Antalya Kaleiçi Rotary Kulübü'nün “Toplum Hizmetleri Ödülü”, Sheraton Oteli'nde düzenlenen törenle CHP Lideri Baykal'a verildi.

Baykal, törende yaptığı konuşmada, laik, demokratik cumhuriyet karşıtlarının, din temelinde bir eğitim özlemi içinde olduklarını savundu. Baykal şöyle konuştu:
“Mesele, eğitimi laik eğitim olmaktan çıkarıp, din temelinde bir eğitim haline dönüştürmek. Bu, Türkiye'nin 20 yıl sonrasına nasıl yansır? Hedef seçtikleri ve uğrunda mücadele ettikleri noktalar, Türkiye'nin orta dönemde cumhuriyet kazanımlarını ciddi şekilde tehlikeye düşürecektir. Bunu öngörmüşlerdir. Bu doğrultuda bir arayış içindedirler. Pek çok denediler olmadı. YÖK'ü değiştirmek istiyorlar. Van'da, Samsun'da bir kavga verilmek isteniyor.
İnsanlar, böyle değerlendirmeleri, henüz sonuçları ortaya çıkmadığı için kabul etmekte güçlük çekiyorlar. İnsanlar bunu sanki hayali bir değerlendirme gibi algılamayı tercih ediyorlar. Ama siyasetçilerin görevi, henüz sonuçları ortaya çıkmamış tehlikeleri tespit edip, gerekli duyarlılıkları ayağa kaldırmaktır.”

TRABZON OLAYI

Trabzon'daki papaz cinayetine de değinen Baykal, şunları kaydetti:
“Trabzon'da bir çocuk çıktı. Neyin sonucudur bu? Nereden çıktı bu çocuk? Hep birlikte, medya, Valilik ve pek çok çevre 'Aman ha bunun tarikatla, marikatla ilgisi yok. Hatta karikatürle de ilgisi yok. İşte birisi para işi mi, başka bir yozlaşma mıdır, bilemiyoruz' falana getirmek istiyorlar. Çok açık. Kendimizi ne diye aldatıyoruz? İfade verilmiş. (Allahüekber) demiş tetiği çektikten sonra. (Tarikatlara gidiyorum) demiş. (Tabancayı abimden ben alırım) demiş. Tarikatla ilgili ifadeyi vermiş.”

CUMHURBAŞKANLIĞI TARTIŞMALARI

Son günlerdeki cumhurbaşkanlığı tartışmalarını da aynı çerçevede algılamak gerektiğini ifade eden Baykal, “Cumhurbaşkanlığı tartışması, şu kılığın, bu kıyafetin oraya girip, çıkması meselesinin ötesindedir” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığının, Anayasa'da ve devlet sisteminde çok özel bir makam olduğunu vurgulayan Baykal, cumhurbaşkanının bütün devleti temsil ettiğine işaret etti. Baykal, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Cumhurbaşkanı, parlamentodaki siyasi çoğunluğun yansıması olarak anlaşılmamalıdır. 'Parlamentodaki siyasi çoğunluk cumhurbaşkanını doğrudan tayin eder' yaklaşımı bizim anayasamızda yoktur. Bizim anayasamızda cumhurbaşkanının dönemi, parlamento döneminden farklı planlanmıştır. Bu nedenle birebir olmasınlar, birbirlerinden farklı olsunlar diye cumhurbaşkanlığını parlamentodan koparma ihtiyacı içinde bu yapılmıştır.

Cumhurbaşkanı bütün ülkenin cumhurbaşkanıdır. Parlamento sadece oy kullanma hakkına sahip olanların tercihleri sonucunda şekillenir. Ama cumhurbaşkanı oy kullanma yaşına gelmemiş olanların da, sandık başına gitmeyi reddetmiş olanların da cumhurbaşkanıdır. Sandık başına gidip, oy verdiği partisi barajı aşamayanların da cumhurbaşkanıdır. Meclis'in de, hükümetin de, yargının da, üniversitenin de silahlı kuvvetlerin de cumhurbaşkanıdır. Bunu siz parlamento içindeki bir tablonun, belli bir konjonktürde çıkmış kadronun eline teslim ederseniz cumhurbaşkanlığı kurumunu zayıflatırsınız, işlevini yapamaz hale getirirsiniz.”