AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Eğer (Taraf Gazetesinde yayınlanan) bu iddialar gerçek dışıysa devletin kurumlarını karşı karşıya getirmek, devletin kimi kurumlarını yıpratmak, bir tahrik ortamı oluşturmak gibi niyetler taşıyorsa, evet bu vahimdir. Eğer iddialar doğruysa mesele daha vahimdir'' dedi.
Partisinin TBMM grup toplantısında konuşan Erdoğan, AK Parti'nin; demokrasiye gönül vermiş, halkın iradesi ve tercihinin her şeyin üzerinde olduğuna bütün kalbiyle inanmış bir parti olduğunu belirterek, ''Demokrasilerde hükümetleri millet kurar ve millet görevden alır. Milletin iradesiyle, milletin tercihleriyle oluşmuş TBMM'nin üzerinde hiçbir güç, hiçbir irade, hiçbir merci yoktur ve olamaz'' diye konuştu.
Millet iradesini zayıflatmaya, milletin iadesini yok saymaya niyetlemiş her türlü girişimin karşısında milleti ve temsilcilerini bulacağını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
''Geçmişte demokratik iradeye yönelen her teşebbüs; aslında milletimize yöneldi, hukuk sistemimize yöneldi. Ülkemizin, milletimin gelişimine yöneldi. Kaybeden hep Türkiye oldu. Hep Türk milleti, milletimiz oldu. Ekonomide kaybettik, demokraside kaybettik, dış politikada kaybettik. Bu ülkenin itibarı, gücü ağırlığı zedelendi. Bu ülkeye tekrar bu bedeli ödetmeye hiç kimsenin hakkı yoktur ve olamaz. Bizim üzerimize yüklenen ağır faturaları, ağır bedelleri, yeni nesillerin üzerine yüklemeye hiç kimsenin hakkı olmadığı gibi haddi de olamaz.
Bakınız, önceki hafta bir gazete, partimize yönelik bazı gizli planların yapılığını iddia etti. Şunu açık ve net ifade ediyorum: Eğer bu iddialar gerçek dışıysa devletin kurumlarını karşı karşıya getirmek, devletin kimi kurumlarını yıpratmak, bir tahrik ortamı oluşturmak gibi niyetler taşıyorsa, evet bu vahimdir. Eğer iddialar doğruysa mesele daha vahimdir. Doğrusu, Genelkurmay Başkanlığımız haberin çıktığı ilk andan itibaren sorumlu ve duyarlı bir tavır sergilemiştir.
Tartışmaya konu olan belgenin sahte veya gerçek olduğunun askeri yargı tarafından en kısa zamanda ortaya çıkartılması için soruşturma talimatı verilmiş ve dün yapılan açıklamada konunun takipçisi olduklarını ifade etmişlerdir. 'Belgenin doğruluğu ispat edilirse, sorumluların yasalar çerçevesinde yargı makamları tarafından cezalandırılacağına ilişkin güvencemiz tamdır' şeklindeki açıklama, kamuoyunca olumlu bir şekilde algılanmıştır. Herkese düşen bu iddiaların soruşturulmasının araştırılmasının neticesini tabii ki beklemektir.
Anayasal düzene, demokratik siyasete ve milli iradeye karşı her türlü hukuk dışı müdahale, provokasyon veya girişim, halkımızın da kurumlarımızın da aynı oranda tepkisine mazhar olacaktır. Bu tür iddialar demokratik, laik, sosyal bir hukuk devleti olan cumhuriyetimizin saygınlığına gölge düşürmeye matuftur. Hiç kimse böyle bir cüret ve sorumsuzluk, sapkınlık içinde olamaz, olmamalıdır. Bu yüzden yargının titiz bir çalışma yürüterek, ivedi olarak kamuoyunu rahatlatacak bir sonuca ulaşması, tüm toplumumuzun beklentisidir. Yine hiç kimse, bu olayı ve işleyen süreci istismar ederek, kurumları birbirine düşürme, yıpratma, fitne çıkarma yaklaşımı içine girmemelidir. Kurumlarımızın birbirine güveni tamdır. Tüm kurumlarımız hukuka, anayasal sisteme ve demokratik yapıya bağlıdır, bu konuda tam bir inanç içindedir. Kurumlar arasında güven bunalımı oluşturmaya dönük gayretler, sadece taraflara değil tüm Türkiye'ye zarar verir.
-''SUÇ DUYURUSUNU YAPIYORUZ''-
Başbakan Erdoğan, Türkiye Cumhuriyetinin her türlü iddiayı araştırıp açığa çıkaracak kabiliyete ve her türlü sorunu çözebilecek olgunluğa sahip olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu iddialar karşısında sorumluluk sahibi; onurlu ve tutarlı bir duruş sergilemelidir. Bu mesele, yalnız AK Parti'nin değil, bütün Türkiye'nin ve en önemlisi de demokrasimizin ve hukuk devletinin meselesidir. İddialar açıklığa kavuşturulmalıdır ve gereken de bir an önce yapılmalıdır.
Partimize yönelik bu iddialarla ilgili suç duyurusunu yapıyoruz. Ve bu suç duyurusunun ardından tabii ki parti olarak bunun takipçisi olacağız. Bunu ortada bırakamayız. Ama inanıyorum ki gerek sivil yargı, gerek askeri yargı üzerine düşeni yapmak suretiyle bir an önce burada neticeye varmalıdır. Diğer partiler net bir duruş sergilemese de tek başına da kalsa demokrasiyi savunmak AK Parti'nin vazifesidir ve AK Parti bu vazifesini bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en küçük bir ricat sergilemeden ifa edecektir.
