TBMM Genel Kurulunda, bakanlığının ve bağlı kuruluşların bütçesi üzerinde milletvekillerinin eleştirilerini yanıtlayan Atalay, emniyet teşkilatında eğitimi çok önemsediklerini vurgulayarak, 2003 yılında yüzde 21 olan yüksekokul ve üniversite mezunu polis oranının, 2008'de yüzde 75'e çıkardıklarını bildirdi.
Muhalefet milletvekillerinin “mafya türü çeteleşmelerin şehirleri sardığı” yönündeki eleştirileri hayretle dinlediğini belirten Atalay, “Biz bir süre kapkaç ile yaşadık. Şimdi unutuldu. Nereye gitti? Bu, bir özel projeyle gitti. Biz çalışıyoruz. Şu anda şehir suçlarının genelinde çok ciddi azalma var” diye konuştu.
Atalay, Türkiye'nin, en güvenli ülkelerden birisi olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
“Türkiye, faili meçhuller ülkesi olmaktan çıkmıştır. Bunu hepiniz görüyorsunuz. AKP Hükümeti döneminin belki güvenlikte en başarılı icraatı çetelerle mücadeledir. Hangi mafya reisinin resimleri, hangi sokak çetelerinin kavgaları basında yer alıyor, görüyor musunuz hiç? Organize suç örgütüyle ilgili 1 Ocak-17 Kasım 2007 tarihleri arasında 287 operasyon yapılmış, 2 bin 902 şüpheli yakalanmış. 1 Ocak 15 Kasım 2008 tarihleri arasında ise 215 operasyonda 2 bin 429 şüpheli yakalanmıştır. Bu dönemde müsamaha, acıma falan yok, suç işleyenin yakasına yapışılıyor. Vatandaşı çetelerin eline bırakmıyoruz. Vatandaşın devlete güveni arttı. Sanki güvenlik güçleri vatandaşa hep eza ediyor. Elimizde araştırmalar var. Güvenlik güçlerimizin imajı giderek yükseliyor. Güvenlik birimlerimizin vatandaşa davranışını çok önemsiyoruz, olumlu gelişme var. Kendi ülkemizin güvenlik birimlerini bu derece olumsuz göstermeyelim.”
TERÖRLE MÜCADELE
Terörle mücadeleye kararlılıkla devam edildiğini, bu konuda AKP'nin tavrını herkesin bildiğini ifade eden Atalay, terör konusunda olaya tek boyutlu bakmadıklarını, konuyu ekonomik, sosyal, güvenlik, demokratik olmak üzere tüm unsuruyla değerlendirdiklerini bildirdi.
Atalay, milli birlik ve beraberliğini, ülkenin ve milletin bölünmez bütünlüğünü, devletin bekasını ve uniter yapının korunmasını en büyük öncelik olarak gördüklerini söyledi.
Güvenlik güçlerinin bu konudaki tüm ihtiyaçlarını anında karşıladıklarını, silahlı kuvvetler ve jandarmanın, terörle mücadele konusunda desteklendiğini anlatan Atalay, “Biz terörist ile vatandaşın birbirine karıştırılmaması konusunda hassasiyetimizi sonuna kadar muhafaza edeceğiz” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, birleştirici, herkesi kucaklayan bir konuşma yaptığını da vurgulayan Atalay, “AKP'nin kurulduğu günden bu yana şunu söylüyoruz; bırakın bölmeyi, AKP Türkiye'nin, kardeşlik projesidir, bütünleştirme projesidir. Bütün vatandaşları kucaklayan, şemsiyesi altına herkesi almak isteyen, hiçbir ayrım gözetmeyen bir projedir. AKP, bunu büyük oranda başarmıştır. Tahammülsüzlük buradan geliyor. Bizim Kürtlere hakaret etmeyeceğimizi herkes bilir. Teröristle vatandaşımızı sonuna kadar ayıracağız. Birileri zorlasa da birileri tahrik, provoke etse de hukuktan, demokrasiden vazgeçmeyeceğiz” diye konuştu.
GÜVENLİK GÜÇLERİYLE İLGİLİ SUÇLAMALAR
İçişleri Bakanı Beşir Atalay, insan haklarının korunması ve geliştirilmesi ile işkence ve kötü muamelenin önlenmesinin, AKP iktidarının öncelikli hedefleri arasında yer aldığını ve bunlardan taviz vermeyeceklerini bildirdi.
“Güvenlik birimlerinin, vatandaşlara, haksız bir şekilde işkence yapmasına nasıl razı olabiliriz?” diye soran Atalay, işkence ve kötü muamelenin bir insanlık suçu olduğunu söyledi.
Muhalefet milletvekillerinin, “polislere kimlik soramıyoruz?” diye laf atması üzerine Atalay, “Öyle bir şey varsa bana bildirin. Soramıyorsanız bu yanlış...Bildirin bana kimmiş, o kimlik sormasına engel olan. Bunun dışında bulunan varsa, cezasını görür. Böyle bütün mensuplarımızı suçlamayalım” diye konuştu.
Atalay, güvenlik güçlerinin vatandaşlara insanca davrandığını, ancak ne kadar hukuki değişimler yapılırsa yapılsın, zihniyet değişmedikçe bu düzenlemelerin başarıya ulaşmayacağını kaydetti. İnsan haklarıyla ilgili yayımladığı yeni genelgeye de değinen Atalay, konuşmasını şöyle tamamladı:
“Bu konuda hiçbir müsamaha yoktur. Güvenlik birimlerini seviyoruz, her imkanı temin ediyoruz ve arkalarındayım. Ama içlerinde yanlış yapanı cezalandırmazsak, bütün bu kurumlarımız suçlanır. Bunu güvenlikçi arkadaşlarıma söylüyorum; yanlış yapanı, hukuka uygun davranmayanı, vatandaşa haksız yere eza, cefa edeni temizlemeliyiz. Biz bu inançtayız. Bunu temizlemek, bu kurumlara da hizmettir. Kurumlar temizlenmiş olur. Onun için bu konuda birbirimize yardımcı olalım, yanlış varsa birlikte giderelim. Biz insanımızı seviyoruz. Biz insanımıza insanca hizmet vermek için uğraşıyoruz. 2003 yılında hakkında işkence ve kötü muameleden dava açılan sayısı 205, 2007 yılında bu sayı 56'ya düştü. 2008 yılının ilk 6 ayında ise 13'tür. Öyle artış falan yok. Yalnız ne var, vatandaşımızda, basında duyarlılık var. Duyarlılığın artmasından da memnunuz. Bir yerde yanlış varsa, iyi tepki gösterilsin ve üzerine gidilsin. Suç oranı yüksek değil. 2008 yılında poliste soruşturmalar sonucunda 8 bin 647 personele çeşitli disiplin cezaları uygulanmıştır. Bu konularda gayet dikkatli çalışıyoruz.”