![]() |
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin Ankara Arena’daki 39. Olağan Kurultayı’nın açılışında yaptığı konuşmada, sürecin önemini şu sözlerle vurguladı: "Bugün kurultayımızın ilk günü.Parti programımızı tartışacağımız, görüşeceğimiz, son şeklini verip hayata geçireceğimiz, oylamasını yapacağımız, ardından tüzüğümüzde ortaya çıkan değişiklik ihtiyaçlarını gidereceğimiz bir kurultay" Kurultay süreci boyunca yapılan çalışmaları anlatan Özel, sözünü tuttuklarını belirtti: "O takvimin içinde hiç şüphe yok ki en önemli iki hedefimiz tüzüğümüzü değiştirmek ve programımızı yenilemekti" Program hazırlıklarının katılımcı şekilde yürütüldüğünü belirten Özel, 81 il ve 923 ilçede danışma kurulları toplandığını anlattı: "Elbette pek çok siyasi partide bunun şekil şartı tamamlamak için yürütülen bir süreç olduğunu biliyoruz ama bizde öyle olamazdı. (…) İlçelerin meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, sendikal örgütlenmelerinin davet edildiği, kanaat önderlerinin ziyaret edilerek fikirlerinin alındığı bir süreci hep birlikte siz yaşadınız" "HER ŞEYE RAĞMEN DİRENDİK" "Bu süreci Mart, Nisan, Mayıs aylarında olgunlaştırmayı düşünüyorduk. Malum 19 Mart Sivil Darbesi, hatta 19 Mart Yargı Darbesi ile birlikte bambaşka bir sürece girdik. Her şeye rağmen bir yandan direndik ama bir yandan büyük bir emekle, büyük bir gayretle çalışmaya devam ettik" "ESAS MESELE İKTİDAR OLMAK" "Esas mesele her şeyden kurtulmak için iktidar olmak. Bu programdan bir hükümet programı çıkarmak. 100 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkeyi bir kez daha kurtarır dedirtebilmenin esas yolunun bu çalışmalardan geçtiğini biliyorduk" Kurultayda tartışılacak başlıklara ilişkin konuşmasında Özel şu konulara vurgu yaptı: Seçim barajı ve hazine yardımı adaletsizliği "Demokratik bir şekilde özgürce tartışılacak, oylanacak. Genel Başkan seçimi yapılacak. Biliyorsunuz tüzüğümüzdeki Sayın Karayalçın'ın, rahmetli Altan Öymen'in sevgili Hikmet Çetin'in Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun olurlarıyla önerdiğimiz sizin destek verdiğiniz şekilde artık partimizde mevcut genel başkanın imza toplaması yani o alanı daraltması diğer adaylıklara zorlaştırması uygulamasını tamamen terk ettik. Mevcut genel başkan talebi halinde adaydır. Diğer adaylara özgürce imza verilebilir. Yarın talebi olan yüzde 5'lik en alt sınıra indirilmiş imzaları toplayan adayların varlığında bir serbestçe genel başkanlık seçimi yapacağız." CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in konuşması tam olarak şöyle: Bugün kurultayımızın ilk günü. Cumartesi, pazar günleri iki günlük seçimli, siyasi tonu yüksek kurultaylarımızın yanı sıra uzun süre sonra ilk kez parti programımızı üzerinde uzun emekler verdiğimiz parti programımızı tartışacağımız, görüşeceğimiz, son şeklini verip hayata geçireceğimiz, oylamasını yapacağımız ardından tüzüğümüzde son bir yıl içinde ortaya çıkan birtakım değişiklik ihtiyaçlarını gidereceğimiz, ardından da yarınki kurultay takvimimizi işletmek üzere bugünkü çalışmalarımızı tamamlayacağımız kurultayımızın ilk günündeyiz. Bugün bu salonda, yarın 81 ilden Türkiye'nin