Deniz Baykal grup toplantısına bu hafta yapılan yerel seçimlere değinerek başladı.
Mini seçimler
29 Mart'ta iptal edilen seçimler yeniden yapıldı. Bu seçimler dolayısıyla ortaya çıkan sonuca değinmek istiyorum. Bu seçim yerleri Türkiye'nin tamamını yansıtmaz ama yerel seçimden hemen sonra olması dikkatleri çekti. Bu seçim sonuçlarını memnuniyetle karşıladık.
Yükselen muhalefet
12'si iktidar 17'si muhalefetçe kazanılan bir seçim sonucu aldık. Buralar iktidarın baskısına açık seçim çevreleri. Ortaya çıkan seçim memnuniyet vericidir. 10 belde de seçim kazanmamız mutluluk vericidir. 10'a yükselişin 2 tanesi AKP 'den bir tanesi demokratik partiden aldık. Mini yerel seçimden sonra çıkan sonuç önemlidir. Bu başarıya destek verenleri kutluyorum. Bu muhalefetin gücünün ve çıkışının göstergesidir. Muhalefetin diri, yükselen bir güç olduğu bu seçimlerde olduğu ortaya çıktı. CHP olarak biz de bu muhalefetin temelindeyiz. Geçen seçimlerde bu bölgede 7 belediyemiz vardı. Bu seçimlerde 10'a çıkardık.
Baykal'dan Kıbrıs hassasiyeti
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye'nin Avrupa ile ilişkileri düşündüğümüzden daha güçtür. Bunu unutmamak lazım. AB' ile tam üyelik için gerekli hazırlığı ihmal etmeden sürdürmeliyiz. Bu bir süre sonra pişman olacağımız talepler konusunda daha dikkatli olmalıyız. Burada en önemlisi Kıbrıs'tır. Kıbrıs'ta yürütülen müzakerelerdir.
Her türlü reformu içtenlikle yapalım ama ulusal çıkarlarımız konusunda kayıplar vermeyelim. O hata 2002'de yapıldı. Katma protokolü imzalandı.
AP seçimlerinde Türk düşmanlığı
Avrupa Parlamentosu seçimlerinden de bahsedelim. Bu seçimde çok açık bir şekilde Türkiye düşmanlığı bir siyasi yöntem olarak kullanıldı. Partiler Türkiye düşmanlığıyla oy toplamaya çalıştı. Türkiye düşmanlığınının pirim yapar hale gelmesi, Avrupalı devlet adamlarının buna tenezzül etmesi üzüntü verici.
Ekonomik gelişmeler
Geçen hafta da gündem Ekonomii ağırlıklıydı. Sanayideki daralmanın ciddi biçimde sürüyor. Küçülmenin daha küçük olması teselli oldu. Ama daralmanın yavaşlaması umut vericidir. ÖTV ve KDV indirimi iyimserlikte büyük katkısı olan hususlardır. Memnuniyetle görüyorum yeniekonomi yönetimi uzatılması konusunda çabalarını memnuniyetle görüyorum. Biz bunu 6 ay kadar teklif etmiştik. ÖTV ve KDV 'deki tablo değişmesse aynı etki devam eder.
Teşvik paketi
Başbakan bir teşvik paketi açıkladı. Bu esnada bazı değerlendirmeler yaptı. Türkiye'deki ekonomiyi nasıl algıladığını söylemek istiyorum. Önce bir defa şöyle söylemeliyim beklenen orta vadeli bir programdır. Türkiye'nin orta vadeli makro ekonomii politikasını ortaya koymaya ihtiyaç vardır. Ortada bir bütçe dahi yoktur. Geçerli kabul edilebilir bir bütçe yoktur. Daralma sürüyor. Daralmanın yüzde 3,6'nın ötesine geçeceği ifade edilmiştir.
Teğet'i yumuşatmaya çalışıyor
İşsizlik gibi alarm vermeye devam ediyor. Şimdi bu çerçevede nereden gelip nereye gidildiği anlaşılmalıdır. Bizden teğet geçecek iddiası yumuşatılmaya çalışıldı. Başbakan tarafından ama yine aynı yanlışların üzerinde durmaya devam ediyor. Hükümetin izlediği politikayla yüzbinler işsiz kaldı. Türkiye'deki sanayideki üretim düzeyi 5 yıl geriye gitti. G8 ülkeleri arasında en sert daralmayı Türkiye yaşamıştır. Oysa Başbakan krizin en az zarar verdiği ülke Türkiye'dir diyor. Ama doğru bu değil. Krizden en çok etkilenen ülkelerden biri Türkiye'dir. Amerika bile bu kadar etkilenmedi.
2009 bütçesi darmadağın
İşsiz sayısı 1 milyon 125 bin kişi artmış ücretli çalışan 1 milyon kişi azaldı. OECD ülkerleri arasında en çok işsizi olan ülke olmuştur. Maliye yönetimi tam ters yüz olmuştur. İlk kez Türkiye faiz dışında açık verecek ülke olacağı açıklanmıştır. 2009 bütçesi darmadağın olmuştur. Hazine borçlanmış ve özel sektörün kaynağını kullanmıştır. Bunlar ekonominin gidişiyle alakalı başbakanın kafasındaki tablonun doğru olmadığını ortaya koyan bilimsel verilerdir.
