Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
38,7922
EURO
43,1376
IMKB
9.747,000
ALTIN
4.038,630
 
Hava Durumu ANKARA
9 / 17 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
''ANAYASA'YA GÖRE DİN DERSİNİ KALDIRMAK MÜMKÜN DEĞİL''
 ANAYASA YA GÖRE DİN DERSİNİ KALDIRMAK MÜMKÜN DEĞİL
 
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, "Anayasa'nın 24. maddesinde 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi zorunludur' hükmü kaldığı müddetçe, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini şu mahkemenin, bu mahkemenin verdiği kararla zorunlu olmaktan çıkarmak mümkün değil" dedi.
 
9.3.2008 - 15:30
Çelik, Kanal 7'de "Başkent Kulisi" programında çeşitli konulara
ilişkin soruları yanıtladı. Çelik, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi
ile ilgili Danıştay'ın verdiği kararın anımsatılması üzerine,
Anayasa'nın 24. maddesinde bu dersin zorunlu tutulduğunu vurguladı. Çelik,
şunları söyledi:
"Bu gerekli midir, gereksiz midir? Şu andaki Anayasa'da pek çok hüküm
var benim hoşuma gitmeyen. Ben 1982 Anayasası'nın oylamasında ret oyu
vermiş, yani mavi oy kullanmış birisiyim. Fakat bu Anayasa yürürlükte
olduğu sürece seni de beni de yargı organlarını da herkesi bağlar.

Anayasa orada durduğu sürece, hiç kimse şuradan buradan hareket ederek,
bazı kararlar vererek Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini zorunlu
olmaktan çıkaramaz. Ne zaman çıkarılır? Yasama organı anayasa
değişikliği yapar, anayasa değişikliğiyle birlikte bu olabilir."
"Anayasa değişikliği olacak mı?" sorusu üzerine Çelik, "hayır"
yanıtını verdi. Danıştay'ın verdiği kararın, 2005
yılındaki iki davayla ilgili olduğunu ve eski müfredata ilişkin
verildiğini belirten Çelik, eski müfredatta Alevilik ile ilgili
konuların yer almadığını, oysa müfredatın değiştirildiğini ve yeni
müfredatta Alevilik konusunun da işlendiğini anlattı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) verdiği kararın da eski
müfredata dayandığını söyleyen Çelik, müfredat yenilendiği için
"Danıştay'ın vermiş olduğu kararın uygulanma imkanı olmadığını"
kaydetti.

Çelik, "Kaldı ki bu dava daha bitmemiş. Danıştay İdari Dava Daireleri
Kurulu'na gidecek daha. Geçmişte İdari Dava Daireleri Kuruluna giden bu
anlamdaki bütün kararlar reddedilmiştir" diye konuştu.

Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin içinde "Namaz kılmayı öğretmek,
sure ezberletmek" gibi konuların bulunduğunu belirtilerek, "Alevi bir
veli de 'Benim çocuğuma zorla namaz kılmayı öğretmeyin' diyor" sözleri
üzerine Çelik, "AB ülkelerinde bu dersler nasıl okutuluyor diye bunu
araştırdık, inceledik ve ben bununla ilgili de Bakanlar Kuruluna bilgi
verdim. AB ülkelerinde, bizdeki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersine
benzer dersler vardır, orada da zorunludur" dedi. AB ülkelerinde din
öğretimi dersinin zorunlu, din eğitiminin de seçmeli ders olduğunu
belirten Çelik, şunları kaydetti:
"Şimdi siz Hindistan'da veya Japonya'da olsaydınız bu dersin içeriği de
Budizm, Şintoizm ağırlıklı olurdu değil mi? Biz şimdi Mayalar'ın,
İnkalar'ın inançlarını öğretecek değiliz. Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi,
nüfusunun yüzde 99'u Müslüman olan bir ülkede öğretilen bir şeydir.

Burada Yahudilik var, Hristiyanlık var, Budizm, Şintoizm de var. Diğer
dinler de öğretiliyor ama elbette ki bu ülkede bu öğretilirken ağırlık
İslam ile ilgili. Danimarka'da zorunlu olan din öğretimi dersinde
ağırlık Hristiyanlıktır. Çünkü orada ihtiyaç ona göre.