dört bir yanından buraya koşup gelecek Cumhuriyet Halk Partililerin takip edecekleri bu salonda bugün delegelerimizle ve konuklarımızla, davetlilerimizle birlikte program çalışmamızı yapacağız. Bildiğiniz gibi 2 yıl önce bu salonda değişim kurultayımızda birtakım sözler, vaatler ve önümüze bir çalışma takvimi koymuştuk. O takvimin içinde hiç şüphe yok ki en önemli iki hedefimiz Tüzüğümüzü değiştirmek ve programımızı yenilemekti. Geçen sene 4-9 Eylül tarihleri arasında 4 Eylül Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partimizin de ilk kurultayı, ilk kongresi o günkü söylemle ilk kurultayı olarak kabul ettiği Sivas Kongresi'nin toplandığı gün. 9 Eylül'de hem düşmanın işgalinden Anadolu'yu kurtardığımız, düşmanı denize döktüğümüz hem de partimizin kuruluş yıl dönümüne gelen haftayı kuruluş haftası olarak tanımlamıştık. Geçen sene bu kuruluş haftası boyunca çeşitli etkinlikler yapmış, Tüzüğümüzü 81 il başkanımızın ve örgütümüzün sahiplendiği bir süreçle örgütün talepleri, çağın talepleri, Türkiye'nin önüne koymak istediğimiz örnek parti içi demokrasi hedeflerimiz, bizlerin ve partimizde parti içi demokrasiye dair söz söyleyen herkesin taleplerinin ortaklaştığı ve... Ve 10 ay öncesindeki kurultayımızda söz verdiğimiz gibi ortak akılla çalışıp bir mutabakatla sonlandırmak istediğimiz tüzüğümüzü bu salonda toplanan delegelerimizin neredeyse oy birliğiyle en tartışmalı maddesinde 32 karşı oya karşı 1200'ün üzerinde oyla ve maddelerinin çoğunu oy birliğiyle onaylamış ve yürürlüğe koymuştuk. O tüzüğümüzde artık Cumhuriyet Halk Partisi'nin bundan sonra her yıl 4-9 Eylül arasındaki haftayı kuruluş haftası olarak kutlaması da resmiyet kazanmıştı. 4-9 Eylül haftasında bu yıl için hedefimiz program çalışmamızdı. "DİĞER PARTİLER GİBİ ŞEKİL ŞARTI DEĞİL" Ardından ikinci il danışma kurulu toplantılarımız yapıldı. İlçelerden gelen öneriler İl Danışma Kurulu toplantılarında tartışıldı. Üzerinde mutabakata varılan maddeler olgunlaştırıldı, raporlar haline getirildi ve Genel Merkezimize yollandı. Bu çalışmalarla eş zamanlı olarak Sayın Genel Sekreterimizin, yardımcılarının ve görev dağılımı gereği Gölge Bakanlarımızın kendi alanlarında ve tüm parti meclis üyelerimizin, milletvekili grubumuzdan konuya katkı koymak isteyen çok sayıda arkadaşımızın emekleriyle hem bu raporlar çalışıldı. Hem dünyadaki örneklere bakan komisyonlarımız çalışmalarına devam ettiler. Bir yandan da bu kez genel merkezler düzeyinde meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, sendikalarla gerekli temaslar kurularak olgunlaşmakta olan metin anlatıldı, öneriler, eleştiriler, görüşler alındı. Bu süreci Mart, Nisan, Mayıs aylarında olgunlaştırmayı düşünüyorduk. Malum 19 Mart Sivil darbesi hatta 19 Mart Yargı Darbesi ile birlikte bambaşka bir sürece girdik.Ve 10 ay öncesindeki kurultayımızda söz verdiğimiz gibi ortak akılla çalışıp bir mutabakatla sonlandırmak istediğimiz tüzüğümüzü bu salonda toplanan delegelerimizin neredeyse oy birliğiyle en tartışmalı maddesinde 32 karşı oya karşı 1200'ün üzerinde oyla ve maddelerinin çoğunu oy birliğiyle onaylamış ve yürürlüğe koymuştuk. O tüzüğümüzde artık Cumhuriyet Halk Partisi'nin bundan sonra her yıl 4-9 Eylül arasındaki haftayı kuruluş haftası olarak kutlaması da resmiyet kazanmıştı. 