|
 |
 |
|
DOLAR |
38,8549 |
 |
|
 |
EURO |
43,6389 |
 |
|
 |
IMKB |
9.668,000 |
 |
|
 |
ALTIN |
4.020,840 |
 |
|
|
|
Şehir Seçimi

|
|
|
|
|
 |
|
|
|
 |
|
"AKP, MİLLETİN KUTSAL EMANETİNE İHANET ETTİ"...
|
 |
 |
 |
|
|
MHP Genel Başkanı Dr. Devlet Bahçeli, AKP iktidarının üçüncü yılında Türkiye, kanunsuzluğun kol gezdiği, vurgun ve hırsızlığın prim yaptığı bir skandallar ve yolsuzluklar ülkesi haline getirdiğini belirterek, "AKP, üç yıllık icraatıyla milletin kutsal emanetine ihanet etmiştir" dedi
|
|
|
 |
|
|
|
|
 |
"AKP'nin gerçek yüzü ve kimliği artık açığa çıkmıştır" diyen MHP Lideri Bahçeli, Kapkaç siyaseti anlayışının temsilcisi olan bu kadroların göz boyama, yanıltma ve aldatma, yalan ve inkardan ibaret olan siyasi sermayesinin artık tükendiğini söyledi.
Bahçeli, AKP hükümetinin siyasi meşruiyetini bütünüyle yitirdiğini belirterek, " Oyun bitmiş, yolun sonuna gelinmiştir. 2006 yılı, Türkiye'nin en büyük siyasi kamburu olan AKP'den kurtuluş yılı olacaktır. Milli hesaplaşma günü ufukta görülmüştür" diye konuştu.
AKP kadroları iktidar döneminde yaptıklarının hesabını Türk adaleti önünde vereceklerini ifade eden Bahçeli, "Milliyetçi Hareket'in yaklaşan iktidarında, yetim hakkına el uzatmanın ve şahsi çıkar peşinde koşarak Türkiye'nin geleceğini karartmanın hesabı bir bir sorulacaktır" dedi.
Şemdinli olaylarını da değerlendiren Bahçeli, "Herkes, 'artık önce Türkiye'diyerek yola çıkmalı" dedi.
Bahçeli: Oyun bitti
MHP Genel Başkani Bahçeli, AB'nin 9 Kasim'da açikladigi Türkiye Ilerleme Raporunu sert bir dille eleştirerek, "Siyasi ve ekonomik istikrar yalani ile AB hayal ticareti, AKP'yi suni teneffüsle yaşatmak için bir nefes borusu olarak görülmektedir" dedi
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkani Devlet Bahçeli, "Milliyetçi Hareket, yangin yerinde dönen Türkiye'yi ayaga kaldirmak, Türkiye'nin milli birligine, onuruna ve haysiyetine sahip çikmak, Türk Milletini onurlu bir gelecege taşimak ve yetim hakkina el uzatanlardan hesap sormak için iktidara gelmektedir" dedi. MHP Lideri Bahçeli, yaptigi basin toplantisinda AB'nin 9 Kasim'da açikladigi Türkiye Ilerleme Raporu, yeni Katilim Ortakligi ve 2005 genişleme ile ilgili açiklamalarda bulundu. Bahçeli, "Türkiye'nin içinde bulundugu durum ve yaşanan son gelişmeler, Türk Milletini tehlikelerle dolu çok zor ve sikintili günlerin beklediginin habercisidir. Her cephede yaşanan çöküntü Türkiye'yi hizla siyasal ve toplumsal bir kaosa sürüklemektedir" diye konuştu. Avrupa Birligi ile ilişkilerde de çikmaz bir yola girildiginin altini çizen Bahçeli, "9 Kasim günü açiklanan Türkiye Ilerleme Raporu, yeni Katilim Ortakligi belgesi ve 2005 genişleme stratejisi belgesi, AB macerasinda nasil bir açmaza sürüklendigini göstermesi bakimindan ibret verici olmuştur" şeklinde konuştu.
Başbakan tercihini yapmalidir
MHP Genel Başkani Devlet Bahçeli, Avrupa Insan Haklari Mahkemesi'nin (AIHM), türban yasaigi ile ilgili kararini degerlendirirken, "Sayin Başbakan, AIHM'in türban konusundaki gerekçeli kararini bir an önce okumali ve yillardir siyaseti olan türbanla AB arasindaki tercihini ortaya koymalidir" dedi.
