ilgili ilgisiz herkes topa giriyor ve bunun üzerinden vatan bekçiliğine soyunuyor. 1920’den beri bu vatanın bekçisi, egemenliğin kayıtsız, şartsız sahibi olan Türk Milleti ve onun yetkilendirdiği TBMM’dir.
(Yeni anayasa görüşmelerine ilişkin soru üzerine) Ekim ayından başlayan bir yıllık bir takvim oluşturduk. Hukuk camiasıyla, üniversite camiasıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, meslek odalarıyla, kooperatiflerle, KOBİ ve esnaf örgütleriyle, sanayicilerle, öğrencilerle, emeklilerle, toplumdaki tüm gruplarla, görüşlerle, örgütlerle, kısacası tüm halkımızla belli aralıklarla bir araya geleceğiz. Yeni Anayasa süreciyle ilgili görüşmeler olacaktır. Birkaç tur daha olacak. Partiler kendi tekliflerini yapacaklar. Önemli bir nokta, yeni anayasaya ilişkin tartışmaların, toplumda yeni bir kamplaşma, kutuplaşmaya vesilesi olarak kullanılmamasıdır. Partilerin anayasası olmaz, halkın, milletin anayasası olur. Nihayetinde anayasalar bir toplumsal sözleşmedir.İlk temaslarımızda anayasa yapım süreciyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi'nin müspet yaklaştığını, en azından kapıyı kapatmadığını söyleyebilirim."