Günün Haberleri   |   Giriş sayfam yap   |   Favorilere ekle   |   Künye   |   İletişim   |   Sitene haber ekle


 
DOLAR
38,5687
EURO
43,6369
IMKB
9.168,000
ALTIN
4.018,460
 
Hava Durumu ANKARA
8 / 18 C°
Değiştir
 
     
 
Medya Spot Google
 
 
 Ana Sayfa  Gündem   Ekonomi   Dünya   Yaşam   Medya   Spor   Magazin   Polis Adliye 
 
"SORUŞTURMAK GÖREVİMİZ"
 SORUŞTURMAK GÖREVİMİZ
 
Doğan Kitap’tan çıktığı ilk 20 gününde 10 baskı yapan yeni bir kitabı; “OKYANUS ÖTESİNDEKİ VAİZ”i merkeze alan bir röportaj, bu okuduğunuz.
 
8.11.2010 - 12:15
Röportaj: Batur Fatih İlhan/superonline.com

Doğan Kitap’tan çıktığı ilk 20 gününde 10 baskı yapan yeni bir kitabı; “OKYANUS ÖTESİNDEKİ VAİZ”i merkeze alan bir röportaj, bu okuduğunuz. Hem de çalışmaları, Sedat Simavi Gazetecilik Vakfı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ve Çağdaş Gazeteciler Derneği gibi önde gelen meslek örgütlerinin ödüllerine lâyık görülmüş bir gazetecinin röportajı. Gündemi belirleyen merkez gazetelerde yepyeni başka gündemlerin yelkenlenlerine püfür rüzgarlar sağlayan türlü özgün haberleri ve röportajlarıyla göz önüne çıkabilen bir meslek erbabının, Saygı Öztürk'ün röportajı bu...

Öztürk, Emniyet Teşkilatı içindeki cemaatleşme iddialarını kamuoyuna belgeleriyle beraber ilk duyuran gazetecilerden biri. Yeni kitabında da Cemaate karşı tutumlarıyla bilinen Emniyet Genel Müdür Yardımcısının açıklamaları, cezaevi fotoğrafları, Fethullah Gülen’in 35 yıllık yol arkadaşının yaptığı açıklamalar, bu iddialara karşı avukatlarının söyledikleri ve de Gülen’in dava süreci ve beraat kararı verilmesinde etkili olan belgeler yer alıyor.

Öztürk'ü; 29. Tüyap İstanbul Kitap Fuarı'nda, yazarı bulunduğu Doğan Kitap standında buluyoruz. Önünde kâh yazdıklarına hayran gençlerin kâh ona ilgilenebileceği düşüncesiyle kimi makaleler getiren yaşını başını almış karı kocaların bulunduğu uzunca bir imza kuyruğu var. Öylesine mutlu ki... Herkesle ayrı ayrı sohbet ediyor. Her soruya ayrı ayrı cevap veriyor. Ama biz tabii ki bu röportajı o kutsal 'Yazar-Okur' buluşmasına sıkıştırmadık. Daha sonra, başka bir yerde başka bir zamanda ferah feza söyleştik. Bu kez yazısının içeriğini giriş kısmına taşıyanlardan olmayacağım. Sizden gözlerinizi, devam sayfalarına kaydırmanızı istirham edeceğim.

Neden derseniz; “Kitaplarında, haberlerinde ve de TV programlarında hayli hassas meseleleri deşmekte sakınca görmeyen Saygı Öztürk, bana Oktay Ekşi vakasından, Samanyolu TV'ye de çıkışının detaylarına, soruşturmacı gazetecililiğin akıbetinden, internet sitelerini takip etme alışkanlığına kadar çok sayıda konuda bilgi verdi de ondan” derim sizlere. Ona hayran olanlar; mesleki icraatlarından notlar alarak faydalalananlar, onu düşman belleyip diş bileyenler ya da efendim, adını ilk defa şimdi okuyarak ona yeni başlayacak olanlar, Saygı Öztürk'e cümleten hoş geldiniz...

“CEMAAT LİDERLERİNİN İFADELERİ İLK KEZ YAYIMLANIYOR!”

Yeni  kitabınızla, evvelce Fethulah Gülen’i araştırmalarına konu alan çalışmaların yanında nasıl bir fark ortaya koyuyorsunuz?

