sözlerine cevap verdi. İşte konuşmasından satır başları:
“SENİN YATACAK YERİN VAR MI?”
- Başbakan demiş ki, “Böyle yapanların yatacak yeri yok” diyor.
- Ben de soruyorum böyle yapanların dosyasını sürüncemede bırakanları, böyle yapanları RTÜK’e atayanların yatacak yeri var mı?
- Onlara sahip çıkan onları himaye eden senin yatacak yerin var mı acaba.
İşte Baykal’ın konuşmasından satır başları:
- Sizin burada güç koşularda siyaset yaptığınız biliyorum. Neden bu güç koşullar oluşuyor.
- Sizin siyasetinizin ilkesi, hedefi belli. Böyle olduğu halde neden güç koşullarda siyaset yapıyorsunuz. Her zaman böyle değildi bu.
SİYASET ETNİK KİMLİK TEMELİNE İNDİRİLİYOR
- Peki ne oldu? Buralarda siyasetin yapısı değişmeye başladı. Buralarda siyaset siyaset olmaktan çıktı, bir kimlik mücadelesi, inanç ve din çatışması haline gelmeye başladı.
- Milli mücadeleyi hep beraber yaptık. Diyap Ağa’nın mecliste yaptığı konuşmaya dikkatinizi çekerim
- Diyor ki, “Kusura bakmayın ben ihtiyarım. Dinimiz aslımız hep birdir. Bizim içimizde ayrılık gayrılık yoktur. Ama düşmanlar bize tuzaklar kuruyor. Ne yaparlarsa nafile. Biz hep kardeşiz. Hepimiz insanız.”
- Bu oyunlar 1920’lerde de yapıldı. Biz etnik kimliğimizi siyasetin temeli haline getirirsek en önce kendimize zarar vermiş oluruz.
- Bu tuzak daima bizim önümüze getiriliyor. Etnik ayrışma dayatması siyasetin özü haline getirilmek isteniyor.
- Bizim dinimizde bir etnik ayrışma var mı? Herkes eşittir herkes kardeştir.
- Herkesin etnik kimliği onun onurudur şerefidir. Biz hepsine saygı gösteriyoruz.
- CHP bu bölgeye yönelik en doğru politikayı ortaya koyan siyasi partidir. Biz sıkıntıları gidermek için ta 1989 yılında kimse tek kelime söz söyleyemezken CHP çıktı çok açık bir biçimde “Herkesin kimliği saygıdeğerdir eşittir. Türkiye Cumhuriyeti, bir ırk devleti değildir” dedi. Ne zaman 1989 yılında.
DGM BİZİ SORGULADI
- Bunu dediğimiz zaman DGM bizi sorguladı. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde anadilde konuşma yasağının kaldırılması için ilk kez teklif veren kadro bugünkü CHP kadrosu ve onun genel başkanıdır.
- Sadece konuşmakla kalmadık, Deniz Baykal’ın 1. imzacısı olarak Meclis’e gittik “Kaldırın bunu” dedik.
TÜRKİYE AT ETİ YEME TEHDİDİ İLE KARŞI KARŞIYA
- Başından beri Doğuya güneydoğuya özel bakacaksın, kar zarar hesabı yapmadan fabrika açacaksın dedik.
- Bunlar geldi fabrika açmak yerine var olan fabrikaları kapattı. Et balık kurumunun fabrikaları kapatıldı. Hayvancılık öldü. Türkiye şimdi at eti yeme tehdidi ile karşı karşıya.
- Etnik tahrikçilikle bu iş olmaz. Hizmet üretin hizmet. Bu bölgeyi, ayağa kaldıralım. Bütün Türkiye ile kaynaştıralım.
- Bizim siyasetimiz etnik istismar siyaseti değildir. Din istismarı siyaseti değildir. Dinimize en büyük saygıyı biz duyuyoruz. Herkesin dinini özgürce yaşaması için her türlü mücadeleyi vermeye hazırız.
