CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, ''Siyasi iktidar kendi sorumluluğu altında olan kurumlarına güvenmiyor mu? Neden, kurumlar arasında ayrımcılık yapmak pahsına böyle bir düzenleme yapılıyor?'' dedi.
Siyasi iktidarın Türkiye'yi yönetemediğini, yetersizliğin getirdiği panik haliyle sistemin tahrip edildiğini savunan Kart, şöyle konuştu:
''Sistemi koordine etmekle ve düzeltmekle görevli siyasi iktidar, özellikle Jandarma ve Genelkurmay istihbaratına egemen olma amacını ve Emniyet bünyesinde kendisinin yarattığı gruplaşmayı, kendince kontrol altına alma amacını öne çıkaran bir düzenlemeyi getiriyor. MİT ve Jandarmada istediği kadrolaşmayı gerçekleştiremeyen Hükümet, mutlak iktidara ulaşmak için yeni bir hamle yapıyor.
Yeni istihbari düzenleme; sayılarının 11 ila 15 arasında olduğu bilinen özel donanımlı mobil dinleme araçları kontrol altına alınabilecek mi, bu araçların kim, hangi kurumlar tarafından kullanıldığı ortaya çıkacak mı? Yoksa bu araçlar Müsteşarlık bünyesine alınarak Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele bünyesinde fiili ve illegal olan dinleme, legal hale mi getirilecek? Başbakanlık ve karagahın fiili kullanımında olduğu anlaşılan bu araçların iş başında olması hangi hukuk devletinde kabul edilebilir? Bu süreç, başlı başına faşizan bir süreç anlamın gelmez mi?
Getirilmek istenen düzenleme, Türkiye için utanç olan Hrant Dink, Rahip Santoro, Zirve Yayınevi, Uğur Kaymaz ve Aydın Erdem'in ölüm sebep ve sorumlularının ortaya çıkarma konusunda kararlı bir iradeyi iradeyi ortaya koyabilecek mi? Yoksa tüm bu ilişkileri daha da kirletecek ya da karartacak yapılanmayı mı getirecek? Dink cinayeti sürecinde ihmali olan Emniyet yetkilileri neden siyaseten korunuyor ve terfi ettiriliyor? Bunların, Müsteşarlık bünyesinde kilit görevlere getirilirse şaşmayın. ''
Kart, tasarının, ''istihbari amaçlı kadrolaşma ve toplumu sıkıyönetim yöntemleriyle kontrol altına almayı'' amaçladığını ve mutlak iktidar arayışının çatısının örüldüğünü, ''ikinci bir milli güvenlik kurulu oluşturulduğunu' ileri sürdü. Kart, ''Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ağırlıklı karargah, kamu güvene ve yetkisin kötüye kullanılarak illegal bir yapıya dönüşmüştür'' dedi.
"Kargaşaya neden olur"
MHP Grubu adına konuşan Ankara Milletvekili Bekir Aksoy, tasarının gerekçesinde, ''terörle mücadelede görevli kurumlar arasında koordinasyonsuzluk olduğu, bunun zafiyete, etkin ve verimli çalışmaya engel oluşturduğu'' ifadesinin yer aldığını belirterek, bu gerekçenin inandırıcı olmadığını savundu.
''Terörle mücadelede görevli bu kurumlar, başka ülkelerin ya da özel sektörün kurumları mı? Eğer bu alanda bir zafiyet varsa, bu Hükümetten kaynaklanıyor'' diyen Aksoy, ''Hükümetin terörle mücadeleyi değil, terörle müzakereyi seçtiğini'' ileri sürdü.
Aksoy, terörle mücadele ve ülke hassasiyetleri konusunda 2002 ile 2010 arasında büyük sapma olduğunu, aradan geçen süreçte milli refleksi zayıflatacak her şeyin yapıldığını iddia etti.
MHP'li Aksoy, bölücü terörle mücadele için mevcut teşkilatın yeterli olduğunu, yeni bir teşkilat kurulmasına gerek olmadığını savunarak, yeni bir birimin kargaşa yaratacağını söyledi. Hükümetin terörle mücadelesinde muhalefetin engel olduğu söyleminin önüne geçmek için tasarıyı destekleyeceklerini kaydeden Aksoy, ancak bazı maddelerde değişiklik yapılması gerektiğini vurguladı.