Şemdinli olaylari dogru yansitilmali
Bahçeli, bir gazetecinin Şemdinli'deki olaylarla ilgili degerlendirmesini sormasi üzerine, olayla ilgili gazetelerin hepsinde farkli görüş ve degerlendirmelerin bulundugunu belirterek, "Içişleri Bakani'na görev düşüyor. Olaylarin çok yönlü araştirilip kamuoyuna gerçek neyse anlatilmasi gerekiyor" diye konuştu. Bahçeli, olaylarin dogru yansitilmasi konusunda medya kuruluşlarina da önemli görevler düştügünü belirterek, "Herkes, 'artik önce Türkiye'diyerek yola çikmali" dedi. Bahçeli, bir gazetecinin, "Şemdinli'deki olaylarin içinde kamu görevlilerinin de bulundugu iddia ediliyor" demesi üzerine, "Bu memleket hepimizin. Sizler de bu memleketin evlatlarisiniz. Bu mesele böyle ele alinmaz. Dedigim gibi, burada görev Içişleri Bakani'na düşüyor" diye konuştu.
Sessiz devrim degil sinsi talan
Bahçeli, bir başka soru üzerine, Avrupali siyasetçilerin, Türkiye'nin Milli Siyaset Belgesi'nin ne oldugunu ögrendikten sonra belge üzerinde yorum yapmalari gerektigini söyledi. Bir gazetecinin, "AKP'ye bagli bazi belediyelerde yolsuzluk iddialari ve idari krizlerle ilgili haberler çiktigini" belirterek, konuyla ilgili degerlendirmesini sormasi üzerine Bahçeli, "Bu soruya bir sloganla yanit vermek istiyorum. Sessiz devrim degil, sinsi talan..." dedi. Bahçeli, Kara Kuvvetleri Komutanligi'nin brövesinin degişmesiyle ilgili soruya da "Brövedeki degişiklik onlarin takdiri. Şahsi kanaatim ise Kocatepe brövede kalmalidir. Çünkü, Atatürk o tabloda adimlarini düşünerek atmaktadir ve bu çok önemlidir" diye karşilik verdi.
AKP Türkiye için yikim oldu
AKP'nin Türkiye için çok büyük bir yikim oldugunu vurgulayan Bahçeli, basin açiklamasini şöyle sürdürdü: "AKP iktidarinin üçüncü yilinda Türkiye, kanunsuzlugun kol gezdigi, vurgun ve hirsizligin prim yaptigi bir skandallar ve yolsuzluklar ülkesi haline getirilmiştir. Türk Milletinin temiz duygularini ve beklentilerini acimasizca istismar ederek işbaşina gelen AKP, üç yillik icraatiyla milletin kutsal emanetine ihanet etmiştir" diyen Devlet Bahçeli, şöyle devam etti: "Yoksulluk ve sefaletin pençesinde kivranan ve bir ölüm kalim savaşi veren Türk milleti AKP macerasinin bedelini çok agir biçimde ödemiştir. AKP iktidari Türkiye için her manada bir yikim dönemi olmuştur. Türk Milletine sirtini dönen AKP hükümeti, Türkiye üzerinde hain emelleri ve hesaplari olan mihraklarin ve ülkenin yagma ve talan edilmesinden azami pay kapmaya çalişan çikar çevrelerinin ümit ve geçim kapisi haline gelmiştir. Bugün Türkiye'de, manevi degerler üzerinden ucuz siyaset yapan, Türkiye'nin milli çikarlarini, onurunu ve haysiyetini işportada pazarlayan ve şahsi ihtiraslari için Türk milletinin gelecegini ateşe atan sakat ve çarpik bir zihniyet işbaşindadir."
3 kasim kara bir gündür
Siyaseti şahsi çikar ve ikbal araci olarak gören bu ilkesiz kadrolar iktidarda olduklari üç yil boyunca ahlaki ve fikri temellerden yoksun bir yönetim anlayişini hakim kilmak için sinsi bir tahrip kampanyasi yürütmüştür. Planli bir gerilim politikasiyla devlet ve toplum hayatimizi kemiren, devletin tüm kurumlariyla kisir bir çekişme ve çatişma içine giren bu fesat odagi el attigi her şeyi kirip dökmüştür. Bunun sonucu ülkede her şeyin çivisi çikmiş, bütün ölçü ve ayarlar kaçmiştir. 3 Kasim tarihini milletin iktidara geldigi gün ve sessiz devrimin başlangici olarak göstermeye çalişan Başbakan'a buradan şu gerçegi hatirlatmak istiyorum: Türk Milleti AKP hakkindaki hükmünü esasen vermiştir. Bunun seçim sandiginda tescili sadece bir zaman meselesidir. Türk Milleti, emanetine ihanet edenleri hiçbir zaman unutmayacak, sessiz devrim iddiasiyla Türkiye'yi sessiz ve sinsi biçimde talan edenleri asla affetmeyecektir. Bu bakimdan 3 Kasim tarihi, milli iradenin siyaset tüccarlari tarafindan ifsat edildigi kara bir günün yildönümü olarak anilacaktir.
