Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
40,3912
EURO
47,0429
IMKB
10.366,000
ALTIN
4.347,240
 
Hava Durumu ANKARA
21 / 34 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
"BU ÜLKE YOL GEÇEN HANI DEĞİL"
 BU ÜLKE YOL GEÇEN HANI DEĞİL
 
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan grupta konuştu. AKPM sürecinde seçim öncesi Çavuşoğlu konusunda gensoru veren CHP'li vekil ile salonu terk eden MHP'li vekili böyle açıkladı. Bunlar Türkiye'nin önüne taş koyuyor dedi.
 
3.2.2010 - 07:10

Konuşmaya başlamadan önce Çavuşoğlu'nu tebrik ediyoruz... partimizin üstlendiği görevler iktidarımız zamanında yapılanlar başarıalrdır. İKÖ sekreterine bir Türk başkan seçimi yine iktidarımız döneminde gerçekleşti. Birçok uluslararası komisyonda üyelerimizle temsil ediliyoruz. Bütün bunlar kendi kendine olmadı. Aktif roller üstlendik. Ama üzüntüyle ifade  etmeliyim ki AK Parti iktidarı Türkiye'nin itibarını artırırken muhalefetin tavır ortadadır. AKPMye ilk kez bir TÜrk meclis başkanlığını üstleniyor.Bu Türkiye'nin başarısıdır.

Muhalefet bu başarıyı tebrik erdemini bile gösteremiyor. Bırakın tebriği bir CHP vekil soruşturmaya destek veriyor. Tuğrul Türkeş de salondan çıkıyor. Türkiye'nin bazı temsilcileri bu süreci engelleme arayışına giriyor. Hani milliyetçiydiniz. Bir MHP'li de niçin başmüzakereci toplantıya katıldı diye soru önergesi veriyor. Muhaleffet çağı vizyonu idraki kaldırmasa da biz Türkiye'nin önünü açacağız.

Bugün konomiye ilişkin yeni gelişmeyi paylaşmak istiyorum. İki reyting kuruluşu Türkiye'nin notunu yükseltmişti. Dün de JCR  Kredi Derecelendirme Kuruluşu Türkiye'nin notunu yükseltti. Türkiye'nin dayanıklılığını gösterdi diyor .

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 'AK Parti iktidarı Türkiye'nin uluslararası itibarını artırırken, konumunu yükseltirken, önemini ortaya koyarken, muhalefet partilerinin sergiledikleri tavır, ülkemiz açısından içler acısıdır' dedi.

AK Parti Antalya Milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu'nun AKPM Başkanlığına seçilmesinden sonra muhalefetin tavrını da eleştiren Erdoğan, 'Muhalefet bu başarıyı bile takdir etmek, bu mutluluğu bile paylaşmak erdemini gösteremiyor' diye konuştu.

Partisinin TBMM grup toplantısındaki konuşmasına Mevlüt Çavuşoğlu'nun, geçen hafta Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Başkanlığına seçildiğini hatırlatarak başlayan Erdoğan, Çavuşoğlu'nu bir kez daha kutladı ve görevinde başarılar diledi.

Çavuşoğlu'nun iki yıl bu görevi sürdüreceğini ifade eden Erdoğan, 'Temennimiz, bu başarının bundan sonra da devamıdır. Tabii ki bu gurur duyulacak bir gelişme. Ülkemizin AK Parti döneminde uluslararası düzeyde artan önemini ortaya koyan bir gelişme' dedi.

Türkiye'nin uluslararası kuruluşlarda gösterdiği etkinliklerin ve üstlendiği görevlerin, sergiledikleri dış politikanın önemini ve ağırlığını yansıttığını belirten Erdoğan, Türkiye'nin 2009, 2010 yılları için BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine iktidarları döneminde seçildiğini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:

'Medeniyetler İttifakı Projesi Eşbaşkanlığını İspanya ile birlikte iktidarımız döneminde üstlendik. İslam Konferansı Örgütü Genel Sekreterliğine bir Türk'ün seçilmesi, ikinci dönem dahil yine AK Parti döneminde gerçekleşti. BM Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü Genel Direktörlüğüne bir Türk'ün gelmiş olması yine iktidarımız döneminde gerçekleşti. BM ortak teftiş birimi üyeliğinden tutunuz, Uluslararası Atom Enerji Kurumu yönetimine, İşkenceyi Önleme Komitesine kadar bir çok platformda üyelerimizle temsil ediliyoruz.

