'Bugün gelinen noktada Sayıştay çamaşır yıkama makinesine dönüşmüştür'
CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu,
"Bugün gelinen noktada Sayıştay çamaşır yıkama makinesine dönmüştür" dedi.
Ankara Barosu Yolsuzluk Araştırma Merkezi, baronun eğitim merkezinde
"Yolsuzluklar" konulu panel düzenledi.
Panelde konuşan Kılıçdaroğlu, yolsuzluk konusunda Türkiye'nin karnesinin
kırık olduğunu, yolsuzluğun önlenebilmesi için öncelikle Anayasa'nın milletvekili
dokunulmazlığı ve bakanların yargılanmasına ilişkin maddelerinin değiştirilmesi
ve "Siyasi Ahlak Yasasının" çıkarılması gerektiğini söyledi.
Sayıştay'ın da bağımsız olması gerektiğini ifade eden Kılıçdaroğlu,
"Bugün gelinen nokdada Sayıştay çamaşır yıkama makinesine dönmüştür. AKP'li bazı
belediyelerin, birçok Sayıştay denetçisi tarafından tespit edilen usulsüzlükleri,
yolsuzlukları Sayıştay'da sıfırlanmıştır. Niçin ve hangi gerekçeyle? Sayıştay'ın
ele geçirilmesi operasyonu başarıyla sonuçlanmış, Sayıştay siyasallaşmıştır"
diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "çok güzel" çıkarılan İhale Yasasının 14 kez
değiştirildiğini, bunun AB İlerleme Raporlarında da yer aldığını anlatarak,
"yandaşlara rahat ihale verilmesini engellediği için yasaya karşı çıkıldığını"
savundu.
Seçimle göreve gelen herkesin mal varlığını açıklaması gerektiğini
söyleyen Kılıçdaroğlu, "Seçimle gelinen yerlerde, mal varlığını açıklama
zorunluluğunu getirelim, yolsuzluk, hırsızlık yapanların yüzde 90'ı seçimlerden
elini ayağını çeker. Çünkü, 'Ben bu mal varlığının hesabını veremem' der"
değerlendirmesinde bulundu.
Kılıçdaroğlu, yolsuzlukların rahatça duyurulabilmesi için medya
patronlarının kamu ihalelerine girmelerinin engellenmesi ve bütün gazetecilerin
sendikalı olmasının sağlanmasının gerektiğini ifade etti.
Bunların Türkiye'de bulunmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, çok ciddi bir
kömür ihalesi yolsuzluğunu defalarca anlattığını, ancak büyük gazetelerin,
siyasal iktidardan korktuğu için konuyu haberleştiremediklerini öne sürdü.
Kılıçdaroğlu, "Siyasal iktidarın bu kadar baskı kurduğu bir sistemde ne medya, sivil toplum kuruluşları ne sendikalar, toplumun hiçbir kesimi
beklediğimiz cesareti gösterebilir" dedi.
-"YARGININ BAĞIMSIZ OLMADIĞINI BEN SÖYLEMİYORUM..."-
Yargı bağımsızlığı konusuna değinen Kılıçdaroğlu, "Türkiye'de yargının
bağımsız olmadığınının Yargıtay, Danıştay, barolar tarafından söylendiğini"
ifade etti.
Yargı bağımsızlığı konusunda Anayasa'ya uygun bir düzenleme
bulunmadığını, konunun AB İlerleme Raporlarında da yer aldığını kaydeden
Kılıçdaroğlu, Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulunda (HSYK) Adalet Bakanı ve
Müsteşarının bulunmaması, kurulun, ayrı bir bütçesinin olması, hakim ve savcıları
soruşturacak teftiş kurulu ile Türkiye Adalet Akademisinin HSYK'ya bağlanması
gerektiğini anlattı.
"HSYK'yı Sayıştay'a döndürmek istiyorlar" diyen Kılıçdaroğlu, "HSYK'nın siyasi otoritenin emrine sokulması, yargı bağımsızlığını tümden
bitirir" görüşünü dile getirdi.
Yolsuzluk davalarına özel yargıçların bakması gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, ayrıca adli kolluğun olması gerektiğini ifade etti.
Adli kolluğun olmadığı yerde, yargıcın bilirkişiye muhtaç kaldığını
söyleyen Kılıçdaroğlu, "Öyle yolsuzluk davaları biliyorum ki o kadar açık yolsuzluklar var ki bir bilirkişiden alınan raporla, dosya tümüyle kapatılıp,
gidiyor" diye konuştu.
TBMM Hayali İhracatı Araştırma Komisyonunun dosyasının, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesinden bir hocanın görüşüyle Parlamento'da
"kapatıldığını" anlatan Kılıçdaroğlu, Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu'nun,
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun raporlarının, bilirkişi raporlarıyla aklandığını
ifade etti.
Bakanlıkların teftiş kurullarının bakanlara bağlı olduğuna dikkati çeken
Kılıçdaroğlu, "SHÇEK ile ilgili bir olayda, bakanın 'Yargı kararını uygulamayın'
diye şerh düştüğünü çok iyi biliyorum" dedi.
Başbakanlık Teftiş Kurulu'nun, pek çok davayı aklamakla görevlendirilmiş
bir kurul kimliğine büründüğünü ileri süren Kılıçdaroğlu, "hakim ve savcıların
dinlendiği yerde, yargıçların objektif karar veremeyeceğini" dile getirdi.
Yolsuzluk yaptığı iddiasıyla aranan bir gazete patronunun kayıp olduğunu
söyleyen Kılıçdaroğlu, "Aranıyor, ama hiçkimse bulamaz. Çünkü o yandaş
medyadan" diye konuştu.
Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Hüseyin Tarık Şengül, yolsuzluğun
norm haline gelmesine neden olan makro belirleyicilerin; finans sektörünün ön
plana çıktığı ekonomideki büyük değişim, meşru şiddetin tekelini elinde tutan
devletin dağınıklaşması ve meşru şiddet kullanımının gelişigüzelleşmesi,
toplumsal alanın içine kapanması ve yeni kabileci topluluk anlayışının hakim hale
gelmesi olduğunu söyledi.
Toplumsal değerlerin ahlak üzerinden kurulmamaya başlandığını,
değerlendirmelerin ahlak değil, performans üzerinden yapıldığını ifade eden
Şengül, "(Çalıyor ama iş yapıyor) söylemi, bu değişimin en yalın ifadesidir"
dedi.
Gazeteci Bilal Çetin de 30 yıllık meslek yaşamında her iktidar döneminde
yolsuzlukla mücadele çalışmaları başlatıldığına şahit olduğunu ancak hiçbir zaman
Türkiye'nin yolsuzluklarla mücadelede yol aldığını göremediğini söyledi.
Türkiye'deki sistemin yolsuzluk ürettiğini ve iktisadi sistemde yolsuzluk
virüsü bulunduğunu ifade eden Çetin, yolsuzluk virüsünün yaşamın her alanına
yayıldığını kaydetti.