Her meslektaşımın çalışması saygıdeğerdir, kıymetlidir. Ancak ‘Şu yazar şöyle yazdı, bu yazar böyle yazdı’dan çok benim ne yazdığım, hangi belgelere ulaştığım önemlidir. Çünkü hiçbir zaman hiçbir meslektaşımın yazılarından alıntı yapmam, yazmam gereken konuları araştırır, mutlaka belgelerine ulaşır, tarafların görüşlerini de alıp yorum yapmadan olayları ortaya koyarım.  Yazmak istediğim bir konu olduğunda özellikle o konularla ilgili yazılmış kitapları okumam, ulaştığım her bilgi ve belge benim için daha anlamlı ve kıymetli olur.

Malum her yazarın olaylara bakışı farklı. Soralım o halde, bu son çalışmanızda siz nasıl baktınız Gülen vakasına?

Hanefi Avcı’nın 2010 yılında gündeme getirdiği Emniyet içindeki cemaatleşme olayını, Türk kamuoyuna 1994 yılında ilk duyuran ve bu konudaki belgelere ulaşan gazeteciyim. Ayrıca, 1999 yılında yine bu konudaki raporu ve rapordan sonra yaşananları yakından izlemiş, hemen her gelişmesini köşesinde de duyurmuş yazarım. Cemaatleşme konusundaki üçüncü rapor ise İstanbul valisi tarafından İçişleri Bakanına sunulan ve ilk kez kitabımda yer alan rapordur. Cemaat liderinin ABD’de alınan ifadesi de belgeleriyle birlikte ilk kez yayımlanıyor. Cemaate karşı tutumlarıyla bilinen Emniyet Genel Müdür Yardımcısının açıklamaları, cezaevi fotoğrafları, Fethullah Gülen’in 35 yıllık yol arkadaşının yaptığı açıklamalar, bu iddialara karşı avukatlarının söyledikleri, Gülen’in dava süreci ve beraat kararı verilmesinde etkili olan belge de kitabımda yer aldı.

Sizce İpekçi-Mumcu-Çetin Emeç ekolü soruşturmacı gazetecililik bugün ne halde? Büyük ölçüde holdinglerin bünyesinde varlık gösteren (dünün Babıali’si) günümüzün holding medyası, güç odaklarını ne derece soruşturup, sorgulayabiliyor?

Bugün de araştıran araştırıyor, soruşturan soruşturuyor. İpekçi, Mumcu ve Emeç Ağabeylerimizin hain kurşunlarla, bombalarla aramızdan ayrılması tabii ki Türkiye için büyük kayıptır. Onların yerleri doldurulamazsa bile aydınlattıkları yollarda ilerlemeye çalışan meslektaşlarımızın da bulunduğunu inkar edemeyiz. Sayıları çok mu derseniz, eskiden ne kadardıysa şimdi de o kadar… Araştırmak, soruşturmak zaten gazetecinin görevidir. Bugün ne yazık ki bazı meslektaşlarımız biraz tembellikten, başının beleya girmesinden çekindikleri için “Nasıl olsa gazetede çıkmaz”a sığınıp araştırma, soruşturma yapma gereğini bile duymaz hale geldikleri gibi de bir gerçek var.

Medyada meydana gelen gelişmeleri internet ortamındaki sitelerden takip etme alışkanlığınız var mı?

Günümüzde basında olup bitenleri kuşkusuz bir çok meslektaşım gibi ben de medya sitelerinden öğreniyorum. Mutlaka belli sitelerdeki haberleri okuyorum.  Biz gazeteciler meraklıyızdır. Kuşkusuz meslektaşlarımızla ilgili konulara da duyarsız kalamayız.  

“HANGİ TV'YE KONUŞTUĞUM DEĞİL, NE SÖYLEDİĞİM ÖNEMLİ”

Ekim sonundan bu yana Samanyolu Haber TV’de  Derin Bakış’ın daimi sunucu kadrosuna katıldınız. Genelde muhalif tutum içinde olan ‘ART’nin ve Kanal B’nin  yanında Samanyolu Haber’i  de seçmeniz enteresan değil mi?

Benim için A ya da B televizyonuna çıkmak  değil, ne konuştuğum önemli. Aynı konuda bir televizyonda farklı, diğerlerinde farklı konuşanlardan değilim. Açıkçası benim için o an hangi televizyonda konuştuğum değil, ne söylediğim önemlidir.  İki arkadaşımızın programına konuk olmuştum. Daha sonra kanal yöneticilerinden programın sürekli kadrosunda yer almam yönünde öneri geldi. Kabul ettim. Üç televizyondaki programların yanı sıra iki radyonun da sürekli yorumcusuyum.  Bir televizyona çıkmak adına insanın dünya görüşü değişiyorsa, ben onlardan değilim.