4-9 Eylül haftasında bu yıl için hedefimiz program çalışmamızdı. Tabii ki program çalışması ne bir güne, ne bir haftaya sıkıştırılabilecek ya da partide birkaç kişinin oturup kaleme aldığı ve ardından oya sunduğu bir metin olamazdı. Elbette pek çok siyasi partide bunun şekil şartı tamamlamak için yürütülen bir süreç olduğunu biliyoruz ama bizde öyle olamazdı. Biz söz verdiğimiz gibi önce 81 ilde ilk il danışma kurullarını yapıp bu çalışmaları il bazına taşıyarak, tanıtarak tartışmaya başladık. Ardından 923 ilçemizde ilçe danışma kurulları yapıldı. İlçe bazında partimize geçmişte emek verenler, katılım sağlamak isteyen tüm üyelerimiz, o ilçelerin meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri varsa sendikal örgütlenmelerinin davet edildiği, şehrin kanaat önderlerinin ziyaret edilerek fikirlerinin alındığı, ilçe danışma kurullarında tartışıldığı, raporlaştırıldığı bir süreci hep birlikte siz yaşadınız ve partimizin programını ilçe bazında tartışarak olgunlaştırdınız. Programımızdan beklentileri. Ardından ikinci il danışma kurulu toplantılarımız yapıldı. İlçelerden gelen öneriler İl Danışma Kurulu toplantılarında tartışıldı. Üzerinde mutabakata varılan maddeler olgunlaştırıldı, raporlar haline getirildi ve Genel Merkezimize yollandı. Bu çalışmalarla eş zamanlı olarak Sayın Genel Sekreterimizin, yardımcılarının ve görev dağılımı gereği Gölge Bakanlarımızın kendi alanlarında ve tüm parti meclis üyelerimizin, milletvekili grubumuzdan konuya katkı koymak isteyen çok sayıda arkadaşımızın emekleriyle hem bu raporlar çalışıldı. Hem dünyadaki örneklere bakan komisyonlarımız çalışmalarına devam ettiler. Bir yandan da bu kez genel merkezler düzeyinde meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri, sendikalarla gerekli temaslar kurularak olgunlaşmakta olan metin anlatıldı, öneriler, eleştiriler, görüşler alındı. Bu süreci Mart, Nisan, Mayıs aylarında olgunlaştırmayı düşünüyorduk. Malum 19 Mart Sivil darbesi hatta 19 Mart Yargı Darbesi ile birlikte bambaşka bir sürece girdik.... O günden bugüne neler yaşadık, neler oluyor? Bunların hepsini yarınki konuşmam sırasında değerlendireceğim. Ama bugünü programla ilgili detayların, programla ilgili Cumhuriyet Halk Partisi'nin ortaya koyduğu perspektifin Türkiye'nin önüne koyacağı yol haritasının öne geçmemesi açısından konuşmamı bugün sadece programla ilgili kısımlarıyla tutacağım. Siyasi polemiklere, siyasi değerlendirmelere ya da önümüzdeki süreçle ilgili hep birlikte kararlılığımızı ifade edeceğimiz söylemlerin tamamını yarına bırakıyorum. "HER ŞEYE RAĞMEN DİRENDİK" Türkiye'nin sorunlarını bildiğini ama nasıl çözeceğine yönelik sözlerinin duyulmasına engel olmak maksatlı o kötü girişim bir yandan arkadaşlarımızı özgürlüklerinden mahrum bırakırken eşlerinden, çocuklarından, ailelerinden ayırırken onlara çok ağır, çok haksız bedeller ödetirken bir yandan da Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidara hazırlanmasının, iktidar yürüyüşünün ve bunun toplum tarafından kıymetlendirilmesinin önüne geçmeye