Müsteşarlığa bağlı olması öngörülen ''İstihbarat Değerlendirme Merkezi'' konusunda belirsizlik bulunduğunu anlatan Aksoy, ''Gelen istihbaratı kim değerlendirecek? Buna mutlaka açıklık getirilmeli'' dedi.
''Derin yapılaşmaya çanak tutacak"
BDP Grubu adına konuşan Hakkari Milletvekili Hamit Geylani, tasarıyı ''askeri vesayetin diktesi'' olarak nitelendirerek, ''Düzenleme, savaş hali yaratma durumudur. Kürt sorununu terör sorunu olarak gören anlayışın yansımasıdır. Devlet içinde derin yapılaşmaya çanak tutmaktan başka bir şey olmayacak'' dedi.
Özgürlük ile güvenlik arasında doğru bir paralellik bulunduğunu, dünyanın en özgür ülkesinin en güvenilir ülke olduğunu belirten Geylani, özgürlüğün olmadığı bir ülkede ne devlet ne de birey güvenliğinin sağlanabileceğini ifade etti.
Geylani, ''Kürt sorunu ne güvenlik, ne terör, ne şiddet, ne kültürel sorundur, bir insanlık yani varoluş sorunudur. Bu tasarı yerine yeni bir Anayasayı konuşmamız gerekirdi '' dedi.
"Türkiye bu terörü bitirecek"
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı kurulmasını öngören yasa tasarısının tümü üzerindeki görüşmelerde eleştirileri Hükümet adına yanıtlayan Atalay, güvenliği sadece polisiye tedbirlerden ibaret bir konu olarak algılamadıklarını ifade ederek, Hükümetin bakışını anlattı.
Güvenliğin her şeyden önce bir insan hakkı olduğunu, insanların can ve mal güvenliğinin teminat altına alınmasının en temel hak olduğunu belirten Atalay, demokrasin geliştiği ve hukukun kurallarının egemen olduğu ülkelerde güvenlik- özgürlük dengesi kavramının büyük önem taşıdığını vurguladı. Atalay, ''Türkiye olarak bizim de olmazsa olmazlarımız arasında yer alan güvenlik ve özgürlük dengesi ve bunun demokrasi ve hukuk yoluyla teminat altına alınması, bütün güvenlik çalışmalarımızın en temel önceliğini oluşturmaktadır'' dedi. Türkiye'nin terör nedeniyle çok şehit verdiğini, çok can kaybettiğini dile getiren Atalay, tüm şehitlere rahmet, gazilere şükran diledi.
Atalay, bütün dikkatlerinin vatandaşların huzurunu korumaya dönük olduğuna dikkati çekerek, ''Bir tek vatandaşımızın acısını yüreğimizde hissediyoruz'' dedi.
Bu hassasiyetleri nedeniyle bütün dünyada temel hak ve özgürlük alanları daralırken, Türkiye'nin demokrasisini geliştirmek yolunda çok büyük adımlar attığını ifade eden Atalay, ''Demokrasiyi, özgürlükleri, hukuku istismar ederek Türkiye'nin hukuk ve demokrasi yolunda geri adım atmasını bekleyen birileri varsa beyhude bekleyeceklerdir. Hükümet olarak asla demokrasiyi, hukuk devletini ne teröre ne de başka heveslere feda etmeyeceğiz'' dedi.
Atalay, Hükümet olarak Türkiye'nin meselelerinin çözümsüz olmadığına inandıklarını, çözümsüzlüğü çözüm olarak kabul etmediklerini vurguladı.
''Bürokratik bir yapı kurmuyoruz"
Kurulan müsteşarlığa benzer kuruluşların, değişik ülkelerde bulunduğunu belirten Atalay, şu anda yürüttüğü koordinasyon görevinin, bir anlamda yasal temelinin de oluşturulduğunu anlattı.
Atalay, şu anda yürüttüğü çalışmaları yürütecek bir birimin oluşturulduğunu ifade ederek, tasarı ile ilgili ön yargılarla yakıştırmalar yapılarak insafsızlık edildiğini söyledi.