Bugün Türk medyasında nasıl bir atmosfer var. Medyaya bakınca ne görüyorsunuz?

İyi bir atmosfer olmadığı kesin.  Basını “yandaşlaştırmak” adına nelerin yapıldığını vatandaşlarımız yakından biliyor, izliyor.  Ancak, tüm olumsuzluklara rağmen  bugün bir çok olayın yine basın aracılığıyla duyulduğunu da inkar edemeyiz. Bu da geçer…

Medyada oluşturulan gündemlerle genelde hemfikir misiniz?

Ülkemizde gündem genelde Başbakanın açıklamalarına göre şekilleniyor.  Gündemi bol olan, sabah meydana gelen olayın akşama doğru bayat bir konu haline geldiği bir ülkede yaşıyoruz.  Basının baskı altında tutulmaya çalışıldığı bir ülkede, eğer Devletle işiniz varsa gerçek gündemin üzerinde durmanız da kolay olmaz. O yüzden medyadaki mevcut gündeme alışığız….

“EKŞİ'Yİ RAHAT BIRAKMAYACAKLAR!”

Oktay Ekşi olayı, sizce nasıl yorumlanmalı?

Oktay Ekşi ağabeyimiz, Türk basının en saygın isimlerinden birisidir.  Yazdığı bir yazıdan dolayı özür dilemiştir. Yetinmeyip başyazarı olduğu gazeteden istifa etmiştir. Şimdi de adeta canını almak istiyorlar. Ülkenin başbakanı “savaş açtığını” belirtirse, o gazetede çalışanları korumak adına Ekşi, büyük bir fedakarlık örneği gösterdiğini düşünüyorum. Oktay Ekşi’nin sözleri için bu kadar duyarlılık gösterenlerin, başka yazarların da benzer ifadeleri konusunda da aynı duyarlılığı göstermesini beklemek de herkesin hakkıdır. Ancak, biliyoruz ki bu konuda da çifte standart vardır. Okkalı küfürler savuranların, ‘O... Çocuğu’ diye yazanların bugün ‘kıymetli yazar’ diye devlet yetkililerinin sağında-solunda yer aldığını da hep görüyoruyoruz… 

Oktay Ekşi, yazsa da, yazmasa da her zaman saygı duyduğum, duymaya devam edeceğim bir büyüğümdür. Onun yazmaması Türkiye için bir kayıptır. Basın Konseyi’nin kurucusu olan Oktay Ekşi’ye, Konsey güven oyu vermiştir. Ancak, hükümete yakınlığı ile bilinen yayın organları Ekşi’nin basından tamamen silinmesi için harekete geçmişlerdir. Ekşi’yi hiçbir zaman rahat bırakmayacaklardır.

“Devletin Derinliklerinde”, “Taşeron Mesih”, “33 Kurşun”, “İsmet Paşa’nın Kürt Raporu”,  “Madalyalı Mahkum”, “APO Olayının Perde Arkası”, “Ölüm Kuyuları, 5-6-2 Temam Reis”, “Belgelerle Ergenekon”,  “Sınır Ötesi Savaşın Kurmay Günlüğü” ve son olarak da “Okyanus Ötesindeki Vaiz” gibi son derece çetin ceviz konularda taşın altına elinizi sokarak, sonunda kitaplaşan inceleme ve araştırmalar yapıyorsunuz. Böyle yapmanın bedeli var mı? Halinizden memnun musunuz?
Gazeteci olarak hep sıcak olayların içindeyim. Bir çok olayı zaten başından bu yana izliyorum, bilgi ve belgelerine ulaşıyorum. Ulaşabildiğim her belgeyi mutlaka kamuoyuyla paylaşıyorum. Yani o araştırmaları hep vatandaşlar adına yapıyorum. Kuşkusuz bedelleri oluyor. Örneğin bir kitabımdaki bilgilerden dolayı Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyorum. İki kitabımla ilgili yine davalar devam ediyor. Önemli olan birileri çıkıp da ‘Bana iftira etti, yalan yazdı, beni yazmasına rağmen benim görüşüm alınmadı” diyememesidir. 