çalıştığı da çok açıktı. Her şeye rağmen bir yandan direndik ama bir yandan büyük bir emekle, büyük bir gayretle çalışmaya devam ettik. Cumhuriyet Halk Partisi karşı kafede kayyum kapıda beklerken içeride program çalışmalarını yapabilen, zaman zaman görev yapan genel başkan yardımcılarımızın, parti meclis üyelerimizin partiye bir müdahale var mı diye perdeyi aralayıp dönüp oturup dünyadaki sosyal demokrat programları Türkiye'ye en olumlu yönleriyle nasıl taşırız çalışmasını birlikte yapabildikleri bir süreçti. Otobüsün üzerindeki konuşmanın öncesinde bir yandan ne konuşacağımızı not alırken bir yandan programla ilgili verilmesi gereken bir iki kritik kararı genel sekreterimizin telefonu ucunda yanıtladığım süreçleri dün gibi hatırlıyorum. "ESAS MESELE HER ŞEYDEN KURTULMAK İÇİN İKTİDAR OLMAK" Bu kadro kurtarır. 100 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkeyi bir kez daha kurtarır dedirtebilmenin esas yolunun bu çalışmalardan geçtiğini biliyorduk. O kararlılıkla da bugün buradayız, sizlerle birlikteyiz. Dilek Kaya İmamoğlu başta olmak üzere eşleri eşleri eşleri cezaevinde olan, babaları cezaevinde olan, evlatları cezaevinde olan aileler de burada. Çünkü nihai kurtuluşun ilk adımının bu salondan atılacağını biliyoruz. Yarın Türkiye'nin dört bir yanından gelecek ve bu salondaki iktidar yürüyüşü coşkusuna katılacak olanların oturacağı yerlerde anlamlı anlamlı görseller var. Şunu ifade edeyim. Benim sol tarafımda salonda bir 40 yama çalışması var. Patchwork diye isimlendirilen 40 yama çalışması var. Bununla ilgili ilk fikir sevgili Muharrem Erkek'in eşi Özen kardeşimizden geldi. Dedi ki, biz Türkiye'deki 81 ildeki bütün kadınlar ilmek ilmek emek emek bir şey yapıp onu gelip Saraçhanede birleştirmek istiyoruz. Karşıdaki Türkiye haritasının her bir ili, o ildeki kadın kolları başkanlarımızın liderliğiyle, kadın kollarımızın gayretiyle o ildeki kadınların emeğiyle hazırlandı. Kadın Kolları Genel Başkanımızın Sayın Dilek Kaya İmamoğlu'nun Proje Koordinatörü Canan Çimen Hanımefendi'nin büyük gayretleriyle de Saraçhanede bir araya getirildi ve İstanbul Büyükşehir Belediyesinin tarihi Saraçhanedeki binasına hep birlikte 19-26 Mart arasında kayyuma direndiğimiz İstanbul'un iradesine sahip çıktığımız ve sonunda Ekrem İmamoğlu Silivri Cezaevinde olmasına rağmen orayı bir atanmışa değil yine ona vekalet edecek Cumhuriyet Halk Partili bir seçilmişe emanet edene kadar mücadele ettiğimiz o binaya asıldı. O binadaki görüntü oradayken arkadaşlarımız, o binadaki 19-26 Mart direnişimizin ki dışarıdaki bir fotoğraf sergisinde ilk geceki 110.000 kişiden 24 23 Mart akşamki 1.200.000 kişilik miting görüntülerini de o sergiyi de görebileceksiniz. Oranın o günlerin anısına benimle görüntülü görüşmek istediler. Biraz güçlüklerle yapabildiğimiz o görüşmede karşımdaki bu görüntüyü Saraçhanenin üzerinde görünce dedim ki, 81 ildeki kadınların emeğiyle ortaya çıkmış bu çalışma mutlaka önce adalet ve önce hürriyet diyen bu çalışma şimdi iktidar zamanı diye yola çıkacağımız kurultayımızda da mutlaka bulunmalı diye şimdi yarın belki bu boyutuyla gösteremeyiz bütün tribünü kaplıyor ama buna emek veren 