- Ama din deyip siyaset yapmaya kalkanları biliyoruz. Bakın Deniz Feneri diye bir olay var. Bunun altını kazınca din istismarı ortaya çıkıyor.
DENİZ FENERİ DAVASI
- Almanya’da din adına İslamiyet adına paraları toplamışlar. O paralarla televizyon kurmuşlar, gemiler almışlar, şirketler kurmuşlar. Yoksula, muhtaca yardım diye yapmışlar bunu.
- Almanlar bu tezgahı fark etmişler. Bir incelemişler durumu görmüş, davayı açmış ve bir kısmını mahkum etmiş.
- Görmüş ki asıl ele başılar Türkiye’de. Listeyi yapmış Türkiye’ye göndermiş. İncele soruştur gerekeni yap demiş. Aradan yıl geçti bizde kıpırdayan yok.
- Almanlar ikinci davayı biz açalım dediler. Bizimkiler ifade bile almadılar. Almanlar savcı gönderelim dediler. Buradan izin verilmedi.
- Bu dava normal bir dava olsa böyle olur mu? Birileri kol kanat germese böyle mi olur.
- Bir baktık biri Başbakan’ın okul arkadaşı diğeri dünürü. Kıpırdamıyor duruyor o parada bu himaye ne?
- Televizyon kurdular o televizyon ne yapıyor. Siyaset yapıyor. Ne oldu peki. Dine mi hizmet ediyor. Din dedi istismar çıktı.
- Aylarca dosya gelmedi. Kaplumbağanın üzerine koysalar daha çabuk gelirdi. Aylarca “tercüme yapıyoruz” dediler.
İKTİDARI YÜCE DİVAN KORKUSU SARDI
- Şimdi Anayasa Mahkemesi’nin yapısını değiştirmeye çalışıyorlar. İktidarı Yüce Divan korkusu sardı.
- Kendi hakimimizi biz tayin edelim diyorlar. Anayasa değişikliğinin temel amacı Yüce Divan’ı, Anayasa Mahkemesi’ni, HSYK’yı değiştirmeye çalışıyorlar. Buna da anayasa değişikliği diyorlar.
- Millete diyorlar ki sana 25 soru soruyorum tek bir cevap vereceksin. Başbakan diyor ki biz onu tek tek oyladık.
HALKA NURİ ALÇO HAPI MI İÇİRECEKSİN
- Milletvekili tek tek oylarken tercih yapabilecek de millet oylarken neden tek tek tercih yapacak.
- Başbakan hap yaptık hap gibi yutun diyor.
- Hap var hap var. Vitamin hapıysa yutalım. Ama sadece vitamin hapı yok. Nuri Alço var kızlara gazoz içirirdi. Şimdi o haptan mı içireceksin millete.
- Bu anayasa değişikliğinde Van var mı, halk var mı? Kendi dertlerine merhem yapmaya çalışıyorlar.
- Birileri o anayasa değişikliği çıktığı anda “oh be mahkemeleri ele geçirdik” diyecek. Bunu nasıl yapacak sizin oyunuzla. Gerçekleri saklayarak yapacak. Bilin ki işin aslı budur.
- Türkiye bir değişimin eşiğinde. Bu iktidar gidecek CHP gelecek.
- Taşıdığımız büyük sorumluluğu biliyoruz. Doğuya güneydoğuya burada yaşayan insanlarımıza nasıl hizmet edilirmiş bütün gücümüzle bunu ispatlamaya çalışacağız.
- Bu bölgede zarar eden fabrikalar zarar ediyor diye kapatılmayacak. Çocuklarımıza en iyi eğitimi vermek için en iyi okulları örnek okulları açacağız.
- Buraya sadece il kongresi için gelmedik. Sizinle birlikteyiz demek için geldik. Bizim gözümüzde Van’ın Doğu, Anadolu’nun değeri bambaşkadır.
-Bunu alacağımızı oyla ölçmeyiz. Bunu düşünmeyiz bile.