Türkiye'nin bütünlük içinde koordine edilmiş terör hafızasının, bir arşivinin olmadığını dile getiren Atalay, ilk defa Türkiye'de bunları oluşturduklarını kaydetti. Atalay, müsteşarlığın uluslararası gelişmeleri de izleyeceğini, yurt dışı bürosunu ise iyi hukukçulardan oluşturmak istediklerini bildirdi.
İstihbaratın koordinasyonunun önemine değinen Atalay, dünyanın her yerinde istihbarat birimlerinin birbirinden kaçırdığı şeyler olduğunu, birbiriyle rekabet ettiklerini söyledi. Atalay, ''Terör konusu acımasız bir konudur. Bu konuda bütün bilgiler bir yerde toplanmalı ve iyi analiz edilmelidir. Biz burada bunu sağlayacağız. Bütün istihbarat birimlerimizin terör ile ilgili istihbaratları bir noktaya gelecek ve orada değerlendirilecek. Bundan normal ne olabilir?'' diye konuştu.
Bürokratik bir yapılanmanın kurulmadığını belirten Atalay, sistematik bir bilgi havuzu kurulduğunu, bu birimin terörle mücadeleye büyük katkı vereceğini söyledi. Atalay, terör ile ilgili iyi analizler yaparak, sağlık çözümler getirmek istediklerini kaydederek, konuya sadece güvenlik boyutuyla bakmadıkları için müsteşarlığı kurduklarını anlattı.
''Türkiye aydınlanacak"
İçişleri Bakanı Atalay, çalışmalardan sonuç alacaklarını ifade ederek, şunları söyledi:
''Türkiye, eski Türkiye değil. Türkiye, bu terörü bitirecek. Türkiye, bugün farklı bir Türkiye. Türkiye, bugün daha güçlü bir ülke. Onun için de artık Türkiye bu terörü taşımayacak, bunu çözecek. Biz diyoruz ki, biz bütün farklılıklarımızla birlikte Türkiyeyiz. Hep birlikte Türk milletiyiz. Devletimizin bütün mukaddeslerinin koruyucusu AK Parti'dir. AK Parti bu ülkenin bütünlüğünün, kardeşliğinin güvencesidir. Kirli ilişkiler gibi laflar burada kullanıldı. Bunları yüce Meclise, hiçbir partiye ve milletvekilimize layık görmem. İnsafı olan AK Parti'ye kirli ilişkilerin içinde demez. AK Parti, kirli ilişkilerin hepsini açığa çıkarıyor. AK Parti, eskilerde olan kirilikleri, hukuksuzlukları, faili meçhulleri aydınlatmakla meşgul. Türkiye, artık o sizin söylediğiniz dikta gibi şeyleri unutacak. Birileri bir gün diktaya falan hevesli olsa bile geri dönemeyecek. Çünkü, biz o hale getiriyoruz. Karanlık kapılar arkasında hiçbir şey kalmayacak. Türkiye, aydınlanıyor. Bundan sonra birileri, tekrar o tek parti otoriter dönemlerine dönmek istese bile o imkanı artık bulamayacak. Türkiye, açık toplum oluyor. Türkiye, sivilleşiyor. Bundan emin olalım. Türkiye, her açıdan demokrasisini derinleştiriyor. Türkiye, gerçek bir hukuk devleti olmaya gidiyor. Hep anayasa gündeme geliyor. Biz canı gönülden istiyoruz. İnşallah bu parlamento karar verir, partilerimiz bir araya gelir, ülkemize ve demokrasimize yakışmayan bu anayasayı da değiştiririz. O zaman tabii daha demokratik bir ülke oluruz.''
''Birilerinin terörü savunma lüksü yok"
Tasarının tümü üzerinde AKP grubunun görüşlerini dile getiren Adana Milletvekili Ali Küçükaydın, terörün sadece operasyonel faaliyetlerle önlenemeyeceğini ifade ederek, hükümetleri döneminde yapılanları anlattı.
Kurulan müsteşarlığı gelinen noktada bir ihtiyaç olarak gördüklerini belirten Küçükaydın, bunun koordinasyon için gerekli olduğunu söyledi. Küçükaydın, teröre karşı mücadeleyi başarıyla sonuçlandıracaklarına inandıklarını kaydetti.
Küçükaydın, BDP'li milletvekillerinin sözlü müdahaleleri üzerine, ''Meclis çatısı altında birilerinin terör örgütünü savunma lüksü olmamalı'' dedi.