Partisinin Kayseri İl Başkanlığı binasının açılışını yapan Mumcu, burada
düzenlediği basın toplantısında, Anavatan Partisi'nin Kayserili girişimcileri
kazanmasının Türkiye'yi kazanması anlamına geleceğini söyledi.
Bu nedenle Kayseri'yi çok önemsediklerini belirten Mumcu, ''1991'den bu yana
epeyce soğumuş olan ilişkilerin yeniden ısınmaya başladığını, insanların Anavatan
Partisi'ne daha sıcak, daha muhabbetli bir ilgiyle baktıklarını görmekten mutlu
oldum. Bunun her geçen gün daha iyiye, daha ileriye gideceğine inanıyorum'' diye
konuştu.
Mumcu, gazetecilerin eski Başbakan Mesut Yılmaz ile bir birlikteliklerinin
olup olmayacağını sorusuna, ''Sayın Yılmaz bu konudaki görüşlerini açıklamış.
Benim bu konuya ilave edecek bir şeyim yok. O bakımdan bu soruya cevap
veremeyeceğim için üzgünüm'' yanıtını verdi.
Cumhurbaşkanlığı seçimine ilişkin sorular üzerine Mumcu, seçimlerde bir
sistem değişikliğine gidilmesinin sadece bugün için değil bundan sonraki dönemler
için de Türkiye'nin hayrına olacağını bildirdi.
Geniş yetkilerle donatılmış bir cumhurbaşkanının en çok 5'er yıllık 2 dönem
için halka hesap vereceği bir demokratik sistem içinde seçilmesi gerektiğini
ifade eden Mumcu, bu çözümün cumhurbaşkanlığı kurumu ile devletin diğer kurumları
arasında zaman zaman yaşanan gerginlikleri ortadan kaldırabilecek, siyasi
istikrar getirebilecek bir model olacağını düşündüklerini söyledi.

-DİYARBAKIR'DAKİ PATLAMA-

Mumcu, Diyarbakır'daki patlamayla ilgili olarak, Türkiye'nin terörle
mücadele konusunda geride kalan 3-4 yıldan bu yana her geçen gün daha kötü duruma
düştüğünü savundu.
Bunun Türkiye adına kaygı verici olduğunu ifade eden Mumcu, şöyle devam
etti:
''İşin başka bir kaygı verici boyutu da Türkiye'nin bu konuda başkalarından
ricacı duruma düşürülmüş olmasıdır. Türkiye, terörü destekleyen bu güçler
karşısında ricacı olmaktan öte kendi gücünü ortaya koyan bir politika benimsemeli
ve belirlemelidir. Çünkü, başkalarının himayesinde ya da başkalarının icazetiyle
milli güvenlik başkalarına havale edilemez. Başkalarının insafına havale
ettiğiniz milli güvenlik bir müddet sonra daha büyük yaralar alır. Bu nedenle
hükümeti böyle bir zaaf içinde gördüğümü ifade etmeliyim.''
Bu konunun sadece terörden ibaret olduğunun düşünülmesinin de yanlışların en
büyüğü olduğunu söyleyen Mumcu, Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu problemin
terörden öte bölücülük sorunu olduğunu dile getirdi.

-TERÖR, BÖLÜCÜ İDEOLOJİLER İÇİN ARAÇTIR-

Terörün bir biçimde bitmiş olmasının dahi bölücülüğün ortadan kalkacağı
anlamına gelmeyeceğini belirten Mumcu, şöyle konuştu:
''Bölücü ideoloji varoldukça Türkiye'nin bölünmesi amacına dönük olarak çok
çeşitli araçlara başvurmaya devam edeceklerdir. Terör, zaman zaman dursa bile
bölücü ideolojilerin her zaman başvurabileceği bir araçtır. O bakımdan
mücadelenin kapsamlı bir şekilde bölücülüğe karşı yürütülmesi gerekir. Bölücülüğe
karşı mücadelenin ise teröre karşı refleks göstermenin ötesinde bir stratejiye,
akla ve sürekliliğe dayandırılması gerekir. Bunun uluslararası politikayı
ilgilendiren ayakları olacaktır, ekonomiyi ilgilendiren ayakları olacaktır,
hukuku, anayasa ve kanunları ilgilendiren tarafları olacaktır, sosyal politika
ayakları olacaktır ki bu kısmı bence daha önemlidir.''
Özellikle tarımın reforme edilmesi, istihdamın geliştirilmesi ve
sürdürülebilir rekabet politikaları içinde bölgesel kalkınmaya öncelik
verilmesinin bölücü ideolojiyle mücadelede başvurulabilecek en önemli araç
olduğuna dikkati çeken Mumcu, ''Mesele terörü durdurmak değildir. Mesele, terör
odaklarını kurutmaktır, bölücü ideolojiyi yenmek, bölücülüğü yenmek ve ülkenin
bütün vatandaşlarını bir kardeşlik duygusu içinde, birlik, beraberlik ve huzur
içinde yaşatabilmektir'' diye konuştu.

-ABD İLE İŞBİRLİĞİ-

''Bölücülüğü bir ideoloji ve hayat tarzı olarak benimsemiş insanlarla bir
masaya oturarak konuşabileceğiniz hiçbir şey yoktur'' diyen Mumcu, varlık
sebebini ayrılıkçılığa, bölücülüğe dayandıran insanların bundan vazgeçmelerinin
mümkün olmadığını, ancak taktik bir yaklaşım gösterebileceklerini söyledi.
Terörle mücadele konusunda ABD ile ortak hareket etmenin prensipte bir
yanlış tarafı olmadığını belirten Mumcu, şunları ifade etti:
''Özellikle AB'de PKK'ya sağlanan desteklerin sonlandırılması konusunda
güçlü bir diplomatik mücadele ve etki ortaya koyabilecek ABD ile işbirliğinin
Türkiye'ye prensip olarak hiçbir zararı yok. Ancak, benim gördüğüm tablo o değil.
Koordinatör atamaları gibi işlerin terörle mücadelede gerçek bir işbirliği
anlamına geldiğinden benim kuşkum var. Ben yürümekte olan sürecin işbirliği
olmaktan çok bir halkla ilişkiler kampanyası olmasından endişe ediyorum. Çünkü,
Avrupa ülkelerine PKK'nın kaynaklarının kurutulması ve desteklerinin ortadan
kaldırılması konusunda destek vermek bir koordinatör atanmasını icap
ettirmiyor.''
Kuzey Irak'taki yönetim otoritelerine PKK'nın Irak'taki faaliyetlerine kesin
bir biçimde son verme talimatının verilmesi gerektiğini savunan Mumcu şunları
kaydetti:
''Bu konuda direnme gerçekleşirse hem kendi güçleriyle hem Türkiye'nin
güçleriyle bu direnmeyi ortadan kaldırmayı bir politika haline getirmek için
ABD'nin ya da Türkiye'nin bir koordinatör atamasına da gerek yok. Bu bana halkla
ilişkiler, günü kurtarma, imaj düzeltme operasyonu yapılıyor gibi geliyor.''
Partisine yeni katılan üyelerin rozetlerini de takan Mumcu, çeşitli oda ve
sivil toplum kuruluşlarını da ziyaret etti