Kitaplarımda daha çok “gizliliği ihlal ettiğim”, “gizli belgeleri yayımladığım” gerekçeleriyle yargılanıyorum.  Ama şunu da samimiyetle belirtmek isterim ki ne yazıyorsam inanın hepsi gerçek bilgiler, gerçek olaylardır. Asla kimseye iftira etmem, bilerek yalan yazmam. Okuyucularım bunu bilir, ‘Saygı Öztürk yazdıysa doğrudur’ der. Bir yazar için bundan büyük mutluluk olabilir mi?  Kuşkusuz  olumsuz görüşler sergileyenler de olabilir. Onlara da saygı duyarım ve önyargısız olarak ‘bu adam ne yazıyor, ne söylüyor’u öğrendikten sonra görüşümü ortaya koyarım. 

“GERÇEK GAZETECİ ÇIKAR İÇİN YOL DEĞİŞTİRMEZ!”

Bu röportajı okuyan genç gazetecilere nasıl bir mesajınız olur?

Gazetecinin önce yurdunu, milletini sevmesi, değerlerine saygılı olması gerekir. Dürüstlük kuşkusuz her insan için önemlidir. Ancak gazetecilik de bu daha da önemlidir.  Gerçek gazeteci  araştıran-soruşturan ve  çıkarı uğruna yol değiştirmeyendir. Ancak, günümüzde bu değerlerin önemli ölçüde ortadan kalktığını  da söyleyebilirim.   

Eve hangi gazeteler girer?

Eşim iyi bir gazete okurudur. Gazetenin birisi eksik olarak gelirse “niçin getirmedin?” diye sorar. Çalıştığım gazeteyi her zaman gazetelerin en üstüne koyarım ve adeta onun reklamını da yaparım. Eve mutlaka Hürriyet, bir dönem Gözcü gazetesinde birlikte olduğum arkadaşlarımın çıkardığı Sözcü gazetesi ile birlikte 7 gazete girer.

Evde hangi TV kanalları izlenir?

 Benim için öncelik haber kanalları oluyor. Aynı gün “yandaş” olarak nitelendirilen            haberlerin nasıl verildiğini de, hangi olayın nasıl abartıldığı ya da ters-yüz edildiğini   öğrenirim. Haber dışındaki saatlerde televizyonun adı hiç önemli değil. İlgimi çeken     her kanalı izlemeye çalışırım.  Ancak, televizyon izleme saatimin fazla olmadığını da söyleyebilirim. 

“ONURLU GAZETECİLİK YAPTIM YA, GERİSİ VIZ!”

Medyada dost ya da kırgın olduğunuz kişiler var mı?

Hürriyet gazetesinde 16 yıl çalıştıktan sonra Sabah’a, orada 5 yıllık çalışmadan sonra Star’a, yaklaşık 4 yıllık çalışmadan sonra da Hürriyet’e döndüm. Star ve Gözcü’de haftanın 7 günü köşe yazdım. Önce kimseye kırgın olmadığımı söyleyeyim. Çünkü basındaki bazı gelişmeleri,  yaşananları normal karşılamayı biliyorum.  Gazetecilikte hep saygı ve minnetle andığım isimlerin başında Yozgat’ın Yerköy ilçesinde yayımlanan tek yapraklı Yerköy gazetesinde ücretsiz haber yazmama izin veren Nazım Kayhan’dır. Aynı dönemlerde Yörköy’e röportaj için gelen rahmetli ağabeyim ünlü yazar Celalettin Çetin’in “sende pırıltı görüyorum” deyip beni o dönem adı Hürriyet Haber Ajansı olan ajansın  Yerköy Muhabirliği’ne başlatması hayatımda açılan ikinci fırsattır.

Yazdığım haberler dikkatini çektiği için Yerköy Muhabirliğinden beni Hürriyet’in Ankara Bürosuna alan rahmetli Ülkü Arman ağabeyimi (Deniz Arman’ın babası) nasıl unutabilirim. Gazeteciliğe ilk başladığım dönemde ki Hürriyet’in  Genel Müdürü Nezih Demirkent’i, Ankara Bürosundaki ağabeylerim Şeniz Yurtman’ı, Ali Utku’yu, Oktay Özeskici’yi, daktilosunu benimle hep paylaşan Bülent Erandaç’nın,  Yavuz Gökmen’nin, Nedim Bubik’in, Emin Özgönül’ün, Selma Tükel’in, Süheyla Taşçıer’in, Şefika Köymen’in, Mustafa Yanık’ın, Sümer Demir’in, Neşet Özmen’in, Meriç Enercan’nın, Adnan Gerger’in, Sezai Bayar'ın ve Yusuf Ziya Gedikli'nin sonraki dönemde de Hürriyet, Sabah, Star ve Gözcü’deki arkadaşlarımın inanın hepsinin yeri ayrıdır. 