Bütün bunlar kendi kendiliğinden olmadı. Her platformda, her zeminde kendimizi anlattık, tezlerimizi anlattık, öneriler getirdik, sorunların çözümünde aktif roller üstlendik. Fakat üzüntüyle ifade etmeliyim ki şu anda ekranları başında bizleri izleyen milletime bunu özellikle duyurmak istiyorum; AK Parti iktidarı Türkiye'nin uluslararası itibarını artırırken, konumunu yükseltirken, önemini ortaya koyarken, muhalefet partilerinin sergiledikleri tavır, ülkemiz açısından içler acısıdır...

Bakınız, 61 yıldır AKPM'ye üyeyiz. İlk kez bir Türk ve ilk kez Doğu Avrupa'dan bir ülke Meclis Başkanlığını üstleniyor. Bu, Türkiye'nin başarısıdır. Dikkat edin; AK Parti'nin demiyorum. Türkiye'nin başarısıdır. Türkiye'nin gururudur. Ülkemiz adına mutluluk duyacağımız bir başarıdır.

Muhalefet bu başarıyı bile takdir etmek, bu mutluluğu bile paylaşmak erdemini gösteremiyor. Bırakınız, bu mutluluğu paylaşmayı, bırakınız tebrik etmeyi Mevlüt Çavuşoğlu kardeşimizin başkan olması aleyhine gelişen önergeye CHP milletvekili Sayın Birgen Keleş ne yazık ki destek veriyor. MHP milletvekili Sayın Tuğrul Türkeş de oylamaya katılmıyor, salondan çıkıyor. Mevlüt Çavuşoğlu kardeşimiz 47 ülkenin 40'ından fazlasının teklifiyle başkanlığa aday oluyor ama Türkiye'nin muhalefet partisine mensup bazı temsilcileri adeta bu süreci engelleme çabasına giriyor. Hani milliyetçiydiniz ya, Nerede? Hani ülkeyi çok seviyordunuz, Nerede? Bu ne kindir yahu? Bu nasıl yaklaşım tarzıdır?

Düşünebiliyor musunuz, birçok devlet başkanı, dünya lideri, arkadaşımızı arayıp kutlarken, şu ana kadar hiç bir genel başkan arayıp da 'tebrik ederim, hayırlı olsun' deme nezaketini gösteremedi. Üstüne üstlük bir muhalefet milletvekili de -MHP'li Ertuğrul Kumcuoğlu-, 'Niçin başmüzakereci Egemen Bağış arkadaşımız için Konseydeki toplantıya katıldı' diye yazılı soru önergesi veriyor.'

'MUHALEFETİN ÇAPI'

AK Parti'nin Türkiye'yi dünya gündemine taşırken, Türkiye'nin imajını, önemini artırmanın mücadelesini verirken, muhalefetin hazımsızlıklarla, küçük hesaplarla kısır tartışmalar ürettiğini ifade eden Erdoğan, 'Muhalefetin çapı, vizyonu, idraki kaldırmasa da biz, Türkiye'nin menfaatlerini korumaya, Türkiye'nin uluslararası etkinliğini artırmaya devam edeceğiz' dedi.

Erdoğan, konuşmasında, ekonomiye ilişkin iki yeni gelişmeyi de milletvekilleriyle paylaştı. Aralık ayı ve Ocak ayı başında kredilendirme kuruluşlarının Türkiye'nin notunu artırdığını hatırlatarak, dün Japon kredilendirme kuruluşunun Türkiye'nin uzun dönem borçlanma notunu BB eksiden BB'ye yükselttiğini bildirdi.

Japon kredi değerlendirme kuruluşunun gerekçesine de değinen Erdoğan, gerekçede, 'Türkiye, küresel kriz döneminde dış şoklara karşı dayanıklılığını gösterdi' ifadesine yer verildiğini anlattı.

İhracat rakamlarına da değinen Erdoğan, Ocak ayı ihracat rakamlarının, bir önceki yılın ocak ayına göre, yüzde 12,5 artarak 7 milyar 912 milyon dolara yükseldiğini söyledi. TÜİK'in de 2009'un tamamı için yıllık ihracatı açıkladığını ifade eden Erdoğan, buna göre 2009'un tamamında 102 milyar 165 milyon dolarlık ihracat yapıldığını bildirdi.

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TEKEL işçilerinin eyleminin amacını aştığını belirterek, 'Amaç, hak arayışı değil, Hükümete karşı aleni bir kampanyaya dönüşmüştür. Pankartlara, sloganlara bakın. Şahsımı, partimi hedef alan edep dışı, terbiye dışı bir üslup kullanılıyor' dedi.

Erdoğan, şu anda yapılan eylemin yasal olmadığını ifade ederek, yasal olmayan sürece ay sonuna kadar sabredeceklerini bildirdi.

Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, TEKEl işçilerinin eylemine değindi. Yapılması gerekeni fazlasıyla yaptıklarını, 13 katrilyon tutan ve işçi ile memurdan kesilen zorunlu tasarrufu kendi iktidarı döneminde ödendiğini belirten Erdoğan, 'Hiçbir iktidar bunu kendilerine ödemedi. Bizim iktidarımız bunu kendilerine takır takır ödedi. Biz ödedik. Konut Edindirme Yardımı (KEY) adı altında bunlardan kesilen parayı da kimse ödemedi. Bunu da biz ödemeye başladık. Şu ana kadar 3 katrilyona yakın para ödedik ve ödemeye de devam ediyoruz. Bizim bu kadar yapıcı yaklaşımımız karşısında bu ajitasyonlar nedir?' dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın da TEKEL işçilerinin yanına gittiğini hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:

'Bakıyorsunuz oraya giden kim, Sayın Baykal. Sayın Baykal, sen önce partine bağlı belediyelerde hiçbir hak tanınmadan tasfiye edilenlerin durumuna bak da önce onların sorununu çöz, önce onu hallet. Dürüst davran. Türk-İş'in önünde birikmiş olan 300-500 tane işçi ki (bunların yanına gelen bir çok uç kuruluşlar, hiç alakası olmayan, Öğretmen Olamayanlar Birliği...) Ne demek Öğretmen Olamayanlar Birliği ya? Böyle şey mi olur? Türkiye'de bazı şeyler cidden komikleşmeye başladı. Ne demek Öğretmen Olamayanlar Birliği? Bunun imtihanı vardır, bilgisayar ortamında girersin, kazananlar kazanıyor. İşte bak bu yıl da 40 bin alıyoruz. Bu 40 binin içine giren girecek. Bu 40 binin dışında kalan, 'Biz bunun dışında kaldık, bizim halimiz ne olacak?' Kardeşim dünyanın hiçbir yerinde bir fakülteyi bitiren veyahut da ne bileyim bir eğitim enstitüsünü bitiren, değişik uygulamaları var, öğretmen olmuyor diye bir şey yok ki? Aynı şekilde 'üniversiteyi bitiren herkes iş buluyor' diye bir şey yok ki? Bugün dünyanın en gelişmiş ülkesi Amerika'da işsizlik yüzde 9'a ulaştı. Japonya'ya gel, felaket... İspanya yüzde 8 küsurdan yüzde 18'e çıktı işsizlik.

Onlarda tabii 'işçi-memur' diye bir ayırım yok. Onlarda sadece çalışanlar var. Biz de işçi-memur ayırımı var. Geçen gün söyledim: 'Gelin, işçi, memur sendikaları bir araya gelsin, birleşsinler, 'çalışanlar' adı altında sendikalarını kursunlar. Hepsiyle bırakın toplu görüşmeyi, toplu sözleşmeyi yapmış olalım.' Çözsünler bu işi aralarında. Ama işlerine gelmiyor. Birisi bir taraftan vurmak istiyor, birisi bir taraftan vurmak istiyor. Kusura bakmasınlar, biz bu ülkeyi anlı, şanlı yöneteceğiz.'

'BEN SENDİKACILIKTAN GELİYORUM'

Her defasında yapıcı davrandıklarını, her seferinde olumlu yaklaştıklarını anlatan Erdoğan, sorunun çözümü için gayret içinde olduklarını söyledi. 'Ben sendikacılıktan geliyorum. Ben hayatımın çok ciddi bir kısmını işçi olarak yaşadım' diyen Erdoğan, şu anda Türk-İş'in içinde olanların kendisini bu noktada çok iyi tanıdığını söyledi. Erdoğan, 'İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığında kendilerine ne tür haklar kazandırdığımı çok iyi bilirler. Bildikleri halde bütün bu şu anki uygulamaları yapanlar, dürüst ve samimi davranmıyorlar. Onun için bu hatırlatmayı yapmayı kendim için görev telakki ediyorum' dedi.