81 ilin Cumhuriyete sahip çıkan, demokrasiye sahip çıkan seçme seçilme hakkına ve seçtiklerine sahip çıkan Cumhurbaşkanı adayımıza ve iktidar kadrolarımıza sahip çıkan kadınları yürekten alkışlıyoruz. Hepsinin emeklerine sağlık. Dirençli bir yurttaşı, güvenli yarınları ve kalkan Türkiye'yi, güçlenen Türkiye'yi, kazanan Türkiye'yi nasıl sağlayabiliriz? Nasıl taahhüt edebiliriz? Bugün burada bunları çalışacaksınız. Bu çökmüş sisteme karşı umudu örgütlemek için yola çıktık. Bunun için demokrasiyi konuşacağız, hukuku konuşacağız. Demokrasinin önündeki en büyük engel olan seçim barajını konuşacağız. Sadece belli partilere yapılan hazine yardımının nasıl siyasetin toplumsallaşmasının önünde engel olduğunu ve bunu nasıl aşacağımızı konuşacağız. Siyasetin finansmanını, siyasi siyasi ahlak yasasını, GRECO kriterlerini de aşacak Türkiye'de siyasetin hem finansmanını şeffaflaştıracak, hem yolsuzlukların önünü kesecek hem de bundan sonra her türlü tartışmayı ve ikili hukuk uygulamalarının önüne geçecek bir çalışmayı burada olgunlaştıracaksınız. Eşit yurttaşlık ilkesiyle inanç kimliklerinin nasıl korunacağını, herkesin kendini eşit yurttaş hissedeceği güvenceleri, Anayasa Mahkemesinin önemini, AİHM kararlarının anayasal bağlayıcılığını ve bunun bundan sonraki süreçte nasıl güvence altında olacağını konuşacaksınız. Bugün bu salondan artık hiçbir çocuğun annesinden, babasından yoksulluk mirası devralmaması için hiçbir çocuğun hayata kapatamayacağı kadar bir farkla geriden başlamaması için devletin üstüne düşenleri konuşacaksınız. Temel vatandaşlık gelirini konuşacaksınız. Birileri vergiyi tabana, siyaseti tavana yaymışken verginin tavana, siyasetin tabana nasıl yayılabileceğini konuşacaksınız. Nitelikli eğitimi hem sınıftaki eğitim hem okulun bahçesinden koridorlarına kadar nitelikli eğitimin önündeki eşitsizliğin, yoksulluğun yarattığı sorunların nasıl ortadan kaldırılacağını, o eğitimi veren ordunun bugün atanamayan öğretmenler de dahil olarak sorunlarını ve Türkiye'nin bu konudaki yarınlarını, bu konudaki taahhütlerimizi konuşacaksınız. Kadını sosyal hayata katan, çocuğu erkenden doğru şekilde eğitime hazırlayan kamu kreşlerinin olmazsa olmazlığını, başta üniversite öğrencileri olmak üzere tüm toplum için ücretsiz barınma hakkını, asgari ücretin ortalama veya da temel bir ücret olmak yerine bir yıllık kıdemle hızla ondan uzaklaştırılan bir başlangıç maaşı olmasını, onun da belirlenirken ki komisyonun adil, şeffaf, hakkaniyetli olup orada emekçinin sözünün nasıl olacağını, yıllarca emek vermiş, alın teri, göz nuru akıtmış, ellerin asırlanmış emeklilerin şu anda uğradıkları büyük haksızlığın nasıl ortadan kalkacağını devletin memuruna da, işçisine de nasıl sahip çıkması gerektiğini siz konuşacak, siz somut önerileri tartışacak parti programınıza dert edeceksiniz. 