Gazetecilikte ulaşmak istediğiniz nihai nokta neresi?

Anadolu’nun yoksul bir köyünden çıkıp yorganı yüklenip 1978 sonlarına doğru Ankara’ya geldim. Hep iyi gazeteci olmak istiyordum. Aralarında Sedat Simavi Gazetecilik Vakfı, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Çağdaş Gazeteciler Derneği, mesleğimizin ustalarından Nezih Demirkent, Muammer Yaşar Bostancı, Bülent Dikmener adına konulan ödüller de başta olmak üzere çok sayıda ödül aldım. Gazetecilikte şuraya geleyim, buraya yükseleyim diye bir derdim olmadı. Onurlu bir gazetecilik yaptığıma inanıyorum. Gerisi vız gelir…

Bu bağlamda rekabet içinde olduğunuz isimler kimler?

Ben asla kimseyle rekabet içinde değilim. Herkes kendi yolunda ilerler. Ben herkese başarılar dilerim.
8 KASIM 2010


Arkadaşına Gönder   Yazdır   Önceki sayfa   Sayfa başına git  
  Toplam yorum 0   Onay bekleyen 0  


Yorumunuz editörlerimiz tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.
 

Bu haber henüz yorumlanmamış...

  Bu kategorideki diğer haberler


BİR TAS ÇORBANIN HATIRI!

TAKSİMDEKİ ÇEVİK KUVVET ÇEKİLİYOR!

PKK BOMBACISINA ŞOK CEZA İSTEMİ!
»  İSTANBUL BARO'SUNA YENİ BAŞKAN!
»  FLAŞ..!FLAŞ..! İSTANBUL BAĞDAT CADDESİNDE PATLAMA
»  TÜRKİYE'NİN YENİ SİYASİ SEMBOLÜ ATATÜRK DÖVMELERİ
»  KIZILAY'DA TUHAF TÖREN
»  SÖZLEŞMELİ ASKERLİK NASIL OLACAK?
»  MECLİS'TE BU HAFTA NELER GÖRÜŞÜLECEK?
»  TESEV'DAN ÇOK TARTIŞILACAK RAPOR!
»  FLAŞ.. KENAN EVREN YARGILANACAK MI?
»  PRENSİN, 40 KADIN İLE PARTİSİ!
»  LİSE ÖĞRENCİSİNE ERKEN MEZUNİYET İMKANI!
»  KÜSKÜNLERDEN BAHÇELİ'YE TAM DESTEK!
»  ÖNDER SAV'IN 6 KOZMİK ODASI ÇIKTI
»  KPSS KOPYACILARI TRT'YLE ÖDÜLLENDİRİLECEK!
»  ERDOĞAN'DAN 'SÖZLEŞMELİ ER'AÇIKLAMASI!
»  'SAKİN GÜÇ' TIKLANMA REKORUNA GİDİYOR!
»  CHP'NİN GENEL SEKRETERLERİ NE Mİ YAPAR?...
»  KIZININ GÖZÜ ÖNÜNDE KARISININ SEVGİLİSİNİ ÖLDÜRDÜ!
»  "İLAÇTA REKLAM ÖLDÜRÜR"
»  'BAŞBAKAN BURADA OLSA GÖRÜRDÜ'
»  O KOMUTAN TUTUKLANDI!
»  ONU İNDİRECEĞİM O KOLTUKTAN MERAKLANMASIN
 
  ÇOK OKUNANLAR
  YAZARLAR

 
EMİN VAROL
 
GAZETEC? ACI S?YLER !

 
Ercan Deva
 
Hatalar Zinciri ve Ortak Akıl

 
MURAT ŞAHİN
 
Matematik Ucuzlugu

 
Cahit Saraçoğlu
 
100 Milyar Liralık Destek Alacaklar
  ÇOK YORUMLANANLAR
  ANKET
Ekrem İmamoğlu CHP Genel Başkanı Olmalı mı?
Evet
Hayır
İlgilenmiyorum
 Sonuçları göster   
 
 
RSS

Add to Google
Medya Spot'ta yayınlanan her türlü yazı ve haber kaynak belirtilmeden kullanılamaz.  Sayfalarımızda kaynak belirtilerek yayınlanan haberler ilgili kaynağa aittir ve bu haberlerin kopyalanması durumunda, tüm sorumluluk kopyalayan kişi / kuruma ait olacaktır. Başka kaynak veya gazeteden alıntı yazarlar ve site yazarlarına ait yazılardan dolayı Medya Spot sorumlu tutulamaz.