Milli birligimiz tehlikede
AKP döneminin en karanlik sayfalarindan biri Türkiye'nin milli birligini tehlikeye düşürecek adimlar atilmasi olmuştur. Hükümetin aczi ve gaflet siyaseti sonucu, bölücü terör bu dönemde yeniden hortlamiştir. Türkiye'nin milli birligini hedef alan bölücü tahrikler de bu dönemde hiz kazanmiştir. AKP'nin Avrupa Birligi karşisindaki teslimiyetçi siyasetinden cesaret alan etnik bölücülük siyasi arenaya çikmiştir. Kanli terör eylemleri ve bunun siyasi uzantilarinin devlete meydan okuyan agir tahrikleri, Imrali'daki cani tarafindan serbestçe ve alenen yönetilmiştir. Bütün bunlara karşi sessiz ve hareketsiz kalan hükümet, bu hain emellere daha da cesaret kazandiracak arayişlar içine girmiştir. Başbakan Erdogan, Türkiye'nin karşisindaki silahli bölücü terör sorununu etnik bir kimlik talebi olarak görmüş ve buna siyasi ve hukuki statü kazandirilmasi anlamina gelecek sorumsuz beyanlariyla bölücü heveslerin iştahini kabartmiştir.
Başbakan gaflet içinde
Sorunun teşhisinde ve tedavisinde tam bir gaflet içinde olan Başbakan Erdogan, siyasi çözüm talepleri için zemin hazirlamiş, bölücü terörün siyasi kimlik ve meşruiyet kazanma çabalarinin önünü açmiştir. Terörün tirmanmasi ve bölücü tahriklerin hiz kazanmasi için böyle bir müsait ortam hazirlayan hükümet, teröre karşi etkili bir mücadele yürütmede ise devletin güvenlik kuvvetlerini zaafa ugratilmiştir. Bütün bunlar, AKP hükümetinin terörle mücadele niyetini taşimadigini ve bu konuda siyasi iradeden yoksun bulundugunu göstermiştir. Başbakan Erdogan bölücülerle flört ederek siyasi kazanç saglamak ve Avrupa Birligine şirin görünmek sevdasi peşinde koşmaktadir. Terörle mücadele için gerekli yasal düzenlemelerin hala yapilamamasi, AKP'nin bu konudaki gerçek niyetlerini ve gizli gündemini açikça ortaya koymaktadir. Avrupa Birligi korkusunun yani sira Başbakan'in bölücülükten medet uman siyasi hesaplari ve AKP içindeki dengeler ve lobiler, bu alanda gerekli olan asgari adimlarin atilmasini imkânsiz kilmaktadir. Bu aci gerçek bizzat Başbakan tarafindan itiraf edilmiştir. Terörle mücadeleyi Avrupa Birligi normlarina aykiri gören Başbakan ve AKP sözcüleri, Kopenhag Siyasi kriterleri çerçevesinde verilen haklardan geriye dönüş olmayacagini açiklayarak, bölücü odaklara teminat vermiştir.
Dümen suyuna girdiler
AKP hükümetinin Irak politikasi ve burada yuvalanan PKK teröristlerine karşi harekete geçmemesi de, terörle mücadele iradesi taşimadiginin diger bir göstergesi olmuştur. Çok vahim gelişmelerin yaşandigi Irak konusunda Türkiye'nin çikarlarini ön planda tutan bir politikasi bulunmayan AKP, bu konuda ABD'nin ve peşmerge gruplarinin dümen suyuna girmiştir. Kuzey Irak'tan kaynaklanan PKK terörü bütün şiddetiyle sürerken, hükümet affedilmeyecek bir sessizlik ve atalet içindedir. Kuzey Irak'taki terörist yuvalarina karşi sinir ötesi askeri harekat imkanini kullanmayi hiçbir zaman düşünmeyen hükümet, bu konuda laf olsun kabilinden ve arkasinda duramayacagi kuru siki beyanlarla yetinmiştir. Kuzey Irak'ta bagimsiz bir Kürt devleti kurulmasi yolunda alinan mesafe karşisinda da bugüne kadar sessiz kalan AKP hükümeti, bu tavriyla hem Irak'taki peşmerge gruplarina, hem de Türkiye'deki bölücü çevrelere cesaret kazandirmiştir.