12 Eylül darbesi siyasetin üstünden bir tanklarla geçerken esas ezilenin örgütlenme hakkı olduğunu, her dört işçiden üçü sendikalıyken bugün Türkiye'de gerçek anlamda grevli toplu sözleşmeli sendikal hakların kamuda dışarı çıkarıldığında nasıl eser miktarda kaldığını, bunun önündeki engelleri kaldırmanın hem emeği korumak, hem siyaseti güvence altına almak, hem de demokrasiyi güvence altına almak olduğunun bilinciyle örgütlenme hakkını ve sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırmanın örgütlü bir toplum, örgütlü bir emek yaratmanın yolunu yöntemini konuşacaksınız. Elbette ki ne sermayeye ne üretmeye düşman, esas çarenin kalkınmada, daha çok kazanmada, sonra bu geliri hakça paylaşmakta olduğunun bilinciyle yeşil, mor, dijital nitelikli istihdama yönelik dönüşümü ve bununla ilgili çağı yakalayan ve Türkiye'nin önüne koyması gereken hedefleri somutlayan çalışmaların son halini duyacak, bunun üzerinde tartışacaksınız. Tarımdaki ithalat bağımlılığından çiftçinin yalnızlaştırılmasına, ortalama 58'lere çıkmış çiftçi yaşına, her üç genç çiftçiden ikisinin asgari ücretle sanayide çalışmaya razı olduğu bu süreçte gerçek beka sorununun bu olduğunu konuşacaksınız. Ve dirençlilik dendiğinde sadece deprem değil ama en önemlisi deprem, her türlü afete karşı dirençli olmayı ve bu konuda orman yangınlarından sellere, heyelanlara kadar tamamının aslında doğru planlama ve doğru tedbirlerin zamanında alınmaması ve önleyici çalışmaların önemini de, afetin yönetimini de ihtiyaç olduğunda yaraların sarılmasındaki zaafiyetleri de ortadan kaldıracak, gerçekten sorunu bilen ve çözmeye azmetmiş olan bir perspektifi hep birlikte tartışacaksınız. Ve Türkiye'nin dış politikasında eşlerin, kardeşlerin, çocukların muhatap alındığı ve burada muhatap kılındığı değil, Türkiye'nin hariciye geleceğinin yeniden ayağa kaldırıldığı o süreçte Türkiye'nin hem Batı İttifakının bir üyesi, hem de Rusya'nın komşusu, Çin'in gelecekteki en önemli paydaşlarından bir tanesi ve Ortadoğu'da orayı bataklık olarak gören değil, orayla doğru ilişkiler kuran ve kendindeki Cumhuriyet Halk Partisi'nin bölgedeki tüm ülkelerde artık yükselen ve Selefi yaklaşımlardan çok bundan sonraki sürece yönelik olarak laikliğin, sekülerizmin yükselmek üzere olduğu Ortadoğu'ya nasıl örnek bir parti, Türkiye'nin nasıl örnek bir ülke, Ortadoğu'nun sömürülmek için gidilip de üzerinde planlar yapılan bir yer değil barış içinde Türkiye ile Ortadoğu'nun Balkanların Kafkasların hep beraber güçlenebileceği ne kadar önemli komşuluklar olduğunu da tarif eden dış politika perspektifimizi hep birlikte tartışacak, iktidarını sürdürmek için Türkiye'nin gelecek umudu nadir toprak elementlerinin nasıl güvence altına alınacağını da Karadeniz'deki mavi vatandaki hidrokarbon yataklarını da Türkiye'nin bundan sonraki hem dış politikasını hem Avrupa'nın çok ihtiyaç duyduğu güvenlik kaygıları için en önemli müttefiki olabileceğini hem de Cumhuriyet Halk Partisi'nin ortaya koyduğu cesur, kararlı ve doğru ilişkilerle ilerlediği Avrupa Birliği'ne tam üyelik hedefinde gençler için yasaksız bir Türkiye'yi, vizesiz Avrupa'yı nasıl mümkün olduğunu bu salonda sizler olgunlaştıracaksınız. Bu salondan elbette bir program için beklenenden çok daha somut ama sorunlar nasıl çözülecek meselesine didik didik baktığında belki bir parça soyut kavramlar çıkacak. Ama bu salondan bir iktidar perspektifi, bir iktidar yürüyüşü ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarı iktidarı için ortaya