Olumlu yaklaşımları işçi tarafında bulamadıklarını yineleyen Erdoğan, konuşmasın şöyle sürdürdü:

'Çünkü olay ideolojik grupların, aşırı uçların istismarına dönüşmüştür. Oradaki belli bir grup da ne yazık ki bu oyunun içinde, bu tuzağa düşmüş vaziyette. TEKEL işçilerinin eylemi tamamen amacını aşmıştır. Amaç, hak arayışı değil, Hükümete karşı aleni bir kampanyaya dönüşmüştür. Pankartlara, sloganlara bakın. Şahsımı, partimi hedef alan edep dışı, terbiye dışı bir üslup kullanılıyor. CHP, bu işçi kardeşlerimi istismar ediyor. MHP istismar ediyor. 1992-2003 arasında, bu ülkede CHP de MHP de iktidar ortağı oldular. Onların döneminde özelleştirme sonucu insan işinden oldu. 14 bin işçi sokağa terk edildi, onların iktidarları döneminde. Geldik o işçileri 4-C kapsamına biz aldık, biz istihdam ettik. Bunların içinde medya kuruluşları var. Marjinal örgütler, buradaki işçileri hala istismara devam ediyor. Medyayı da kullanarak...Çetelerin yapamadığını, hukuk dışı örgütlenmelerin yapamadığını, kirli senaryoların başaramadığını şimdi bu türden olumsuz olayları abartarak, ajite ederek, kışkırtarak başaracaklarını zannediyorlar.'

'BU ÜLKE YOL GEÇEN HANI DEĞİL'

Başbakan Erdoğan, konuşmasında TEKEL işçilerine de şöyle seslendi:

'Oradaki işçi kardeşlerime sesleniyorum; kullanılıyorsunuz. 3 milyonu aşkın işsizin vebali var. İşçilerin, asgari ücretlilerin, memurların, emeklilerin, tüyü bitmemiş yetimin vebali var. Bizim 4-C kapsamında çalışacak işçilere teklif ettiğimiz ücretle çalışacak bu ülkede milyonlarca işsiz var, milyonlarca asgari ücretli var. Burada oynanan oyunu iyi görmeniz gerekiyor. Bunu özelikle bugün buradan kendilerine duyurmak istiyorum. Buradaki olay hak arayışı içinde, masum talepler peşinde bir işçi eylemi olmaktan çıkmış, Hükümete karşı yeni bir senaryonun parçası olmuştur. Ben TEKEL'de çalışan ve önceki gün itibariyle kıdem ve ihbar tazminatları hesaplarına yatan tüm işçi kardeşlerime şunu tekrar hatırlatıyorum; kamuda çalışmaya devam etmek isteyen arkadaşlarımız gitsinler sözleşmelerini imzalasınlar. Eylemdeki işçi arkadaşlarıma da eylemlerine artık sonlandırarak evlerine dönme çağrısında bulunuyorum.

Hazinemizdeki her bir kuruş, milletimizin bize emanetidir. Her bir kuruşta tüyü bitmedik yetimin hakkı var ve biz o hakkı çar-çur etmeyecek, milletin emanetine asla suistimalle halel getirmeyeceğiz. Şu anda yapılan eylem, yasal değildir. Ne Abdi İpekçi'de ne de Türk-iş önünde yapılan... Bunlar yasal değildir. Fakat biz şu anda bu demokratik davranışımızı, bu ay sonuna kadar sürdüreceğiz. Bu yasal olmayan sürece, bu ay sonuna kadar sabrediyoruz. Ama bu ay sonu, 4-C ile ilgili işlem bittikten sonra yasal olan adım neyse, bu adımı bu defa biz atacağız. Bunu da ayrıca söylemek isterim. Çünkü, kusura bakmasınlar. Bu ülke yol geçen hanı değil, bu ülkenin sahipleri var.'

 Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, TEKEL işçileriyle durumlarına ilişkin dün yapılan görüşmeyi değerlendirirken,  'Allah, Allah... Dün geldiler şimdi tekrar 'İstemezük, biz bunu da kabul etmiyoruz.' Kusura bakmayın. Biz, yapılması gerekenin azamisini, fazlasıyla yaptık' dedi.

Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın, partisinin geçen hafta yapılan grup toplantısında işçiyi, memuru, yoksulu, çiftçiyi, işsiz öğretmeni, 4-C'liyi, herkesi 'bir anda kurtardığını' söyledi.

'Bir kere sayın Baykal'ın toplumun bu kesimlerini hatırlamış olmasından çok büyük bir memnuniyet duyduğumu ifade etmek isterim. Bu da bir ilerlemedir' diyen Başbakan Erdoğan, 'Nihayet, bu Türkiye'nin gerçek gündemine dönüş sinyalidir. İşçinin, memurun, ataması yapılmayan öğretmenin, yoksulun, emeklinin sorunlarını sayın Baykal maşallah bir anda çözüyor. Sırtında yumurta küfesi yok. Daha evli de değil, bekar' şeklinde konuştu. Erdoğan, şunları kaydetti:

