Değerli arkadaşlarım muhalefetin tek bir gayesi var. Meclis çalışmalarının yavaşlatılması. Sabırla sağ duyuyla bunlara cevap vereceğiz. İşte onun için sürekli teşkilatımızı daha yoğun çalışma içinde görmek istiyorum. Bunların halkımıza anlatılması lazım.
KILIÇDAROĞLU'NUN ELEŞTİRİLERİNE YANIT
Ben her fırsatta her fırsatta yapıcı eleştiriden çekinmediğimizi söylemiştim. 12 Haziran seçimlerinin hemen ardından yine bu salondan, kibrin ve gururun bizim partimizde yer bulamayacağını belirttim. Bakın biz başarılı bir partiyiz. Biz bir sokak hareketi değiliz. Biz halkın nabzını dinleyerek iktidar olduk. Diğer partiler de bunu yapabilirdi. Ama yapamadılar. Çünkü halktan kopuklar. Mesela Cumhuriyet Halk Partisi. Tek parti iktidarını bir yana koyun. Halkımız bunlara iktidar vermiyor. Çünkü bunların gündemi halktan kopuk. Şimdi çıkmış diyor ki 'Ben Başbakan olacağım.' Daha çok beklersin. Bu halk bize 5 seçimde yetki vermiş. Bu halk bizi 3 dönem üst üste iktidara taşıdı. Muhalefetin her söylediğine yanıt vermek zorunda değiliz. Bunların ağızlarından zaman zaman salya akıyor. Ben bugün ona aynı dille yanıt veremem. Milletin bize takdir ettiği bir seviye var orda kalacağız.
Ben bu salonda sizlere tarihin en büyük medeniyetini yaratmış Endülüs'ten size örnek verdim. Onların bir sözünü söyleyeyim, "Allah'tan başka zafer sahibi yoktur". Bunun için mi acaba o dönemin Müslümanları El Hamra sarayının duvarlarına onu işlemişler. Orada ki hükümdarlar bu yazıyı okusun ve mütevazı olsunlar diye.
Bize yıprandı diyorlardı, oysa biz "uzun ince bir yoldayız" diyorduk. 2011 seçimlerinden sonra da bunlar yine yıprandı diyorlar. Daha 6 ay oldu bir durun bakalım. 9 yıldır ısıtılıp önümüze sürülen temcit pilavı gibi yine önümüze sürülüyor.
KCK OPERASYONU
Silivri'yi toplam kampına benzeten Kılıçdaroğlu, sen önce kendi partine bak. Geçmişte halkı toplama kamplarında nasıl topladınız. Ben Karadeniz'de bile bunların yaşandığını biliyorum. Kendi babamdan dinledim. Tavuk kümeslerinde nasıl saklandıklarını çok iyi bilirim. Ben KCK operasyonlarının arkasındayım. Şimdi neler olduğu ortaya çıkıyor. Bir örgüt elemanı olarak çalışıp, bu ülkenin birliğini beraberliğini bozmaya çalışıyorlar. Buna kalkıpta bir hukuk devleti müsade edemez. Onun yargı geriğini yapıyor. Yargının verdiği talimatla da yürütme görevini yerine getiriyor. Ben isterim ki CHP de konuşsun MHP de konuşsun. Medya da yek vücut olmuş şekilde konuşsun.
DERSİM OLAYI
"Dönemin CHP Genel Başkan Yardımcısı Dersim'de analar ağlamadı mı" demişti. Yine o dönemin Grup Başkanvekili "Dersimli olmakla gurur duyarım" diyen Kılıçdaroğlu bu sözler karşısında sessiz kaldı. Ardından tepkiler üzerine gereğini yapın dedi. Daha sonra yine çark etti, arkadaşına destek çıktı. Onun kendisine "Çarkçı Kemal" diyorlar.
Öyle kitaplar vardır ki, hayatınızı değiştirir. Size burada öyle bir kitap göstermek istiyorum. Necip Fazıl Kısakürek'in "Son devrin din mazlumları". Bu kitap yakın tarihimizde yaşanan mağduriyetleri anlatıyor. Resmi tarihin anlattıklarıyla yetinmeyen bir nesil o güne kadar kendisine anlatılmayan bir çok şeyi öğrenme fırsatı buluyor. Bu kitap zaman zaman yasaklatıldı. CHP ortak yönetimleri zamanında ağırlıklı olarak yasaklandı. Benim dönemimin Dersim'le tanışması bu kitap sayesinde oldu. Üstad Alevi dememiş, Sayın Kılıçdaroğlu sen niye demiyorsun. Metiner sizin aşiretten bahsetti bunlardan neden bahsetmiyorsun. Üstad Kürt dememiş Alevi dememiş. Sadece din mazlumları olarak bunları ele aldı. Ama sen gelip beni Ermeni diasporasıyla ayın kefeye koydun. Sana yazıklar olsun. Beni Ermeni diasporasıyla aynı kefeye koyanın alnını karışlarım. Haddini bileceksin.
Seyit Rıza'nın düşmana karşı savaştığından, dönemin valisi tarafından ödüllendirildiğinden kimse bahsetmiyor. Bakın bu rapor sadece yüz adet bastırılarak zata mahsusu olarak belirli yerlere gönderilmiştir.