Biz şunu yapabiliriz: Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin müfredatı
daha da dinler üstü hale getirilebilir. İslam dininin oradaki temsil
oranı azaltılabilir. O zaman ne olması lazım? Şunun yapılması lazım:
Anayasa'nın 24. maddesinin birinci bölümünde diyor ki 'Din Kültürü ve
Ahlak Bilgisi dersi zorunludur'. İkincisinde de diyor ki 'Bunun dışında
kalan din eğitimi, insanların kendi tercihlerine, küçük çocukların
velilerinin tercihlerine bağlıdır'. Şöyle olabilir: Bir zorunluluk
olmayan seçmeli din dersi getirirsiniz. Aleviler, Aleviliği öğrenmek
istiyorsa onlara Alevilik ile ilgili verilir, Sünnilik ile ilgili ne
gerekiyorsa onun eğitimi verilir."
"Bunu yapacak mısınız?" sorusuna Çelik, "Bu şu anda gündemde olan bir
mesele değil. Bu yapılabilir, anayasa değişikliği kapsamında
yapılabilir. Bu da toplumsal konsensüsle olabilecek bir şeydir. Bunun
üzerinde oturulup konuşulması gerekiyor" yanıtını verdi.

"Bunu yaparken dinin, bölücü unsur değil, birleştirici, sevgiyi esas
kılan bir unsur olmasına da dikkat edilmesi gerektiğini" söyleyen
Çelik, "Din eğitimi tercihe bırakılabilir ama bu şu anda Anayasa'nın
24. maddesinde 'Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi zorunludur' hükmü
kaldığı müddetçe, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersini şu mahkemenin, bu
mahkemenin verdiği kararla zorunlu olmaktan çıkarmak mümkün değil" diye
konuştu.

Eleştirilere de değinen Çelik, "Biz dini değerler üzerinden siyaset
yapmıyoruz ama birileri bunlar üzerinden muhalefet yapıyor" dedi.

-"YASAK YOK"-
"YÖK Başkanı'na soruşturma izni vermeyeceği" yönündeki açıklamasının
anımsatılması üzerine Çelik, TBMM'nin 411 milletvekilinin oyuyla anayasa
değişikliği yaptığını, bu değişikliğin onaylanarak Resmi Gazete'de
yayımlandığını anımsattı.

"Mevcut Yükseköğretim Kanunu'nda da başörtüsüne yasak getiren bir hüküm
bulunmadığını, ek 17. maddenin kılık kıyafeti serbest bıraktığını"
ifade eden Çelik, "YÖK Başkanı, 'Keyfi bir tutum takınmayın, bu
çocuklara daha eziyet etmeyin' demişse, bundan dolayı CHP ona dava
açmışsa, ben şimdi CHP'nin gönlü hoş olsun diye, CHP'nin keyfi yerine
gelsin diye YÖK Başkanı'nın karşısında niye bir tavır takınayım ki?"
dedi.