'20 bin öğretmenin atamasını yapıyor, her aileden bir kişi iş sahibi yapıyor, 4-C'yi kaldırıyor. Formülün ne? Formül yok. İşte bu 'kim ne veriyorsa ben beş mislini veriyorum' anlayışının tezahürüdür. Sayın Baykal'ın söylemi, o sağcı o popülist siyaset söylemine tamı tamına denk düşen bir söylemdir. Bu popülist tavır, Türkiye'nin ekonomisini on yıllar boyu felç etmiştir. Bu popülist tavır hiç bir derde şifa olmamış, tersine ülkede her kesime ağır bedeller ödetmiştir. Belli mağdur kesimlere mavi boncuklar dağıtan siyaset anlayışı, o mağdurların ahını almış ve 3 Kasım'da sandıkta bunlar tarihe karışmıştır. Şu rakamları sayın Baykal'a hatırlatmak isterim; 2003 yılından bu güne kadar 158 bini kadrolu, 70 bini sözleşmeli olmak üzere 228 bin öğretmenin atamasını bu iktidar gerçekleştirmiştir. Milli bütçemizin birinci sırasına iktidarımız döneminde yedi yıldır Milli Eğitim Bakanlığı oturmuştur. En fazla personeli her zaman Milli Eğitim Bakanlığına vermişizdir. Bunlar hiç bir dönemde olmuş şeyler değil. Bu yıl 40 bin yeni kadrolu öğretmen alımı yapıyoruz. Tüm bu atamaları bütçe imkanlarını zorlayarak yapıyoruz. Eğitimi her şeyin önünde tutuğumuzu, artık bu işin içinde, gerçekçi yaklaşım sahiplerinin hepsi biliyor ve bunu bundan sonra da aynı şekilde tutmaya devam edeceğiz. Çünkü, buradan asla sapma yapamayız. Fakat tabii ki bu öğretmenlerimizi bizler yurt dışından getirmiyoruz, uzaydan ithal etmiyoruz. Bu ülkenin çocukları içinden, gençleri içinden atama yapıyoruz. Fakat bir taraftan mezuniyetler, bir taraftan da tabii ki bütçemizin bu işe vereceği cevap, bunlar önemli. Devlet yönetimi ciddiyet ister. Hele hele ekonomi yönetimi çok daha büyük ciddiyet ister.'

TEKEL İŞÇİLERİ

Ankara'da 'TEKEL işçilerinin bir kısmının' 6 haftadır eylem yaptığını belirten Başbakan Erdoğan, 1992-2003 yılları arasında 14 bin işçinin özelleştirmeler nedeniyle kıdem, ihbar ve iş kaybı tazminatlarının ödenerek işlerinden çıkarıldıklarını anımsattı.

2004 yılında işçi sendikalarıyla yaptıkları müzakerelerin ardından, işçi sendikalarının talebi doğrultusunda, onlarla birlikte çalışarak 4-C uygulamasını başlatıklarını hatırlatan Erdoğan, 'Onlarla birlikte başlattığımız bu süreci şimdi aynı sendikalar inkar ediyor. '4-C'nin gündemden çıkarılması lazım, 4-C kölelik anlayışıdır' diyorlar, aynı kişiler. Bu nasıl bir dürüstlük? İşe ciddiyetle yaklaşmamız lazım. Biz 'özelleştirmelerden dolayı kimse işinden olmayacak. Hatta bizden önce işini kaybetmiş olan 14 bin işçiyi de 4-C kapsamına alacağız' dedik ve aldık Bu iktidar mı işçiye karşı?' diye sordu. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Şu anda TEKEL'de, bakın çalışan demiyorum, istihdam edilen işçi sayısı 10 bin 850 kişidir. Biz bu arkadaşlarımıza her ay yaklaşık 40 milyon TL ödüyoruz. Sendikalarla görüşmemiz oldu. Dediler ki 'bir altı ay bize müsaade. Bu altı ayı atlatalım ondan sonra problem yok.' Gerek Türk-İş Başkanı, Gerek Tek Gıda-İş Başkanı, gerek bir başka sendikacı arkadaşımız ve Maliye Bakanı Kemal bey, birlikte oturup konuştuk; 'bakın, bunları artık kapatıyoruz. Bundan sonra artık böyle bir süreci devam ettirmemiz mümkün değil...'