PKK şantaj silahi
ABD'nin himayesinden ve AKP'nin bu gaflet ve teslimiyetçiliginden cesaret alan Peşmerge liderleri, Türkiye'nin toprak bütünlügünü hedef alan meydan okumalarda bulunmaya cüret etmiştir. Son ABD ve Avrupa ziyaretlerinde Kürt bölgesi Başkani sifatiyla büyük itibar gören Barzani'nin bu konudaki hezeyanlari çok düşündürücüdür. PKK terörünü Türkiye'ye karşi bir şantaj silahi olarak kullanmaya çalişan bu zat, tek çikiş yolunun sorunun Türkiye içinde barişçi ve demokratik çözüme kavuşturulmasi oldugunu söylemiştir. Türkiye'de bu yönde olumlu gelişmeler yaşandigini belirten Barzani, bu konuda referans olarak da Başbakan Erdogan'in son Diyarbakir ziyaretini ve burada yaptigi sorumsuz beyanlari göstermiştir. Başbakan'in bunlar karşisinda yine sessiz kalmasindan cesaret alan bu peşmerge lideri, daha da ileri giderek, Türkiye'de yaşayan Kürt kökenli Türk vatandaşlarini da içine alacak bagimsiz bir devlet kurulmasinin vazgeçilmez bir hak oldugunu söyleyecek kadar çizmeyi aşmiştir.
AKP'nin foyasi ortaya çikti
Avrupa Birligi macerasinda yaşanan aci gerçekler ve 9 Kasim günü yayinlanan Avrupa Birligi Türkiye Ilerleme Raporu ve Katilim Ortakligi Belgesi, AKP'nin ve bu yalan ittifakinin foyasini ortaya çikarmiştir. Bu iki belge AB'nin Türkiye'ye ön yargili çarpik bakiş açisini yansitan bir dayatma manifestosu niteligindedir. 3 Ekim'de başlayan göstermelik süreçte Türkiye'nin karşisina çikacak dayatmalarin ve ödettirilecek agir faturalarin toplu dökümü, bu belgelerle Türkiye'nin önüne konulmuştur. AKP'nin teslimiyetçiligi sonucu, AB ile ilişkilerde şimdi tahsilat dönemine girilmiştir. Bütün bu faturalarin taksit taksit ödenmesi için Türkiye'nin önüne ödeme vadeleri konulmuştur. 9 Kasim belgelerinde yer alan dayatmalarin neler olduguna geçmeden önce, bu belgelerin gerisinde yatan anlayişa kisaca deginmek istiyorum. Avrupa Birligi'nin Türkiye'ye bakiş açisinin merkezinde, zorla milli azinlik yaratma düşüncesi yatmaktadir. AB'nin bu konudaki sakat bakiş açisi, Türk vatandaşlari arasinda etnik temelde farklilik ve ayrişma yaratma anlayişina dayanmaktadir. Bu niyet, Ilerleme Raporu ve Katilim Ortakligi Belgesine bir kere daha yansitilmiştir. Belgelerin her ikisi de özde bu anlayişla kaleme alinmiştir.
Etnik çatişma ayrişma süreci
Suni olarak milli azinliklar yaratilmasi, Türkiye Cumhuriyeti'nin milli devlet niteliginin ve üniter yapisinin tartişilmaya açilmasini da beraberinde getirecektir. Bunu sonunda da karşimiza Cumhuriyetin kuruluş felsefesi ve esaslarinin yeniden düzenlenmesi talepleri çikacaktir. AB'nin Türkiye'den esasen istedigi, kademeli bir süreç içinde bu milli azinliklara siyasi ve hukuki statü taninmasi ve bunun Anayasa'da ifadesini bulmasidir.Türkiye Cumhuriyeti'nin eşit haklara sahip vatandaşlari arasinda böyle bir ayirim ve siniflandirma yapilmasinin Türkiye'nin milli birligini tahrip edecegi ve karşimiza etnik çatişma ve ayrişma sürecini çikaracagi çok açiktir.