IMF'nin siyasi istekleri nelerdir
Başbakan paketi açıklarken IMF ilişkileri ile ilgili açıklama yapma ihtiyacı hissetti. "Bizden siyasi talepte bulunuyorlar, bunu kabul edemeyiz" dedi. Bu yeterli bir kamuoyunu aydınlatma çabası olamaz. IMF ne istemiştir. Talepler nelerdir anlamamız lazım? Kıbrıs konusunda mı, azınlıklar konusunda mı, Ermenistan konusunda mı istekleri var. Böyle siyasi istekler varsa bu bilinmelidir. Ve birlikte karşı çıkılmalıdır.
Vatandaş krediyle geçiniyor
Başbakan değerlendirmelerde 'kusura bakmayın vatandaşta para var' sözü teğet geçecek sözünün izdüşümüdür. Hala sağlıklı bir tavır takınamamanın dağınıklığını yaşıyor. Para olduğunu iddia eden Başbakan'ın dikkatini işsizlerin 1 milyon armasına çekiyorum. Çiftçiler icra ile burun burunadır. Merkez Bankası'nın raporu vatandaşın borçla yaşadığını ortaya koymaktadır. Tüketici kredisi kullanan kesimlerde borçları için kullanmaktadır. Bu veriler vatandaşın geçinemediğini krediyle geçindiğini ortaya koymaktadır.
Deniz Feneri davası
Başbakan diyor ki Deniz Feneri konusunda biz rahatız. Ama biz rahatsız vatandaş rahatsız. Evet geçekten Başbakan çok rahat. Umurunda değil. Dha önceki Adalet Bakanı da banane demişti. Başbakan da çok rahat. Yapılanlar ortada, kişiler ortada, Alman yargısının talebi ortada ama Başbakan çok rahat. Başbakan bu işte rahatım diyor. Bizim meselemiz değil diyor. Olur mu? İlgilendiriyor ta başından beri ilgilendiriyor. Almanya'da bir sürü tutuklu vatandaş var. Hangisini Alman yargısında aradınız. Neden müdahale ediyorsunuz. Alman büyükelçisi temas yaptığında neden müdahele ediyorsunuz.
RTÜK'te istifa olmuyor
Hala hiçbir şey yok .Bu konuda Türkiye'de çok büyük ittifak var. Çok bölünmüş bir medyamız var ama her iki kesimde de Başbakana bunu yap diyor. Ilacak'tan tutun Taraf gazetesine, kadar Hürriyet, Milliyet, Vatan'a kadar herkes diyor. Tüm siyasi çevreler görüş birliği içerisinde ama RTÜK'te istifa olmuyor. Bu olay tesadüf değil. Bu yüzden olmuyor. 1,5 ay var yapamıyorlar. Yapmıyorlar. Neden bu kadar önemli. Bir tek şey gerekiyor gereken kişinin buna evet demesi. Bıraksalar oradakiler de yapacak ama neden yapılamıyor. Bu olay Kanal 7 ile irtibatlıdır. Kanal 7 sıradan bir tv kuruluşu değildir. Kuruluş aşamalarında yaşanan aşamaları Sabahatin Önkibar yazdı. Bu konunun altında Türkiye kalmayacaktır. Kimsenin örtbas etmesi mümkün değildir. Takip edeceğiz. CHP
İddianın arkasında dur
Başbakan bu konunun altında ezildikçe beni suçlamaya çalışıyor. Eğer CHP 'nin ya da benim vermem gereken bir durum varsa, bilip de takip edilmesini istediği bir konu varsa derhal onu göreve çağırıyorum. Savcılığa suç duyurusunda bulunsun. Eğer bulunmuyorsa, ben onun adına savcıları göreve çağırıyorum sayın savcılar benim ya da partim hakkındaki iddialar varsa araştırın. Eğer savcılar o milletvekili dokunulmazlığı varsa derhal dokunulmazlığı kaldıralım. Hatta sadece senin ve benim dokunulmazlıklarımı kaldıralım. Meydanlarda boş boş konuşma iddianın arkasında dur. Durmazsan namertsin, namertsin!
En kaba başbakan
Türkiye Cumhuriyetinin en kaba uslubu olan başbakanı bugünkü başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dır 'dır. Başbakan herkese kaba... Yaşlı bir köylüye de, bir kadına da, çocuğa da, çiftçiye de, siyasetçiye de kaba... Üslubu bu... Başbakan ya. Geçen hafta siz, sayın, sen tartışması yarattı. Ben içtenliğimden samimiyetimden, protokolü kaldırmak istediğimden sen dedim. Önemli olan sözlerin içeriğidir. O da bana sen diyor. Ama şimdi de kendisine sayın dememi istiyor. Partime AK Parti deyin diyor. Bu ara isimlere taktı. Demek ki insanların böyledönemleri oluyor. Cumhuriyet Halk Partisi'ne kimisi CHP diyor, kimisi Halk Partisi diyor. Sen nasıl Cumhuriyet demedin mi diyeceğiz. Başbakan'da parti kirlendikçe 'Ak'lanma isteği artıyor..
Bana sayın deme Öcalan'a da sayın diyorsun
Başbakan ben sana sayın diyorum diyor. Sen sayın demesen de olur. Başbakan bana sayın dedi diye göğsüm kabaracak değil ya. O Öcalan'a da sayın diyor. Başbakan bu konuda ne kadar dikkatsiz olduğunu bildiğim için bana demiş, dememiş önemli değil. Ben yolsuzlukları dile getirirken, yolsuzluk yapanları kayırıyorsun derken sana nasıl sayın derim canım? Bunun gereğini yerine getirirsen sayın derim.