koyacağı bir hükümet programı ortaya çıkacak. Bu salondan Türkiye'nin gelecek iktidarının kararlılığını, o konuda Cumhuriyet Halk Partisi'nin inancını, birkaç gün içinde somutlaştıracağı zenginleştireceği kadrolarını ve bu konudaki yürüyüşünün ordusunun ilk ama ilk harekete geçen takımını burada ağırlamaktan bugün bu güçlü takımla, bu güçlü ekiple birlikte bunu her şeye rağmen oturup slogansız tartışmanın sesinin değil içinin güçlü olduğu bir süreci birlikte örmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Hepiniz hoş geldiniz. İyi ki geldiniz. İyi ki hafta içinde bir cuma günü sabah 10'da dedik. Sabah 10'da 1300'ün üzerinde imzayı attınız. Ben hazırım. Sorunları söylemeye değil çözmeye kararlılık koymaya çözümüne katkı koymak için bana 2 milyon üyemizin mahalleden ilçeye, ilçeden ile il kongresinden bu kurultaya beni yolladığı sorumluluğumun farkındayım diyen her birinizi ve bu sürece, bu sürece bütün bir sene boyunca da katkı koymuş 600 akademisyenimizi, 600 örgüt özel temsilcimizi, parti dışından 250 genç arkadaşımızı, sendikaların temsilcilerini, meslek örgütü temsilcilerini her birisini bugün buraya cesaretle geldikleri ve delegelerimizle birlikte bu nitelikli tartışmaya eşlik ettikleri için teşekkür ediyorum. Önemli gündür. Bugün sesi değil sözü yükseltmenin günüdür. Sözüne, sesine her birine ayrı ayrı saygı duyduğum sizleri saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi baba ocağı Ay yıldızın gölgesinde ana kucağı Geçerken masanın üstüne bırakayım diye aklımdan geçti. Yanıma almışım. Değerli delegelerimiz şimdi elimde bir önerge var. Bugün burada 3 günlük bir kurultayı yönetecek bir divan başkanı seçeceğiz. Önce program tartışılacak oylanacak. Ardından tüzük tartışılacak, madde madde görüşülecek, oylanacak. Yarın partimizin faaliyet raporu mali raporu okunacak, müzakereye açılacak. Demokratik bir şekilde özgürce tartışılacak, oylanacak. Genel Başkan seçimi yapılacak. Biliyorsunuz tüzüğümüzdeki Sayın Karayalçın'ın, rahmetli Altan Öymen'in sevgili Hikmet Çetin'in Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun olurlarıyla önerdiğimiz sizin destek verdiğiniz şekilde artık partimizde mevcut genel başkanın imza toplaması yani o alanı daraltması diğer adaylıklara zorlaştırması uygulamasını tamamen terk ettik. Mevcut genel başkan talebi halinde adaydır. Diğer adaylara özgürce imza verilebilir. Yarın talebi olan %5'lik en alt sınıra indirilmiş imzaları toplayan adayların varlığında bir serbestçe genel başkanlık seçimi yapacağız. Ertesi gün olmazsa olmazımız çarşaf listemizle sizlerin kararlarıyla birlikte Cumhuriyet Halk Partisi'ni iktidara taşıyacak dönemde kadrolarını belirleyeceğiz ve bunun için 3 günlük zorlu bir süreç var. Biz bu süreci kimin yöneteceği konusunda elimde çok sayıda, yeterli sayının çok üzerinde bir önerge var. Arkadaşlar bir hukukçuyu bir emekli hakimi, bir serbest avukatı, sonra bir büyükşehir genel sekreterini ve Cumhuriyet Halk Partisi'nin gözbebeği Eskişehir'de Yılmaz Büyükerşen'den emaneti teslim almış sevgili Ayşe Ünlüce'yi divan başkanlığına öneriyorlar. Oylarınıza sunuyorum. Kabul edenler etmeyenler oy birliğiyle kabul edilmiştir.
