MEHMET TEZCAN
Dinamiti kimin ateşlediğine..
Hükümetin ‘Kürt veya demokrasi açılımı’ usul usul ilerliyordu.. İçişleri Bakanı yazarlarla çizerlerle görüşüyor, sivil toplum kuruluşlarını turluyordu..
Ser verip sır vermediği için..
Neler olup bittiğini bilen yoktu..
Muhalefet, muhalefetliğini ’neler oluyor, biz de bilelim’düzeyinde sürdürüyordu..
Kuşkularımız, endişelerimiz var..
*
Ankara’nın o günleri için dumansız hava sahası diyemeyeceğim ama öyle sisli puslu da değildi.. Bedava kömür yanan semtlerin akşam saatlerini andırıyordu..
Kesif bir koku vardı, hafiften geniz yanıyor, gözler yaşarıyordu ama nefes alamıyoruz, ölüyoruz diye bağırtacak derecede değildi..
Abartılı olurdu..
Muhalefet de öyle yaptı..
*
Hükümet açılıma destek ver dedikçe, içeriğini bilmediğim açılıma nasıl destek çıkarım diye topu hep taca attı..
Bu konuda çok eleştirildiler ama gözlerini kapatıp her dediklerine ‘he’ diyemezlerdi ya..
*
Günler geçti, açılımın içeriği konusunda tek bir cümle dahi sızmayınca muhalefetin sinirleri gerildi..
İşkillenmeye başladılar.. Özellikle MHP.. Bir şeyler kotarılıyordu da ‘milliyetçiler’in haberi mi yoktu!
Bardak dolmaya başladı..
Şüphe dağları sardı..
*
Ve bardak bir haberle doldu taştı; tartışma da zıvanasından çıktı..
Abdullah Öcalan Kürt Özerk Bölgesi istiyordu.. İmralı’nın Kürt açılımından anladığı buydu..
*
Muhalefet, bu talebi hükümetin gizli saklı işler yaptığına yordu; Apo ile pazarlık gibi..
Ve gerisi geldi..
Vatan haini, namert, alçaklık, kalleşlik, namussuzluk, hezeyan bataklığı, satılmış sözcükleri havalarda uçuştu..
‘Erkeksen gel Ankara’da ulu’ dan başlayıp ‘karar anı gelmiştir, herkes tavrını belirlesin’ noktasına kadar geldik..
Açılımın daha ‘a’sını öğrenemeden..
*
Açılım kavgasında son durum budur.. Yeni, çarpıcı bir gelişme olursa haberdar ederim..
Mesela açılım gibi!
*****
Devlet yanlış yapmaz mı?
Sorunun kaynağı aslında şu söz.. Devlet hata yapmaz..
Devlet yanlış yapmaz..
Peki bunca olan biteni kim yaptı? Bu ülkede yaşayıp da devletin hışmına uğramayan yok gibidir..
Cumhurbaşkanı Gül de zamanında nasibini almıştır..
Şehit ailelerine demiş ki; “Devletiniz hiçbir zaman yanlış bir şey yapmaz.”
O zaman ’demokrasi veya Kürt açılımının’ anlamı ne?
Bu kavganın!..
Kürtçe TV kurmanın, Kürtçeyi serbest bırakmanın, değiştirilen Kürtçe isimleri geri vermenin..
Gül’ün Norşin demesinin..
Devlet hiçbir zaman yanlış yapmazsa demek ki ortada yanlış yok.. Yapılanların hepsi doğru..
O zaman ’açılıma’da gerek yok.
*
Cumhurbaşkanı da iyi biliyor..
Sadece ’totaliter’devletler yanlış yapmaz!..
*****
Battık mı batmadık mı?
Açılım kadar önemli bir tartışma daha var..
Açılımın açılmadan yarattığı çalkantı nedeniyle karambole gidiyor..
Aslında daha mühim..
Bu nedenle kapalı kapılar ardında yapılıyor.. Dışarıya toz pembe tablo, içeride fırtınalar..
Kürt açılımı gibi..
Tartışılan şu; ekonomi battı mı batmadı mı?
Memura düşük zam vermek isteyen hükümet öyle bir sunum yapmış ki durum içler acısı..
Batmışız, haberimiz yok..
Haberimiz yok ama son derece kritik günler yaşıyormuşuz..
*
Ekonomiden sorumlu Bakan Babacan’ı izledim.. IMF ile anlaşmaya değinirken, ’önce orta vadeli program yapılması gerekir’ dedi..
Sanki başkası yapacak..
Kriz birinci zafer turunu attı; battık mı, hâlâ suyun üzerinde debeleniyor muyuz belli değil, hükümet hâlâ orta vadeli program yapacak..
*
Program yapmakla da olmuyor..
Ayağının yere basması lazım..
Babacan diyor ki; “Uluslararası kuruluşlar yaptığımız programın ayağının yere bastığına inanırlarsa destek verirler.”
Basmazsa?
Tay tay vaziyetinde kalırsa!