Ihanet cephesine cesaret kaynagi
AB, bu tutumuyla Türkiye'nin milli birligine kastetmek isteyen terör örgütünün ve bölücü emeller besleyen ihanet cephesinin en büyük cesaret kaynagi olmaktadir. Bölücü terör sorununa da bu açidan bakan Avrupa Birligi'nin reklamini yaptigi siyasi çözüm reçeteleri de ayni anlayişa dayanmaktadir. Teröristleri de kapsayacak şekilde genel siyasi af çikarilmasi, etnik bölücülügün siyasi hayata entegre edilmesi, siyasi çözüm arayişlarinin bunlarla diyalog kurularak yürütülmesi taleplerinin arkasinda da ayni sakat anlayiş yatmaktadir. Bu konuyu kapatmadan önce AB'nin Türkiye stratejisi hakkindaki şu tespitimizi açikça ortaya koymak istiyorum: PKK terörü konusunda Türkiye'ye karşi ikiyüzlü bir tutum sergileyen AB, şimdi de terör örgütünün siyasi kimlik kazanmasi için seferber olmuştur. AB'nin niyeti ve beklentisi, bölücü ve ayrilikçi emeller peşinde koşanlarin ve PKK terörünün amaçlarina hala bagli olan odaklarin, siyasi bir maske takarak siyaset yapmasi yolunun açilmasidir.
8 ana başlikta toplaniyor
9 Kasim günü açiklanan AB belgelerinde Türkiye'ye yöneltilen talep ve dayatmalar sekiz ana başlik altinda toplanmaktadir. Bunlarin başinda da azinlik haklari yer almaktadir. Ilerleme Raporu'nun azinlik haklari bölümünün hemen girişinde Türkiye'de Lozan Antlaşmasinda yer alan azinliklar dişinda, azinlik sayilmasi gereken topluluklar oldugu vurgulanmaktadir.Bu çerçevede kültürel haklar ön plana çikarilmakta ve şu konular Türkiye'nin adim atmasi gereken hususlar olarak önümüze getirilmektedir. Birinci talep, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Siyasi, Ekonomik ve Kültürel Haklar sözleşmelerine koydugu çekincelerin kaldirilmasiyla ilgilidir. Türkiye bu sözleşmelere taraf olurken, azinliklarin egitim haklarinin korunmasi konusunda çekince koymuştur. Bu çerçevede, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasi'nin resmi dilin Türkçe oldugunu ve Türkçeden başka dillerin egitim ve ögretim kurumlarinda Türk vatandaşlarina ana dilleri olarak okutulamayacagi ve ögretilemeyecegini amir 3. cü ve 42. maddelerin geçerliligini sürdürecegini kayit altina almiştir. Şimdi AB bu çekincelerin kaldirilmasini isterken, fiiliyatta Anayasa'nin 3. ve 42. maddelerinin degiştirilmesini talep etmektedir.
Türklük yerine Türkiyelilik kimligi
Kürtçe dahil Türkçe dişindaki dillerde yayin yapilmasi ve Kürtçe'nin ögretilmesi önündeki engellerin kaldirilmasi, AB'nin bu kapsamdaki ikinci talebidir. Bu çerçevede Türkiye'den iki alanda adim atmasi istenmektedir. Birincisi, mahalli radyo ve televizyonlarin serbestçe ve denetime tabi olmadan Kürtçe yayin yapmalarinin önünün açilmasidir. Ikinci istek ise, özel kurslar vasitasiyla Kürtçe ögreniminde karşilaşilan, ögretim programi ve ögretmen atanmasinin onaylanmasi konularindaki kisitlayici uygulamalarin kaldirilmasi ve devlet okullarinda Kürtçenin anadil olarak okutulmasi için gerekli önlemlerin alinmasidir. Burada, yine Anayasa'nin 42. maddesinin degişmesi istenmektedir. Türkiye'de, zaman içinde, ayri bir milli mensubiyet şuuru yaratilmasini amaçlayan bu yaklaşimda, dil merkezli kültürel haklarin bu sürecin ilk adimi olarak ön plana çikarilmasi bir tesadüf degildir. Türk vatandaşlarinin Türklük bilincini ve mensubiyet şuurunu zayiflatarak, bunun yerine "Türkiyelilik" kimliginin oluşturulmasinda, dil en önemli araç olarak görülmektedir.
