Turgut Özal’ın danışmanı Kaya Toperi de tartışmalara katıldı. Semra Özal’ın kendisiyle ilgili sözlerine tepki gösteren Toperi, “Ölümle ilgili rapor Cumhurbaşkanığı’nın arşivlerinde” dedi. Toperi suikast iddialarını yorumlarken “bilim kurgu filmlerindeki gibi” diyor.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın Basın Başdanışmanı Kaya Toperi, Semra ve Ahmet Özal’ın gündeme getirdiği iddialara ilişkin olarak, “Nöbetçi yaverin raporunda herşey yazılı. Rapor Köşk’tedir, Cumhurbaşkanlığı’nda herşey saklanır. Devletin ilgili makamları alıp, inceleyebilirler” dedi.
Toperi’nin sözleri özetle şöyle:
ÇOK CANIM SIKILDI
Ben bu konuda bu kadar ayrıntıya girmek istemiyorum ama Semra Hanım ve Ahmet Özal’ın, “Kaya Toperi Turgut Bey’i ısrarla götürdü” demeleri ve her televizyon kanalında bunu tekrarlamalarına çok canım sıkıldı. Semra Hanım’a saygım var fakat Turgut Özal’a saygım çok daha fazla.
PROGRAM HAFTALIK
Cumhurbaşkanının programı haftalık yapılır. Cumhurbaşkanı’nın programını Özel Kalem Müdürlüğü yapar. Programın bir nüshası; Cumhurbaşkanı, hanımefendi, koruma müdürü, baş yaver, genel sekreter ve basın bürosuna gönderilir.
O GÜN
O sabah erkenden ofisime gittim. Öğleden sonra da Cumhurbaşkanlığı basket kupası var, kızların oraya gidecekti. Ben de maça gidecektim. Musa Bey’i arayıp, Şeref Tribününe nasıl giderim diye sormak istedim. Dediler ki, “Sayın Cumhurbaşkanını az önce hastaneye kaldırdık. GATA’ya”. “Chek up mı?” dedim. “Hayır efendim, çok ciddi” dediler.
ÖZKUTLU KÖŞK’TE YAŞAR
Arabamı çağırdım, GATA’ya gideceğim. Fakat yolda telsizden dendi ki, “Kızılay’da trafik yoğun diye Hacettepe’ye”... Önde ambulans, arkasında başyaver, doktor Hilmi. Hilmi Özkutlu Köşk’te yaşar, lojmanı vardır. 10 dakikalık mesafeden kalkar gelir oraya.
YAVERİN RAPORU
Hacettepe’ye gittim. Yukarı çıktım, yoğun bakımın önüne, bizim doktor Hilmi gelmiş. “Nasıl sayın Cumhurbaşkanı?” dedim. “Nasıl olsun abi” dedi, simsiyahtı yüzü... Hikmet Çetin geldi, Genelkurmay Genel Sekreteri Fikret Küpeli Paşa geldi. Dediler ki, “Başbakan’a haber verin, Süleyman Bey’e”. Ben dedim ki, “Açıklama yapmam” lazım. “Başbakanı bekleyelim” dediler... Medyaya, “Sayın Cumhurbaşkanı çok ağır buraya gelmiştir, rahatsızlığı daha da ağırlaşıyor” dedim. Sonra da bu bildiriyi yayınladık. Sonra ölüm raporu yazıldı. Sayın cumhurbaşkanının vefat ettiği açıklandı. Cumhurbaşkanı vefat ettiği vakit Köşk’te yanında Semra Hanım var. Tek tanık Semra Hanım. Ama ondan sonra Nöbetçi Yaver Deniz Kurmay Albay Remzi Karaca. Onun da raporunu gördüm. “Gittim yukarıda yerde uzanmış ayakları morarmıştı”... Şu olmuştu bu olmuştuÖ Orada, onun raporunda her şey yazılı.
RAPOR KÖŞK’TEDİR
Rapor Köşk’tedir. Cumhurbaşkanlığında her şey saklanır. O günkü nöbet çizelgesinde vardır bunların hepsi. Kimler geldi, kimler nereye gitti... İsteyen devletin ilgili makamları, bunu alıp inceleyebilirler. Köşk’te ne olursa, saat kaçta olursa yazılır...Nöbetçi yaver ne gördüyse olayı yazar oraya.
NİYE YALAN SÖYLESİNLER?
Sayın Cumhurbaşkanı’nın, hele Özal gibi ağır bir insanın, iki garsonun kolunda, böyle karga tulumba makam arabasına konulması pek mantıklı gelmedi. Orada değildim, görmedim. Ancak ambulansla gittiği bana söylenmişti. Bana niye yalan söylesinler?
HEPSİ KOMPLO TEORİSİ
“İğne ile zehirlendi”... Bu tip komplo teorileri her zaman üretilebilir. Bir çok insan gelip Semra Hanım’a veya Ahmet Bey’e birtakım şeyler söylemiş olabilir. Bunların hepsi bence komplo teorisidir... Ben Özal’ın ölümünden hiç kuşku duymadım. Ama Eşref Bitlis’in ölüm şekli biraz kuşku uyandıran bir şekil, ama onun da teknik izahını verdiler. Ben komplo teorisi üretme yanlısı değilim. Olayları olduğu gibi kabul etmeyi tercih ederim. Adnan Kahveci de yanlış yola girebilir. Bilim kurgu filmlerindeki gibi şeyler düşünülüyor ama bilemiyorum bunlar ne kadar gerçekçi? Üzülüyorum.