2006 yılı için alınması planlanan toplam 20 bin öğretmen kadrosunun yarısını şubatta kullanacaklarını bayram müjdesi olarak açıklayan Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’e, “Bu yıl atanacak 20 bin yeni öğretmenle, ancak 2005 yılında emekliye ayrılanlardan boşalan kadrolar doldurabilir. Yeni atamalar, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ifade edilen 105 bin kişilik öğretmen açığında önemli bir azalma sağlayamayacaktır”, diyerek eleştiren Bağımsız Eğitimciler Sendikası Genel Başkanı Gürkan Avcı, “Türkiye'de eğitim sisteminin en önemli sorunları arasında yer alan öğretmen açığının 59. Hükümet döneminde de kapatılmasının mümkün görünmediği ortaya çıkmıştır”, dedi.
Genel Başkan Gürkan Avcı, şöyle kaydetti,
“Eğitim ordusu, öğretmen sayısında ciddi bir kan kaybına uğramıştır. 2004 yılı itibariyle 15 bin 700, 2005 yılı itibariyle tahmini 23 bin öğretmen emekliye ayrılmıştır. Emekliye ayrılan öğretmen sayısının her bir önceki yıla göre artarak yükseldiği dikkat çekicidir. Diğer taraftan, MEB İl Millî Eğitim Müdürlükleri Yönetim Bilgi Sistemi (İLSİS) verilerinin, Bakan Çelik’i yalanladığı da ortadadır. Bakan Çelik’in “Öğretmen açığımız yok, dağılımda sorun var” görüşünün aksine toplam 105 bin öğretmene ihtiyaç duyulduğunu yine MEB’in kendisi belirtmiştir. Oysa ki, 25 kişilik sınıflarda eğitim yapılabilmesi için 160 bin yeni dersliğe, 175 bin öğretmene ihtiyaç var. Öğretmen ve derslik açığının artan nüfusumuza endeksli olarak 5 yıl içinde kapatılması için her yıl en az 50 bin kadrolu öğretmenin atanması ve 45 bin dersliğin yapılması gerekiyor.
Özellikle şehirlerde ki ikili eğitim yapılan okul oranında da planlı bir şekilde azaltmaya gidilmesi gerekiyor. Türkiye'de 8 bin 520 okulda ikili eğitim yapılıyor. Sınıf mevcutları büyük kentlerde hâlâ ortalama 56 civarında. Okullarda araç-gereç, donanım ve altyapı eksikleri hâlâ giderilebilmiş değil. 1995 yılından günümüze öğrenci sayısında 2 milyon 100 bin artış olmasına karşın öğretmen sayısındaki artış 132 bin 500 ile sınırlı kalmıştır. Bu açığı sözleşmeli öğretmenlik politikalarıyla kapatmaya çalışmak eğitim sistemimize yeni sıkıntılar ve hastalıklar bulaştırmaktadır.
Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının verim ve başarı getirmediği ortadadır. Öğretmenler bu uygulama ile mesleğine pamuk ipliğiyle bağlanmıştır. Öğretmenin kendisini devlete adaması gerekirken sözleşmelilik uygulamasıyla okulunu ve mesleğini benimseyemez duruma gelmiştir. Öğretmenlerin sözleşmelerinin devamı okul, il ve ilçe milli eğitim müdürlerinin öznel ölçütlerine bağlıdır. Sözleşmelilik, öğretmenlik mesleği sevgisini ve itibarını zedelemiştir. Bu yüzden biran önce sözleşmeli öğretmenlik uygulaması kaldırılmalı ve kadroya geçirilmelidir.