Azinlik dillere resmi statü
Kürtçe kurs ve Radyo-TV yayinlari üzerindeki devlet denetiminin tamamen kaldirilmasini amaçlayan AB, şimdi de bir adim daha ileri giderek, Kürtçe'nin resmi devlet okullarinda ana dil olarak ögretilmesi ve bunun için Anayasa'nin degiştirilmesi talebiyle karşimiza çikmiştir. Türkiye'ye baski yapilarak adim adim ilerletilmesi öngörülen bu sürecin bir sonraki aşamasinda, Türkiye'den başta Kürtçe olmak üzere azinlik dillerinin resmi okullarda, anadilin ötesinde, seçmeli egitim dili olarak kabul edilmesi istenecektir. Bunun arkasindan, bu dillerde egitimin Türk milli egitim sistemi içine alinarak resmi statü taninmasi Türkiye'nin önüne getirilecektir. Bu sürecin sonunda da, bu azinlik dillerinin Türkçe ile eşit statüde resmi dil olarak kabulü dayatmasi gelecektir. Ilerleme Raporu'nda Türkiye'nin Dogu ve Güneydogu bölgelerindeki durum, azinlik haklari alt başligi altinda yer almiştir. Bu çerçevede, bölgenin sosyal, ekonomik ve siyasal sorunlarinin çözümü için henüz kapsamli bir siyaset belirlenmedigi tespiti yapilmiş, buna ragmen Başbakan Erdogan'in son Diyarbakir ziyareti ve "Kürt sorunu" olarak tanimladigi sorunun demokratik yollardan çözümü sözü vermesi AB tarafindan takdirle karşilanmiştir. Başbakan'i bu nedenle öven AB, buna karşilik, teröristlerin cirit attigi bölgedeki güvenlik kuvvetlerinin bunlarla mücadele için aldigi yol kontrolü gibi güvenlik önlemlerini ve bazi durumlarda gösterdiklerini iddia ettigi uygun olmayan tepkileri şikayet konusu yapmiştir.
Caninin yargilanmasi dayatiliyor
AB'nin Imrali'daki caniyi himaye altina alma gayretlerinin son raporda da sürüyor olmasi esef vericidir. Bu eli kanli katilin yeniden yargilanmasi konusu 9 Kasim belgelerinde de yer almiştir. Avrupa Insan Haklari Mahkemesinin yeniden yargilanmaya ilişkin kararlarinin tam olarak uygulanmasi talebi teröristbaşina ismen atif yapilarak Türkiye'nin karşisina getirilmiştir. Bu hususa raporun insan haklari ve azinliklarin korunmasi başligi altinda yer verilmiş olmasi, AB açisindan utanç verici bir gelişme olmuştur. Bu çerçevede, Türkiye'nin bu caninin adil yargilanmamasindan sorumlu oldugu belirtilmiş ve Türk makamlarinin Avrupa Mahkemesinin yeniden yargilama kararinin geregini yerine getirmek için alacagi önlemlerin beklendigi ifade edilmiştir. AB, bu tutumuyla, Avrupa Mahkemesinin Imrali katilinin yeniden mahkemeye çikarilmasi konusunda tamamen siyasi düşüncelerle aldigi bu hukuk ve ahlak dişi kararin uygulanmasi için her yola başvuracagini ve bunun israrli takipçisi olacagini bu vesileyle bir kere daha göstermiştir.
Hassasiyetimiz ayaklar altinda
AB'nin Türkiye'ye karşi böyle bir dayatmada bulunabilmesinin başlica sorumlusu AB'ne teslim olan AKP hükümetidir. AB korkusuyla Türkiye'nin haysiyetini ayaklar altina alan bu hükümet, ne yazik ki hala Imrali canisinin yeniden yargilanmasinin söz konusu dahi olamayacagini açiklayacak kadar ilkeli ve onurlu bir tavir sergileyememiştir. 9 Kasim belgelerinde yer alan bir diger talep de, Türkiye'nin siyasi partiler mevzuatini AB uygulamalari ve standardiyla uyumlu haline getirmesi olmuştur. Bunun amaci da açiktir. Avrupa Birligi, etnik bölücülük kimligiyle siyaset yapma yolunun açilmasini istemektedir. Bunun yani sira, siyasi partilerin faaliyetlerinde Türkçe dişindaki dilleri kullanmasinin önündeki engeller de Ilerleme Raporunda tenkit konusu yapilmiş ve Kürtçenin bu amaçla kullanimina izin verilmesi istenilmiştir. Ayni şekilde, terör örgütünün sivil uzantisi bölücü partilerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde temsil edilmesi için yüzde 10 ülke seçim barajinin hâlâ kalkmadigi olumsuz bir unsur gibi takdim edilmiştir.
