Demokrat Parti (DP) GenelBaşkanı Gültekin Uysal, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında aralarında Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’ın da olduğu 60 kişi hakkında verilen takipsizlik kararını eleştirdi. Uysal, “ Yargının takipsizlik kararı verdiği bu soruşturma toplum vicdanında takip edilecektir ” dedi.

“ 17 Aralık soruşturmasının TOKİ ayağında, ‘yeterli delil bulunamadığı”gerekçesiyle 60 kişi hakkında verilen takipsizlik kararı vicdanları yaralamıştır. Aynı gün, yolsuzluk operasyonunun savcı ve hakimleri hakkında soruşturma açılması ise tam bir yargı faciasıdır. Bu karar Türk Milletini kör, sağır ve aptal yerine koymaktan başka bir şey değildir. aileye acılı günler yaşatanlar, yolsuzluk ve rüşvet operasyonunda ‘İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilen bir elektronik posta ihbarını, hukuka uygun bulmayarak’ takipsizlik kararı vermeleri, bir ibret vesikası olmuştur.“17 Aralık Operasyonu’nda iktidar suçüstü yakalanmıştır.” Bu uygulamayı ne hukukla izah edebilirsiniz, ne hukuk devleti mantığı ne de demokrasi mantığı içerisinde izah edemezsiniz. Ortada iktidar eli ile yürütülen bir hukuk operasyonu, bir perdeleme operasyonu da vardır. İktidarları boyunca, tesis etmekte olduklarını iddia ettikleri demokrasi ve korumakla yükümlü oldukları hukuk devleti ilkeleri ile mücadele eden iktidar, mücadeleyi bir kavgaya çevirmiştir. 17 Aralık Operasyonu’nda iktidar suçüstü yakalanmıştır. Bunu perdeleyebilecekleri başka unsurlar kalmamıştır. Gezi olaylarında polisi, ‘destanyazan polisimiz’ diye nitelendirirken bugün, bu soruşturmayı yürüten insanlarımızı çete olarak değerlendirip bir cadı avına tabi tuttuklarını üzülerek izliyoruz. Yargıyı, yürütmenin bir uzantısı haline getirme çabalarıyla geçmiş dönemlerde de karşı karşıya kalınmıştır. Ama hiç bu kadar keyfi bir şekilde yargıyla oynama cüreti gösteilmemişti.

Bu güne kadar gizli tanıklara inanarak açılan soruşturmalarda birçok“Bakanların dokunulmazlık zırhlarını kaldırın”Başbakan maalesef, ‘çete’ diye tabir ettiği, ‘insanların inlerine gireceğiz’diyor. İnlerine girecekseniz önce yargının, meşru şekilde işlemesinin önünü açın.Bakanların okunulmazlık zırhlarını kaldırın, suçlanan bakanların evlerine girsinler.Onlarla ilgili yargı mensupları da emniyet görevlileri de gerekli soruşturmalarıyapabilsinler. Hükümet bunları sahipleneceğine, yargıya teslim ederek kendilerini de bu soruşturmadan aklayabilirdi.. İktidar, yolsuzluğun aldığı boyutun farkındadır. Bu açıdan baktığımızda bu müdahalelerin arkası gelecektir.Yargı eli ile Adaletin kendilerine sirayet etmesinden korkan AKP iktidarı, yargı üzerinde baskı uygulayarak yargı erkini, “emir eri” yapmak istemektedir. Bu dosyanın kapağı açılmıştır. Bugün bu yolsuzlukları ve usulsüzleri yapanlar da eninde sonunda milletin, adaletin kıskacından kaçamayacaktır. Bu iktidar, yargıyı işlemez hale getirmeyi göze aldı.. Meseleyi karartma gayreti içindeler. Ortaya çıkanlar buzdağının görünen yüzü bile değildir. Aile efradı ile birlikte yargılanmalarının önünü tıkamaya çalışmaktadırlar. Perdeleme gayretlerini biz de millet de izliyoruz. Türkiye bugün makul aklını kaybetmiştir. Tarafgirlik o derece derinleştirildi ki, artık siyasi ve ideolojiden öteye vicdanlarda bölünme ve kutuplaşma başlamıştır.Suçlu psikolojisi ierisindeki bu iktidar, doğal ömrünü tamamlamıştır. Hukuku ve demokrasiyi sadece kendi önceliklerinde işleten bir anlayış içindeler.Türkiye bu yüzsüzlükle mücadele etmelidir. Bugün artık, mızrak çuvalasığmamaktadır. Yolsuzlukları, usulsüzlükleri kapatabilmek adına, yargı başta olmak üzere, hukukun askıya alındığı bir zaman diliminde yaşıyoruz.”