Hazırlıkların planlandığı takvimde ilerlemediğini söyleyen Özel, yaşanan gelişmelere şu sözlerle dikkat çekti:
Özel, kurultayda tartışılacak programın, sadece bir belge değil, iktidar yürüyüşünün yol haritası olduğunu belirtti:
Temel vatandaşlık geliri ve adil vergi
Atanamayan öğretmenler ve eğitim eşitsizliği
Emekli maaşları ve adil ücret
Sendikal haklar ve örgütlenme özgürlüğü
Yeşil, dijital ve mor istihdam
Tarım politikaları ve kırsal kalkınma
Deprem ve afet direnci
Laiklik eksenli Ortadoğu politikası
Avrupa Birliği hedefi ve vizesiz seyahat
ÖZEL'DEN ADAYLIK ÇAĞRISI
Özgür Özel, yarın genel başkanlık seçimi olduğunu belirterek aday olmak isteyenler için şu çağrıyı yaptı:
Tabii ki program çalışması ne bir güne, ne bir haftaya sıkıştırılabilecek ya da partide birkaç kişinin oturup kaleme aldığı ve ardından oya sunduğu bir metin olamazdı. Elbette pek çok siyasi partide bunun şekil şartı tamamlamak için yürütülen bir süreç olduğunu biliyoruz ama bizde öyle olamazdı. Biz söz verdiğimiz gibi önce 81 ilde ilk il danışma kurullarını yapıp bu çalışmaları il bazına taşıyarak, tanıtarak tartışmaya başladık. Ardından 923 ilçemizde ilçe danışma kurulları yapıldı. İlçe bazında partimize geçmişte emek verenler, katılım sağlamak isteyen tüm üyelerimiz, o ilçelerin meslek örgütleri, sivil toplum örgütleri varsa sendikal örgütlenmelerinin davet edildiği, şehrin kanaat önderlerinin ziyaret edilerek fikirlerinin alındığı, ilçe danışma kurullarında tartışıldığı, raporlaştırıldığı bir süreci hep birlikte siz yaşadınız ve partimizin programını ilçe bazında tartışarak olgunlaştırdınız. Programımızdan beklentileri.
Ve o zorlu süreçte 19 Mart'tan beri gelen zorlu süreçte Türkiye'de hem siyaseti paralize etmek, felç etmek, Cumhuriyet Halk Partisi'ni felç etmek ve bunların tamamen Cumhuriyet Halk Partisi'nin pozitif gündemini terk etmesini sağlamak.
O yüzden esas meselenin her şeyden kurtulmak için iktidar olmak. İktidar olmak için Türkiye'nin önüne, Türkiye'nin sorunlarını çözecek hem kadroları hem programı çıkarmak. Bu programdan bir hükümet programı çıkarmak. O hükümet programının somut vaatlere evrilmesinin ve kamuoyunda evet bizi bu program kurtarır. Bu parti kurtarır.
Değerli delegelerimiz, bu salonda bugün ben birazdan aranıza katıldıktan sonra Cumhuriyet Halk Partisi'nin demokrasi ve adalet konusunda kurumların yıpratıldığı, kuralların esnetildiği, gevşetildiği, terk edildiği bir büyük çöküşe, bir yandan sokakta çetelerin dolaştığı, bir yandan insanların yarın evine ekmek götürüp götüremeyeceği kaygısını taşıdığı bir güvencesizlik ortamında başta mahkemelerde, hukukta, sonra ekonomide sonra sosyal hayatta ve Türkiye'nin yarınlarında nasıl güvenli yarınları kurabiliriz?
Sonra bu programı burada bırakıp gitmeyeceksiniz. Bu programı zihninize, gönlünüze ve elinize alıp şehirlerinize gideceksiniz. Önce yöneticilerimizle, sonra 2 milyon üyemizle bir büyük ordu olarak ev ev, sokak sokak, dükkan dükkan, işçi servisinde, iş yerlerinin önünde, köylerde ve evlerde Türkiye'nin en önemli seçmen gruplarından birisi olan evinde çalışmayan, aslında ev işçisi olarak evindeki emeğiyle Türkiye'nin yarını çocuklarını yetiştiren ama Cumhuriyet Halk Partisi'nin ulaşmakta güçlük çektiği ev kadınlarının kapısını çalacak, onun çocuğunun kreşini de, okul yemeğini de, hakkını da, gelecek güvencesini de bir dünya vatandaşı olması umudunu da onlarla birlikte öreceksiniz.