Bakani şahit gösterdiler
Ilerleme Raporun'da, ayrica, Türkiye'den Heybeliada Ruhban Okulu'nun açilmasi, Fener Rum Patrikligine "ekümenlik" sifatini kullanmasina izin verilmesi ve kilise yönetimi seçimlerine Türkiye'nin karişmamasi istenilmiştir. Ruhban okulu konusunda, Milli Egitim Bakani şahit gösterilmiş ve Bakanin okulun kapali kalmasina karşi oldugunu Ekim 2005'de açiklamasina ragmen, bu konuda hiçbir adim atilamadigi kaydedilmiştir. Hatirlanacagi gibi Milli Egitim Bakani söz konusu beyaninda "kendisine kalsa, Ruhban Okulu'nu 24 saat içinde açacagini" söylemiştir. Şimdi AB bu sözün geregini yerine getirmesini AKP'den istemektedir. Türk milli egitiminin sorunlarini içinden çikilmaz hale getiren ve başörtüsü ve Imam Hatipliler konularini sadece seçim ve istismar malzemesi olarak gördügü artik anlaşilan AKP, şimdi kendisine yakişani yapacak ve AB'nin talimatlarina uygun olarak Fener Rum Patrikhanesi'nin papaz egitimi ihtiyacini karşilamak için Ruhban Okulu'nu açacaktir.
AKP'nin gerçek yüzü ortaya çikti
AKP'nin gerçek yüzü ve kimligi artik açiga çikmiştir. Kapkaç siyaseti anlayişinin temsilcisi olan bu kadrolarin göz boyama, yaniltma ve aldatma, yalan ve inkardan ibaret olan siyasi sermayesi artik tükenmiştir. Içi boş sloganlarla, sanal umut ve vaatlerle, hayali başari hikayeleriyle Türk Milletini yeniden kandirma imkanlari artik kalmamiştir. AKP hükümeti siyasi meşruiyetini de bütünüyle yitirmiştir. Oyun bitmiş, yolun sonuna gelinmiştir. 2006 yili, Türkiye'nin en büyük siyasi kamburu olan AKP'den kurtuluş yili olacaktir. Erken seçim Türkiye'nin gündemine girmiş, milli hesaplaşma günü ufukta görülmüştür. AKP kadrolari iktidar döneminde yaptiklarinin hesabini Türk adaleti önünde vereceklerdir. Milliyetçi Hareket'in yaklaşan iktidarinda, yetim hakkina el uzatmanin ve şahsi çikar peşinde koşarak Türkiye'nin gelecegini karartmanin hesabi bir bir sorulacaktir. AKP yönetimi bu hesap verme gününün gelmekte oldugunu çok iyi bilmektedir. Son dönemde yaşadiklari panigin ve her gün yeni bir hezeyan sergilemelerinin nedeni budur.
Korkunun ecele faydasi yok
Başbakan Erdogan'in siyasi üslubunda görülen seviye düşüklügü ve kontrolsüz biçimde herkese çatmasinin nedeni de, hesap verme korkusunun yarattigi derin ruhi çöküntüde aranmalidir. Ancak, korkunun ecele faydasi yoktur. Milliyetçi Hareket'in iktidar yürüyüşünde sona yaklaşilmiştir. Milliyetçi Hareket, yangin yerinde dönen Türkiye'yi ayaga kaldirmak, Türkiye'nin milli birligine, onuruna ve haysiyetine sahip çikmak, Türk Milletini onurlu bir gelecege taşimak ve yetim hakkina el uzatanlardan hesap sormak için iktidara gelmektedir.
 |
|
|
|
 |
|
|
Toplam yorum |
0 |
|
Onay bekleyen |
0 |
|
|
 |

Yorumunuz editörlerimiz
tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır. |
|
|
|
 |
Bu haber henüz yorumlanmamış...
|
 |
|
 |
Bu kategorideki diğer haberler |

|
|
|
|
|
|
 |
|
|
ÇOK OKUNANLAR |
 |
 |
-
|
 |
 |
|
Joe Biden'ın ofisinden yapılan açıklamada, eski başkana, kemiğe metastaz yapan "agresif bir prostat ... |
 |
|
 |
 |
|
Adalet Bakanlığı, sahte noter belgeleriyle yapılan dolandırıcılıkların artması üzerine 81 ilde ... |
 |
|
 |
 |
|
AKP'nin kurucularından eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ... |
 |
|
 |
 |
|
Ve Süper Lig’de mutlu sona Galatasaray ulaştı… Sarı kırmızılılar sahasında konuk ettiği Kayserispor’u ... |
 |
-
|
 |
 |
|
Süper Lig’in sona ermesiyle birlikte şampiyonluk yarışını kaybeden Fenerbahçe’nin teknik direktörü ... |
 |
|
 |
 |
|
Üst üste 3. şampiyonluğunu yaşayan Okan Buruk, tarihe geçti!