Çelik, "Başörtüsü konusunda mağduriyetlere yol açtığı için" eski YÖK
Başkanı Erdoğan Teziç ile ilgili 55 ayrı dava açıldığını, Teziç hakkında
toplam 72 dava dosyası bulunduğunu ve bunlarla ilgili "takipsizlik
kararı" alınarak kendilerine gönderildiğini belirtti. Aynı şekilde eski
YÖK Başkanı Kemal Gürüz hakkında da iki ayrı dosya geldiğini söyleyen
Çelik, her iki eski başkanla ilgili de bugün Özcan ile ilgili gösterdiği
tutumu takındığını söyledi. Çelik, şunları
kaydetti:
"Siyaset tutarlılık gerektirir. CHP bir gün bile bana şunu sordu mu:
'Sana Kemal Gürüz ile ilgili 2 dosya geldi. Erdoğan Teziç ile ilgili 72
ayrı takipsizlik kararı geldi. Bunlarla ilgili niçin şunu yapmadınız.'
Erdoğan Teziç ile ilgili, Gürüz ile ilgili bi rşey demeyeceksiniz, Yusuf
Ziya Özcan Bey 'Anayasa'nın gereğini yerine getirin' dediği için dava
açacaksınız, o da bana gelecek, ben de sizi mutlu etmek için bugüne
kadar takındığım tavrın aksine bir tutum sergileyeceğim öyle mi?"
-"YÖK DEVLETİN DIŞINDA MI?"-
"YÖK Başkanı'nın hükümetle uyumlu göründüğü" yönünde eleştiriler
bulunduğu anımsatılarak, "Geçmişte hükümet ile YÖK kavgalı görünüyordu,
şimdi bu görüntü kalktığı için mi böyle oldu, yoksa gerçekten öyle mi?"
sorusuna Çelik, şu yanıtı verdi:
"CHP'nin Sayın Özcan'a yönelttiği eleştiri 'Hükümetin taşeronu'. Bu çok
ayıptır. Bir anayasal kuruluş, ille de icra organıyla çatışır, ille de
icra organıyla kavga eder diye bir şey mi var. Üniversitelerin daha
fazla kalkınması, daha fazla bütçe ödenekleri alması, daha fazla
kaynaklara sahip olması için ne olması gerekiyor? Üniversitelerin YÖK
ile YÖK'ün hükümetle, hükümetin YÖK ile üniversitelerle aslında diyalog
içinde olması, birbirine destek, yardımcı olması gerekmiyor mu? YÖK
dediğiniz şey bu devletin dışında bir şey mi?
YÖK, Milli Eğitim Bakanlığıyla ilgili bir kuruluştur. YÖK'ten sorumlu
bakan benim. Benimle YÖK Başkanı'nın diyalog içinde olmamızdan daha
tabii ne olabilir. Geçen süreçlerde yaşananlar oradaki YÖK Başkanının
şahsından ve ideolojik tutumundan kaynaklanıyordu."
-"ÜAK BAŞKANI CHP'Yİ SEVİNDİRECEK AÇIKLAMALAR YAPIYOR"-
"Durumun normalleştiğini ve bundan şeref duyulması gerektiğini"
söyleyen Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi Üniversitelerarası Kurul Başkanı, CHP'yi sevindirecek
açıklamalar yapıyor, CHP'li arkadaşların istedikleri bir söylemle ortaya
çıkıyor. Bugüne kadar bizden birisi çıkıp da 'Üniversitelerarası Kurul
Başkanı CHP'nin taşeronudur' dedi mi? Biz bunu dersek bu ülkeye iyilik
mi yapmış oluruz. 'YÖK hükümetin taşeronu, Üniversitelerarası Kurul
CHP'nin taşeronu'. Bu ayıp bir şey."
-EK 17. MADDE-
Yükseköğretim Kanunu'nun ek 17. maddesiyle ilgili tartışmalara da
değinen Çelik, şunları söyledi:
"Açık anayasa hükmü varken, Anayasa Mahkemesi'nin yorumları geçerli
olur mu? Olmaz. Apaçık bir şekilde Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerinde
değişiklik yapılmıştır. Dolayısıyla tereddütler ortadan kalkmıştır. Ek
17. madde üniversiteler tarafından uygulansaydı, başörtü yasağı
kaldırılmış olsaydı, bu yasak olmamış olsaydı böyle bir anayasa
değişikliğine de gerek olmayabilirdi. Netice itibariyle şu anda bir
süreç var, bununla ilgili olarak hiçbir yetkili, görevli kendisini
yasaların ve Anayasa'nın üzerinde göremez."
Ek 17. maddenin çok açık olduğunu ifade eden Çelik, yıllardır bu yasağın
keyfi ve fiili olarak uygulandığını savundu. İnsanı tek tipleştirmenin
mümkün olmayacağını kaydeden Çelik, demokratik, laik, sosyal, bir hukuk
devletinde insanların başı kapalı-açık olabileceğinin ve bunun bireysel
bir tercih olduğunu anlaşılması gerektiğini söyledi.