Bu olay, bir özelleştirme olayı değildir. Bu özelleştirmenin dışında elimizde kalmış olan tütün yaprak depolarının tamamen tasfiyesi, kapatılması olayıdır. Özelleştirme başka bir olaydır, buraların kapatılması başka bir olaydır. Yani biz, 2 yıldır bu işçi kardeşlerimize, buralar çalışmadığı halde, bir kaç yer hariç, oralar da tütün yaprak işlemesi devam ediyor, hatta Haziran'a kadar da Diyarbakır, Manisa gibi illerimizde, hatta İzmir dahil olmak üzre bu süreç devam edecek. Belki oralarda 500-600 kişi Haziran'a kadar bunu devam ettirecekler. Ama diğerlerinde bu işi bitirdik, kapattık. Kapatılan bir iş yerinde sadece ihbar, kıdem tazminatını verirsiniz, işi bitirirsiniz. İş hukukunda, çalışma hayatında böyledir. Bunu sendikalar da gayet iyi bilir. Zaten bizimle de konuşurken 'böyle mi arkadaş, böyle...' Ama biz, 'burada da iyi niyet göstergesiyle bu kardeşlerimizi yine 4-C kapsamına alalım, bu rakamları ödeyelim' dedik.'

'DÜRÜST KULLANMAK ZORUNDAYIZ'

4-C'lilerin ücretlerinde yapılan iyileştirmeleri anlatan Başbakan Erdoğan, 4-C'lilerin sosyal güvenlik ve özlük haklarının korunacağını, sağlık noktasında en ufak bir mahrumiyetin söz konusu olmadığını kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi:

'Şimdi ne diyorlar? Yazılı ve görsel medyaya sesleniyorum; ülkem, milletim adına kendilerine teessüf ediyorum, dürüst davranmadıkları için. Biz emanetçiyiz. Biz, bu milletin, tüyü bitmemiş yetimin parasının emanetçisiyiz. Bunu dürüst kullanmak zorundayız. Dedikleri şu: Günlerdir aç, susuz, bir simidi paylaşarak yiyorlar... Olay, ajite ediliyor. İşte fırınlardan, bakkallarda ekmekler geliyor, ekmekleri alıyoruz, paylaşıyoruz, o şekilde yiyoruz. Eğer onlar TEKEL işçisiyse dün itibariyle hepsinin maaşı takır takır ödenmiştir. Ayrıca, dün saat 15.00 itibariyle de kıdem ve ihbar tazminatları hepsinin hesabına yatmıştır. Asgarisi 20 bin liradan, azamisi 80 bin küsüre kadar tutan, ortalamada 40 bin lira olmak üzere kendilerine kıdem ve ihbar tazminatı hesaplarına yatmıştır. Nasıl oluyor da bu bir simidi paylaşarak yiyorlar? Nasıl oluyor da bir ekmeği paylaşarak yiyorsun? Hala maaşını alan insan durumundasın.

Şimdi biz bir ay daha kendilerine şu hakkı tanıyoruz; Şubat sonuna kadar 10 bin küsür TEKEL işçisi müracaat etmek suretiyle 4-C'den istifade edecektir. İlköğretim mezunlarını 772 lira, lise mezunları 856 lira, üniversite mezunları da 938 olmak üzere maaşlarını alacaktır. Ha bundan sonra artış olacak mı? Tabii olacak.

Ama biz bu defa ne yaptık? Geçen hafta Perşembe günü kendileriyle görüştük. Bakan arkadaşlarım yanımdaydı. Baktık ki orada sadece bir kıdem tazminatı noktasında sıkıntıları var, bir iki konu daha söylediler. Dedim ki 'bakın şimdi biz kıdem tazminatlarının devamı noktasında eğer yasal bir mani yoksa bunun üzerinde arkadaşlarım çalışsın. Ama yasal mani varsa, biz şu anda kıdem ve ihbar tazminatlarınızı vereceğiz ama yeni bir süreci başlattığımız için yeni süreci kıdem tazminatı alacak şekilde düzenleyeceğiz.' Bunu da artı olarak şimdi ayrıca getiriyoruz. Allah, Allah... Dün geldiler şimdi tekrar 'istemezük, biz bunu da kabul etmiyoruz.' Kusura bakmayın. Biz yapılması gerekenin azamisini, fazlasıyla yaptık.'

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ortada karanlık iddialar, çirkin, kirli bir senaryo bulunduğunu belirterek, 'Ancak bu vahameti umuda dönüştüren, bu senaryonun açık açık tartışılması, her boyutuyla masaya yatırılması, özgürce eleştirilebilmesi, en önemlisi de hukukun konusu olabilmesidir' dedi.

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın bu plan ve iddialar karşısındaki tavrını eleştiren Erdoğan, 'Sayın Baykal, bu planların, iddiaların tek hedefi, AK Parti iktidarı değildir, Türk demokrasisidir, sivil siyasettir, milli iradedir. AK Parti'yi gözden düşürecek, devre dışı bırakacak karanlık hesaplar, sanma ki senin önünü açar, seni iktidara taşır. Bırak bu tür ucuz hesaplar yapmayı da bir kez olsun demokrasiyi, hukuku, sivil siyaseti savun' diye konuştu.