Tecrübeli teknik adam, şampiyonluk ... |
 |
|
 |
 |
|
Ziraat Türkiye Kupası'nı müzesine götüren Galatasaray'ın, bu sezon yeni formatıyla oynanacak Süper ... |
 |
|
 |
 |
|
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bugün bir telefon görüşmesi gerçekleştireceğini açıkladı.
|
 |
-
|
 |
 |
|
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mayıs mesajında "Gençlerimizi yalnızca geleceğin mimarları olarak değil, ... |
 |
|
 |
 |
|
Uzun süredir yükselişte olan dolar ve euro, yeni haftaya da yukarı yönlü hareketle başladı. Dolar ... |
 |
|
 |
 |
|
20 Ekim 2024'te çoklu organ yetmezliğinden ölen FETÖ elebaşı Gülen, Türkiye'deki resmi kayıtlarda ... |
 |
|
 |
 |
|
Zirai donun etkilediği bölgelerde arıcıların ciddi kayıplar yaşadığını vurgulayan belirten Türkiye ... |
 |
-
|
 |
 |
|
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç "Eylülde genel kurul” sızıntısı ile camianın nabzını tuttu. Negatif ... |
 |
|
 |
 |
|
Ciner Yayın Holding'in Can Grubu’na devrinin tamamlanmasının ardından holdingin adı değiştirildi ... |
 |
|
|
|
 |
|
 |
 |
YAZARLAR |
 |
|
 |
|
 |
|
 |
|
 |
 |
 |
ÇOK YORUMLANANLAR |
 |
 |
-
|
 |
 |
|
Fenerbahçe Başkanı Ali Koç "Eylülde genel kurul” sızıntısı ile camianın nabzını tuttu. Negatif ... |
 |
|
 |
 |
|
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 19 Mayıs mesajında "Gençlerimizi yalnızca geleceğin mimarları olarak değil, ... |
 |
|
 |
 |
|
Ve Süper Lig’de mutlu sona Galatasaray ulaştı… Sarı kırmızılılar sahasında konuk ettiği Kayserispor’u ... |
 |
|
 |
 |
|
Joe Biden'ın ofisinden yapılan açıklamada, eski başkana, kemiğe metastaz yapan "agresif bir prostat ... |
 |
-
|
 |
 |
|
Süper Lig’in sona ermesiyle birlikte şampiyonluk yarışını kaybeden Fenerbahçe’nin teknik direktörü ... |
 |
|
 |
 |
|
Üst üste 3. şampiyonluğunu yaşayan Okan Buruk, tarihe geçti!
Tecrübeli teknik adam, şampiyonluk ... |
 |
|
 |
 |
|
Ziraat Türkiye Kupası'nı müzesine götüren Galatasaray'ın, bu sezon yeni formatıyla oynanacak Süper ... |
 |
|
 |
 |
|
AKP'nin kurucularından eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ... |
 |
-
|
 |
 |
|
ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile bugün bir telefon görüşmesi gerçekleştireceğini açıkladı.
|
 |
|
 |
 |
|
20 Ekim 2024'te çoklu organ yetmezliğinden ölen FETÖ elebaşı Gülen, Türkiye'deki resmi kayıtlarda ... |
 |
|
 |
 |
|
Uzun süredir yükselişte olan dolar ve euro, yeni haftaya da yukarı yönlü hareketle başladı. Dolar ... |
 |
|
 |
 |
|
Adalet Bakanlığı, sahte noter belgeleriyle yapılan dolandırıcılıkların artması üzerine 81 ilde ... |
 |
-
|
 |
 |
|
Ciner Yayın Holding'in Can Grubu’na devrinin tamamlanmasının ardından holdingin adı değiştirildi ... |
 |
|
 |
 |
|
Zirai donun etkilediği bölgelerde arıcıların ciddi kayıplar yaşadığını vurgulayan belirten Türkiye ... |
 |
|
|
|
 |
|
 |
 |
ANKET |
|
 |
 |
|
|
|
|
 |


 |
Medya
Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden
kullanılamaz. Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan
haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması
durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır.
Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait
yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz. |
 |
|
|
|