Şunu açık söylüyorum; biz gelecek nesillerin, gençlerin, çocukların yarın karşısına alnımız ak, başımız dik bir şekilde çıkmak istiyoruz. Milletimizin karşısına 'Sizin emanetinizi hakkıyla taşıdık, sarsılmadan savunduk' diyerek çıkmak istiyoruz. İşte onun için bu tür iddiaların sonucu hangi yönde olursa olsun sonuna kadar takipçisi olacağız. Başta hukuki makamlar olmak üzere, ilgili ve sorumlu tüm tarafların sorumluluklarını hakkıyla yerine getireceğine inanıyorum.''
***
TBMM'nin gündeminde ülkeyi ve milleti çok yakından ilgilendiren, bir çok tasarı ve teklif bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, zamanla yarıştıkları bu süreçte, her geçen günün çok iyi değerlendirilmesi ve azami verim elde edecek şekilde Genel Kurulu çalıştırmaları gerektiğini söyledi.
Muhalefet yapıcı bir şekilde davranırsa, Genel Kurul çalışmalarına olumlu bir şekilde katkı yaparsa, milletin derdine derman olacak yasaları daha fazla vakit kaybetmeden süratle çıkaracakları temennisini de dile getiren bulunan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Şunu tüm samimiyetimle ifade etmek istiyorum: Biz, milletimizin beklentilerine, taleplerine cevap vermek için yine milletimiz tarafından burada görevlendirildik. Milletimiz bize, kendisinin ihtiyaçlarına cevap verecek, kendisinin meselelerine çözüm olacak yasaların ve düzenlemelerin yapılması için yetki verdi. Biz, o yetki ile buradayız. Hafta içinde de ifade ettim; milletimize söz verdiğimiz yasaları çıkarıncaya kadar tatil bize haramdır.
Biz, üzerimizde milletin emanetin taşıyoruz. Bizim siyaset anlayışımız, bu emanet bilinci üzerine inşa edilmiştir. Biz, bu emanete asla ve asla halel getirmeyeceğiz. Gerekirse 24 saat gerekirse, 365 gün 6 saat çalışırız. Ümit ederiz ki önümüzdeki günlerde muhalefet partileri de aynı sorumlu ve duyarlı davranışı sergiler daha yapıcı bir tutum takınır. AK Parti olarak bizler, milletimiz için hizmet ürettikçe, çözüm ürettikçe, milletimizin yüzünün güldüğünü gördükçe, en önemlisi de aziz milletimizin hayır dualarına mazhar oldukça biz, tüm yorgunluğumuzu üzerimizden atıyoruz. Ben, grubumuzun da bu anlayış içinde olduğunu, bu aşk ve anlayışla çalışmaları sürdüreceğine tüm kalbimle inanıyorum.''
-EKONOMİK GÖSTERGELER-
Başbakan Erdoğan, konuşmasında ekonomik göstergelere de yer verdi. Bir süredir ekonomik göstergelere ilişkin sevindirici gelişmelere şahit olduklarını anlatan Erdoğan, geçen hafta kapasite kullanım oranlarının açıklandığını hatırlattı. Bir önceki aya göre, kapasite kullanımının 3,6 artış kaydettiğine dikkati çeken Başbakan Erdoğan, mart ayı işsizlik rakamlarının da yüzde 15,8 olarak açıklandığını söyledi. Bu oranda da düşüş yaşandığını anlatan Erdoğan, ''Şubat ayından mart ayına iş gücü arzı yaklaşık, 342 bin kişi artmış. Buna rağmen işsiz sayımız 25 bin kişi azalmış durumda. Yani 367 bin kişi bu dönemde işe yerleşmiş ki bu da son derece sevindirici ve umutlandırıcı bir gelişme olarak karşımızdadır'' diye konuştu.
Bu eğilimin, devam edeceğini, işsizlikteki düşüşün yaz aylarında ivme kazanacağını tahmin ettiklerini ifade eden Erdoğan, dün Bakanlar Kurulunda aldıkları kararla kısa çalışma ödeneği başvuru süresini 6 ay daha uzattıklarını söyledi.
Kredi kartları mağdurlarıyla ilgili de çok köklü bir düzenleme yaptıklarını bildiren Erdoğan, Hazine, Merkez Bankası, BDDK ve Bankalar Birliğinin ortak çalışmasıyla 875 bine yakın kredi kartı mağduruna çok önemli bir fırsat sunduklarını ifade etti.
Erdoğan, ''Ödeme güçlüğü içine girmiş vatandaşlarımızın, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirmelerini tavsiye ediyor, hayırlı olmasını diliyorum'' dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Kredi kartı, bir borçlanma yolu değildir. Vatandaşlarımız, borçlanma için kredi kartını değil, tüketici kredisini kullanmalıdır. Aksi halde yaşadığımız olumsuz tablo, bugün çözülse bile yarın tekrar eder. Tüm vatandaşlarımızın bu konuya daha hassasiyetle yaklaşmasını diliyorum.
Piyasanın canlanması noktasında bazı ürünlerde ÖTV ve KDV'yi üç ay süreyle indirmiştik. Dün bu süre sona erdi. Aldığımız yeni bir kararla otomobil, beyaz eşya, bilgisayar ve mobilya gibi bazı ürünlerde farklı oranlarda indirim yaparak süreyi 30 Eylül 2009 tarihine kadar bir kaz daha uzattık. Bu düzenlemenin de ülkemize ve ekonomimize hayırlar getirmesini diliyorum.''