Partisinin TBMM Grup toplantısında konuşan Erdoğan, 'Türkiye'de bir şeylerin değişmeye, hem de ciddi, köklü ve umut verici şekilde değişmeye başladığını' belirterek, 'Sadece son 2 hafta içinde yazılan, çizilen, konuşulan, tartışılan mevzulara bakın. Sadece onlar bile Türkiye'nin ne kadar değiştiğini, ne kadar özgür bir ülkeye dönüştüğünü, demokratikleşme yolunda nasıl bir mesafe kaydettiğini ortaya koyuyor' dedi.  

Ortada karanlık iddialar, çirkin, kirli bir senaryonunu bulunduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

'Ancak bu vahameti umuda dönüştüren, bu senaryonun açık açık tartışılması, her boyutuyla masaya yatırılması, özgürce eleştirilebilmesi, en önemlisi de hukukun konusu olabilmesidir. Türkiye tek yürek halinde bu meseleyi konuşurken anamuhalefet partisinin her zaman yaptığı gibi meselenin üzerine örtmeye çalıştığına, meseleyi farklı yerlere çekmeye çalıştığına da ibretle şahit oluyoruz. Sanki demokrasinin tarafı değilmiş gibi, sanki sivil siyasetin tarafı değilmiş gibi, sanki hukukun tarafı değilmiş gibi perdeleme yapmaya, çarpıtma yapmaya devam ediyor. Sayın Baykal, bu planların, bu iddiaların tek hedefi, AK Parti iktidarı değildir. Bunun altını çiziyorum; Türk demokrasisidir, sivil siyasettir, milli iradedir. AK Parti'yi gözden düşürecek, devre dışı bırakacak karanlık hesaplar, sanma ki seneni önün açar, seni iktidara taşır. Bırak bu tür ucuz hesaplar yapmayı da bir kez olsun demokrasiyi, hukuku, sivil siyaseti savun. Sayın Baykal, bir kez olsun adaleti savun, halkın hakkını, hukukunu savun. Maalesef bunu medya içinde yapanlar da var. Bakıyorsunuz Sayın Baykal işaret fişeğini yakıyor, hemen arkasına onun vagonları durumunda olanlar var, takılıp duruyorlar. Hemen anında... Ertesi gün bakıyorsunuz aynı istikamette yazıp çizmeye başlıyorlar. Meselenin tartışılıyor, konuşuluyor olmasından rahatsızlık duyanlar var tabii... Konuyu farklı noktalara taşımak isteyenler var. Onların tam tersi uçta yer alıp, Hükümeti yine söylüyorum, gaza getirmeye çalışanlar var.'

'DEVLETİN KURUMLARIYLA ÇATIŞMAYA GİRMEMİZİ ARZU EDENLER VAR'

Erdoğan, devlet ciddiyeti ve sorumluluk çerçevesinde hareket etmek zorunda olduklarını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

'Yani devletin kurumlarını gaza getirmeye, bizim devletin kurumlarıyla çatışma içine girmemizi arzu edenler var. Yani biz Silahlı Kuvvetlerimiz ile şöyle bir güleryüzlü olarak oturup konuştuğumuzda, 'Aa, burada bir şey var.' Polisimizle şöyle oturup dertleştiğimizde, aynı sofrada bir yemeği paylaştığımızda 'Hayırdır ya, bir gelişme mi var? Böyle olmaması lazım' gibi yaklaşımlar var. Bunları anlamak mümkün değil. Niye rahatsız oluyorsunuz? Bu ülkenin bütün kurumları bir ve beraber. Bu ülke demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olarak daha ileri seviyelere ulaşmayı, yaklaşmayı amaç edinmemeli mi? Bundan niye rahatsız oluyorsunuz? Ama biz onlar kadar sorumsuz davranamayız. Çünkü biz sırtımızda yumurta küfesi taşıyoruz. Hassas olmak, sağduyulu olmak, serinkanlı davranmak durumundayız. Milletimizin kazanımlarını, ülkemizin selametini hassas bir şekilde korumak, gözetmek durumundayız. Bizim hassasiyetimizi; AK Parti'nin iktidarını sürdürmekle izah etmek, son derece yanlış olur. Bizim hassasiyetimiz, milli iradenin, demokrasinin, hukukun kurumsallaşmasına, sistemin çağdaş standartlarına ulaşmasına yöneliktir. Bu bir koltuk kavgası değildir, bu bir demokrasi ve hukuk mücadelesidir, bu kişisel bir ikbal mücadelesi değildir. Bu, Türkiye'yi aydınlık geleceğe ulaştırma, Türk milletinin hak ve hukukunu geliştirme mücadelesidir. Biz aynı hassasiyeti, aynı soğukkanlılığı siyaset alanlarında görmek istiyoruz. '