Medeni ülkelerde üniversitelerde kılık kıyafetle ilgili bir sınırlama
olmadığını söyleyen Çelik, öğrencilerin dini inançlarına, felsefi dünya
görüşlerine, etnik kökenlerine göre, başı örtülü-açık şeklinde
sınıflandırılıp, ona göre not verilemeyeceğini ifade etti.

Başörtüsü konusu tartışılırken, "(Türkiye'nin çağdaşlaşma projesinde
başörtüsüne yer yoktu. Türkiye'nin Cumhuriyet projesi öldü) şeklinde
korkuların dile getirildiğinin" anımsatılması üzerine Çelik, bu
korkunun yersiz olduğunu kaydetti. "Bu iddia ve ithamın kesinlikle
gerçeği yansıtmadığını" kaydeden Çelik, "dindarlaşmanın, insanların
dini inançlara sahip olması ve pratikleri yerine getirmesinin laikliğe
zarar gelebileceği anlamına gelmediğini" belirtti.

-ANA DİLDE EĞİTİM-
"DTP'lilerin Kürtçenin resmi dil olarak okullarda okutulması yönündeki
isteklerinin" anımsatılması üzerine Çelik, "farklı etnik grupların
yaşadığı ülkelerde bunların tartışılmasının normal olduğunu" kaydetti.

Ana dili farklı olan insanlara kendi ana dilini öğrenmeyi engelleyen bir
tutum olmadığını ifade eden Çelik, "Her insanın bir ana dili olabilir,
dünyaya gözünü açtığında, anne babasından öğrendiği bir dil olabilir. O
dile karşı devletler olumsuz tavır takınmamalıdır. Onun öğretilmesi,
öğrenilmesi yönünde setler, engeller koymamalıdır ama her ülkede bir
resmi dil vardır ve o resmi dil, herkesin aynı zamanda ortak paydasıdır.

Bizim durduğumuz yer burası" diye konuştu.



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


İMAM HATİP'LERDE KIZ ÖĞRENCİ PATLAMASI

DİN DERSLERİ 2009'DE SEÇMLELİ OLACAK

LİSE PANSİYONU'NDA TÜRBAN DAĞITILDI İDDİASI
»  2008 ÖSS'DE SÜPER DEĞİŞİKLİKLER
»  İLK ÖĞRETİMDE LAİKSİZLEŞTİRME YAVAŞ YAVAŞ YAPILIYOR
»  BAKAN ÇELİK, RECEP İVEDİK'E SAVAŞ AÇTI
»  TÜRBAN KRİZİ ÖSYM'YE SIÇRADI
»  YÖK BAŞKANI ÜNİVERSİTELER ARASI KURULCA DIŞLANDI
»  ÖĞRENCİLERE ÖSS SÜRPRİZİ
»  YÖK BAŞKANI ÖZCAN HAKKINDA SUÇ DUYURUSU
»  ÜNİVERSİTELERARASI KURUL TÜRBAN İÇİN TOPLANIYOR
»  REKTÖRLERE "KARANLIK GÜÇ" UYARISI
»  ÖĞRETMEN ATAMALARINDA GERGİNLİK
»  YÖK BAŞKANI'NDAN ŞENGÖR'E VETO
»  YÖK BAŞKANINDAN REKTÖRLERE KADRO YASAĞI
»  SINAV HOLDİNĞ GİDEREK BÜYÜYOR
»  ÖSS'DE BEKLEMEYE SON
»  MEB'DEKİ ŞOK İSTİFA'NIN PERDE ARKASI
»  MUĞLA ÜNİVERSİTESİ'DE "KÖŞK ONAY'I YETMEZ" DEDİ.
»  MİLLİ EĞİTİM'DE ŞOK İSTİFA
»  MEB'DEN TÜRBAN AFFI AÇIKLAMASI
»  AF İSTEYEN ÖĞRENCİLER SİTESİ HACK'LENDİ
»  BİRA İÇEN İMAM HATİPLİLERE MÜDÜR ZULÜMÜ
»  "ÇANKAYA'DAKİ TÜRBAN BİZİM GAZIMIZI ALMADI"
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.