ÇOCUKLAR VE KADINLAR KATLEDİLDİ
Bu raporun 199. sayfasında, Dersim Türkiye için bir çıbandır. Bu çıban üzerinde ameliyat yapmak memleketin geleceği açısından farzdır. 201. sayfasında Dersim Türkiye için cehalet darlığı ve dahili ve harici Kürtlük temaülüyle ortaya çıkmış bir çıbandır. Bunu engellemek için evvela silah toplayıp, ıslahat yapmak gerekir. 237 ve 246 saflarında önlemlerini açıklıyor.
Belge 1: 1935’te çıkan kanun: Tunceli vilayeti kanunu. İlk maddede Tunceli vilayetine korkomutan ve vali seçilmesi gerekir diyor. Vali ve kumandan gerek görürse aileleri bir yerden bir yere göç ettirebilir. 1937 ve 1938’de havadan ve karadan yapılan müdahaleyle hareket eden her şey bombalanıyor. Çocuklar ve kadınlar katledildi. O dönemde başka parti yok. CHP kendisini bu işten kurtarmaya çalışıyor. Faturayı bana kesmek istiyor. Orada asker olan Muhsin Batur anılarında şunları anlatıyor. “2 aya yakın Dersim’de görev yaptım. Okuyucularımdan özür diliyorum ve hayatımın bu bölümünü anlatmaktan kaçınıyorum.” Diyor. Üstat Necip Fazıl “İki tane çocuk süngületilerek babalarının yanına gönderiliyor. Bir kişi alevlerin içine atılıyor. Köy kurşunlanıyor, evler yakılıyor.” Diyor. Üstat kitabında şöyle anlatıyor “Birisi çocukları saklamaya çalışıyor. Çocukların öldürülmesi emri veriliyor. Fakat bunu kimse üstlenmek istemiyor”. Nihayet kara suratlı bir adam bulunuyor ve 20 çocuk öldürülüyor. Murat Suyu’nun kıp kırmızı aktığı rivayet ediliyor. Bunlar sana mı sıkıntı veriyor Kılıçdaroğlu. Dönemin Malatya Emniyet Müdürü İhsan Sabri Çağlayangil şöyle anlatıyor, “Fındık Hafız idam edildi. İdam edilirken, Seyit Rıza görmesin diye, önünü kapattım. Seyit Rıza şunu diyor “Evladı Kerbalayık, bi hatayık, ayıptır günahtır” diyor. Binlerce insan öldürülüyor. Binlerce insan göç ettiriliyor. Binlerce kız çocuğu evlatlık veriliyor. Rahatsız mı oldun Kılıçdaroğlu. CHP’nin geçmişinde işte bu var. Hamdolsun bizim geçmişimizde bu yok.
DEVLET ADINA ÖZÜR DİLERİM
BELGE 2: 1939 tarihli bir belge. Jandarmadan gönderilmiş. Dersim’e yapılan zulmün bilançosunu açıklıyor. Ölü diri teslim olanların rakamlarını gösteriyor. 1936-1937-1938’de 13836 kişinin öldürüldüğünden bahsediyor. Deprem felaketinden bahsetmiyorum. Resmi belge bu. Belgenin altında dönemin İçişleri Bakanı’nın Faik Öztrak’ın imzası var. Kılıçdaroğlu nereye kaçıyorsun. Ben mi özür dileyeceğim sen mi? Eğer devlet adına özür dilemek gerekiyorsa ben bu özrü dilerim.
BELGE 3: 1938 yılında Tunceli’den 11683 kişini sürüldümeçi için talimat veren belge. Altında dönemin Cumhurbaşkanı İnönü ve Başbakan Celal Bayar’ın imzası var. Bütün bu öldürülmelerin ardında İnönü’nün imzası var. Bütün bu katliamların altında İsmet İnönü’nün imzası var. Biliyorsunuz, Atatürk öldükten sonra İnönü Cumhurbaşkanı oldu. Bir imza daha var Bayındırlık Bakanı Ali Çetinkaya. Kim biliyorsunuz, “Kel Ali”. Bu Kel Ali’yi Kılıçdaroğlu kahraman ilan etti. Sizin kahramanlarınız buysa bu ülke batar.
BELGE 4: Sason’un yasak bölge haline getirldiğini gösteren belge 1938. İmza İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, bu belgelerin sayısı çok fazla. Daha ne anlatayım. Beyefendi diyor ki “Arşivi aç”. Arşiv açık arkadaşlar istiyorsan git bak. Dersim yakın tarihimizdeki en acı faciadır. Dersim CHP hükümetlerinin facialarından en acısıdır. Bunun sorumlusu CHP’nin Tunceli Milletvekilleri’dir. CHP’nin Tunceli kökenli genel başkanıdır. Hüseyin Aygün çıktı gerçekleri anlattı. Ama hemen ne yaptılar linç kampanyası başlattılar. Belki Kılıçdaroğlu kendi akrabalarını susturabilir ama, AKP’yi susturamaz. Bu tarihle yüzleşmek için aslında Tuncelili bir genel başkan şanstır