'BAYKAL'IN TAVRI TARİHE KARANLIK BİR LEKE OLARAK KAZINACAK'

Erdoğan, tüm bu ve benzeri iddialar karşısında CHP Lideri Baykal'ın takındığı tavrın, 'tarihe karanlık bir leke olarak kazınacağını, asla unutulmayacağını ve siyaset tarzlarına konu olacağını' belirterek, şunları kaydetti:

'Gerek 'Ergenekon' davası konusunda, gerek darbe iddiaları konusunda, Sayın Baykal'ın kullandığı şu tanımlamaları affınıza sığınarak burada hatırlatmak isterim; 'skandal, fiyasko, safsata, tuzak, pusu, intikam operasyonu, Cumhuriyet ile hesaplaşma, abuk subuk işler, deli saçması, masal bunlar, geri zekalıların bile inanmayacağı şeyler, Aşk-ı Memnu dizisi...' Bu sıfatlar ve tanımlamalar niçin kullanılıyor? Çete iddiaları niçin kullanılıyor? Yargıda olan bir dava için kullanılıyor, darbe iddiaları için kullanılıyor. Biliyorsunuz, bununla da kalmadı, çok daha ileri gitti ve çetelerin avukatı olduğunu ilan etti. Arkadaşları gidip mahkemede avukatların sıralarında duruşma izledi. Danıştaya saldıran, orada cinayet işleyen saldırganın savunulduğu tarafta, CHP'nin ne işi var? Her fırsatta 'Atatürk'ün Partisiyiz' diye övünüyorlar. Madem öyle, Atatürk'ün partisini o sıralara taşımaya ne hakkınız var? Evet, Türkiye tarihi bir dönüm noktasında bulunuyor ve hiç kuşkunuz olmasın, tarih kimin, nerede durduğunu, neyi savunduğunu ve hangi tarafı tuttuğunu da mutlaka kaydedecektir.'



Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


CUMHURBAŞKANI GÜL, 'EMASYA' İÇİN NE DEDİ?

RUH İKİZİ BENZETMESİ BAHÇELİ'Yİ ÇOK KIZDIRDI

BAYKAL'DAN ERDOĞAN'A JET YANIT
»  FLAŞ.. 4 ŞUBAT'TA HAYAT DURACAK
»  FLAŞ.. BDP KONGRESİNE SORUŞTURMA
»  ERDOĞAN'DAN TEKEL İŞÇİLERİNE REST
»  FLAŞ.. ANKARA, SUBAYIN KELEPÇELENMESİNİ KONUŞUYOR
»  "DÜN KAYIKLARI OLANLARIN BUGÜN ŞİLEPLERİ VAR"
»  AKP ÖNÜNDE 24 SAAT EYLEMCİ NÖBETİ
»  "125 BİN KİŞİ İŞİNİ KAYBEDECEK!"
»  BALYOZ BELGELERİ ADLİ TIP'TA
»  TMSF'DE GÜL DÖNEMİ
»  "MUHATAP BENİM"
»  1 AY SONRA 1 YIL DOLACAK!
»  ANKARA'YI HAREKETE GEÇİREN ESRARENGİZ SİNYAL
»  ANITKABİR'E 'SIVI CAM'LI KORUMA
»  HİLMİ ÖZKÖK KONUŞTU AMA YİNE BİR ŞEY SÖYLEMEDİ
»  ÇİÇEK'TEN EMASYA AÇIKLAMASI!
»  TÜRK-İŞ'LE GÖRÜŞEN BAKAN'DAN AÇIKLAMA
»  BALYOZ BELGELERİNİ ADLİ TIP İNCELEYECEK!
»  FLAŞ.. TEKEL'DE UZLAŞMA YOK
»  FLAŞ.!FLAŞ.! ABD'DEN 'ERGENEKON' AÇIKLAMASI
»  ŞAHİN'İN SÖZLERİ SİYASİ PARTİLERİ HEYECANLANDIRDI
»  "KAYMAKAM BABAM'DAN NEFRET EDİYOR, UTANIYORUM"
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Cumhurbaşkanlığı Seçimerinde Kim Kazanır?
Recep Tayyip Erdoğan
Kemal Kılıçdaroğlu
Muharrem İnce
Diğer
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.