GÜNGÖR MENGİ
Ülkenin başında; beter durumdaki ekonomiden yolsuzluğa, yoksulluk ve işsizlikten gereken cezalar verilmediği için iyice vahşete dönüşmüş olan şiddete, teröre kadar çözülmesi gereken yüzlerce soruna ilgisiz ve bu sorunları yapay gündemlerle örten bir hükümet, arkasında da onun her yaptığını “birlikte karar veriyorlarmışcasına” onaylayan bir medya korosu, milleti çıldırtana kadar her gün yeni bir komplo teorisi üretmekle meşguller. (Deniz Feneri davası ve çocuk tecavüzcüsü Üzmez ne oldu? Bütün suçlular neden hâlâ dışarda?)
Mayın Yasası’ndan belge tartışmalarına geçtik. Oradan Genelkurmay Başkanı’nın konuşmasının hemen öncesinde “onu yalancı çıkaracak” yasanın Meclis’ten geçirilmesine sıra geldi. Org. Başbuğ bu gelişmeyle -istenen- şoka uğratılır uğratılmaz şok eksikse tamamlansın diye Askerî Savcılığın “bu belgeyle dava açmaya gerek yok” dediği Albay Dursun Çiçek’in tutuklanmasına... Bizim tutuklanma ile ilgili yazılarımız tamamlandığı dakikada serbest bırakılmasına atladık...
Yani koskoca ülkenin tek gündemi belge sayılamayacak belgeler, tutuklamalar, bırakmalar, akıntılı Boğaz sularından veya mezarlıklardan çıkarılan mermiler vs. vs...
ÖZRÜ KABAHATİNDEN BÜYÜK
Tahliye kararı için önemli hukukçulara soruyorlar, hepsi ya “Demek ki kanıtlar tutuklamaya yeterli değilmiş” cevabını veriyor veya “Demek ki Askerî Savcılığın elde ettiği deliller dışında delil bulunamamış” diyor ama onlar tepinmeye devam ediyorlar;
“Hayır, o mahkeme onlardan... Bu nedenle serbest bırakıldı”... Kardeşim sadece bu cümleniz bile başlı başına bir skandaldır. Başlı başına yargının “bizden-onlardan” diye bölünmüş olduğunu, bağımsız olmadığını gösterir. Peki neden hiçbiriniz “Adalet Bakanlığı Hakimler-Savcılar Yüksek Kurulu’ndan elini çeksin. Bakan ve Müsteşar kuruldan ayrılsın.
Hakimleri Bakanlık Müfettişleri değil, bağımsız müfettişler denetlesin” demiyorsunuz?
Neden bu konuda hiç sesiniz çıkmıyor?
Bakın bu sesinizin çıkmadığı konu dün Ahmet Altan’ın “Şimdi politikanın ve medyanın konuşkan insanları mümkünse bana basit bir şekilde ‘darbeci askerlerin sivil mahkemede yargılanmasının’ niye kötü olduğunu anlatabilir mi” sorusunun cevabıdır... Bunu anlamak ya da söylemek için konuşkan olmaya da hiç gerek yok, olay ortada zaten...Peki hükümetin yargıdaki bir olay için “Biz takip ediyoruz, biz savcısıyız” diyerek müdahil olduğu (ki o hükümetin Deniz Feneri e.v davasında Alman yargısı için bile Büyükelçi’den yardım istediği biliniyorsa), hakimlerin-savcıların tepesinde de hükümetin bulunduğu açıkça bilindiğine göre, bu durumda “niye kötü değil” asıl Ahmet Altan’ın bunu açıklaması lazım.
BAĞLANTIYI KURUVERDİLER
Genelkurmay’ın köşeye sıkıştırılması ve “bir fotokopi de sizin için bulur, alırız sivil yargımızda paçanızı aşağı” korkusunun yayılması veya Albay’dan başlayarak tüm ordunun karalanması bir kitleyi pek memnun ediyor nedense... Mutlaka bir “darbe hazırlığı” yapıldığı havası AB’ye kadar yayılmalı da nasıl olacak adeta onun peşindeler...
Veya sanki “Büyükanıt muhtırasının tekrarı” ya da 28 Şubat benzeri bir eylem olsa birileri memnun olacak gibi... Anlamak mümkün değil.
Askerî yargı ufak bir operasyonla bir anda “taraflı, güvenilmez” ama sivil yargı “çok güvenilir, kesin inanılır” yapıldığı gibi bunu açık açık söyleyenleri konuşturarak beyinlere de kazıyorlar.
Çiçek’in Genelkurmay Karargahı’ndan çıkması orada gizli bir örgütün olduğu anlamına gelirmiş, bu durumda Org. Başbuğ’un istifası da beklenebilirmiş, yazılanlardan biri de bu...
Ortada sadece Ergenekon Savcısı’nın “bir iddia”sı var ve onlar yine davayı sonuçlandırıp hükmü giydiriverdiler.
Hukuku yeniden yazıyorlar, inanılır gibi değil, AB’yi bile alet edip “yasayı pek beğendiler ama hükümetin acelesini beğenmediler, zaten birçok AB ülkesinde askerî yargı yok” diyen de var.
Tekrarlayalım; AB beğenemez çünkü askerlerin Askerî Mahkeme’de yargılanması AİHM tarafından kabul edilmiştir, askerî yargı da hemen tüm Avrupa ülkelerinde mevcuttur. (AİHM eski yargıcı Rıza Türmen de iki gün önce açıkladı.)
Gerçekten darbe heveslileri varsa bunları somut, kabul edilir delillerle (ve bağımsız bir yargıda) ortaya çıkarmak ile “demokrasiye, hukuka saygılıyız” diyen Genelkurmay’a “açıkla, darbe yapacaktın” diye saldırmak arasında büyük fark vardır. Kim ne söylerse söylesin bunu görmek gerekiyor!